Merhamet etmek

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Sual: Merhamet etmek ne demektir? Dinimizde merhamet etmenin önemi nedir?
CEVAP
Merhamet etmek; acımak, şefkat göstermek demektir. Allahü teâlânın esma-i hüsnasındaki Rahman, Rahim, Rauf gibi isimlerinin anlamı, merhamet eden, acıyan, şefkat gösteren demektir. Rahman, dünyadaki her mahluka acıyan, Rahim, ahirette yalnız müminlere acıyan demektir.Peygamber efendimizin şefkati, acıması çoktu. Tasavvuf, herkese acımak demektir. Şefkatli kimse, başkalarına dert, felaket gelmesinden üzülür, herkesin sıkıntıdan kurtulmasına çalışır. Allahü teâlâ eshab-ı kiramı, (Birbirine merhametli, şefkatli) diye övüyor.

Günah işleyen biri, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allahü teâlâ o günahı elbette affeder. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
(Bir günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allahü teâlâyı çok merhametli, af ve mağfiret edici bulur.) [Nisa 101]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:(Merhamet etmeyene Allahü teâlâ merhamet etmez, acımayana acımaz.) [Buhari]

(Alçak gönüllü olan, dilenmeden nefsini zelil gören, helalinden kazandığı malı, hayra sarf eden, yoksul ve çaresizlere merhamet duyanlara müjdeler olsun!)
[Tergib)

(Yerdekilere acırsanız, göktekiler de size acır.)
[Tirmizi]

(Ana babanın yüzüne merhametle bakana, hac ve umre sevabı verilir.) [İ.Rafii]

(Güçsüzlere, hastalara, yaşlılara ve küçüklere merhamet edin, acıyın.) [Şir’a]

(Müminler merhamette bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut, rahatsız olduğu gibi, Müslümanlar da birbirine acımalıdır!)
[Buhari]

(Şu üç kimseye acıyın, merhamet edin! 1- Cahiller arasında kalan âlime, 2- Varlıklı iken yoksul düşen zengine, 3- Çevresinde hatırı sayılırken itibarını kaybeden zata.)
[Tirmizi]

(Yoksul ve çaresizlere acıyana müjdeler olsun!)
[Buhari]

(Din kardeşinin yüzüne şefkatle bakan affa uğrar.) [İ.Rafii]

(Büyüğünü saymayan, küçüğüne acımayan bizden değildir.)
[Tirmizi]

(Şaki olan merhametsiz, acımasız olur.) [Tirmizi] [Şaki, bahtsız, Cehennemlik demektir.]

Peygamber efendimiz, oğlu İbrahim ölünce sessizce ağlar, (Şefkatimden ağlıyorum. Allahü teâlâ ancak merhametli olana acır) buyurdu.

Bir kimse, Peygamber efendimizin, torunları Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin’i öptüğünü görünce (Benim on tane çocuğum var. Hiç birini öpmedim) der. Peygamber efendimiz, (Merhametli olmayan merhamet göremez) buyurur. (Buhari)

Bir bedevi, (Ya Resulallah, siz çocukları sevip öpüyorsunuz. Biz hiç öpmeyiz) dediği zaman, ona, (Şefkat, acıma duygusu olmayana ne diyeyim?) buyurdu. (Buhari)

Bir zat görev emrini almak üzere Hazret-i Ömer’in huzuruna gelir. Hazret-i Ömer’in çocuğunu öptüğünü görünce, (Ben çocuklarımı öpmem) der. Hazret-i Ömer, (Senin küçüklere, şefkatin yok, millete nasıl acırsın?) buyurarak görev emrini imzalamaz. Emri altında olanlara acımayan, Allahü teâlânın merhametinden uzak kalır.

Adamın birisi Peygamber efendimize (Ya Resulallah, hizmetçimi kaç defa affedeyim?) diye sorar. Peygamber efendimiz de (Günde yetmiş defa affet!) buyurur. (Tirmizi)

Kâfir mümin herkese, hatta bütün hayvanlara merhamet etmek gerekir! Peygamber efendimiz, (Merhametli, şefkatli olmayan, acımayan imanlı olmaz) buyurunca, Eshab-ı kiram (Ya Resulallah, hepimiz merhametliyiz, şefkatliyiz) dediler. Onlara, (Sadece insanlara değil, bütün mahlukata merhametli olmak gerekir) buyurdu. (Taberani)

Mesela bir hayvan kesecek kimse, bıçağı hayvanın gözü önünde bilememelidir. Bir gün bir kimse, bir koyunu kesmek için yere yatırır, bıçağını bilemeye başlar. Peygamber efendimiz bunu görüp buyurur ki:
(Sen bu hayvanı kesmeden ona ölümler mi tattıracaksın? Hayvanı yatırmadan önce niçin bıçağını bilemedin?) [Hakim]

Bir köpeğin susuzluktan dili çıkar. Bir kuyunun yanında durur. Fakat su derinde olduğu için içemez. Adam bu köpeğe acır. Ayakkabısı ile kuyudan su çıkarıp köpeğe verir. Bundan dolayı Allahü teâlâ onun günahlarını affeder. (Müslim)

Yine hadis-i şerifte bildirilmiştir ki, kadının biri, bir kediyi bağlar. Kedi yiyecek bir şey bulamaz. Kadın bunun yüzünden Cehennemlik olur. (Tergib)

Zararlı hayvanları öldürmek gerekir. Ancak suda boğarak veya ateşte yakarak öldürmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Keleri bir darbede öldürene yüz sevap vardır. İkinci vuruşta daha az, üçüncü de bundan daha az sevap vardır.) [Müslim] [Keler, kertenkelenin zehirli bir cinsidir.]

Bir kimsenin veli olduğu; tatlı dili, güler yüzü, cömertliği ve herkese acıması ile anlaşılır. Evliyanın iki alameti vardır: Allahü teâlânın emirlerine riayet ve mahluklarına şefkat. Herkese acımalıdır. Altıncı kat gökteki melekler, acımasız olanın namazını yukarı geçirmezler.

İnsaflı olmak
Herkese karşı insaflı davranmak, kendisine karşı yapılmasını istemediği muameleyi başkalarına karşı yapmamak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şu üç haslete sahip olmadıkça kişinin imanı kemale eremez. Kendisi muhtaç olduğu halde infak etmek, insaflı olmak ve herkese selam vermek.) [Harâiti]

(Cehennemden uzaklaşıp Cennete girmek isteyen, son nefesinde kelime-i şehadeti söylesin ve kendisine yapılmasını sevdiği şeyleri başkalarına yapsın!)
[Müslim]

(Etrafındakilerle güzel komşuluk et ki, hakiki mümin olasın! Kendin için sevdiğini başkaları için de sev ki, hakiki müslüman olasın!)
[Harâiti]

Hasan-ı Basrihazretleri buyurdu ki:
Allahü teâlâ, Hazret-i Âdem'e, şu hasletlere sahip olmayı emretmiştir:
1- Bana ibadet et, hiçbir şeyi ortak koşma! Yaptığın hayırlı amelin mükafatını, sana, en dar gününde veririm.
2-
Bana dua et, duanı kabul ederim.
3-
İnsanların ne şekilde sana davranmalarını istiyorsan, sen de onlara aynı şeyi yapmalısın! [İ. Gazali]

Peygamberlerden sonra en üstün insan
Sual:
Hazret-i Ebu Bekir, vücudunun çok büyüyerek Cehenneme atılmasını, başka hiçbir kulun girmemesini, böylece Allahü teâlânın takdirinin yerine gelmesini istiyor. Buna kâfirler de dahil mi?
CEVAP
Evet kâfirlerin bile yanmasını istemiyor.
Hazret-i Ebu Bekir, Peygamberlerden sonra insanların en üstünüdür. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın en yakın arkadaşı, dostu, kayınpederi ve ilk halifesidir. Hazret-i Âişe validemizin babasıdır. Kur’an-ı kerimde çeşitli âyetlerle övülmüştür.
 
Üst Alt