Albatros kuşlarinin yuvalari

ceylannur

Yeni Üyemiz
Albatros kuşlarinin yuvalari
ALBATROS KUŞLARININ YUVALARI


055_1a.jpg
055_2a.jpg


Albatroslar, yumurtalarının ve yavrularının korunması için son derece özenli yuvalar kurarlar. Dişi albatroslar çiftleşme yerine gelmeden haftalar önce erkek albatroslar gelerek buradaki yuvaları tamir ederler.
Yeni doğan küçük yavrulara olan düşkünlük, hemen her cins kuşta görülmektedir. Bunlardan biri de albatros kuşlarıdır. Albatroslar, her zaman kendi doğdukları yerde çiftleşirler. Bu nedenle üreme zamanlarında koloniler halinde toplanırlar. Dişiler gelmeden haftalar önce, erkekler gelip burada daha önceden bulunan yuvaları tamir ederler; bu sayede dişiler ve yavrular için mükemmel bir konfor sağlamış olurlar. Yumurtalara olan düşkünlük ise albatros kuşlarında hayli dikkat çekicidir. Çünkü albatroslar, özenle hazırlanan yuva içerisindeyumurtaların üzerinde hiç kımıldamadan yaklaşık 50 gün boyunca dururlar.
Ancak yavrulara karşı gösterilen özen sadece yumurtaların korunması ve bakımı ile sınırlı kalmaz. Nitekim albatroslar çoğu zaman yalnızca yavrularına yiyecek bulabilmek için gerekirse bir seferde 1,5 kilometredenfazla yol katedebilirler.
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
albatros2.jpg


Bir albatros kadar âşık, ama onun kadar yalnız kimse yoktur. Pek az kanat çırpar, kendini rüzgâra ve dalganın ritmine bırakır. Hız kazanmak için, önce kanatlarını dev bir M şekline sokar ve birden denize pike yapar. Suya dokunacak kadar yaklaştığında kanatlarını açabildiği kadar açar, dalgaların helezonik geometrisiyle kusursuz bir uyum başlatır. Dalganın yükselen göğsü ve kanatları arasına sıkıştırdığı rüzgârla birlikte havalanır. Dalgayla tekrar alçalır, tekrar yükselir. Tek bir kanat çırpmadan, yumuşak kavislerle, kilometrelerce uçar. Saatlerce ya da günlerce değil, yıllarca uçar. Hiç konmadan, yıllarca. Antarktika anakarasının yakınlarındaki adalar, denizfilleri, penguenler ve albatrosun (dört türü) aşk yuvalarıdır. Albatroslar, bir yıl önce vedalaştığı eşiyle tekrar buluşmak için bu adalara gelir. Ya da bir daha hayatı boyunca ayrılmayacağı bir eş bulmak amacıyla. Tekeşlidirler ve eşi öldüğünde bile başkasını aramazlar. Bir yılı eşiyle birlikte bir yılı okyanusta tek başına geçiren albatroslar için en büyük tehlike, uzun olta balıkçılarıdır. Güney Okyanusu’nda uzunluğu 100 kilometreyi geçen misinalarla balık avlayanlar, her yıl yüzlerce albatrosun kancalara takılarak can vermesine yol açıyor. Yetişkin bir albatros öldüğünde diğeri de mutlak yalnızlığı tercih edeceğinden, türün çoğalması iyice tehlikeye giriyor. Güney Georgia ya da Kuş Adası’na ya da bölgedeki diğer adalara, önce erkek albatros gelir. Bazen birkaç hafta önceden. Çiftleşme, daha doğrusu sevgililerin buluşma mevsiminde ada, dev jumboların indiği uluslararası havaalanına benzer. Kıyıdaki açıklık alana konan albatroslar, yuvalarının bulunduğu yere kadar yürümek zorundadır. Bazen bu yürüyüş iki üç kilometreyi bulur. Yürüyüş boyunca başka yuvalara uğrar ve türdeşleriyle uzun muhabbetler yapar. Erkek albatros, dişisi gelene kadar yuvayı bulur ve onarır. Dişi albatros, binlerce kuş ve yuva arasından kendi eşini ve yuvasını seçmekte zorlanmaz. İki sevgilinin ilk karşılaşmadaki hasretli kanatlaşması doğada seyri en güzel aşk buluşmalarından biri olmalı. Bu koklaşma, gagalaşma ve kanatlaşma, ilk tanışma sırasındaki kadar uzun bir kurlaşma olmaz. Kuluçka 78 gün sürer. Erkek ve dişi sırayla yumurtaya tüner. Yavru dünyaya geldikten sonra da yaklaşık yedi hafta süreyle yanından hiç ayrılmadan beslenme dönemi başlar. Bu dönemin sonunda yavru ilk ağırlığının 10 katı büyüklüğe ulaşırken, anne ve babadan bile daha iri duruma gelir. Artık kış tamamen bastırmıştır. Yiyecek bulmak için yavruyu bırakıp okyanusa uçma zamanıdır. Albatroslar, bir tür karides olan kriller için okyanusa açılır. Yavru, dört ay boyunca yeryüzünün en kötü hava koşullarında yaşarken, anne ve baba albatros, her üç günde bir ona yiyecek getirir. Yetişkin albatroslar yavrularına getirmek üzere avladıkları krilleri, midelerindeki özel sindirim sistemiyle muhafaza ederler. Yiyeceği bu şekilde haftalarca saklar ve taşırlar. Bazen şiddetli fırtınalar bu dönüşü haftalarca geciktirebilir. Gövdesine takılan bir çiple izlenen dişi bir gezgin albatrosun 17 gün içinde 13 bin kilometreden fazla uçtuğu, bu süre içinde yuvasına yalnızca iki gün uğradığı saptanmıştır. Sonunda kış biter. On aylık yuva yaşantısından sonra yavru artık uçuşa hazırdır. Ama soğuk kış günleri boyunca hareketsiz vücudunu koruyan yağlardan dolayı hantallaşmıştır. Onu besleyen anne babasından bile iridir. Kanat egzersizleri ve yürüyüşlerle zayıflamaya başlar. Kendini hazır hissettiğinde, hızlı adımlarla adanın yüksek kayalıklarından birinden vücudunu boşluğa bırakır. Uçmaya başlar. Başlangıçtaki acemilik hızla kaybolur. Bir albatros ilk uçuşundan sonra bir daha yıllarca hiç konmaz. Yorulmak bilmeden uçar uçar. O artık soğuk okyanusta yalnız bir kuştur. Doğduğu adalardan birine, hayatının tek eşini bulmaya geldiğinde en az beş yıl geçmiş olacaktır. Çiftleşmesi için ise yedi yılın geçmesi gerekecektir. Ömrü mü? Bir insan kadar uzun 70-80 yıl. Olgun bir albatros olduğunda ise hayatının yarısı, yalnız yarısı tek bir aşka adanmış ritmi başlayacaktır. Aşk ve yavruyu büyütmek için adada geçen 12 ayın sonunda gagasıyla veda öpücüğünü verecek, Antarktika’nın soğuk ve sert rüzgârına dev kanatlarını serip okyanustaki yalnızlığına uçup gidecektir.
 
Üst Alt