KİMYA-İ SAADET Dünyanın Büyücülüğü Hakkında Misaller

MURATS44

Özel Üye
-
-
Dünyanın Büyücülüğü Hakkında Misaller

BİRİNCİ MİSÂL: Dünyanın birinci büyücülüğü şöyledir: Kendini sana devamlı kalacak şekilde gösterir. Halbuki o, hareket eder ve devamlı senden kaçar. Fakat tedricî [azar azar] ve gayet yavaş hareket eder. Dünya, kendisine baktığın zaman hareketsiz görünen ve fakat daima yürüyen bir gölgeye benzer. Bilirsin ki, ömrün devamlı gidiyor ve tedrici olarak her an biraz daha azalıyor, işte o dünyadır, senden kaçıyor, sana veda ediyor [senden ayrılıyor], sen ise bunu anlamıyorsun!

BAŞKA MİSÂL: Büyülerinden biri de, kendini sana veriyor şeklinde göstermesi, seni kendine âşık etmesi, seninle kalacağını, bir başkasına varmayacağını imâ etmesidir. Halbuki sonra aniden sana düşman kesilir. Bu, erkekleri aldatıp, kendine âşık eyleyen, sonra evine götürüp öldüren, zehirleyen zalim bir dul kadına benzer.

Isa (aleyhisselâm) keşfinde dünyayı ihtiyar bir kadın şeklinde görüp sordu: «Kaç kocan vardır?». Dünya, «O kadar çok ki, sayamam», dedi. «Öldüler mi, yoksa seni boşadılar mı?» buyurdu. «Hayır! Belki hepsini ben öldürdüm», dedi. İsâ (aleyhisselâm) bunun üzerine, «Bu ahmaklara şaşarım ki, diğerlerine ne yaptığını görürler de yine seni isterler, hiç ibret almazlar» buyurdu.

BAŞKA MİSÂL: Dünyanın büyülerinden biri de, dışını süsleyip, belâ ve mihnetleri örtmesi, dışına, yüzüne bakan cahilleri aldatmasıdır. Çirkin yüzünü örten, ipekli ve süslü elbiseler giyen ihtiyar bir kadına benzer. Uzaktan onu görenler ona âşık olurlar. Ama yüzünden örtüyü kaldırınca pişman olur, üzülürler. Onun rezilliğini görürler. Hadîs-i şerifte geldi ki: «Kıyamet günü dünyayı yeşil gözlü, dişleri dökülmüş ihtiyar, çirkin bir kadın şeklinde getirirler; İnsanlar ona bakınca: Allah korusun! Bu nedir? Böyle rezil, böyle çirkin derler. Onlara denir ki: Bu, uğruna birbirinizi kıskandığınız, birbirinize düşman kesildiğiniz, kan döktüğünüz, sıla-i rahmi terkettiğiniz, ona aldandığınız dünyadır. Sonra onu Cehenneme atarlar. Der ki: Yarabbi, beni sevenler nerededir? Allahü Teâlâ onların da getirilip Cehenneme atılmasını emreder.»

BAŞKA MiSAL: Bir kimse dünyada bulunmadığından önceki ezeli ve içinde bulunmayacağı âtideki seneleri ve ezelle ebed arasındaki bu birkaç günü [kendi ömrünü] hesap ederse, dünyanın bir sefer yolu olduğunu, birinci menzilinin beşik, son konağının mezar ve bunun arasında kaç konak bulunduğunu anlar. Her yıl, bir konak gibi; her ay bir fersah (yaklaşık olarak altı kilometre] gibi; her gün, bir mil gibi ve her nefes bir adım gibidir. O ise durmadan yürüyor. Kiminin bu yoldan bir fersahı kalmış, kiminin daha az, kiminin daha çok kalmış. O ise daima burada kalacakmış gibi gamsız ve düşüncesiz oturmaktadır. On sene sonra bile kendine lâzım olmayacak şeyleri düşünmekle meşgul olur. Halbuki on güne varmaz, toprak altında olacaktır.

BAŞKA MİSÂL: Dünyayı sevenler, onda buldukları lezzetlerle âhirette rezillik ve sıkıntı çekenler; çok fazla yağlı yemekler yeyip, tatlı şerbetler içip midesini bozan, sonra da midesinde, nefsinde ve kazuratındaki rezaleti görüp utanan, pişman olan; lezzetleri geçti, rezilliği kaldı diyen kimse gibidir. Yemek ne kadar iyi olursa ağırlığı da o kadar çok olduğu gibi, dünya lezzetleri de ne kadar çok olursa sonu o kadar rüsvay ve rezil olmaktır. Bunun böyle olduğu can verirken belli olur. Zira nimeti, bağı - bostanı, cariye ve köleleri, altını ve gümüşü çok olanların, ölürken bunlardan ayrılık emeli; az olanlarınkinden daha çok olur. Bu elem ve azap ölümle yok olmaz. Hattâ daha da artar. Çünkü, o sevgi kalbin sıfatıdır. Kalb ise kendi yerinde olur, ölmez.

BAŞKA MİSÂL: Dünya işlerinden insanın karşılaştığı kendisine az görünür, bununla meşguliyetinin uzun sürmeyeceğini zanneder. Belki de işlerinin yüz tanesinden bir tanesi ortaya çıkar ve ömrü o işte geçer! İsâ (aleyhisselâm) buyuruyor: «Dünyayı arayan, deniz suyu içene benzer. Ne kadar çok içerse, daha çok susar, içer içer, nihayet ölür. Fakat susuzluğu, harareti eksilmez». Bizim Peygamberimiz (aleyhi efdâlüssalâti ve ekmelüttehıyyât) buyuruyor: «Bir kimsenin suya girip ıslanmaması mümkün değildir» (1}.

BAŞKA MİSÂL: Dünyaya gelen; misafirler için odalar süslemek, onları grup grup çağırmak, önlerine üzerinde kuru yemişler bulunan altın tabak, öd ve buhurlu mangal koyup çeşitli güzel kokular arasında tatlı yediren ve geriye, başkaları geleceği için, tabak ve mangalı bırakıp meyveleri yenen bir misafirperverin evinde misafir olmaya benzer. O hâlde onun âdetini bilen ve akıllı olan herkes öd ve buhurun kokusuna bürünür, meyveyi yer, tabak ve mangalı bırakır, şükür eder ve gider. Ahmak olan bunları kendisine verdiklerini zannedip alıp götürmek ister. Gideceği zaman elinden aldıklarına üzülür, canı sıkılır, feryad eder. İşte dünya da böyle; yolcuların azıklarını bedava alacakları, fakat içerde olanlara tama' etmeyecekleri misafir konağıdır.

BAŞKA MİSÂL: Dünyayı sevenler, dünya işleri ile meşgul olup âhireti unutanlar; gemide bulunup, bir adaya yanaşıp kazâ-yı hacet ve taharet için dışarıya çıkanlar gibidir. Kaptan, bağırır ve der ki; «Hiç kimse fazla kalmasın. Temizlikten başka bir şeyle meşgul olmasın. Gemi hemen kalkacak». Onlar adaya dağılırlar. Akıllı olanlar, çabucak temizlenip geri dönerler. Gemiyi boş bulup daha güzel ve uygun bir yer tutup oraya otururlar. Diğer bir grup, adanın güzelliğine, acayipliğine şaşar, kalırlar. Onu seyre koyulurlar. Ondaki çiçeklere, tatlı tatlı öten bülbüllere, etraftaki süslü çakıl taşlarına bakar kalırlar. Geri dönünce, gemide rahat bir yer bulamazlar, dar ve karanlık yerde otururlar. Oranın sıkıntısını çekerler. Diğer bir grup, yalnız bakmakla kalmayıp, o süslü güzel çakıl taşlarını, çiçekleri toplarlar, beraberinde götürürler; gemide yer bulamazlar, dar bir yere sıkışır, kalırlar ve çok defa o çakıl taşlarını omuzları üzerinde taşırlar. Bir iki gün geçince o güzel renkler solar, kararır, onlardan nahoş kokular gelmeye başlar. Atacak yer bulamazlar. Pişman olurlar, onların yükünü ve sıkıntısını omuzlariyle çekerler. Bir başka grup, adanın güzelliğine şaşar ve öyle kalırlar. Gemiden uzak kalıp gemiyi kaçırırlar. Kaptanın sesini duymazlar. Adada kalırlar. Böylece bazısı açlıktan ölür. Bazısını yırtıcı hayvanlar öldürür. Birinci grup takva sahibi mü'minlere benzer, sondakiler de kâfirlere. Zira kendilerini, Allahü Teâlâ'yı ve âhireti unuttular. Bütün varlıklarını dünyaya verdiler. Ayet-i kerimede, «Âhirete nisbetle, dünya hayatını daha çok sevdiler» (2), buyuruldu. Aralarında bulunan iki grup, âsiler gibidir, imanın aslını korudular, fakat dünyadan el çekmediler. Bir kısmı fakirlikten pay aldı. Bir kısmı çok nimetler toplayıp, yükü ağır oldu.
(1) C. Zühd, 3: H. Rİkâk, 2.
(2) 16 - Nahl: 107.
 

MURATS44

Özel Üye

TAVSİYE
İmam Gazali'nin Kimya-i Saadet Kitabına ait diğer başlıklara sırasına göre aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

--İçindekiler
Ahireti Tanımak :

(Bu unvanda on beş fasıl vardır)

Fasıl 1: Beden ve Ruhla Alakalı Cennet ve Cehennem
Fasıl 2: Ölüm'ün Hakikati
Fasıl 3: Senin Benliğin Bu Bedenle Değildir
Fasıl 4: İnsani Ruhun İtidalini Korumak
Fasıl 5: Haşrın, Neşrin, Ba'sın ve İadenin Manası
Fasıl 6: Bu Dünyada Cennet ve Cehennemi Müşahede
Fasıl 7: Kabir Azabının Manası
Fasıl 8: Kabir Azabının Hakikati ve Dereceleri
Fasıl 9: Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülmez
Fasıl 10: Kabir Azabı Herkes İçin Değildir
Fasıl 11: Kabir Azabından Emin Olmayı Deneme Yolu
Fasıl 12: Ruhla Alakalı Üç Cins Cehennem Ateşi
Allah-u Teala'yı Tanımak

(Bu unvanda on fasıl vardır)

1. Fasıl: Kendini Bilmek, Allahu Tealayı Bilmenin Anahtarıdır
2. Fasıl: Allah-u Teala'nin Tenzih ve Takdisini Bilmek
3. Fasıl: Allah-u Teala'nın Saltanatı
4. Fasıl: İnsanın Azalarının Kuvvetleri ve Sıfatları ile Olan Bağlılığı
5. Fasıl: Tabiiyyicilerin ve Müneccimlerin Karıncaya Benzetilmesi
6. Fasıl: İnsanların Körler Zümresine Benzetilmesi
7. Fasıl: Yıldızların ve Burçların Padişahın Kudretine Teşbihi
8. Fasıl: Dört Teşbihin Manasını Bilmek
9. Fasıl: Dine Uymak Saadet Yoludur
10. Fasıl: Ehli İbahenin Yanlış ve Cahillik Yolları
Dünyayı Tanımak

(Bu unvanda beş fasıl vardır)

Fasıl 1: İnsanın Dünyada Bulunmasının Sebebi
Fasıl 2: Dünyanın Hakikatı, Afeti ve Maksadı
Fasıl 3: Dünyanın Aslı Üç Şeydir: Yemek, Elbise ve Mesken
Fasıl 4: Dünyanın Büyücülüğü Hakkında Misaller
Fasıl 5: Dünyadaki Herşey Mezmum Değildir

(Bu unvanda onsekiz fasıl vardır)

1. Fasıl: İnsan, Kaç Şeyden Yaratılmıştır?
2. Fasıl: Kalbin Hakikatını Bilmek
3. Fasıl: Kalbin Hakikatı
4. Fasıl: İnsanın Bedene İhtiyacı
5. Fasıl: Kalb Askerinin Bilinmesi
6. Fasıl: Şehveti, Gazabı, Bedeni, Duyu Organlarını, Aklı ve Kalbi Doğru Yolda Kullanmak
7. Fasıl: İnsandaki İyi ve Kötü Sıfatların Hali
8. Fasıl: Kendi Hareket ve Durumunu Kontrol Etme
9. Fasıl: İnsanın Aslının Melekler Cevherinden Olduğu
10. Fasıl: Kalb Aleminin Şaşılacak Halleri
11. Fasıl: Kalb Penceresi, Uyanıklıkta da Alem-i Melekut'a Açık Olur
12. Fasıl: Her İnsan, Fıtrat Üzere Doğar
13. Fasıl: Kudret Sebebiyle Kalbin Üstünlüğü
14. Fasıl: Peygamberliğin ve Evliyalığın Hakikati
15. Fasıl: İlim, Bu Yolda Bir Perdedir
16. Fasıl: İnsanın Saadeti, Allahu Teala'yi Bilmektedir
17. Fasıl: İnsan Bedeninde Allahu Teala'nın Şaşılacak Sun'u
18. Fasıl: İnsan Bu Dünyada Son Derece Aciz ve Noksandır.
 
Üst Alt