Doğal yaşam, hazır gıdada katkı maddeleri

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
gdo.jpg

Marketlerdeki bütün uzun ömürlü ürünler, sağlığı, bilhassa çocukların
sağlığını, büyük ölçüde tehdit etmektedir. (“GMO” bölümüne bakınız.) Bu
gıdalar metabolizmayı, bağışıklık sistemini ve genetiği ciddi şekilde etkiler.
Hazmolunmadığı için damar tıkanıklıklarına neden olur. Vücuttaki vitamin
üretme mekanizmasını, su yapısını, vücudun su oranı ve su terkibini boza-
rak, yaşlanmayı hızlandırır,- hastalıklara sebep olur. Bu faktörleri gözönün-
de bulundurarak diyebiliriz ki, 10-12 yaş grubu çocukların büyük çoğunlu-
ğu artık, bu gıdaların beyin ve üreme organlarında oluşturduğu tahribatlar
sonucu, şimdiden küçük birer ihtiyar gibiler.
Günümüzde, dünya gıda endüstrisinde, bir yıl içinde binlerce çeşit ve
milyonlarca ton katkı maddesi kullanılıyor. Hazır gıdaları tüketmekte
sakınca görmeyen bir insan her gün yaklaşık 2000 çeşit katkı maddesi tü-
ketiyor: Tatlandırıcı, tad verici, kıvam koruyucu, kıvam artırıcı, renk koru-
yucu, beyazlatıcı, bozulmayı önleyici, nem tutucu, boya, aroma vs…
Yiyecek endüstrisi, kullanılan katkı maddelerini ambalaj üzerinde be-
lirtmek zorundadır. Fakat katkı maddelerini belirtme zorunluluğu sadece
üreticinin kendi kattığı maddelere mahsustur. Mesela bir fırın, ürettiği bir
üründe su, maya, tuz, yağ, yumurta ve şeker kullandıysa bunları belitmek
zorundadır fakat un, su, maya, tuz, yağ, yumurta ve şekerdeki katkı mad-

delerini belirtmek zorunda değildir. Bununla birlikte katkı maddelerinin
üretim metodunu da belirtmek zorunda değildir. Çiklet, şeker, sakız gibi
tamamen katkı maddelerinden oluşan, 10 cm2’den küçük, ambalajlı ürünle-
ri üretenler, katkı maddelerini belirtmek zorunda değildir. Zeytin, et, pey-
nir, ekmek, baharat, kuruyemiş, taze meyve ve sebze gibi açık satılan yiye-
ceklerde, lokanta veya pastanelerdeki ürünlerde de katkı maddelerini be-
lirtme mecburiyeti yoktur.
Basit bir sakızın içindekiler:
Sakız mayası (Sakızın ana maddesi): Ambalajda belirtilmeyen, sakrz
mayasının içindekiler şunlardır: Kauçuk, vaks, antioksidant, elastomer, re-
çine, venil polimer’, parafin2 ve katkı maddeleri (hangi katkı maddeleri ol-
duğu belirtilmemiştir).
Tatlandırıcılar (7 tane): Doğal olmadığı için, hepsi de hazmı bozar ve
diyabete zemin hazırlar. Buna ek olarak aspartam gibi bazı tatlandırıcılar
beyin faaliyetini bozar, baş ağrısı, baş dönmesi ve bayılmalara sebep olur.
Dudaklarda, dilde ve ayaklarda şişme yapar. Aspartam, fenilalanin denilen
bir amino asit içerir. Fenilalanin ve metabolikleri kan ve dokularda birikir.
Çocukların gelişmekte olan üreme organlarında ve beyinlerinde hasara yol
açar. Bu hasar, kısırlığa, zeka geriliğine ve çocukların zihinsel özürlü olma-
sına neden olur.
Doğala özdeş aromalar (3 tane): Gen teknolojisi ve nanoteknoloji yön-
temleriyle üretilenler beden-ruh dengesini ve hormonal dengeyi etkiler.
Nem tutucu (Gliserol): Büyük ihtimalle domuz ürünü ya da mezbaha
atıklarından elde edilir. Genteknolojisi ve nanoteknoloji yöntemleriyle de
üretilebilir.
Emülgatör (Lesitin): Büyük oranda domuz ürünüdür. Bitkisel olanlarda
“soya İesitini” yazar (GM ürünü).
Parlatıcılar (2 tane): Onlardan biri, “şellak’tır ki genetiği değiştirilmiş
bir tür “bit”ten elde edilir. Alerjilere ve beklenmeyen yan etkilere yol aça-
bilir. Diğeri “karnauba mumü’dur. Brezilya hurması mumuna benzeyen
sentetik bir mumdur. Aslında kağıtçılık, mobilyacılık gibi sanayilerde kul-
lanılan bir parlatıcıdır.
Renklendirici ve nem tutucu (Titanyumdioksit, E 171): Nanoteknoloji-
de kullanılan ana maddelerden biridir. Bir süredir mineral şeklinde değil,
nanoparçacıklar halinde kullanılmaktadır. Ağız yoluyla vücuda giren ve
dokularda depolanan bu nanoparçacıklar, organik bir maddeyi su ve kar-
bondioksite kadar parçalama Özelliğine sahiptir. Kuvvetli nem tutucu oldu-
ğu için, vücudun su terkibi üzerinde çok etkili olabilir. Çok geniş bir kul-
lanım alanı vardır: İlaçlar, vitaminler, şekerlemeler, sakızlar, un, şeker, tuz,
karbonat, kabartma tozu ve küçük parçacıklar halindeki bütün gıdalara be-
yazlatıcı ve nem tutucu olarak katılır.
Gördüğünüz gibi 2,5 gr.’lık küçücük bir sakız en az 18 tane katkı mad-
desi içeriyor. En az diyoruz çünkü her bir katkı maddesinin 1-3 tane kendi
koruyucu katkısı vardır.
Sakızın üzerinde “Iaksatif etki (ishal) yapabilir” ve “Sakızdır, yutmayı-
nız” uyarılan yer alır. Çocukların bu uyarıyı anlaması beklenemez ve tabii
ki küçük çocukların hepsi sakızı yutar!
Katkı maddelerini savunanlar “Katkı maddelerinin içinde zararsız hatta
faydalı olanlar vardır”diyorlar. Olabilir, ancak, bugün katkı maddeleri de-
ğişik malzemelerden, değişik teknoloji ve yöntemlerle elde edildiğinden,
üretim metodlarının, kimyevî İçeriğinin ve kaynaklarının, güvenli, tehlike-
li veya şüpheli olup olmadığının belirlenmesi kesinlikle mümkün değildir.
Örneğin, Karoten (E 160) Doğal A vitamini kaynağıdır ve doğal bitki pig-
mentlerinden elde edilir. Betanın (El 62) ise kırmızı pancardan elde edile-
bilir. 30 yıl önce bu şekilde doğal bitkilerden elde edildiği için ikisinin de
adı, 30 yıl önceki gibi hâlâ “güvenilir” sınıfında yer alır. Ancak, bu süre zar-
fında yeni metodlar ve teknolojiler kullanılır olmuştur ve bu katkı madde-
leri, büyük oranda, GM bitkilerden üretilmektedir. Hatta biyosentez veya
nanoteknoloji yöntemleriyle de elde edilenler olabilir. Öyleyse bunlar ar-
tık “güvenilir” değildir, “tehlikeli” hale gelmiştir. Demek ki, ürün ambalajlı
veya ambalajsız olsun, ambalaj üzerinde içindekiler belirtilsin veya belirtil-
mesin, üründe kullanılan gerçek katkı maddelerini ve bunların sıfatlarını
tespit etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, her üründe onlarca çeşit katkı
maddesi kullanılır. Bazı katkı maddeleri tek başına zararlı olmasa da, karış-
tırıldığında zararlı olabilir veya birbirinin zararını yükseltebilir (sinerjizm
etkileşimi), ya da vücuttaki her türlü madde ile, alınan ilaçlar ve besinlerle,
depolarda birikenlerle, üretilen enzimlerle tehlikeli bileşimler oluşturabilir.
Ancak en sık kullanılan katkı maddeleri tek başlarına da çok zararlıdır.
Gün geçtikçe daha çok miktarlarda tüketilen bu katkı maddeleri, beslenmeyle ilgili kalp hastalıkları, allerjik astım ve ürtiker gibi çeşitli hastalıkların gelişimine yol açıyor.
phpThumb.php

İşte kullanmaktan kaçınmanız gereken 10 katkı maddesi:
Aspartam (sentetik tatlandırıcı) Equal ve NutraSweet marka tatlandırıcı ve binlerce gıdada bulunan tatlandırıcılar eleştirilere maruz kalıyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylansa da, birçok araştırmada aspartamın kanserle ilişkisi olduğu açıklanıyor. Ayrıca FDA’nın tartışılır aspartam onaylaması meclis soruşturmasına davetiye çıkarıyor.
Kısmen hidrojene nebati yağ (trans yağlar): Trans yağ asitleri, sıvı bitki yağlarını hidrojen bulunan bir ortamda ısıtarak elde ediliyor. Hidrojenleme olarak bilinen işlem raf ömrünü uzatmak için yapılıyor. Birçok sağlık uzmanı bu yağların koroner damar hastalıkları riskini ve kötü kolesterol düzeyini artırdığı konusunda aynı fikri paylaşıyor. New York City geçen günlerde restoranlarda suni trans yağ kullanımını yasakladı.
Sodyum Nitrit: Sodyum nitrit sıklıkla koruyucu madde olarak kullanılıyor. Yediğimiz bazı etler bu maddeyle korunuyor. Sodyum nitrit kanser riskini artırıyor, çünkü nitrit kızartma tavasında ya da midemizde asitli ortamla karşılaşınca kanserojen bileşime dönüşüyor.
Suni Renklendiriciler: Birçok suni renklendirici içeren gıdaların üretiminde sentetik boya kullanılıyor. Yıllarca FDA, fırınlanmış yiyecekler, meşrubatlar ve şekerlemelere sertifika verirken birçok boyanın da kullanımını yasakladı. Halen bazı sağlık grupları onaylanmış boyalar Mavi 1 ve 2, Kırmızı 3 ve Sarı 6’nın kanser riskine yol açtığını iddia ediyor.
Olestra: Yağsız patates cipslerinden bulunan katkı maddesi olestra, daha çok Olean markası ile biliniyor. FDA tarafından onaylanmış olmasına rağmen, yıllardır üzerlerindeki “Bu gıda olestra içermektedir” uyarı etiketiyle gıdalarda bu madde kullanılıyor. Olestra temel vitaminlerin emilimini engellediği gibi karın ağrısına ve mide-bağırsak sorunlarına yol açabiliyor.
Stevia: Doğal tatlandırıcı yerine geçen Stevia, FDA’nın yasaklanmış katkı maddeleri listesinden çıkarıldı. Halen diyet bütünleyicisi olarak kullanılan Stevia’nın gıda katkı maddesi olarak kullanımına izin verilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü, kanserojen olmadığını buldu, fakat daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtti.
Sakarin: En eski suni tatlandırıcı olarak bilinen sakarin birçok diet ürününde ve sodalarda bulunuyor. İlk kez 1907 yılında Amerika Tarım Departmanı (USDA) tarafından yapılan araştırmayla sağlık riski olduğu bulunan sakarinin, bu tarihten sonra kanserle ilişkisi olduğunu gösteren çok sayıda araştırma yapıldı. 1977 yılında FDA tarafından kullanımı yasaklanan sakarinin halen kanserojen olma olasılığı üzerinde duruluyor.
Sülfitler: Kesilen meyve ve sebzelerin kararmaması için kullanılan bir kimyasal. Önce güvenilir olduğu düşünülen sülfitin daha sonra ölümcül alerjik reaksiyonlara neden olduğu bulundu. 1980’lerde Meclis çiğ sebze ve meyvelerde sülfit kullanımını yasaklaması için FDA’yı zorladı. FDA bundan beri sülfit yasağını genişleterek katkı maddesi olarak da kullanımını yasakladı.
BHA & BHT: Gıdalarda otooksidasyon oranını düşüren iki kimyasal BHA (butylated hidroxyanisole E320) ve BHT (butylated hidroxytoluene E321), gıdalarda renk, koku ve tat değişikliğini önlüyor. Antimikrobiyal, antioksidan özellikleri ve besinlerdeki E vitaminini koruma özellikleri nedeniyle kullanılıyor. Bazı araştırmalar, BHA’nın kanserojen olabileceğini gösteriyor.
Bone Phosphate (E542): Hayvan kemiklerinden üretilir. Topaklanmayı engelleyici ajan, emülgatör ve gıda takviyelerinde fosfor kaynağı olarak kullanılır. Esas kullanımı bununla birlikte kozmetiktir. (diş macunu gibi). Ürün hayvan kemiklerinden yapılır, domuz ve sığır gibi. Müslümanlar, Yahudiler vejetaryanlar ve Hindular sakınmalıdır.
-Siz çocuğunuzun kanserojen madde içeren gıda almasını ister misiniz?
Peki niye katkılı ketçap alıyorsunuz?
Alıntı.....
 
Üst Alt