Genç bacılarıma

ceylannur

Yeni Üyemiz
GENÇ BACILARIMA

Rızayı ilahiyi kazanmış, cennet ehli örnek hanımlardan olmak istiyorsak her anımızı ‘Allah (cc)’a nasıl daha iyi bir kul olabilirim?’ sorusuna cevap arayarak ve bu cevapları zaman kaybetmeden tatbik ederek geçirmeliyiz. Çocukluktan gençliğe, genç kızlıktan evlilik hayatına oradan da anneliğe giden yolda, hayatının her evresini dinine ve davasına adayacak hanımlara ihtiyaç vardır.

Artık doğru ile yanlışı, hak ile batılı kendi kendine ayırabilecek duruma gelen Müslüman genç kız, hele bir de İslami bilince sahip bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişse yola bir adım önde başlamış demektir. Dolayısıyla bu durumu iyi değerlendirmek lazım geliyor. Bu konuda bazı sıkıntılar da olmuyor değil. Şöyle ki: İslami bir ortamda yetişen genç kız ve erkek kardeşlerimize özel ilgi gösterilmemesi, gidişatın seyrine bırakılması... O genç kardeşimizde ise anne ve babasının içinde bulunduğu hizmet halinin kendisinden bu yükümlülüğün kalkıyor olduğunu zannetme anlayışının gelişmesi... Ancak anne babanın belli bir şuurda olmasının avantajını iyi kullanmak gerekmektedir. Bu avantajla genç kardeşimiz okuyarak elde edeceği tecrübe ve ilmi anne ve babasından direk kendisine yansıyan davranışlarla çok kısa bir sürede alabilir. Belki biraz daha azim ve çaba ile bir yıllık yolu daha kısa bir zamanda alabilir. Tabi zorluklarla elde edilenin tadı ve kıymeti şüphesiz ayrıdır. Bunun muhafazası ise daha farklıdır.

Evlilik öncesi dönemde sorumlulukların daha az olması sebebiyle genç kızlarımız için boş vaktin en çok olduğu dönemdir. Dolayısıyla okumak-okutmak, öğrenmek-öğretmek, yaşamak ve yaşatmak için en müsait zaman dilimidir. Ruhun ve zihnin zindelik ve diriliğine karşılık nefsin de en zinde ve aktif olduğu dönemde İslamı yaşamak isteyen genç kız iç alemindeki ciddi bir çatışmanın içinde bulur kendini. Bir yanda büluğ dönemi çalkantıları, bir yandan kulluğun ifasına engel olmaya çalışan nefis ve şeytan. Bir de ailesi ve arkadaş çevresi cahil insanlardan müteşekkil ise o zaman zorlukları ikiye katlanır. Bu çağı atlatmanın tadını işte tam bu noktada alacaktır. Nefsi ve çevresiyle verdiği mücadele sırasında hissettiği yalnızlığı, kılacağı iki rekat namaz, yüceler yücesine gözyaşıyla sunulan tazarru ve niyaz ile giderip, tek ve gerçek dost olabilecek rabbini bulmakla son bulur.
Zikredilen vasıflara sahip Müslüman kız için elzem olan ise kendisiyle aynı duygu ve düşünceleri paylaşan bir arkadaş grubudur. Bu hususta işleri erkekler kadar kolay olmayabilir. Çünkü gerek evden çıkmak gerekse edindiği arkadaşlarıyla ilgili hesap verip, izin almakta zorlanabilir. Ancak uygun bir dil ile iknaya çalışıp, bu engeli aşmalıdır. Çünkü bu çağlarda olan biri için ailesinden çok arkadaşları örnek teşkil eder ve kimlerle oturup kalkıyorsa onlar gibi olmaya başlar. Rabbimiz Kehf suresi 28. Ayeti kerimede; “Nefsini sabah-akşam, rızasını isteyerek Rabblerine yalvaranlarla beraber tut. Gözlerin dünya süsünü isteyerek onlardan başka yana sapmasın. Kalbini bizi anmaktan alıkoyup, nefsinin arzusuna uyan ve işi hep aşırılık olan kişiye itaat etme” buyurmuştur. Buna binaen fikirdaşı olan kardeşleriyle sohbet halkaları kurmalı ve Müslümanın bilmek zorunda olduğu ilimleri güvenilir kaynaklardan araştırıp, mütelaa etmelidir.

Bu arada Müslüman hanım daha yolun başındayken tesettürü en güzel şekliyle üzerinde taşımalıdır. Kızlarımızın başından örtülerini çıkarmayı başaramayanların, dış kıyafeti kaldırıp, başa örtülen eşarbı da el kadar bir örtü haline getirdikten sonra kadının çekiciliğini ön plana çıkararak sözde kapalı kıyafetlerle modanın esiri haline getirme oyununa kanmamalıdır. Tesettüre girerken, örtünün temsil ettiği Müslüman kadın kimliğini de taşıması gerektiğinin bilincinde olmalı ve bunu uzak-yakın çevresine bu şekliyle kabul ettirmelidir.

Toplumumuzun genelinde en iyi kız, el işlerinde en becerikli olan, ev işlerini en çabuk yapan, en güzel giyinen çeyizi en bol olan kızdır. Bu yönden zaten sınırlı olan vaktinin tamamını bu meşgaleye ayırmak doğru bir davranış değildir. Ancak anne-babanın haklarına da riayet edilmelidir. Tüm hususlarda özellikle de ev işlerinde anneye yardım etmeyi ihmal etmemeli, hayır dualarını almalıdır. Anne babamızın gönlünü hoş tutmak hususunda göstereceğimiz hassasiyetimiz işlerimizin bereketini artıracaktır. Lakin onların bizlerin üzerinde çok hakları vardır. Onların bizim bu yaşa gelinceye kadar çekmiş olduğu sıkıntıların şiddetini kendi çocuklarımızı yetiştirirken hissediyoruz. Dolayısıyla onları memnun etmeye çalışmak Allah’ın rızasına da muvafıktır. Yapacağımız hizmetin icabı gereken çalışmalarda itirazı olan ana baba tatlı dil ile iknaya çalışılıp, gönülleri alınmalıdır.

Az uyumak ve boş uğraşlardan özellikle televizyon illetinden uzak kalmak ile hem ev işlerini yapıp hem de ilim meclislerine katılacak imkanı rahatça yakalayabiliriz. Malumdur ki, vakti gelince yapılan evlilikten sonra özellikle çoluk çocuk sahibi olmakla bu imkan kısıtlı hale gelecektir. Bu yüzden küçük yaşlardan itibaren yapılan oyalar, ince nakışlar ve göz nuru dökülerek sandıklara konan çeyizler gibi Müslüman genç kız da imanını kavi kılmak için tefekkür ve zikir ile meşgul olarak, ilmin kadın-erkek her Müslümana farz olduğunu bilmekle İslami ilimleri tedris ederek ve sıkı bir davetçi-tebliğci olabilmek için gayret göstermelidir. İhtiyaç duyulan her yerde elinin erdiği, dilinin döndüğünce, vazifesini ifa ederek inceden inceye dokuduğu sağlam İslami şahsiyetini koyar çeyiz sandığına.

(Beyza Kutulman)
 
Üst Alt