kainatın efendisinin dogum günü

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
kainatın efendisinin dogum günü

20 Nisan 571 tarihine rastlayan Rebiu'l-evvel ayının 12'nci günü Pazartesi (İsneyn) gecesi Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) kâinâtı şereflendirmişlerdir.




“Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin : Seni sadece bütün kainata rahmet olarak göndermişizdir.” (Enbiyâ 21/107)


Allah Teâlâ’nın yarattığı tüm maddî-mânevî varlıkların var oluş rahmet kapısı olan Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) biz Müslüman - Mü'minler için ise :


“Le kad caeküm rasulüm min enfüsiküm azizün aleyhi ma anittüm harisun aleyküm bil mü'minine raufür rahiym : Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe 9/129)


Kendimizden bir beşer olarak Abdullah (Allah Teâlâ’nın kulu) ve Hakk’ın halifesi - görevlisi Rasûlullah (Allah Teâlâ’nın elçisi) olarak, biz mü’minler için taşıdığı sıfatları, Allah Teâlâ kendi sıfatlarından seçmiştir:


El Raûf : Çok acıyan, esirgeyen, merhamet sâhibi. Esmâ-i İlâhiyedendir.


El Rahîm : (Rahmet. den) Rahmet edici, merhamet eyleyen. Rahmedici. Muhafaza eden, bağışlayan. Rahmet ve merhamet sahibi, şefkat eden, gufran sahibi. Esmâ-i İlâhiyedendir.
(Kur'an-ı Kerim'de bu isim 220 defa zikredilir.)


Mü’minlere karşı Raûf ve Rahîm oluşta hırsı çok olan Azîz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem)’esalât ve selâmlarımız ulaşsın inşâallah!


Âcizâne dikkat ettiğim bir husus da Allah Teâlâ’nın kullarının ibâdetlerine bizzât katıldığına dair tek açık âyet olarak gördüğüm:


“İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima: Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzâb 33/56)


Burada dikkat edilecek husus, her “sall” kökünü namaz ve dua sanmamaktır.
Arapçada “sall” kökü; isal, ulaşım, kavuşum ve iletişim anlamındadır.


Büyük su kanallarına isale kanalı.
Ana elektirik hatlarına ise isale hattı dememiz suyu ve elektiriği gereken yere ulaştırmalarındandır.


Gurbette yaşayıp da doğup-büyüdüğü köyünü kentini yani “sıla” sını özlemeyen var mıdır?


Aynı annenin rahminde göbek bağlarıyla birleşen kardeşlerin bu sıla-yı rahimi= göbek bağı hukukunu kesmeyi Allah Teâlâ şiddetle yasaklamıştır.


Açıkçası Salâvat, insanın beden, nefis, kalb ve ruhunun Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem’ e cep telefonu ile değil de kalb telefonu ile bağlanması ve kavuşumudur.


Salât=Namaz da böyledir ve Allah Teâlâ’ya ulaşım ve görürcesine ibadettir.


Bu çok değerli günümüzde iyice düşünüp Allah Teâlâ’nın:
“Allah ve Resûlüne teslim olunuz, iman ediniz, tâbi olunuz ve itâat ediniz!”
Emirleri için Kur’ân-ı Kerîm’imize bir daha bakıp sıla-yı rahim edip de sesi sahibinden duyalım ve uyalım İnşâallah..


Dünyamızda dinimizde ve âhiretimizde her şeyimizin Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem)’e benzemesi için çaba sarf edelim.
İmanda, amelde, ahlâkta ve hâllerde Muhammedî gençlik yetiştirilmesinde yine ayırıp-kayırmadan, hakta ve hayırda kalarak Muhammedî gayret, merhamet ve muhabbetle hasbî hizmetler edelim İnşâallah..


Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem)’ doğduğu bu kutlu günde gönüllerimize Muhammedi Güneşin doğmasını ve ömrümüzün Muhammedi mutlulukla geçmesini ve tüm kâinâtın aslına uyğun hâle gelip Nur-u Mim ile aydınlanmasını dileriz…


Buyurunuz sistemi var eden El Vâhid olan Allahu zü’l-celâl, melekleri ve tüm sistemin salâvâtına biz de iştirak ederek hadis-i şerif olan bir salâvâtı Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem)’e ışınlayalım İnşâallah:


Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn Abdike ve Nebiyyike, ve Rasülûke ve Nebiyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve’s-sahbihi ...
alıntı..
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.

Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.

O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.

İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.

Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.


İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.


Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin......
:güll:güll:güll:güll:güll:güll:güll:güll:güll:güll:güll:güll


 
Üst Alt