Tövbe ve istiğfar

mahzungarip

Yönetici
TÖVBE VE İSTİĞFAR


بسم الله الرحمن الرحيم
إِنَّمَا التَّوْبَةُ عَلَى اللّهِ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ يَتُوبُونَ مِن قَرِيبٍ فَأُولَـئِكَ يَتُوبُ اللّهُ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللّهُ عَلِيماً حَكِيماً
Nisa, 4/17

Muhterem Müslümanlar!
Tövbe ve istiğfar; kulun günahını ve hatasını terk edip, pişmanlık duygusu içinde, dua ve niyaz ile Rab’binden bağışlanma dilemesidir.
Yüce Allah’ın (cc) kuluna tövbe etme fırsatını bahşetmesi, O’nun sonsuz rahmetinin bir ifadesidir. Cenab- Hak, kulların bağışlanmak için her samimi yönelişlerinde onlara rahmet ve mağfiretiyle karşılık verir. Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de bizleri tövbeye davet etmekte ve tövbe edenleri bağışlayacağını bildirmektedir. Nitekim ayet-i kerimede “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin günahlarınızı örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde, Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar…” (1) buyurmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (sav) de bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Ey insanlar! Allah'a tövbe ve istiğfar ediniz, ben günde yüz kere tövbe ediyorum.”(2)
Değerli Mü’minler!
Tövbenin kabulünün bir takım şartları vardır: Bunlar; günahın terkedilmesi, işlenen günaha pişmanlık duyulması, bir daha günah işlenmeyeceğine kesin olarak karar verilmesi ve işlenen günah eğer kul hakkı ile ilgili ise mutlaka hak sahibi ile helalleşilmesidir. Ayet-i kerimede; “Allah katında makbul tövbe, ancak cehaletle günah işleyip sonra çok vakit geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir”(3) buyrulmaktadır.
Muhterem Müminler!
Tövbe etmede acele edilmelidir. Çünkü ölümün ne zaman geleceğini ancak Allah Teala bilir ve ölüm anında yapılan tövbeler de makbul değildir. (4)
Ümitsizliğe kapılmadan tövbe edip salih amellere devam edelim. Cenab-ı Hakk’ın tövbe ettiğimiz takdirde şu müjdesini unutmayalım: “Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların günahlarını sevaplara çevirir. Allah çok bağışlayandır, engin merhamet sahibidir.”(5)

_______________________
1..Tahrim, 66/8
2. Müslim, Zikr, 42 (2702)
3. Nisa, 4/17
4.Bkz. Nisa, 4/18
5. Furkan25/70


 

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Tövbe etmede acele edilmelidir. Çünkü ölümün ne zaman geleceğini ancak Allah Teala bilir ve ölüm anında yapılan tövbeler de makbul değildir
 

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Efendimizden(s.a.v.) Tövbe Hadisleri

İbnu Ömer (radıy
tevhidgentr.gif
u anh) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Ben büyük bir günah işledim, buna tevbe imkanım var mı?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Annen var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır yok" dedi.

"Peki teyzen de mi yok?" dedi. Adam: "Hayır, var" deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Öyle ise ona iyilik yap!" diye emretti."

Tirmizî, Birr 6, (1905).


Yahya İbnu Ebî Râşidin İbnu Ömer'den naklettiğine göre, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: "Kim şefaat ederek, Allah'ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur. Kim bilerek bâtı1 bir dâvayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder. Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vücudlarından çıkan irinlerden hâsıl olan çirkefin içine iskan eder. Kim haksız bir dâvaya yardımcı olursa, Allaah'ın gazabını kazanmış olarak döner."

Ebü Dâvud, Akdiye 14, (3597, 359
cool.gif
.



Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder."

Buhârî, Rikâk 10; Müslim, Rikak 116, (104)Tirmizî, Zühd 27, (233).


Hz. Ebü Bekri's-Sıddik (radıy
tevhidgentr.gif
u anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İstiğfar eden kimse günde yetmiş kere de tevbesinden dönse günahta musır sayılmaz."

Tirmizi, Daavât 119, (3554); Ebü Dâvud, Salât 361, (1514).



el-Eğarru'l-Müzeni (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, bazan kalbime gaflet çöker. Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim)."

Müslim, Zikr 41, (2702); Ebü Dâvud, Salât 361, (1515).



Yine Eğarru'l-Müzeni, Müslim'in bir rivâyetinde Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebârek ve Teâlâ hazretlerine günde yüz kere tevbe ederim."

Müslim, Zikr 42, (2702).


Buhâri ve Tirmizi'de gelen bir rivâyette Hz.Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) diyor ki: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim, demişti ki: "AIIah'a kasem olsun, ben günde Allah'a yetmiş kere istiğfar ediyorum tevbede bulunuyorum."

Buhâri, Daavât 3; Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3255).



Hz. Ebü Bekri's-Sıddik (radıyallâhu anh) bana şu hadisi rivâyet etti ve bu rivâyetinde Ebü Bekir doğru söyledi: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim, demişti ki: "Günah işleyip arkasından kalkıp abdest alarak iki rekat namaz kılan sonra da AIIah Teâla hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka mağfiret olunur." Sonra da şu ayeti okudu. (Meâlen): "Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı zikrederler, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? (Al-i İmrân 135).

Tirmizi, Tefsir Al-i İmran, (3009); Ebü Dâvud, Salât 361, (1521) İbnu Mâce İkâmetu's-Salât 193, (1395).


İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her sarhoş edici hamrdır. Ve her sarhoş edici haramdır. Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde, ölürse, ahirette şarab içemez."

Buhârî, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73, (2003); Muvatta, Eşribe 11, (2, 846); Ebü Dâvud, Eşribe 5, (3679); Tirmizî, Eşribe 1, (1862); Nesâi, Eşribe 22, 46, (8, 296, 297, 31).


Müslim'de Ebu Hüreyre'nin bir rivayeti şöyledir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zât'a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak eder; günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi."

Müslim, Tevbe 9, (274)



Hz. Enes radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey Ademoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey ademoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım."

Tirmizi, Da'avat 106, (3534).


Hz. Ebu Hüreyre radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"İmtina edenler hariç, bütün ümmetim cennete girecektir!" buyurmuşlardı.

"İmtina edenler de kim?" dediler.

"Kim bana itaat ederse cennete girer, kim âsi olur (itaat etmezse) o imtina etmiş demektir!" buyurdular."

Buhari, İ'tisam 2.


Ebu Musa radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Şu ümmetim rahmete mazhar olmuş bir ümmettir. Ahirette azaba maruz kalmayacaktır. Onun azabı dünyadadır: Fitneler, zelzeleler ve katl."

Ebu Davud, Fiten, (4277).



Yine Ebu Musa radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah Teâla Hazretleri (şu ayetle) ümmetim için bana iki eman indirdi:

1. Sen aralarında olduğun müddetçe Allah onlara (umumi bir) azab vermeyecektir.

2. Onlar istiğfarda bulundukları müddetçe, Allah onlara azab vermeyecektir" (Enfal 33).

Ben aralarından ayrıldım mı, (Allah'ın azabını önleyecek ikinci eman olan) istiğfarı Kıyamete kadar aralarında bırakıyorum."

Tirmizi, Tefsir, Enfal (3082).




Âmir İbnu Sa'd babası radıy
tevhidgentr.gif
u anh'tan naklen anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Benî Muâviye Mescidine girdi. Orada iki rek'at namaz kıldı, biz de onunla beraber kıldık. Sonra Rabbine uzun uzun dua etti. Sonra yanımıza döndü. Dedi ki:

"Rabbimden üç şey talep ettim. İkisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla helâk etmemesini talep ettim, bunu bana verdi. Ümmetimi suda boğulma suretiyle helâk etmemesini diledim, bana bunu da verdi. Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu geri çevrildi."

Müslim, Fiten 20, (2890).


Sa'îd İbnu Cübeyr (radıy
tevhidgentr.gif
u anh) anlatıyor: "İbnu Abbas (radıy
tevhidgentr.gif
u anhümâ)'a: "Bir mü'mini kasden öldürenin tevbesi makbul olur mu?" diye sordum da bana "Hayır!" diye cevap verdi. Ben de kendisine, Furkân suresindeki: "Onlar ki Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar... Ancak tevbe eden, inanıp, yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder" (Furkan, 68-70) ayetini okudum. Bana şu cevabı verdi. "Senin okuduğun ayet Mekke'de nâzil olmuştur. Onu Medine'de nazil olan: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir..." (Nisa, 93) ayeti neshetmiştir."

Buhari, Menâkıbu'l-Ensar 29, Tefsir, Nisa 16, Tefsir, Furkan 2, 3, 4; Müslim, Tefsir 16, (3023); Ebu Davud, Fiten 6, (4273, 4274, 4275); Nesâî, Tahrimü'd-Dem 2, (7, 85, 86).


Ebu Malik el-Eş'ari radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Yas tutmak cahiliye işlerinden biridir. Yas tutan kadın, tevbe etmeden ölürse, Allah Teala hazretleri, ona katrandan bir elbise, cehennem alevinden de bir gömlek biçer."


Ebu Musa radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ben günde yetmiş kere Allah'a tevbe ve istiğfarda bulunurum."


Hz. Ebu Hureyre radıy
tevhidgentr.gif
u anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir."

(KÜTÜB-İ SİTTE)

Kitabından Alınmıştır.
 
Üst Alt