Ibadetlerde ihlas

mahzungarip

Yönetici
İBADETLERDE İHLAS

قُلْ
إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو

لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً ]

Aziz Mü’minler !

Bilindiği gibi Yüce Allah Hz. Adem den itibaren Hz. Muhammed (sav) e gelinceye kadar pek çok peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler Allah’ın mesajını insanlara iletmiş ve o yüce yaratıcıya nasıl ibadet edileceğini bildirmiştir.

İbadet, Allah’a saygı ile boyun eğmek, lütfettiği sayısız nimetlere ve akıl gibi üstün yeteneklere karşı şükretmektir. İhlâs; inandığımız şeylere içtenlikle ve samimiyetle inanıp bağlanmaktır. İbadette ihlâs ise; Niyeti maddi-manevi yarar ve gayelerle bulandırmayıp saf tutmak, ibadet ve taatı riyadan gösterişten ve sair şüphelerden uzak tutmak, ibadeti sadece Allah’ın emri olduğu için, özellikle Allah rızası için yapmaktır.

Kehf süresinin son ayetinde Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kim Rabbinin rızasına ve onun nimetlerine kavuşmayı arzu ediyorsa ihlaslı ameller yapsın ve rabbına itaatta hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmasın.”[1] İbadette ihlas dinin ruhudur. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Muhakkak biz sana kitabı, hakkı ispat ve izhar için indirdik. Sen de dini Allah’a has kılarak, hak olmayan şirk ve riya şaibesinden uzak tutarak ibadet ve kulluk et; iyi bilki halis din, Allah’ın emrettiği dindir.”[2] buyurarak bu hakikatı dile getirmiştir.

Muhterem Müslümanlar!

Dinin herhangi bir çıkar için kullanılması ve ibadetlerin gösteriş için yapılması doğru değildir. İhlas sahipleri, dinin bütün emirlerini yerine getiren, özlerini, sözleri ve işleriyle birleştirmiş olan faziletli insanlardır. Onlar, kalplerinin temizliği ve aydınlığı sebebiyle her türlü tehlike ve fitnelerden uzak dururlar.

İbadet ve taatta riyanın en büyüğü ve kötüsü ibadeti gösteriş için yapmaktır ki, bunun samimi Müslümanlıkla asla ilgisi yoktur. Hiçbir Müslüman ibadetlerini görsünler, beğenilsin diye yapmaz. Cenab-ı Hak, müslümanları kıyamette amellerine göre değerlendirirken bu tür riyakârlara: “Gidiniz, umduklarınızı, gösteriş ettiklerinizin yanında arayınız.” diyerek ibadet ve taatı gösteriş için yapanların amellerini yüzlerine çarpacaktır.

Riya, ibadetlerin en büyük afetidir. Allah dostları, ihlaslarını riyadan korumak için nafile ibadetlerini gizli yaparlardı. İhlas ile yapılan az ibadet; ihlassızca yapılan çok ibadetten hayırlıdır. Peygamber Efendimiz, kendisine bir öğüt vermesini isteyen Muaz b. Cebel’e: “Dinini halis kıl. Farzların ifasından sonra az da olsa ihlâs ile yapacağın nafile amel sana yeter.” buyurmuşlardır. İhlâstan yoksun ibadet, cansız cesede benzer. Ruhu olmayan kuru cesetten ne beklenebilir?

Değerli mü’minler!

Allah’a karşı samimi davranmamız gerektiği gibi, içinde yaşadığımız topluma hatta yeryüzündeki bütün canlı ve cansızlara karşı da samimi ve dürüst olmamız gerekir. Yüce Rabbimizin ve sevgili peygamberimizin emri olan ihlası kazanmanın şartı; amellerimizi Allah rızası için yapmak ve yalnızken yaptığımız şekilde insanlar arasında da ifa etmek, insanlar arasında gösterdiğimiz itinayı yalnız yaparken de göstermektir. İhlaslı bir kul olmak için gayret edelim, Allah rızasını gözetelim, haktan adaletten, doğruluktan ve samimiyetten ayrılmayalım ki, her iki cihanda mutluluğu tadalım. Şair ne güzel ifade etmiş:

Alem insan ile müzeyyen,
İnsan ilim ile ekmel,
Bilesin ilim amel ile
Amel ihlas ile mükemmel



[1] Kehf, 18/110.

[2] Zümer, 39/2-3.
 
Üst Alt