Risale-i Kudsiyye Tercümesi 1. Cilt 150. Beyt Sayfa 497

Gûl-i Misbah

Aktif Üyemiz
Taam, nevm ve kelâmı eyle kıllet"

“Yemeği, uykuyu ve konuşmayı az eyle.”

Taam: Yemek,

Nevm: Uyku,

Kelâm: Konuşmak, demektir.

Sure-i Dehr’de şöyle buyrulur:

-“Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara.” (Ayet:8)

Mevlâ Tealâ;

-“Miskine, yetime ve esire yedir” buyuruyor. Biz de sadece kendimize yediriyoruz. Peygamber Efendimiz (sav) zamanında fakir, miskin, esir çok vardı, bunlar yedirildiklerinde dua ediyorlardı. Aişe (ra) Validemiz:

-“Dua etmeyin” buyurdu.

Mevlâ Tealâ onların bu sözlerini bizlere bildirmek üzere buyurdu:

-“Şüphe yok ki biz sizi livechillah (ALLAH rızası için) yediriyoruz. Sizden ne bir mükâfat ve nede bir teşekkür istemiyoruz.” (derler) (Ayet:9)

Şu yemek var ya bunu ayarlamak kadar zor bir şey yoktur, mide doyuyor göz doymuyor, hâlbuki bu açlık ibadette olması lazım.

“Bir rekât namaz kılınınca doyuluyor,

İbadet kaşığı yere koyuluyor.”

Bu bedenimiz bir binektir, bu bedenin hakkını doğru vermezsek bizi taşımaz. Bunun yemek, içmek ve istirahat bakımından hakkını vermek lazımdır.

Bir beyitte şöyle gelir:

“Huzûz-u nefsi terk et, ver hukûkî, Hak perest ol ki,

Dû âlemdir ol şahsa ki, ol olmuş Hakkanî.”

“Nefse hakkından fazla vermeyi terk et. Hakkını ver ve Hakk’a ibadet edici ol. Hakka mensup olanlara iki âlem (dünya ve ahiret) haram olmuştur.

Çok yeme, çok yemek hakikaten ağır yüktür, nasıl ki ağır yük gemiyi batırıyorsa, çok yemekte beden gemisini gaflete batırır.

Uykuda felakettir onu da çok yapma, bedenin ihtiyacı olduğundan uyumuyorlar, hoşlarına gittiği için uyuyorlar. Resulullah (sav) buyuruyor ki:

-“Âlimin uykusu ibadet, nefesi tesbihtir.”

Niçin âlimin uykusu ibadet Fazla uyumuyor ancak kafasını, bedenini dinlendirecek kadar uyuyor da ondan.

İnsan bir kere Lâ İlâhe İllALLAH demekle ne kadar mesafe aştığını ve ne işler gördüğünü bilse hiç uyumazdı.

Çok da konuşma, çok konuşmakta kalbi katılaştırır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:

-“ALLAH’ın zikrinden başka kelamı çok etmeyin, zira ALLAH’ın zikrinin dışındaki konularda çok konuşmak, kalbe katılık getirir ve ALLAH’dan en uzak olan insan, kalbi katı olan insandır.” (Tirmizî, Zühd:61, No:2411, 4/607)

Çok konuşmak hakkında şöyle buyrulur:

“Kimin kelamı çok olursa, düşüşü çok olur.”

Velhasıl bir saniye bizim için çok büyük bir nimettir, uyanıklığı uykuya vermemek gerekir. Bu nimete engel olmaya sebep olan uykuyu çok yapmamalıdır.

“Az ye, az uy, az iç, bu ten mezbelesinden geç.”

“Ki çok yemekle kalp ölür, bu zillet”

“Çok yemek kalbe zararlı olduğu gibi çok uyku ve çok konuşmakta kalbe zararlıdır. Kalbine acıyorsan az ye, az uyu, az konuş”.

“Dahi çok durma aç olur bu illet”

“Çok da aç durma hastalık olur” İnsana sıhhat lâzım, sıhhat olmasa insan ne ibadet edebilir, ne vaaz dinleyebilir, ne ziraat ne de ticaret yapabilir.

“Azîz! Her şeyde eyle istikamet”

“Ey aziz kardeşim, her şeyde istikamet üzere ol”

İfrat tefrit yok her şeyin ortasını bul.

“İşlerin hayırlısı orta olanıdır.”

Mizanı niçin koydular İleri geri gitmeyelim diye, ileri gitsekte olmuyor, geri gitsekte olmuyor, kenarlardan gitmemeli, insan yuvarlanır. Ortadan gitmeli.

“Edep üzere olup Hakk’a gidelim

Cemal-i ba kemâle seyridelim”

“Çok yememek, çok uyumamak, çok konuşmamak edeptir. Ya Rabbi bizi o edep üzere eyle.”

“Mevlâ’dan edebe muvaffakıyet istiyorum,

Edebi olmayan, Rabbin lütfundan mahrum oldu.”

Edep odlumu, ALLAH’ın lütfu bize teveccüh ediyor, edebimiz yoksa ALLAH’ın lütfu bizden dönüyor. Onun için edep üzere olalım. Ya Rabbi! Sen bize edep ver.

Edep nedir

“Hemen ilm-ü edeptir bil şeriat,

Dahi ilm-ü edeptir hep tarikat.”

İlim: Bilmek

Edep: ise, o bildiğini tatbik etmektir.

İkisi birden şeriattır. Mesela: Namazın farzını, vacibini, sünnetini, müstehabını bilmek ilim, bu bildiklerinin aynısını yapmakta edeptir.

Camiye sağ ayakla girmeyi bilmek ilim, yapmak edep, bu ikisi şeriat oluyor. Suyu içerken azar azar, yudum yudum içmeli, ama beceremiyoruz ki, içimizdeki hararet bize diyor ki, “ bana suyu kuvvetli yuvarla.”

Bilmeden edep olmaz, bilip yapmadan da edep olmaz, tam verilen ölçü üzerine yapmak lazımdır.

“Edep ve ilm ile bulunur hakikat,

Ne bilsin bî edep sırr-ı şeriat.

Şeriattır edep Hakk’a gidelim,

Cemali ba kemâle seyridelim.”

Bunlar büyük meselelerdir, bunları duymak lazım, duymayan ne anlasın.
 
Üst Alt