Risale-i kudsiyye beyt-6

abdusselam

New member
Şümûs-ül-iktidardır Âl-ü Ashab
Nücûm-ül-ihtidâdır cümle ahbab
Onun ahbapları vuslatta esbab
Vekile kıldılar vuslatta aktab
Safâlardan geçip Hakk'a gidelim
Cemâl-i bâkemâle seyredeli

Risale-i Kudsiye'de önce Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizi medh ettikten sonra, şimdi de Sahabe-i Kiramı medh ediyor:
"Şümus'ul İktidadır ÂI-ü Ashab"
"Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in âl ve ashabı iktida (uyma)
güneşleridir.
Şümus: Kelimesi "Şems" in cemisidir, güneşler, demektir.
Âl: Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Ehl-İ Beyti ve ta kıyamet kopuncaya kadar ona iman edenlerdir.
Elhamdülillah biz O'nun ehliyiz. Âl aslında idi
Ashab: Peygamber Efendimizi görüp iman edenlerdir.
"Peygamber Efendimizin âli ve ashabı kendine uyulan güneşlerdir." ne demektir? İnsan uzak bir yere gitmek isteyince karanlıkta gidemez, güneşin doğmasını bekler. Güneşin altında yürüyen güneşe uymuş oluyor. Ve gideceği yeri buluyor.

Güneş maddi olan dünya yollarını parlatıyor, insanlar o yollarda yürüyerek istedikleri yerlere ulaşıyorlar. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in âli ve ashabı da manevî yol olan şeriat ve tarikat yollarırı parlatırlar

Biz, manevî güneşler olan Efendimizin âline ve ashabına uymakla maksûdumuza ulaşıyoruz. Onların yolundan başkası karanlıktır.

Sahabelere uymak demek onların izinden gitmek, yaptıklarını yapmaktır. Onlar iman etti bizde ettik, onlar oruç tuttu bizde tuttuk, onlar hac, zikir yaptı bizde yaptık, onlar Kuran-ı Kerim okudu okuttu, bizde okuduk okuttuk. Böylece sahabeler uyulan güneşler oldu.


"Nücûmul ihtidadır cümle ahbab"
"O Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ahbabı (sahabeleri) hidayet yıldızlarıdır."
Nucûm: Yıldızlar, İhtida: Hidayet bulmak, Ahbab: Sevgililer, demektir.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki:

"Benim ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız
(matlûbunuza, cennetime, Cemalullaha) hidayet bulursunuz."

Denizin ortasındaki yolunu kaybeden kaptan yıldıza bakıp yolunu bulduğu gibi de sahabelere uymakla hidayet yolunu bulunuz.

"Anın ahbabları vuslatta esbab"
"O Resululiah'ın sahabeleri Mevlâ'ya kavuşmaya sebep o-luyorlar."
Esbab: Sebepler, demektir.

İşte mürşid onlardır. Onlar bize Öğretmeselerdi biz nereden öğrenecektik. Bakın Ebu Eyyüb-ül Ensarî (Radıyallahu Anh) 80-90 yaşlarında İstanbul'a geldi, şehid oldu. Burada yatıyor.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem ) buyurmuşlardı ki:

"Elbette Konstantiniyye (İstanbul) fethedilecek. Onu fetheden
kumandan ne güzel kumandan, onu feth edecek ordu
ne güzel Ordudur" (Müsned,Ahmed îbn-iHanbel:4/335)

Sahabeler, İstanbul'a bunun için geldiler, sonra fetih, Fatih Sultan Mehmed'e nasip oldu. İstanbul fethedildiğinde Eyyüb-el Ensâri (Radıyaliahu Anh) ın kabrini bulunca kabri kazdılar, baktılar ki Eyyüb-eî Ensari hazretleri aynı duruyor. Fatih Sultan Mehmet hemen eğildi ayağını öpecek, Eyyüb-el Ensâri ayağını çekti.

Koca adamlar bunlar medreselerde yetiştiler. Kadı (hakim), kaymakam, vali, bakan ve devlet reisi de oldular. Dünyaya ferman okudular. Kuran'ı dünyaya yaydılar. Bizim gibi zavallıları Mevlâ'ya kavuşturmaya sebep oldular.

"Vesile kıldılar vuslatta aktab"

"(Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ahbabı olan sahabe ve tabiîn hazeratı, Allah'a) kavuşmakta kutup (makamına ulaşmış mürşid) leri vesile (aracı) kıldılar (ve insanları yetiştirmek İçin hazırladılar)."
Vesile:Sebep,

Aktab:Kutuplar - Evliyaullah, demektir.

"Safalardan geçip Hakk'a gidelim. Cemali ba kemale seyr idelim."

"Safalardan geçip Hakk'a gidelim."

İki türlü Safa vardır. Birisi dünyadan alınan zevk-ü sefa. Diğeride ibadetten alınan zevk-ü safa (lezzet). Bunların ikisin- den de geçmelidir.

"Seni ubudiyyet (kulluk) safası aldatmasın (ibadetten aldığın lezzete güvenme). Zira bunda Mevlânın terbiyesini (yetiştirmesini) unutmak vardır.

Yani ibadetten zorlanırsın, kafan, boynun, ayağın acır, bunlar rububiyyeti unutmamak içindir. Yoksa unutursun. Bir ders ne kadar zor olursa o kadar kıymetli olur.

Birisi gece kalktı üşüdü ve ağladı. Kendisine denildi ki: "Herkesi uyuttuk, seni uyandırdık, ona mı ağlıyorsun." Hemen anladı. "Tamam, tamam" dedi.

Allah (Celle Celalühü) dilese seni üşütmezdi. Beni unutma diye üşütüyor. Mevlâ Tealâ sana biraz vuracak ki ona gidesin.

 

ceylannur

Yeni Üyemiz
Allah (Celle Celalühü) dilese seni üşütmezdi. Beni unutma diye üşütüyor. Mevlâ Tealâ sana biraz vuracak ki ona gidesin.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Biz, manevî güneşler olan Efendimizin âline ve ashabına uymakla maksûdumuza ulaşıyoruz. Onların yolundan başkası karanlıktır.

 
Üst Alt