Risale-i Halidiyye 1

abdusselam

New member
]Edebi kendi rahmetine yaklaşmanın ve ona dost edinmenin anahtarı kılan,nazar ve inayet erbabıbdan feyiz elde etmeye sebep kılan,edebe riayet etmeyeni ALLAH cc.manevi yakınlık bakımından en yüksek dereceden en alçak dereceye düşüren ALLAHu tealaya hamd olsun ALLAHım günahlardan ve edebe aykırı hareketlerden bizi muhafaza etmeni,teşebbüs ettiğimiz ve sakındığımız işlerde bizi razı olduğuna muvvak kılmanı,hidayet etmeni ve onu bize anlatmanı isteriz.Salat ve selam, hikmetlerin ve dirayetlerin (bilgilerin) kaynağı olan HZ.MUHAMMED (s.a.v)ve hadislerin nakil ve rivayetişini en güzel yapan ve en son seviyenin de enson seviyesinde O'nun edepleriyle edeplenen Ali'ne ve ashabına olsun ...

Akıl sahiplerine gizli olmaya ki,batın ashabından ve nebilerden hepsinin üzerine salat ve selam olsun feyiz alabilmek mevladan gelecek sevgiyi kazanmanın esası iki şeye bağlıdır .Ve bazılarıda üç şeye bağlıdır dediler .

birincis:ihlas

ikincisi:Edeptir.

Çünkü ALLAH cc.dostları (denilen iç alemleri feyiz ile dolu takva sahibi kullar ve peygamberlerden ) feyiz elde etmek, ancak onların kalplerinden olur. Böyle olduğu halde bir mürit ki onun kalbi ihlas elbisesinden soyulmuş (ihlas bulunmayıp) yada ALLAH cc. dostları hakında edebe zıt hareketi varsa, bu durumda o müride o zatların feyizle dolu iç alemleri meyletmez(ne feyiz gelir ,nede bu insanları severler)...... Üçüncüsü:ALLAH cc.dostlarına muhabbet etmek(ve onları örnek kabul etmektir)çünkü muhabbet,feyzin çokluğuna ve son derecede artmasına sebeptir.

Şuhalde bir müritte söylenen üç şey (ihlas,edepve muhabbet ne kadar)çok bulunursa ,hiç şüphe yokki elde edilecek feyzinin de o kadar artacağı kesin ve tam bilinen bir şeydir.

Vede denildiki: Feyiz elde edebilmenin birinci şartı ,kamil mürşide muhabbet beslemek (ve onu örnek kabul etmektir).Ayrıca bu sevginin yapmacık ve zorlamaksızın ,doğruluk (gayrı samimi olmaması ve gösterişten uzak ) ve yakin (şüpheden uzak olarak bilmek )üzere bulunması da gereklidir.Çünkü (söz konusu )muhabbet ,müridin iç aleminden mürşidinin içine akan ,manevi bir nehirdir (cereyana benzer).Mürid onun sayesinde mürşidinden devamlı olarak feyiz alabilme imkanını elde bulundurur.Bu manevi nehrin ve feyzin genişliği ,müritteki muhabbetin az veya çokluğuna bağlıdır.

Çünkü bazen muhabbetin coşması artması anında o manevi nehir,deniz gibi olup müridin kalbi,mürşidin tarafına teveccüh eder.Hatta bu muhabbetin çokluğu sebebiyle (kalbini mürşidine yönelten)mürid,şeyhinde fani olup (diğer bir ifadeyle ,kendi özellik ve iradesini bir tarafa bırakan müridin kalbine ,aynanın karşısına geçen bir kimsenin aynada görünmesi gibi) mürşidinin bütün halleri bir anda müridin kalbinTasavvufi terbiyede önemli bir yer tutan muhabbet,diğer iki emri yani,edep ve ihlas sahibi olmayıda gerektirir.Çünkü seven bir kimse, sevdiğine karşı edebe riayet (saygılı olmaya)ve ihlasa (samimi olmaya)sürat edegelmiştir(devam etmiştir.Seven kişilerin sevdiğine karşı yaptıkları fedakarlık bunun bariz delilidir.)
Nitekim bu konuda denilmiştirki:

(hubbu keşşey e yuımii ve yusimmu) yani:''Bir şeyi aşırı derecede sevmen ,o şeydeki kusurlara karşı senin gözünü kör ve kulağını sağır eder.''

Buna göre seven kişi,sevdiğinde kusur ve eksiklik (aramaz ve)göremezki ,(aksi takdirde sevgisinde samimi olmadığını gösterir ve böylece) kendisinden ihlas ve yakin (hakiki iman) yok olur.

Ve yine bilinmelidirki (aslında)ihlaslı olmak (ALLAH cc. yolunda olanlara karşı ) muhabbet (beslemek ) ve saygı göstermek (ve hürmetkar olmak,hakikatte ) yüce ALLAH cc. tarafından (kulun kalbine) ihsan olur.Zira her bir makama layık ve ona uygun edep vardır.(tasavvuf ise , bir edepler manzumesidir.)
 
Üst Alt