Dua estetiği

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Dua estetiği_Senai Demirci


Rabb’imiz Musa Aleyhisselâm’a sormustu: “Elindeki nedir?” Musa Aleyhisselam ise “Bu asamdir” demis ve sonra aciklamisti, “ona dayanirim, onunla hayvanlarima yaprak silkelerim.. .” Pekâlâ, Musa Aleyhisselam da biliyordu ki Rabbi elindekinin ne oldugunu bilir. Ustelik asanin dayanmaya yaradigini, hayvanlara yaprak silkmekte kullanildigini, her seyi bilen Alim-i Kulli Sey’e ayrica soylemesi fazla degil mi? Hayir, fazla degil ; hatta eksIk gibi. Cunku Sevgili’nin huzurunda olunca laf uzatilir, uzatilmak istenir. Daha cok huzurda kalmak icin yeni yeni konular acilir. Huzurda iken, konusulanin ne oldugu onemli degildir ; onemli olan konusmaktir. Cunku konusmak huzurda kalmayi uzatacaktir. Dua da boyledir iste, kulun Rabb’iyle soylesmesidir. Ister ayakkabimizin kaybolan bagcigi gibi siradan bir sey icin, ister ebedî hayat gibi en basta gelen hacetimiz icin dua etmek Rabb’in huzurunda kalma vesilesidir. .. Mumin icin dua etmek, duanin kabul olup olmamasindan daha once gelir. Cunku dua, icerigi ne olursa olsun, sonucu nereye varirsa varsin, Sevgilinin huzurunda kalmaktir. Yani, duanin kendisi duanin sonucundan onemlidir, onceliklidir.
* * *
Dua ediyor olabilmek de, O’na muhatap olmayi, O’nu muhatap olarak bulmus olmak gibi essiz ayricaliklari icerdigine gore, cok onemli ve oncelikli bir duanin kabul edilmis halidir. Dua edemeyen, dua edemediginin farkinda degildir ; dua etmek icin dua etmek gerektigini bile bilemez. Dua edemeyen, dua edememekle neyi kaybettiginin farkinda degildir ; bir seyi kaybettigini bilmeyen ise aramaz, aramadikca bulamaz, bulsa bile eline almaz. Oyleyse, dua edebiliyor olmakla, nasil derin bir kuyudan cikarildigimizi gorelim. Dua eden adam bilmeli ki, dua ediyor olmakla, kaybettigini bulmustur, kaybettigini bile bilmedigi bir kaybini bulmustur, eksIkligini bile cekemeyecek kadar gafil oldugu bir eksigini tamamlamistir.
* * *
“Insanlari ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattim, beni beslesinler diye degil...”
Kulluk, Rab tarafindan riziklandigini bilmekle baslar. Insanin secdesi tevekkul seccadesinde gerceklesir. Kul alnini yere degdirdiginde, Rabb’inden baska kimseye muhtac olmadigini kabullenir. Secde ile sadece kafasini degil varligini da topraga indirir. Rabb’inin kendisine verdiginden suphesi olanin secdesi tam degildir ; alni yerde oldugu halde, akli yukarida kalmistir. “Yalniz Sana kulluk edelim diye yalniz Senden yardim dileriz!” dedirttigine gore Rabb’imiz, kullugumuzu O’nun bize yardimi olarak bilmeliyiz ve gormeliyiz.
* * *
“Kim kotu bir is isler, nefsine zulmeder de, sonra / gecikerek tovbe ederse Allah’i Gafûr ve Rahîm olarak bulur.” Aziz Mahmud Hudâyî, bu ayeti yorumlarken, tovbenin pek dikkat edemedigimiz bir inceligine dikkat ceker. Insan kotu isi bedeniyle yapar, eliyle gerceklestirir, acik bir eylem koyar ortaya. Tovbe ise dille yapilir, hatta dile gelmeden de yapildigi olur. Hudâyî Hazretleri, iste bu farki hatirlatarak, fiilen yapilan isyanin sozle yapilan itaatle affedilmesindeki lutfu gozler onune seriyor.
* * *
“Allah, kendisi icin terk ettiginiz seyleri terk ettiginize sizi sevindirsin.” Hayatin ozunu yakalayan bir yakaris bu. Cunku her an bir tercihte bulunuyoruz ; bir tercih bize bin terk edisi yasatiyor. Rabb’imizin rizasi icin tercih ettiklerimiz ne cok terki gerektiriyor. Bir helâl icin bin haramdan yuz ceviriyoruz. Sozgelimi, bir kadini kendimize helâl ederken, digerlerini terk ediyoruz. Bir erkegi kendimize es secerken, baska butun erkeklerden yuz ceviriyoruz. Eslerin birbirleri icin boylesi sozlu ve fiilî dualarda bulunmasi gerekir. Baskalarini terk ederek kendisi es olarak tercih edilen bir kadin ya da erkek, esini kendisi icin terk ettiklerini terk ettigine memnun etmek icin elinden geleni yapmali.
* * *
Duayi kabul edecek olan Zât’in dilimize dua vermesi, bize yakaris temrinleri yaptirmasi, O’nun o dualari coktan kabul etmeye hazir oldugunu gosteriyor degil mi? Dua ile duanin kabulu arasinda sadece o duanin dilimize degmesi bahanesi var. Fatiha adi uzerinde “acilis”tir. Varligin yuzunu Var Eden’e cevirir, bize otelerle “agiz birligi” ettirir. Bize verilecekler Fatiha’da saklidir. Bizi yoklugun dehsetinden alip kimsenin yapamayacagi iyiligi yapan Rabb’imiz, Fatiha ile kendimiz icin neyi istemenin hayirli oldugunu ogretir bize ve onlari kendisinden istetir. Vermek istemeseydi, israrla istememizi ister miydi?
Senai Demirci
 
Üst Alt