Şiir, ölçü ve başıboşluk

ceylannur

Yeni Üyemiz
Şiire değil, kötü şiire karşı çıkılmalıdır. Her şiire karşı çıkmak çok yanlıştır. Her sanatın bir kaidesi olduğu gibi elbette şiirin de kaideleri vardır. Bu kaidelere uyulursa ancak bir sanat değeri olur. Mana ve kaideyi birleştirmek ise ancak şairin derecesine kalmış bir şeydir. Yani bunu başardığı ölçüde toplum ve tarih önünde kabul görür. Dini şiir ve nasihatlerde rabbani tesir olması için manaya da dikkat etmeli ve yaşayarak inanarak yazmalı.

İnsan kendisi şiir yazamıyorsa, yazanları takdir etmelidir. Atalarımız böyleleri için derler ki:

Kişi bilmediğine düşman kesilir.
Gafile kelam, nafile kelam.

Başı boşluğu, ölçüsüzlüğü, ahenksizliği, kuralı, uygunluğu uygunsuz görmek kadar yanlış olmaz. Ölçüsüz şiirler için, (Dam başında saksağan vur beline kazmayı) demişlerdir.

Kur’an-ı kerim, icaz, belagat, ahenk gibi çeşitli ölçülerin bulunmasından dolayı bir benzeri meydana getirilemiyor. Bir âyet-i kerime meali:
AYET-İ KERiME
(Bu Kur'anın bir âyetinin benzerini söylemeniz mümkün değildir.) [Bekara 24]

Çok şairler uğraşmışsa da, benzerini söylemeye güçleri yetmemiştir. Allahü teâlâ, diğer ilahi mukaddes kitaplara bu özelliği vermediği için değiştirilmiştir.

Güzel şiir, güzelliği ölçüsünde bir şaheserdir. Dört dörtlük şiirler vardır. Peygamber efendimiz, (Şair Hassanın sözleri, düşmanlara ok yarasından daha tesirlidir) buyurduğu gibi, ağzına sağlık anlamında, (Dişlerin dökülmesin) diye dua etmiştir. (Hakim)

Şiir hakkında hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyle:

(Şiir, öyle bir sözdür ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir.) [Buhari]

(Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır.) [Ebu Davud, İ. Ahmed]

(Bazı şiirler apaçık bir hikmettir.) [Buhari, Ebu Davud]

Hazret-i Mevlana’nın mesnevisi, Yunus Emre gibi tasavvuf erbabının divanları, kasideleri dillere destandır. Resulullah efendimizin beğendiği İmam-ı Busayri’nin Kaside-i bürdesi pek meşhurdur. Mevlit kasidesi asırlardır okunan bir şaheserdir. Ahengi, ölçülü olmayı, yani güzelliği dinimiz emrediyor. Peygamber efendimiz, (Allah güzeldir, güzeli sever) buyuruyor. Güzellik, çeşitli bakımdan mükemmellik, uygunluk demektir.

Bir insanın bütün organları yerli yerindedir. Kafası çok büyük, ayakları çok kısa olsa çirkin görünür. Ayakları veya kolları çok olsa hem çirkin görünür hem de iş yapması zorlaşır. Görünüş yönüyle de insan, en güzel şekilde yaratılmıştır.

Güzelliğe, ölçülü olmaya, tertibe, düzene, ahenge, kurala karşı çıkmak ne kadar yanlış olur. İnsan kendisi, tertipli düzenli olmasa da, tertipli düzenli olanlara imrenmelidir.


Şiir yazmanın, okumanın mahzuru var mıdır?


Mahzuru yok ise de, her zaman da şiirle meşgul olmamalıdır. İki hadis-i şerif meali:
(Şiir, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkin olan bir sözdür.) [Buhari]

(Bazı şiirlerde apaçık bir hikmet vardır.) [Buhari]

Bu nasıl âlem?
Bunca rezaleti yazamaz kalem,
Her tarafı elem, bu nasıl âlem?
Daha fazlasını görmeden ölem,
Her tarafı elem, bu nasıl âlem?

Kalmadı düzenin eski ahengi,
Hırsızlığı yapar, değişmez rengi,
Kimi AİDS’lidir, kimi frengi,
Her tarafı elem, bu nasıl âlem?

Suç işler, takınır, masum bir eda,
Batıla kendini ediyor feda,
Kimseden çıkmıyor, ne ses, ne seda,
Her tarafı elem, bu nasıl âlem?

Örgütler kuruldu, destan yazıldı,
Masum insanlara, mezar kazıldı,
Her taraf gevşedi, düzen bozuldu,
Her tarafı elem, bu nasıl âlem?

Mahkeme sanıkla dolup taşıyor,
Suç boyutu, ülkeleri aşıyor,
Kimi, masum kanlarıyla yaşıyor,
Her tarafı elem, bu nasıl âlem?

.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt