Ramazan-I Mübarek'in Fazileti

fahrettin tırınk

Site İmamı
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Manası:Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, o ayda insanlara doğru yolu gösteren ve açık âyetleri cami olup hak ile bâtılın arasını ayıran Kur'an-ı Azîm nâzil olmuştur. İmdi sizden Ramazan ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun. Ve hasta veya sefer halinde bulunursa, diğer günlerde o miktar oruç tutsun. Allah Teâlâ sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez. Malumdur ki oruç adedini ikmal edersiniz. Ve size hidâyet buyurmuş olduğundan dolayı Allah'a tekbirde bulunursunuz ve şükredersiniz.(Bakara 185)

Değerli kardeşlerim, mübarek RAMAZN ayının fazileti o kadar büyük,türki anlatmakla bitmeyen ilahi bir rahmet,afv mağfiret ve cehennemden azad olma ayıdır bi iznillah.

Bu aya ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir... (İbn Kudâme, el- Muğnî, IV, 324)

Ramazan lugatta:kavurucu, şiddetli, kızgın sıcak anlamına geldiği gibi, yeryüzünü tozdan temizleyen, güz mevsiminin önünde, yaz mevsiminin sonunda yağan yağmur anlamına da gelir.(Kitabu'l-Ayn, Beyrut, ts., s.369)


Mubarek ramazanı şerifin faziletini Peygamber efendimiz bir çok hadisi şeriflerinde beyan buyurmuşlardır ki bunlardan bir kaç tanesini paylaşmak isterim.

--Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır. (Nesai)

--Ramazan bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır. (Taberani)

--Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur. (Buhari)

Ayeti kerime ve hadisi şeriflerden sonra en kuvvetli kaynak olan mektubatı şerifde müceddidi elfi sani olan İmam-ı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi (RadiyAllahu anh) hazretleri 1.cilt 45. mektuplarında.Bu mektûb, yine nakîb seyyid şeyh Ferîde “rahmetullahi aleyh” yazılmışdır. Kendine teşekkür etmekde ve insanın muhtâc yaratıldığını, Ramezân-ı şerîfi, orucu ve nemâzı bildirmekdedir:

Lutf etdiğiniz kıymetli mektûb, bizleri mubârek Ramezân ayında şereflendirdi. Bunun için, bu büyük ayın üstünlüklerinden birkaç satır yazmak hâtırıma geldi:

Mubârek Ramezân ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nâfile nemâz, zikr, sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâb, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir orucluya iftâr verenin günâhları afv olur.

Cehennemden âzâd olur. O oruclunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevâb verilir. O oruclunun sevâbı hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafîfleten, onların ibâdet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de afv olur. Cehennemden âzâd olur.

Ramezân-ı şerîf ayında, Resûlullah “sallAllahü aleyhi ve sellem”, esîrleri âzâd eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasîb olur.

Bu aya saygısızlık edenin, günâh işliyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer. [Bu ayı fırsat bilmelidir.] Elden geldiği kadar ibâdet etmelidir.

Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, âhıreti kazanmak için fırsat bilmelidir. Kur’ân-ı kerîm, Ramezânda indi. Kadr gecesi, bu aydadır. Ramezân-ı şerîfde, iftârı erken yapmak, sahûru geç yapmak sünnetdir.

Resûlullah “sallAllahü aleyhi ve sellem” bu iki sünneti yapmağa çok önem verirdi. İftârda acele etmek ve sahûru gecikdirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeğe ve dolayısı ile herşeye muhtâc olduğunu göstermekdedir. İbâdet etmek de zâten bu demekdir.Hurma ile iftâr etmek sünnetdir. İftâr edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâAllahü teâlâ) düâsını okumak, terâvîh kılmak ve hatm okumak mühim sünnetdir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce müslimân afv olur, âzâd olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytânlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mubârek ayda Onun şânına yakışacak, kulluk yapmağı ve Rabbimizin râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmağı, hepimize nasîb eylesin! Âmîn.

Oruc tutmak güç olan yerlerde, oruc tutanlara ve din düşmanlarının yalanlarına aldanmayıp, oruclarını bozmıyanlara, dahâ çok sevâb verilir. Ramezân-ı şerîf ayı, islâm dîninin nâmûsudur. Âşikâre oruc yiyen, bu aya hurmet etmemiş olur. Bu aya hürmet etmiyen, islâmiyyetin nâmûs perdesini yırtmış olur. Nemâz kılmıyanın da, oruc tutması ve harâmlardan kaçınması lâzımdır. Bunların orucu kabûl olur ve îmânları olduğu anlaşılır.

Bu ay içerisinde sahur iftar teravih namazı sadaka-i fıtır zekat gibi bazı unsurlar vardır ki dikkat edilmesi labuttür...Hadisi şeriflerle izah edecek olursak

SahurSahurda kalkıp yemek müstehabdır. Peygamberimiz: “Sahurda yemek yeyiniz, çünkü sahur da bereket vardır.(Et-Terğib ve’t-Terhib, c.2, s.144)

İftar: İftar vakti yapılan dualar kabul edilir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:
1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası.”(Tirmizi, Deavat, 128)

-- Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun ecri gibi oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeden ecir alır.” (Tirmizî)

Teravih: Peygamberimiz (s.a.v.) teravih namazın kılınmasını biz aciz ümmetlerine tavsiye ve teşvik etmişlerdir:
'Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan namazını kılarsa geçmiş günahlarından bir kısmı bağışlanır.' (Muvatta C.1, Sh.113; Buhari, C.1, Sh.251; Müslim C.1 Sh.523 )

Teravih namazını ilk olarak Peygamberimiz (s.a.v.) bir ramazan gecesi ashabı ile birlikte kılmışlardır. Ertesi gün duyulunca cemaat artmış yine teravih namazı beraber kılınmıştı. Üçüncü gece cemaat daha da çoğalmış yine Rasullüllah hanesinden çıkıp teravih namazını ashabıyle kılmışlar ancak dördüncü gece cemaat mescide sığmayacak derecede çoğalınca Peygamberimiz yalnız yatsı namazını kıldırarak hanesine çekilmiş teravih namazı için çıkmamış ve sabah namazına kadar bekleyen cemaata namazdan sonra 'teravih için beklediğinizi biliyordum fakat üzerinize farz olur da edasından aciz kalırsınız diye korktum.(Buhari 2/252; müslim 1/524) O günden sonra herkes teravih namazını evinde veya mescidde kendi kendine kılmaya devam etmiştir.

Sadaka-i fıtır: Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem zekât-ı fıtrı müslümanlardan köleye, hurre, erkeğe, kadına, küçüğe, büyüğe hurmadan bir sa', yâhud arpadan bir sâ' olarak vâcib kıldı. Ve bu sadakanın, halk bayram namazına çıkmazdan evvel verilmesini emreyledi. (Sahih-i Buhari /749 )

Fıtır sadakası, Ramazan Bayramı'mn ilk günü, sabahının ikinci fecrinin doğmasından sonra vacip olur.

Bu vakitten önce ölmüş olan kimsenin, üzerine fıtır sadakası vacib olmaz.

Bu vakitten Önce doğmuş olan çocuğa veya müslüman olmuş bulunan kimseye ise, fıtır sadakası vacib olur. Bu vakitten sonra doğmuş olan veya müslüman olmuş bulunalara ise sadaka-i fıtir va*cip olmaz.(Feteva-i Hindiyye)

Zekat: Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Cabir (r.a.) anlatıyor:

"Resulullah (s.a.v) buyurdular ki:

-Deve, sığır veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah'in hakkini eda etmeyen herkese Kiyamet gunu, bu mallar, oldugundan daha cok ve mumkun oldugunca iri ve sisman olarak geleceklerdir. Adam, onlar icin, düz ve genis bir yere oturtulacak, hayvanlar bacaklari ve tabanlariyla onun uzerinden gececekler. Gecis sirasinda boynuzlariyla tosluyacaklar ve ayaklariyla ezecekler. Içlerinde boynuzsuz veya boynuzu kırık biri bulunmayacak. Bu sekilde sonuncusu da onun uzerinden gecince, birincisi ayni gecise tekrar baslayacak. Mahlukatin hesabi tamamlanip hukum verilinceye kadar bu haI devam edecek.

Keza "kenz'' (hazine) sahip olup da ondaki (Allah'ın) hakkini odemeyen herkese, Kiyamet gunu hazinesi, dazlak basli bir yilan olarak gelecek, agzini acip pesine dusecektir. Yilan yaklastikca adam ondan kacacak. Sonunda yilan ona:

"Gizledigin hazineni aI! Ben ondan mustagniyim!" diye bagirir. Adam, neticede yilandan kacma caresinin olmadigini anlayinca, elini agzina sokar. Yilan da onu, aygırın kemirmesi gibi kemiriverecek."

Buhari, Zekat 3, Tefsir, Al-i Imran 14, Beraet 6, Hiyel 3; Muslim, Zekat 26, (987)

Selmânı Farisi tarafından rivâyet edilen bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:Resülullah, Şaban ayının son günü bize bir hitabede bulunarak şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgelemiş bulunuyor. Öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı gece bulunmaktadır." Öyle bir ay ki, Allah onun orucunu farz; gecesinde terâvih namazı kılmayı da sünnet saydı. Kim hayırdan bir haslet ile rızâ-i ilâhiye yaklaşacak olursa, diğer aylarda bir farzı edâ etmiş gibi olur. Kim o ayda bir farz edâ ederse, diğer başka bir ayda 70 farz edâ etmiş gibi olur.

Ramazan, ibâdette sabır ve sebat gösterme ayıdır. Sabrın sevâbı ise cennettir. O, ihsan ayıdır. O, öyle bir aydır ki, içinde müminin rızkı artırılır. Kim o ayda bir oruçluya iftar ettirirse, günahları için mağfiret ve ateşten kurtulmasının vesilesi olur. O ziyâfet verdiği kişinin ecrinden hiçbir şey noksanlaşmaksızın, sevâbının bir misli de kendisine verilmiş olur. Eshâbı Kirâm, Kainatın Efendisine sorar:

"Ey Allah'ın Resulü, hepimiz iftar verecek şeyi bulamıyoruz" dediler. Bunun üzerine, Rasülü Ekrem SallAllahu Aleyhi ve Selem Efendimiz:

"Allah, bu sevâbı bir tek hurma, bir yudum süt veya bir yudum su ile iftar ettirene de ihsan eder. Bu ayın evveli rahmet, ortası mâğfiret, sonu cehennem ateşinden kurtulmadır. Kim bu ayda hizmetçisinden işi hafifletecek olursa, Allah onu affederek ateşten âzâd eder.Bu ayda dört hasleti çoğaltınız. İki haslet ile Rabbinizi hoşnut edersiniz. Bunlar: (Kelime-i şahadet)Allah'tan başka hiçbir ilâh bulunmadığına şâhitlik etmeniz ve bir de (Estağfirullah el Azim) O'ndan mâğfiret dilemenizdir. Diğer iki haslete gelince, ondan hiç biriniz müstağni kalamazsınız. Bunlar Allah'tan cennet istemeniz ve ateşten O'na sığınmanızdır. Kim bir oruçluya su içirirse, Allah da ona benim havuzumdan kana kana içirecektir. Artık o, cennete girinceye kadar asla susamayacaktır." et-Tergîb, II, 94-95

Cenab-ı hak rızasına ve kitabına uygun şekilde RAMAZAN'I mübarek,ten istifade ve istifazalar cümlemize nasip'i müyesser eylesin...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt