Mübarek Ramazan Ayı ve Duanın Önemi

ceylannur

Yeni Üyemiz
Mübarek Ramazan Ayı ve Duanın Önemi



Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ilebatılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an ondaindirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun.Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğergünlerde (tutsun). ALLAH, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bukolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete)ulaştırmasına karşılık ALLAH'ı büyük tanımanız içindir. Umulur kişükredersiniz." (Bakara Suresi, 185)

Ayette de bildirildiğigibi, ALLAH'ın iman sahibi ve sağlığı yerinde olan tüm insanlara orucufarz kıldığı bu ay, birçok insanın kalbinin İslam'a ısınmasına, Kuran'ıöğrenmesine ve ibadet etmesine vesile olarak çok büyük hayırlarıberaberinde getirir. Bu ay boyunca birlikte aynı saflarda namaz kılan,aynı vakitte oruçlarını açıp, aynı vakitlerde sahura kalkanmüslümanların birbirlerine olan sevgi ve saygıları artar, imanıngetirdiği manevi neşeyi birlikte yaşarlar. Bediüzzaman Said NursiRamazan ayı boyunca hep beraber oruç tutup, namaz kılan, Rablerine duaedip tevbe eden, bağışlanma dileyen, kötülüklerden uzak duranMüslümanların oluşturdukları bu manevi mescidi şu şekildetanımlamaktadır:


"Ramazan-ı Şerifte güya alem-i İslam birmescid hükmüne geçiyor; öyle bir mescid ki, milyonlarla hafızlar, omescid-i ekbarin köşelerinde; o Kur'an'ı hafızlar, o mescid-i ekberinköşelerinde; o Kur'an'ı, o hitab-ı semaviyi, arzlılara işittiriyorlar."

Dünyaüzerindeki tüm müslümanların ALLAH'ın rızasını kazanmak için nefisterbiyesinde bulunduğu mübarek Ramazan ayı, insanın maneviyatını,ALLAH'a olan yakınlığını daha da artırması için bir vesiledir. Bukıymetli ibadeti yerine getirirken gönülden ALLAH'a yönelir, dünyahayatının geçiciliğini, ahiret günü tek başlarına verecekleri hesabaçekileceklerini düşünür, tevbe eder ve yalvara yalvara Rablerine duaeder. Ramazan ayı bu yönüyle insanların ALLAH'a daha fazla duaetmelerine vesile olmaktır. Çünkü oruçla geçirilen her dakika insanınaczini anlamasına, Rabbine ne kadar ihtiyacı olduğunu tekrardüşünmesine ve içten dua etmesine neden olur.

Dua ALLAH'ınkullarına çok büyük bir lütfu, dünya hayatınndaki çok kıymetli birnimetidir. ALLAH'tan ibadetlerinin kendilerinden kabul edilmesini duaile dileyen inananlar, samimi bir kalple yapılan dualarına Rablerininmutlaka icabet edeceğini akıllarından çıkarmazlar. Bu ALLAH insanlaraBakara Suresi'nde bildirdiği vaadidir:


"Kullarım Beni sanasoracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiğizaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrımacevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolubulmuş) olurlar." (Bakara Suresi, 186)

ALLAH bir ayetindeinsanlara şah damarından daha yakın olduğunu bildirmiştir. ALLAH heryeri sarıp kuşatmakta, dua ederken insanı işitmekte, görmekte vegizlinin gizlisini bilmektedir. İnsanın içinde gizlediğini zannetiğihiçbir şey, ALLAH'tan gizli kalmaz. O halde insanın samimi olarakRabbinden bir istekte bulunmak için sadece düşünmesi, hatta içindengeçirmesi dahi yeterlidir. ALLAH'tan başka duaları duyan ve icabetedebilen yoktur. Dolayısıyla dua, tamamen samimiyete dayalı biribadettir.

ALLAH Dualara İcabet Edendir
İnsan yaratılışıgereği son derece zayıf, aciz ve Rabbine muhtaçtır. Ancak insanın buşekilde yaratılmasının sayılamayacak kadar çok hikmetleri vardır. Buhikmetlerden biri, insanın içinde bulunduğu acizliği görmesi, heryaptığı işte, her sözünde, her hareketinde kendisini Yaratan Rabbineyönelip, yardım dileme ihtiyacı hissetmesidir. ALLAH "De ki: "Sizinduanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?" (Furkan Suresi, 77)ayetiyle insanlara duanın önemini bildirmiştir. Çünkü dua aynı zamandabir insanın ALLAH'ın varlığına olan imanını, ALLAH'ın gücüne olangüvenini, ALLAH'ın dualarına icabet edeceğine olan inancını, ALLAH'aolan sevgisini ve yakınlığını gösteren çok önemli bir ibadettir.Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, duanın ne kadar önemli bir ibadetolduğunu şöyle ifade eder:


"İnsan, nihayetsiz acziyleberaber beliyyata maruz ve hadsiz adnın hücumuna mübtela ve nihayetsizfakriyle beraber nihayetsiz hacata giriftar ve nihayetsiz metalibemuhtaç olduğundan; vazife-i asliye-i fıtriyesi imandan sonra duadır.Dua ise esas-ı ubudiyettir."

Dua insan için çok büyük birnimet ve imkandır. Ancak bir çok insan ALLAH'a iman etmediği veacizliğini fark etmediği için duanın kıymetini bilemez. Bir yardımaihtiyacı olduğunda, zor bir durumda kaldığında, bir sıkıntı ya darahatsızlığı olduğunda ilk önce çevresindeki insanlardan, yakınlarındanyardım ister, onlara yönelir. İhtiyacını diğer insanlarıngiderebileceğini düşünür. Halbuki hiçbir insanın ALLAH dilemediğisürece bir insana şifa olması, yardım etmesi, ihtiyacını gidermesimümkündür. İnsanın bir sıkıntısı, ihtiyacı, eksikliği olduğu zaman bunuiletebileceği tek makam ALLAH'tır. Bu gerçeğin üstünde Bediüzzaman daönemle durmuş, duanın insanların üzerinden dünya kadar ağır yüklerikaldıracağını belirtmiştir:


"Duanın en güzel, en latif, enleziz, en hazır olanı meyvesi, neticesi şudur ki; Dua eden adam bilirki; birisi var ki onun sesini dinler; derdine derman yetiştirir; onamerhamet eder; O'nun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanındao yalnız değil, bir Kerim zat var; ona bakar, ünsiyet eder. Hem onunhadsiz ihtiyacatını yerine getirir ve onun hadsiz düşmanlarınıdefedebilir bir Zatın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, birinşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp "ElhamdülillahiRabbi'l alemin" der."

Bediüzzaman'ın da ifade ettiği gibi duainsanın önündeki çok büyük bir imkandır. Ancak buna rağmen insanlarcahiliyeden öğrendikleri nedeniyle, dua hakkında pekçok yanlış bilgiyesahiptirler. Örneğin bu anlayışa göre dua belli vakitlerlesınırlandırılmıştır. Belli saatlerde ve belli şartlar altında yapılır.Oysa Kuran'a göre duanın belli bir vakti yoktur. Her insan istediğizaman Rabbine dua edebilir, onun yardımını isteyebilir. ALLAH "Rabbini,sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle,yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.' (ArafSuresi, 205) ayetiyle insanlara her an dua etmeyi hatırlatmaktadır.Mümin, Kuran'ın bu ayetini bildiğinden duasını günün yirmi dört saatineyayar. Duanın belli bir zamanı olmadığı gibi belli bir şekli ve yeri deyoktur. Ancak yine çarpık cahiliye anlayışına göre insan yatarken, birişle meşgulken, gülerken dua edemez. Oysa bunların hiçbiri kişinin duaetmesi için bir engel değildir. Elbette kişi bazı zamanlarda dahasessiz ve dikkatini kolayca toplayacağı bir yere çekilmek isteyebilir,ama bu bir zorunluluk değil, kişinin tercihidir.

Kuran'a göreinsan her zaman, her nerede olursa olsun ALLAH'a dua edebilir. Kuran'daHz. Yunus'ın balığın karnında, Hz. Yusuf'un hapiste bulunduğu sırada,Hz. Süleyman'ın görkemli sarayının içinde, Hz. Nuh'ın dalgalarınarasındayken ALLAH'a dua ederek, yöneldikleri bildirilmiştir. Mümin tekbaşınayken, ya da binlerce kişinin arasındayken, ne iş üzerinde olursaolsun kendi içinde sürekli Rabbiyle sıcak bir bağlantı içindedir.Gerçek dostunun, velisinin ve sahibinin ALLAH olduğunu, O'nun kendisiniher an işittiğini ve gördüğünü bilerek hep O'na yönelir. ALLAH samimimüminlerin nasıl dua ettikleri ile ilgili şu örneği vermiştir:


Onlar,ayakta iken, otururken, yan yatarken ALLAH'ı zikrederler ve göklerin veyerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki "Rabbimiz, senbunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.""Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor veaşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur."

"Rabbimiz,biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyıişittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla,kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür.""Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhalefet etmeyensin."(Ali İmran Suresi, 191-194)

İman edenler ayette de olduğu gibiRablerine için için, samimiyetle, gönülden yönelerek dua eder,Rablerini kendilerine dost ve vekil edinirler. Çünkü bir mümin içinhayatta en önemli konu ALLAH'a yakınlık ve O'nun hoşnutluğunukazanmaktır. İnsan duasıyla, ALLAH'ın sonsuz gücüne sığınır. Diğerinsanlardan içinde gizlediği tüm sıkıntılarını, dertlerini ya dadileklerini O'na açar. ALLAH samimi olarak kendisine dua edenlerinduasına mutlaka icabet edendir.


Bediüzzaman Said Nursi de "İşte ey acizinsan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı vetükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma; onayapış; ala-yı illiyin-i insaniyete çık.


Bir sultan gibi, bütün kainatındualarını kendi duan içine al; bir abd-i külli ve vekil-i umumi gibi,"Ancak Senden yardım isteriz" de; kainatın güzel bir takvimi ol"diyerek elimizdeki en önemli hazinenin duamız olduğunu ifade etmiştir.



ALINTI
 
Üst Alt