Müzdelife'ye Varışı:

ceylannur

Yeni Üyemiz
Müzdelife'ye Varışı:



Sonra yola koyuldu, Müzdelife'ye geldi. Namaz abdesti aldı. Ezan okun­masını emretti. Müezzin ezan okudu, sonra kamet getirdi. Hz. Peygamber (s.a.) yükler develerden indirilmeden ve develer çökmeden akşam namazını kıldırdı. Sahabîler develerinden yüklerini indirince namaz için kamet geti­rilmesini emretti. Sonra ezansız, sırf kametle yatsı namazını kıldırdı. Ak­şam ile yatsı namazları arasında hiç namaz kılmadı.[553] Hz. Peygamber'-in (s.a.) bu iki namazı, iki ezan iki kametle kıldırdığı da rivayet edilir; bir ezan iki kametle kıldırdığı da rivayet edilir. Doğrusu Arafat'ta yaptığı gibi bir ezan, iki kametle kıldırmış olmasıdır.[554]

Sonra sabaha kadar uyudu. O geceyi ihya etmedi. (Yani ibadetle ge­çirmedi.) Bayram gecelerini ihya ettiğine dair hiçbir sahih hadis yoktur.[555]

Hz. Peygamber (s.a.), o gece ay batınca ailesinin zayıf fertlerine (kadınlara, çocuklara, yaşlılara) Mina'ya tan ağarmadan gitmeleri için izin verdi ve güneş doğuncaya kadar şeytan taşlamamalarını emretti.[556] Bu hadis sahihtir. Tirmizî ve başkaları sahih olduğunu söylemişlerdir.

Ebu Davud'un Hz. Âişe'den (r.a.) rivayet ettiği: "ALLAH Rasûlü (s.a.) kurban bayramının birinci günü gecesi Ümmü Seleme'yi gönderdi. Ümmü . Seleme tan ağarmadan şeytan taşladı. Sonra gidip ifâza tavafını yaptı. Bu, ALLAH Rasûlü'nün (s.a.) onun yanında olduğu gün oldu." hadisi[557] mün-kerdir. İmam Ahmed ve başkaları bu hadisi münker saymışlardır. Bunun münkerliğini gösteren bir husus hadiste geçen: "ALLAH Rasûlü (s.a.) ona, kurban bayramının birinci günü Mekke'de sabah namazını kılmasını —bir rivayette ise kendisine gelmesini— emretti." cümlesinin yer almasıdır. Hz. Peygamber'le (s.a.) geçireceği gün olduğu için Hz. Peygamber (s.a.) onun kendisine gelmesini istemiş olacaktır ki, bu kesinlikle imkânsızdır.

Esrem diyor ki: Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel) bana Ebu Muâviye — Hişâm — babası — Ümmü Seleme'nin kızı Zeynep senediyle Hz. Pey-gamber'in (s.a.) Ümmü Seleme'ye kurbanın birinci günü Mekke'de kendi­sine gelmesini emretmiş olduğunu haber verdi. Esrem'den başkası hadisi müsned olarak rivayet etmemiştir, bu bir hatadır.

Vekî, babasından mürsel olarak Hz. Peygamber'in (s.a.) Ümmü Sele-me'ye bayramın birinci günü sabah namazı vaktinde Mekke'de kendisine gelmesini emrettiğini veya buna benzer bir hadis rivayet etmektedir ki, bu da son derece tuhaftır. Hz. Peygamber (s.a.) bayramın birinci günü sabah vakti, Mekke'de ne yapacaktır? Bu rivayet münkerdir. Vekî diyor ki: Yah­ya b. Saîd'e gittim, bu hadisi sordum. O da Hişâm yoluyla Hişâm'ın baba­sından "Hz. Peygamber'in (s.a.) Ümmü Seleme'ye kendisine gelmesini" değil, "gelmesini emrettiğini" rivayet etti". Bu ikisi arasında fark vardır. Yahya, bana: "bunu Abdurrahman'a sor." dedi. Ben de ona sordum. "Süf-yan, Hişâm yoluyla onun babasından bu şekilde rivayet etti." diye cevap verdi. Hallâl der ki: Esrem, Vekî'den "kendisine gelmesini" sözünü hikâye ederken yanlışlık yapmıştır. Vekî "Mina'ya gelmesin" demiştir. Öğrencile­rinin dediği üzere "gelmesini" sözünde isabet etmiş, ama "Mina'ya" sö­zünde hata etmiştir.

Hallâl, Ali b. Harb — Harun b. îmrân — Süleyman b. Ebu Davud — Hişâm b. Urve — babası Urve senediyle Ümmü Seleme'nin şöyle dedi­ğini kaydeder: ALLAH Rasûlü (s.a.) Müzdelife gecesi önden gönderdiği aile halkı arasında beni de gönderdi. Geceleyin şeytan taşladım. Sonra Mekke'­ye gittim. Orada sabah namazını kıldım. Sonra Mina'ya döndüm.

Ben derim ki: Senedde geçen Süleyman b. Ebu Davud, Dimeşkli olup el-Havlanî nisbesi taşımaktadır. Kendisine İbn Davud da denir. Ebu Zür'a, İmam Ahmed'in onun hakkında "Cezire halkindandir. Bir hiçtir." dediği­ni aktarır. Onun hakkında Osman b. Said de "zayıftır" demektedir[558]

Ben derim ki: Bu hadisin asılsızlığını Sahihayn'da Kasım b. Muham-med'den rivayet edilen şu hadis de göstermektedir: Hz. Âişe anlatıyor: Ağır hareket eden bir kadın olan Şevde, Müzdelife gecesi ALLAH Rasûlünden (s.a.) ve insanların izdihamından önce yola çıkma konusunda Hz. Peygamber'-den (s.a.) izin istedi. Hz. Peygamber (s.a.) de ona izin verdi. Hz. Peygam­ber (s.a.) yola çıkmadan önce o yola çıktı. Sabaha kadar biz orada bekle­tildik. Hz. Peygamber'in (s.a.) hareket etmesiyle birlikte biz de hareket ettik. Sevde'nin izin istediği gibi benim de ALLAH Rasûlü'nden (s.a.) izin istemiş olmam gerçekten benim için kendisiyle sevinilecek şeylerin en sevgi­lisi olurdu.[559] Bu sahih hadis de göstermektedir ki Şevde dışında Hz. Pey­gamber'in (s.a.) hanımları O'nunla birlikte hareket etmişlerdir.

Soru: Peki, Dârakutnî ve başkalarının Hz. Âişe'den rivayet ettikleri şu hadisi ne yapacaksınız? ALLAH Rasûlü (s.a.) hanımlarına Müzdelife gece­si Müzdelife'den yola çıkmalarını ve şeytan taşlamalarım emretti. Sonra Hz. Âişe konakladığı yerde sabahlardı. Vefatına kadar böyle yapardı.[560]

Cevap: Bu hadis, râvîlerden biri olan ve pek çok kimse tarafından yalancı olduğu belirtilen Muhammed b. Humeyd'den dolayı reddedilir. Yi­ne Hz. Âişe'nin Sahihayn'da rivayet edilen hadisi ve "Keşke Şevde gibi ALLAH Rasûlü'nden (s.a.) izin istemiş olsaydım." sözü bu hadisi reddeder.

Soru: Haydi diyelim ki bu hadisi reddetme imkânınız vardır. Peki Müs­lim'in, Sahih'inde Ümmü Habibe'den rivayet ettiği "ALLAH 'Rasûlü (s.a.) Ümmü Habîbe'yi geceleyin Müzdelife'den gönderdi."[561] hadisini ne ya­pacaksınız?

Cevap: Sahihayn'da kaydedildiğine göre ALLAH Rasûlü (s.a.) o gece aile fertlerinin zayıf olanlarım önden göndermiştir. İbn Abbas da önden gönderilenler arasındadır. Sevde'yi önden gönderdiği de sabit, hanımları­nın O'nunla birlikte hareket edinceye kadar O'nun yanında kaldıkları da sabittir. Ümmü Habîbe hadisini Müslim tek başına rivayet etmiştir. Şayet bu hadis mahfuzsa o vakit Ümmü Habîbe de önden gönderdiği zayıflar arasında demektir.

Soru: Peki İmam Ahmed'in İbn Abbas'dan rivayet ettiği şu hadisi ne yapacaksınız? "Hz. Peygamber (s.a.), İbn Abbâs'ı kurban bayramının birinci günü ailesiyle birlikte Mina'ya gönderdi. Tan ağarmasıyla birlikte şeytan taşladılar. "[562]

Cevap: Yine İmam Ahmed'in rivayet ettiği ve Tirmizî'nin rivayet edip sahih olduğunu söylediği bir başka hadisi buna tercih ederiz: Hz. Peygam­ber (s.a.), ailesinin zayıf fertlerini önden gönderip onlara: "Güneş doğun­caya kadar şeytan taşlamayın." buyurdu. İmam Ahmed'in rivayet ettiği metin ise şöyledir: ALLAH Rasûlü (s.a.), biz Abdülmuttalib oğullarının yav­rucuklarını, Müzdelife'den eşeklerimiz üzerinde önden gönderdi. Uylukla­rımıza hafif hafif vurarak: "Yavrularım! Güneş doğuncaya kadar şeytan taşlamayın." buyurdu.[563] Bu hadis ondan daha sahihtir. Bu hadiste Hz. Peygamber'in (s.a.) güneş doğmadan önce şeytan taşlamayı yasakladığı yer almaktadır. Kıssanın zikri de hadisin iyi bellenmiş olduğunu gösterir. Di­ğer hadisde ise onların yalnızca tan ağarmasıyla birlikte şeytan taşladıkla­rından sözedilmektedir. Sonra düşündüğümüzde gördük ki, bu hadisler ara­sında bir çelişki yoktur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) çocuklara, güneş doğuncaya kadar şeytan taşlamamalarını emretmiştir. Zira onların şeytan taşlamayı önceden yapma konusunda bir mazeretleri yoktur. Ama Hz. Pey-gamber'in (s.a.) önden gönderip de güneş doğmadan şeytan taşlayan ka­dınların ise insanların izdiham ve kalabalığından dolayı kendilerine bir za­rar gelme endişesi gibi bir mazeretleri vardır. İşte sünnetin gösterdiği yol, hastalık yahut yaşlılık gibi bir mazereti bulunup da kalabalıktan dolayı sıkıntıya düşecek olanların güneş doğmadan önce şeytan taşlamalarının ca­iz olduğudur. Ama güç ve sıhhati yerinde olan için böyle bir şey caiz değildir.

Bu meselede üç görüş vardır: 1- Gece yansıdan sonra mutlak olarak hem gücü yerinde olan, h«m de olmayan için caizdir. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel —ALLAH onlara rahmet etsin— bu görüştedir. 2- Ancak tan ağar-dıktan sonra caizdir. Ebu Hanife (r.h.) bu görüştedir. 3- Gücü yetenler için sadece güneş doğduktan sonra caizdir. îlim adamlarından bir grup da bu görüştedir. Sünnetin gösterdiği yol, gece yansı değil, hemen ayın batınımdan sonra acele etme şeklindedir. Gece yarısı ile sınırlayanların bir delilleri yoktur. En iyi bilen AJlah'dir. [564]

[553] Buharı, 25/94; Müslim, 1280 (277, 278, 282); Ebu Davud, 1921; Nesâî, 5/258, 259; İbn Mâce, 3017, 3019.

[554] Bk. Nasbu'r-Râye, 3/68, 70.

[555] Meselâ Taberânî'nin, Ubâde b.es-Sâmit'ten rivayet ettiği: "Kim Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini ihya ederse kalblerin öldüğü gün onun kalbi Ölmez" hadisi; îbn Mâce'nin (1782) Ebu Ümâme'den rivayet ettiği: "Kim iki bayramın gecelerini, seva­bını ALLAH'tan umarak ihya ederse, kalblerin öldüğü vakit onun kalbi ölmez." hadisi; İbn Asâkir'in Tarih'inde Muaz b. Cebel'den rivayet ettiği: "Kim, şu dört geceyi ihya ederse; Cennet'e girmesi vacip olur: Tervİye gecesi, Arefe gecesi, Kurban gecesi ve Ramazan bayramı gecesi." hadisi. Bütün bu hadisler, hadis imamlarının ağır ten­kidine uğramıştır.

[556] Buharı, 25/98, 28/25; Müslim, 1293; Ebu Davud, 1940, 1941; Nesâî, 5/270, 272; İbn Mâce, 3025; Tirmizî, 893.

[557] Ebu Davud, 1942; Beyhakî, 5/133. Hadisin hem senedi hem metni muztaribtir. Bk. el-Cevheru'n-Nakıy, 5/132. Îbnü'l-Münzir, el-İşrâfi* diyor ki: Tan yeri ağarmadan önce cemre taşlamak asla yeterli olmaz. Çünkü böyle yapan kimse ALLAH Rasûlü'nün (s.a.), ümmeti için gösterdiği yola (sünnete) aykırı davranmış olur. Şayet tan yeri ağardıktan sonra güneş doğmadan önce taşlasa iade eımez. Zira hic kimsenin "yeter­li olmaz" dediğini bilmiyorum. Âlimler bu konuda ihtilaf etmiş olsalardı iadesi vacip olurdu.

[558] Ancak İbn Hİbbân: "Süleyman b. Davud el-Havlânî Şamlıdır, sika ve güvenilir bir kimsedir." demektedir. Beyhakî ise: "Ebu Zür'a, Ebu Hâtım, Osman b. Saîd ve bir grup hafız, Süleyman b. Davud'a Övgüde bulunmuştur." diyor. Hafız îbn Hacer, Tehzîb'de: "Süleyman b. Davud el-Havlânî'nin doğru ( = sadûk) bir râvi olduğunda kuşku yoktur." diyor.

[559] Buharı, 25/98; Müslim, 1290.

[560] Dârakutnî, 2/273. Senedi zayıftır.

[561] Müslim, 1292.

[562] Ahmed, 2937, 2938 (1/320). Hadis munkatı'dır. Ama râvileri sikadır.

[563] Tirmizî, 893; Ahmed, 2842. Hadis sahihtir.

[564] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/256-260.
 
Üst Alt