Tasavvufu bana öğretir misin?

MURATS44

Özel Üye
-
-
Tasavvuf büyüğünün huzuruna bir kimse gelir, ve derki; "tasavvufu bana öğretir misiniz?"
Tasavvuf büyüğü cevap olarak, "peki hapşır bakalım" der.
''Adam şimdi aksıramam, aksırığım gelmeden olmaz deyince, O büyük zat;
"İşte evladım, tasavvuf, aşk, yanmak, hallenmek, pişmek, böyledir, zamanı gelmeden olmaz" der...
Meşayihin nazarı, âşığın içinde şimşekleri çaktırır.
Âşığın ruhu tecelli ile kainatı doldurur.
Bir tecelli olsa kalbe ihtiyarı elden gider,düşünemez kim olduğunu bile bilemez.
Bir kardeşimiz büyüğümüze sormuş:
''Efendim Allah korusun! bu yoldan koparız diye çok korkuyoruz'' Büyükler demişler ki;
"Şunu unutmayın, çoban yaralı kuzusunu asla bırakmaz; hele birde yaralıysa..."
Bu yolun aşkına, çilesine, lezzetine doyum olmaz ...
Yakan , kaynatan, kıvama getiren aşk muhabbetin ta kendisidir.
Her kuzu yarası iyileşene kadar takiptedir, yarasına türlü türlü ilaç konur.
Derya gibi bir bakışa ulaşsın diye , kuzu konuşmaz olur, dem gelir susar, susmaya alışır...
Rabbim bizleri aşk zenginlerinden eylesin...

Alıntı

 
Son düzenleme:
Üst Alt