Cenazenin Yıkanması ve Kefenlenmesi:

ceylannur

Yeni Üyemiz
Cenazenin Yıkanması ve Kefenlenmesi:



Öldüğü vakit ölünün üzerini örtmek, 'gözlerini yummak, yüzünü ve bedenini kapamak Hz. Peygamber'in (s.a.) âdeti idi. Osman b. Maz'ûn'u öpüp ağlamasında olduğu [1237] gibi bazan ölüyü öptüğü de olurdu. Ebu Be­kir Sıddîk (r.a.) da Hz. Peygamber'in (s.a.) vefatından sonra üzerine ka­panmış ve onu öpmüştü.[1238]

Yıkayıcının, lüzumuna göre ölüyü üç, beş defa yahut daha fazla yıkamasını; son yıkayışta ise kâfur denilen bir koku kullanılmasını emrederdi. Savaş meydanında ölen şehidleri yıkatmazdı.[1239] İmam Ahmed'ın rivayeti­ne göre Hz. Peygamber (s.a.) onların yıkanmasını yasaklamıştır. Şehitler­den deri ve demir eşyaları soyar, onları elbiseleri ile gömer [1240] ve cenaze namazlarını kılmazdı.

İhramlı biri öldüğü zaman su ve sidr (Arabistan kirazı ağacının yapra­ğı) ile yıkanmasını, ihram giysileri olan izâr ve ridâ adı verilen iki parça kumaşa kefenlenmesin! emretmiş ve güzel koku sürülmesini, başının örtül­mesini yasaklamıştı.[1241]

Ölüyü kefenleme işini üzerine alan kimseye, ölünün kefenine önem göstermesini ve beyaz kumaşlarla kefenlemesini emrederdi. Kefenin pahalı kumaşlardan olmasını yasaklardı. Şayet kefen bütün bedeni örtmeye yet­meyecek kadar kısa olursa başını Örter ve ayaklan üzerine yeşil ot kordu. [1242]

[1237] Ebu Davud, 3163; Tirmizî, 989; tbn Mâce, 1456. Tirmizî "Bu hadis hasen-sahihtir" diyor. Heysemî, Mecmau'z-Zevâid'dç (3/20) Muaz b. Rabîa'dan bir destek (şâhİd) hadis rivayet ediyor ve: "Bu hadisi Bezzâr rivayet etmiştir, tsnâdı hasendir." diyor.

[1238] Buharî, 23/3.

[1239] Buhari, 64/26. ALLAH Rasûlü (s.a.), Uhud şehidlerini bir kefen içinde iki kişiyi bir mezara koyarak defnediyor, sonra: "Hangisi daha çok Kur'an biliyor?" diye soruyor, birisine işaret edilince onu kabrin ön kısmına yerleştiriyor ve: "Ben, kıyamet günü bunlara şahidim." diyordu. Uhud şehitlerinin guslettirilmeden kanlarıyla gömülmele­rini emretmiş, cenazelerini küdırmamıştı.

[1240] Ebu Davud, 3134; İbn Mâce, 1515; Abdürrezzak, Musannef, 6579; Tahâvî, 1/284; Beyhakî, 4/15. Bunların İbn Abbas'tan rivayetlerine göre ALLAH Rasûlü (s.a.), Uhud şehidlerinin üzerlerinden demir ve deri eşyaların alınmasını ve kanlı elbiseleriyle gö­mülmelerini emretmişti. Hadisin senedinde geçen Atâ b. Sâİb'in sonradan şuurunu kaybettiği söylenmiştir. Şehidin cenaze namazının kılınmayacağı görüşü Mâlik, Şâfıî ve Ahmed'in görüşüdür. Ebu Hanîfe ve arkadaşları, Sevrî, Müzenî, Hasan el-Basrî, İbnu'l-Müseyyeb ve îshak ise şehidin cenaze namazının kılınacağı görüşündedirler. Çünkü Hâkim'in (2/119, 120) Câbir'den rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.), Hz. Hamza'nın cenazesinin başına gelip namazım kıldı. Sonra diğer şehidler getirilip Hz. Hamza'nın yanına konuldu. Hz. Peygamber (s.a.) onların da cenazelerini kıldırdı. Bu konuda sahih senedle Ahmed b. Hanbel (1/363) İbn Mes'ûd'dan; îbn Mâce (1513), Dârakutnî (2/474), Hâkim (3/198), Beyhakî (2/12) ve Tahâvî (1/290) İbn Abbas'tan; yine Tahâvî (1/290) kavî senedle Abdullah b. Zübeyr'den hadis rivayet etmektedir. Bu son rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.), Hz. Hamza'nın cenaze namazım dokuz tekbirle kıldırmış; sonra diğer şehidler getirilip önüne saf saf dizildi, onların -ve bu arada onlarla birlikte Hz. Hamza'nın da- cenaze namazlarım kıldırdı. Müellif (r.h.), Tehzîbü's-Sünen (4/295) adlı eserinde diyor ki: Doğrusu bu konuda, her iki türlü de rivayetler bulunduğu için şehidlerin cenaze namazlarının kılınıp kıhnmaması ser­besttir. İmam Ahmed'den gelen rivayetlerden biri de bu şekildedir. Onun usulüne ve mezhebine en uygun olan da budur.

[1241] Buhari, 28/21; Müslim, 1206 (99). tbn Abbas'tan gelen bu rivayete göre Hz. Peygam-ber'in (s.a.) yanındaki ihramlı bir adamm boynunu devesi kırdı, adam öldü. ALLAH Rasûlü (s.a.): "Su ve sidr ile yıkayın, (üstündeki izar ve ridâdan oluşan) iki parça lbise ile kefenleyin, güzel koku sürmeyin, başını örtmeyin. Çünkü kıyamet günü tel-biye eder bir vaziyette diril t'ıiecektir." buyurdu.

[1242] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/479-480.
 
Üst Alt