24 Nisan 1915 Ermeni Soykırım Günü müdür?

MURATS44

Özel Üye
24 NİSAN 1915 ERMENİ SOYKIRIM GÜNÜ MÜDÜR?
1890’dan sonra başlayan onlarca isyan ve hemen ardından gelen Ermeni katliamları karşısında Osmanlı hükümeti, Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri, komiteler ve Ermeni cemaatinin önde gelenlerine yeni karışıklıklar çıkması durumunda "ülke savunmasını sağlamak amacıyla sert önlemler almak zorunda" kalınacağı anlatılmıştır. Osmanlı Hükümeti’nin bu gayretleri belgeleriyle sabittir.
Osmanlı’nın bütün iyi niyetli ikazlarına rağmen, daha savaş başlamadan önce her türlü isyan hazırlığına girişmiş olan Ermeniler, savaş başlar başlamaz toplu bir isyana yönelmemişlerdir. Osmanlı orduları cephede savaşırken, Ermenilerin eylemleri, "Ermeni bağımsızlığı için, müttefik davasına hizmet gayesiyle" hazırlanan plana uygun yürütülmüştür. Ancak, Ermeni çetelerinin cephe gerisindeki faaliyetlerinin, devletler hukukuna göre hıyanet sayıldığı gerçeği göz ardı edilmiştir.
Ermeni isyanları özellikle Doğu Anadolu'dan başlayarak diğer vilayetlere yayılmıştır. Erzurum ve çevresinde Rus işgalinin genişlemesiyle Ermeniler, "halkın kanını kendilerine mubah" görmüşler ve bir Alman generalinin ifadesiyle, "Bu bölgedeki Müslüman halkı silip süpürmeye başlamışlar”dır.
Ermeni çetelerinin bu tür zulüm ve eylemleri sürerken, güvenlik kuvvetleri tarafından Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde yapılan aramalarda pek çok silâh ve cephane ele geçirilmiştir. Artık devletin varlığını ağır bir şekilde yaralayan bu durum, biraz daha hoşgörü gösterildiğinde, telafisi mümkün olmayan sonuçlara sürükleneceğini göstermektedir.
Osmanlı Devleti'nin savaşa girmesinden ve özellikle Kafkas Cephesindeki bozgundan sonra, Ermenilerin Müslüman halka karşı baskıları, askerden firarları, asker ve jandarmaya saldırıları, silahlı ve mühimmatla yakalanmaları, Fransızca, Rusça ve Ermenice şifre gruplarının ele geçirilmesi gibi gelişmeler, ülke çapında bir karışıklık çıkaracaklarını gösteren en önemli kanıtlar olmuştur. Enver Paşa, bu nazik durum sebebiyle 25 Şubat 1915'te ilgili birimlere dikkatli olunmasını bildirmiştir.
Ancak sınırlı bir bölgede gerçekleştirilen bu uygulamanın genelleştirilmesi fikrini pekiştiren olay, Van Ermenilerin isyanı olmuştur. Çevredeki Ermenilerin, Osmanlı Devleti'nin savaşa girdiği tarihlerde Van'da toplandıkları ve silahlanarak Rusların iyice yaklaşmasını bekledikleri resmi belgelere yansımıştır. 17 Nisan 1915'de başlayan isyan, bütün vilayeti sarmış ve 20 Nisan'da da Van şehri ve köylerindeki Ermeniler ile Çölemerik Nasturileri ayaklanmışlardır. Ermeni Katogikosu V. Kevork, 10.000 silahlı çetecinin bu isyana katıldığını bildirmiştir.
Bunun üzerine Ermeni komiteleri 24 Nisan 1915 tarihinde kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır. Dışarıdaki Ermenilerin her yıl "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan, işte bu 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir ve tehcirle alakalı değildir.
Ancak, asılsız olayları bile abartarak propaganda malzemesi yapan komiteci Ermeniler, söz konusu tutuklamaları da bir propaganda konusu yapmak için derhal harekete geçmişlerdir. Nitekim, Eçmiyazin Katagikosu Kevork, ABD Cumhurbaşkanı’na şu telgrafı göndermiştir:
"Sayın Başkan, Türk Ermenistan’ından aldığımız son haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir tedhiş Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu nazik anda Ekselanslarının ve büyük Amerikan Milletinin asil hislerine hitap ediyor, insaniyet ve Hıristiyanlık inancı adına, büyük Cumhuriyetinizin diplomatik temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, Türk fanatizminin şiddetine terkedilmiş Türkiye'deki halkımın korunmasını rica ediyorum.
Kevork, Başpiskopos ve bütün Ermenilerin Katogikosu."
Başpiskopos Kevork'un telgrafını, Rusya'nın Washington Büyükelçisi'nin ABD'deki temasları izlemiş, böylece yasadışı işler yapan Ermeni komitecilerinin tutuklandığı gün olan 24 Nisan, “Türkler’in Ermenileri soykırıma tabi tuttuğu gün” olarak dünya kamuoyuna propaganda edilmiştir.

KAYNAK:
Gürün, Kamuran-; Ermeni Dosyası, TTK Basımevi, Ankara 1983, s. 210-211
 
Üst Alt