Alglerin İklimi Sabit Tutma Özelliği

MURATS44

Özel Üye
Alglerin İklimi Sabit Tutma Özelliği
Gözle görülmeyecek boyutlara sahip olan bir canlının atmosferin ısısını etkileyebilecek güçte, özel bir gazı üretmesi ve bununla dünyayı, tüm canlıların yaşamasına olanak verecek ortalama bir ısıda tutabilmesi özel bir dizayn planlamanın var olduğunun açık kanıtlarındandır.

Algler gözle görülemeyecek kadar küçük fakat dünyanın iklimini sabit tutacak kadar büyük işler başaran canlılardır. Mikron boyutlarındaki bu canlı türü her an dünyanın dengesini korumak ve diğer canlıların rahat koşullarda yaşamasını sağlamak için vargücüyle çalışmaktadır. Atmosferdeki ısının oranını kontrol etmenin ve bu ısıya müdahale etmenin 21. yüzyıl teknolojisiyle dahi mümkün olmadığı düşünülürse alglerin yaptığı işlemin ne kadar karmaşık ve zor olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Yüce Allah’ın ilhamıyla hareket eden bu canlılar görevlerini hiç zorlanmadan, düşünmeden ve eksiksiz olarak yerine getirirler. Peki ama mikron büyüklüğündeki algler bunu nasıl yaparlar?

Alglerin büyük bir bölümü dimetilsülfit (DMS) adı verilen bir gaz üretir. Bu gaz, denizin hemen üstündeki havada oksijenle reaksiyona girerek katı taneciklere dönüşür. Böylelikle bulutlar meydana gelir. Başka bir deyişle algler kendi bulundukları bölgelerde bulutların oluşumundan da sorumludurlar. Bu bulutlar da güneşten gelen radyasyonu geri yansıtarak gezegenimizi olması gerekenden daha soğuk, yani şimdiki ısısında tutar. Algler, Dünya'nın ısısını dengeleyecek kadar etkili ve önemli bir özelliğe sahiptirler.

Atmosfer ısınmaya başladığında alglerin aktivitesi artar ve DMS yani dimetilsülfit gazı üretmeye başlarlar. Alglerin bu maddeyi nasıl ve neden ürettikleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Bir görüşe göre DMS hücrenin salgıladığı bir atık maddedir. Diğer bir iddiaya göre de hücreler zarar gördüklerinde düşmanlarına karşı korunmak için toksik yani zehirli bir asit salgılamaktadırlar. Virüs veya planktonların saldırılarına uğrayan bir alg işte bu nedenle büyük miktarda DMS salgılar. Bu hipotez doğrulansa da bir algin bu maddeyi neden bazı zamanlarda fazla miktarda bazı zamanlarda da az miktarda salgıladığı henüz anlaşılamamıştır. Bu canlının söz konusu maddeyi salgılaması, daha çok ihtiyaca yönelik olmaktadır. Algler sıcaklığa göre üretim miktarını değiştirmektedirler. Hedef yeryüzünün soğutulması olduğundan algler, DMS üretimini tropik bölgelerde daha fazla, daha soğuk bölgelerde daha az yapmaktadırlar.

Bu organizmalar olmasaydı Dünya çok daha sıcak bir yer olacaktı. Nitekim söz konusu üretim sonucunda gezegenimizde 40oC’ye varan bir soğuma meydana gelmektedir.

Bu soğuma alglerin de işine yarar. Eğer soğuma olmazsa, iyice ısınan okyanusun üst katmanları soğuk olan alt katmandan ayrılacak ve böylece yüzeyde bulunan alglerin derinlerdeki besinlere ulaşması imkansız olacaktır. İşte bu nedenle algler antifiriz etkisi gösteren bu maddeyi salgılarlar. İlginç olan, tropik okyanuslarda yaşayan bu canlıların neden antifiriz üretmeye ihtiyaç duyduklarıdır. Bu sorunun cevabı, organizmanın bu işlemden başka faydalar da edindiğini gösterir.

Antifiriz Üreten Algler
Algler antifiriz üretmeye ihtiyaç duyarlar çünkü ürettikleri bu madde ile suyun buharlaşmasını sağlayarak havaya geçebilirler. Alglerin havaya geçip atmosferin üst bölgelerine çıkabilmesi ise uzak bölgelere yayılmalarına yardımcı olmaktadır. Hava akımları, bu küçük canlıların tüm gezegeni dolaşabilmeleri için oldukça etkili bir yoldur. Gökyüzünün bu canlılarla dolu olması işte bu yüzden hiç de şaşırtıcı değildir. Yeryüzünün hemen üzerindeki hava katmanında metreküpte 10,000 canlı tespit edilmiştir. Atmosferde 50 km. yüksekliğe kadar alglerle aynı yöntemi kullanan canlı bakteri ve mantar ise alglerin fotosentez işlemini hızlandırır. Fotosentez sonucu su yüzeyi ısınır ve bu durum kabarcıkların oluşmasını sağlar. Algler ise, adeta bir sonraki aşamada baloncuğun patlayacağını ve böylelikle havaya ulaşabileceğini bilircesine baloncuğun üzerindeki yerlerini alırlar. Patlayan baloncuk artık sudan ayrılmış ve rahatça hareket edebileceği havanın içine geçebilmiştir.
DMS oluşurken çevresine ısı şeklinde enerji yayar. Bu enerji çevredeki havayı ısıtır ve ısınan hava da yükselir. Alttaki hava, oluşan akımla birlikte yukarı çekilir ve bulutları oluşturur. Böylelikle su yüzeyindeki algler hava akımı ile yukarı çıkar ve yayılmak için yükselen hava hareketlerinin meydana getirdiği rüzgarı kullanırlar. Havaya yayılan alglerin büyük çoğunluğunun kırmızı olması başka bir önemli noktadır. Kırmızı renk, atmosferin üst katmanlarına çıktıklarında onları morötesi ışınlara karşı korumaktadır.

Planlanmış Düzen
Anlattığımız bütün bu sistem, böylesine küçük bir canlının gezegenimizin etrafına yayılabilmek için her türlü gereksinime ve mekanizmaya sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Bir canlının atmosferin ısısını etkileyebilecek güçteki özel bir gazı üretmesi ve bununla dünyayı, tüm canlıların yaşamasına olanak verecek ortalama bir ısıda tutabilmesi özel bir dizayn ve planlamanın var olduğunun açık bir kanıtıdır. Üstelik hayret verici olan, herşeyin gazın üretiminden ibaret olmaması, bu gazın özel şekillerde üst katmanlara çıkabilmesi, bulutun oluşumuna sebep olması ve daha da önemlisi bu işlemlerin bir mikro canlının işine yarıyor olmasıdır. Evrimciler meydana gelen bu olaylar karşısında şaşkındırlar. Bu doğaldır, çünkü bir mikro canlının mükemmel bir şekilde tüm dünyanın ekosistemini etkisi altına alması evrimin basit ve hayali mekanizmalarını tümüyle saf dışı bırakacak çok önemli bir delildir.

Kuşkusuz evrimci biyologların böyle bir sistemin nasıl var olduğunu tam olarak anlamaları ve evrim ile açıklamaları mümkün değildir. Evrenin hiçbir safhasında meydana gelmemiş olan ve yalnızca bir aldatmaca ve hayalden ibaret olan evrim, tek hücreli bir canlının atmosfer şartlarını ve yeryüzünün ısısını etkilemesini de açıklayamaz. Algleri bu özellikleri ile birlikte yaratan ve tüm canlıların yaşamı için hayati önemde olan bu sistemi kuran Yüce Allah'tır.
 
Üst Alt