Benzersiz Duyu Sistemi

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Benzersiz Duyu Sistemi

Yüzlerce kişilik omuz omuza bir kalabalık içinde olduğunuzu düşünün. Herkesin sürekli olarak bir sağa bir sola rastgele hareket ettiği bir ortamda -üstelik de karanlıkta- hiç kimseye çarpmadan kalabalığa uymanız istense, bu ne derece mümkün olurdu?

Bizim için imkansız olan bu hareket balıklar için çok kolaydır. Çünkü balıklar "yanal çizgi" olarak adlandırılan mükemmel bir duyu sistemi ile birlikte yaratılmışlardır. Bu sistem, vücudun her iki yanında boyuna uzanan noktalar veya kesik çizgiler halindedir. Sistemin duyu hücreleri, deri altında bir kanal içerisinde yer alır. Dış ortamda olabilecek en küçük bir basınç değişimi, su dalgalanması, akıntı şiddeti ve yönü bu organlarla saptanır.

Evrimciler suda yaşayan balıkların, on milyonlarca yıllık bir zaman dilimi içinde karaya çıkarak kara canlılarına dönüştüklerini iddia ederler. Oysa bu tür bir geçişi imkansız kılan sayısız anatomik ve fizyolojik faktör vardır.

1. Örneğin balıklar suda yaşadıkları için vücut ağırlıklarını taşıyacak güçte bir kas ve iskelet sistemine sahiptirler. Oysa karaya çıktıklarında yaşayabilmeleri için farklı bir yapının var olması şarttır.

2. Kara canlıları, karadaki ani ısı değişimlerine uyum sağlayabilecek bir metabolizmaya sahiptir. Oysa denizlerde böyle ısı değişimleri ve balıklarda da bunun için gerekli özel bir metabolizma yoktur.

3. Karada yaşayan canlıların susama duyguları ve su kaybını en aza indirecek bir deri yapıları vardır. Suda yaşayan canlıların susama duygusu bulunmaz ve derileri de susuz ortamlara hiç uygun değildir.

4. Kara canlıları suyu minimum düzeyde kullanmalarını sağlayan böbrek sistemine sahiptirler. Balıkların yaşadığı ortamda ise su boldur ve böbrekleri de yoktur. Kısacası sudan karaya geçişin gerçekleşmesi için böbreği olmayan canlıların bir anda gelişmiş bir böbrek sistemi edinmiş olmaları gereklidir.

5. Ayrıca balıklar suda erimiş olan oksijeni solungaçlarıyla alırlar. Suyun dışında ise birkaç dakikadan fazla yaşayamazlar. Karada yaşayabilmeleri için, bir anda kusursuz bir akciğer sistemi edinmiş olmaları gerekir. Tüm bunların aynı canlıda tesadüfen ve aşama aşama gerçekleşmesi imkansızdır.

SONUÇ: Sonuç olarak suda yaşayan bir canlının karaya çıkıp oraya uyum sağlaması yani evrimleşmesi bilimsel ve mantıksal açıdan İMKANSIZDIR..


Balıklar bu özel duyularının aracılığı ile titreşimleri yarı hissedebilir ve yarı duyabilirler. Yemlerinin yerini veya düşmanlarının konumunu belirleyebilirler. Bunların yanı sıra, en bulanık su akıntılarının içerisinde yönlerini bulabilirler. Ayrıca, sudaki en ufak ısı ve basınç değişimlerini de fark edebilirler. Yanal çizgi özellikle yakındaki düşük frekanslı titreşimlere duyarlıdır; örneğin kıyıdaki adımlara veya suyun yüzeyine düşen bir cisme...
Kıyıda konuşabilir, şarkı söyleyebilir veya radyo dahi çalabilirsiniz, balıklar bunlardan ürkmeyeceklerdir. Ancak suyla bağlantısı olan bir şeyi hareket ettirirseniz, örneğin iskeleyi sarsarsanız, ya da suya taş atarsanız tüm balıklar ortadan kaybolacaklardır.
Balığın bu duyu organı oldukça kompleks bir yapıdadır. Evrim teorisinin iddia ettiği gibi balığın böyle bir mekanizmaya ihtiyaç duyup, kendi iradesiyle mükemmel bir yapı ortaya çıkarması imkansızdır. Böyle kusursuz bir duyu sisteminin rastgele tesadüflerle, zaman içinde aşama aşama oluşması da mümkün değildir. Bu sistemin tek bir defada kusursuz bir biçimde ortaya çıktığı son derece açıktır. Bu mükemmel sistemlerin Yaratıcısı ise Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt