Fillerdeki Yaratılış Mucizeleri

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Fillerdeki Yaratılış Mucizeleri

Afrika kıtasında birbirinden farklı birçok canlı birarada yaşar. Bu koca kıtada görmekte hiç zorluk çekmeyeceğimiz en büyük kara canlısı ise fillerdir. Devasa vücutları neredeyse bir ev büyüklüğündedir. Filler genellikle sürü halinde dolaşırlar. Ve bir sürüde yaklaşık olarak 30 fil bulunur. Sürü, dişi fil tarafından yönetilir. Her sürüde, üyeler arasında çok büyük bir dayanışma yaşanır ve tüm üyeler sürüyü yöneten file karşı kesin bağlılık gösterirler. Bu nedenle sürü içinde her zaman örnek bir disiplin ve hiyerarşi yaşandığını söylemek fillerin sosyal yaşamını açıklamak için yapılmış uygun bir tanım olacaktır.

Filler günde ortalama 225 kg ot yerler ve bu rakam, 30 filden oluşan bir sürü için günde yaklaşık 7.000 kg ot tüketimi anlamına gelir. Yiyecek tüketiminin yanısıra kızgın güneşin altında yaşayan bu kadar iri cüsseli bir canlı için en büyük tehlike susuzluktur. Bu yüzden filler her gün su kaynağı bulmak zorundadırlar. Su ve yiyecek bulmak için gerekirse hiç mola vermeden 50 km yol alabilir ve 3 gün hiç su içmeyebilirler. Filler yaşadıkları sıcak ve zorlu ortama uygun olarak yaratılmıştırlar. Bu canlıların özellikleri yakından incelendiğinde sahip oldukları yaratılış mucizeleri çok açık bir şekilde görülecektir. Bunu tam olarak anlayabilmek için filin kusursuz vücut tasarımına hep birlikte bir göz atalım.

Hortum

Hortum, bir filin en büyük yardımcısıdır. Fil, birbirinden farklı birçok işlemi hortumu sayesinde gerçekleştirir.

1700'lü yıllarda bilimadamları fil hortumunun tek bir kas parçasından meydana geldiğini zannediyorlardı. Ancak modern araştırmalar bilimadamlarını hayrete düşürdü. İnsan vücudundaki kasların sayısı 639'u geçmezken bir fil hortumunda on binlerce kas olduğu ortaya çıktı.

Üstüste eklenmiş halkalar görünümündeki bu kaslar fillere sınırsız hareket kabiliyeti sağlamaktadır. Hortum, iki temel kas grubundan oluşur. Çapraz bağlantılı kaslar hortumun kıvrılarak her yöne dönebilmesini sağlar. Bu kas grupları ağır hareketlerin yapılmasına imkan verir ve bir kaldıraç gibi çalışır. Bazı kas grupları ise, en hassas hareketleri mükemmel bir kontrolle yapar. Bu bölge, insan parmakları kadar hassastır.

Hortum sadece bir burun değil, filin herşeyidir. Herhangi bir nedenden dolayı hortum zarar görürse kısa sürede filin ölümüne sebep olur.

Evrim teorisini savunan çevreler, canlıların sahip oldukları özelliklerin tesadüfler sonucunda aşama aşama meydana geldiğini iddia ederler. Halbuki fil hortumu gibi kompleks bir yapı, ancak on binlerce kasın aynı anda var olmasıyla görevini yerine getirebilir. Örneğin bu kas gruplarından herhangi biri var olmasa fil, hortumunu hareket ettiremez ve kısa sürede ölür.

Oysa filler milyonlarca yıldır hortumlarını rahatça kullanırlar. Canlı bedenlerindeki bu gibi tasarımlar, bize tüm canlıları yaratanın Allah olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Ayaklar

Dünyamızın en büyük kara canlısı olan filler, yaklaşık 5 ton ağırlığındadır. Bu ağırlığına rağmen rahatça yürüyebilmesi, şüphesiz, özel bir tasarım gerektirir. Eğer biraz daha iri olsalar bacakları onları taşıyamazdı. Ancak filler mühendislik harikası bacaklara sahiplerdir.

Ağır olmalarına rağmen yere şaşılacak şekilde yumuşak basarlar. Parmak kemiklerinin altında minder görevi yapan esnek bir yağ tabakası vardır. Bu, filler için yaratılmış özel bir süspansiyon sistemidir. Bir minder gibi parmak kemiklerinin altına yerleştirilen bu tabaka, filin yere uyguladığı basıncın etkisini dağıtırken ayağını kolayca kaldırmasını da sağlar.

Bu sayede, çok ağır olmalarına rağmen filler uzun mesafeleri rahatça yürürler. Fizik kurallarına göre, sivri topuklu ayakkabı giyen bir bayanın yere uyguladığı basınç, filin tek ayağıyla yere uyguladığı basınçtan daha fazladır.

Canlıların evrimleşerek bugünkü mükemmel durumlarına geldiklerini iddia eden evrim teorisine göre, bu dev canlılar sadece ayaklarındaki esnek yağ tabakasının yokluğu durumunda bile dünyaya geldikleri ilk günde yürüyemeyecek, dolayısıyla açlık ve susuzluktan öleceklerdi.

Ancak böyle bir şey olmamıştır. Çünkü bilim göstermektedir ki, filler ilk ortaya çıktıklarında yani yaratıldıklarında nasıllarsa, bugün de öyledirler ve mükemmel halleriyle bizlere, herşeyi yaratan, ilim sahibi Yüce Rabbimiz'in yaratma sanatını gösterirler.

Sessiz İletişim

Bilimadamları, uzun süre, fillerin iletişim sistemlerini inceledi. Yapılan araştırmalar, fillerin insanların duyamadığı ses tonları olan infraseslerle iletişim kurduklarını gösterdi. Fillerin infrasesler aracılığıyla 4 km'lik uzaklıktan rahatlıkla konuşabildikleri çok özel bir dil kullandıkları ortaya çıktı. Bilimadamları henüz 30 belirgin fil çağrısını tespit etmiş edebilmişlerdir.

İnfrases, yanardağ patlamaları gibi doğa olaylarında geniş kütlelerin hareket etmesiyle oluşur. Bu, daha çok hissedilen türde bir sestir. İnfrases çok güçlü ancak düşük frekanslı bir sestir. İnsanoğlu bu sesleri ancak özel kayıt cihazlarıyla duyabilir.

Önceleri en büyük deniz canlısı olan balinaların bu sesi çıkartabilen tek canlı oldukları sanılmaktaydı. Ancak fillerin de aynı yöntemle iletişim kurdukları sonradan ortaya çıkmıştır.

Bilimadamlarına göre, filler infrasesler aracılığıyla, uzun mesafeli bir çağrıyı uygun hava koşullarında 10 km'lik mesafelere bile duyurabilmektedir. Bu şaşırtıcı durum, karşımıza, çok büyük bir alana yayılan dev bir iletişim ağı çıkarır.

İnfrasesin asıl gücü ise, yol alma biçimidir. Dalga boyları kısa olan yüksek perdeli sesler, kısa sürede gücünü yitirir. Ama infrasesin dalgaları çok uzundur ve gücünü kaybetmeden u-zun süre yol alabilir.

Bu sayede filler, birkaç km'ye yayılan sürüleri bile rahatlıkla koordine edebilirler.

Filler tehlike anında özel bir iletişim yöntemi daha kullanırlar. Örneğin bir gergedanla karşılaştıklarında... Tehlikeyi, ayaklarını sert bir şekilde yere vurarak meydana getirdikleri titreşimlerle diğer gruplara bildirirler. Bu sayede tehlike gelmeden önce gerekli önlemler alınmış olur.

Yukarıda saymış olduğumuz tüm özellikler filleri üstün bir akıl sahibinin tasarlayıp yaratmış olduğunun delillerindendir. Tüm canlılarda olduğu gibi Allah bu canlıları da yaşayacakları ortama uygun olarak yaratmış ve üstün özellikleriyle donatmıştır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt