ve aleykümselam Kıymetli kardeşim Murat,ıskat meselesi çok öenemli ve ince bir mesele,ehli sünnet alimlerince deliller ile ortaya konulmuş ve müslümanların ALLAH cc huzuruna borçlu çıkmaması için var olan kaynaklardan derleyerek ISKAT ı şer’i şerife uygun olarak izah etmişlerdir. ISKAT ila alakalı delilleri aşağıda kaynakları ile nakl edeyim:
Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki:
(Bir kimsenin, kaza edemediği namazlarının iskatının yapılması için bütün âlimlerin sözbirliği (icma) vardır. Namazın iskatı olmaz demek çok yanlıştır. Çünkü bu hususta mezheplerin sözbirliği vardır. [Nesai’deki] hadis-i şerifte (Bir kimse, başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Ama onun orucu ve namazı için fakir doyurur) buyuruldu.) [s.356] Nimet-i İslam’daki bu hadis-i şerif, Dürer’de de mevcuttur.
Oruç tutamayacak kadar yaşlı ve hasta olan kimsenin her oruç için bir fidye vermesi gerektiği âyetle sabittir: "Sayılı günler olarak sizden kim hasta veya seferde olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar). (İhtiyarlıktan ya da şifa ümidi kalmamış hastalıktan ötürü) oruca zor dayananların her gün için fidye vermesi, bir yoksulu doyurması lâzımdır. Bununla beraber gönül isteğiyle kim fazladan bir hayır yaparsa bu kendisi için daha hayırlıdır. Bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" (el-Bakara, 2/1 84).
Ehli sünnet ulemesı, bu ayeti celileyi ve yukardaki hadisi şerifi, iskat, Kitap ve Sünnette var demişlerdir. Ancak, iskatın hükmü Kur'an-ı kerimden açıkça anlaşılmadığı için, âlimler, istinbat yolu ile çıkarmışlardır. Âlimlerin bu yol ile çıkardığı hükümlere Kıyas-ı fukaha denir.
Mecmaul-enhür’da diyor ki:
(Nefsine ve şeytana uyarak namazlarını kılmamış, ömrünün sonuna doğru buna pişman olup kılmaya ve kaza etmeye başlayan kimsenin, kaza edemediği namazlarının iskatının yapılması için vasiyet etmesi caizdir.) (Müstasfa)
Oruç, namaz, zekat borcundan başka, kul hakları, ödenecek borçlar, emanet, hırsızlık, dövmek, sövmek, alay, iftira, gıybet gibi hakların da iskatı yapılır. (Cila-ül-kulub)
İnsanın üzerinde iki türlü hak bulunur: Allah hakkı, kul hakkı. Namaz, oruç, hacc, zekat, adak ve keffâretler Allah hakkıdır. Kul hakkı ise; insanlara olan mâlî borçlar, çalman, gasbedilen mallardır. Üzerinde Allah ve kul hakkı bulunan kimseye, bunların ödenmesini vasiyet etmek vaciptir. Vasiyeti terk ederse günahkâr olur ve azaba müstehak olur (M. Emin Geredevî, Hediyyetü'l-Kabır, s. 29).
Bir kimsenin, kendisine farz olduğu halde, sağlığında edâ edemediği oruç ve hac vazifelerini, öldükten sonra varisleri yerine getirebilir. Bu hususta sahih hadisler vardır. Fakat namaz borcunun düşürülmesi (ıskatı) hakkında sahih bir hadis yoktur. Iskat-ı salat konusunda kaydedilen en eski ifâde İmam Muhammed eş-Şeybânî (ö.189/804)'nin ez-Ziyâdât adlı eserindeki namazların fidyesi verilirse inşaallah kâfî gelir" (Mehmed Zihni, a.g.e, s.450).
Görüldüğü üzere ehli sünnet ulemasınca,ISKAT ın varlğı bu şekilde izah edilmiştir.
-Ölen kişi nin amel defteri kapanma hususna gelince,evet ölen kişinin amel defteri kapanır,Ancak hadisi şerifte şöyle geçer: Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:
"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat."(Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizi, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8.)
Nasılki bizler ölen geçmişlerimizin ruhuna hediye olmak üzere,kur’an ı kerim hatmi yaptırırırız,onlar için sadaka ve benzeri ameller yaparak ruhlarına hediye ederiz.
Bu hediyeler onların ruhuna arz edilir,ve azabı varsa hafifler,yoksa dereceleri yükselir.
Buna delil olarak şu ayeti celileleri ve hadisi şerifleri arz edebiliriz.
“Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin» derler.” (Haşr, 59/10)
Kıldığımız her namazın sonunda şu duayı okumamız tavsiye edilmiştir:
“Rabbimiz; hesabın görüldüğü günde beni, anamı, babamı ve tüm mü’minleri bağışla.” (İbrahim, 14/41)
Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es-Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi: Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:
- Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.
Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
- “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin, vasiyetlerini yerine getirirsin, akrabasını koruyup gözetirsin, dostlarına da ikramda bulunursun.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 120; İbn Mâce, Edeb, 2)
Hz. Ali (r.a.), birisi Peygamber Efendimiz için olmak üzere iki tane koç keserdi. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda 'Allah Resulü bana yaşadığım müddetçe kendisine kurban kesmemi vasiyyet etti.' asla bunu terk etmem!" buyurmuşlardır. (Ebu Davud, Edahî, 1; Hakim, Müstedrek, 4/255; Tirmizi, Edahî)
-çok sıcak ve hararetli günlerde oruç tutmama hususuna gelince,yukardaki ayeti celileyi buna delil olarak gösterebilir.yani bir kimse oruç tuutuğu zaman hayati tehlike yaşıyorsa,bu tehlike oruç tuttuğundan dolayı devam ediyorsa,bu takdirde orucunu bozabilir.
Aksi durumda sadece sıcaklıktan dolayı hayati bir tehlike arz etmediği takdirde, oruç bozmak veya tutmamak doğru deyildir.
ALLAH cc cümlemizi emr ettiği şekilde yaşayıp razasını kazananlarden eylesin inşaallah….