Iftar, Namaz Ve Saatler

MURATS44

Özel Üye
Esselamu Aleyküm Fahrettin Hocam,

Hayırlı ramazanlar...

Değerli hocam ,aklıma takılan birşey sormak istiyorum. Burada türkiyeye göre geç sahur yapılıp neredeyse Türkiye ile aynı anda iftar açıyoruz. burda sormak istediğim , İftar saatleri ile ilgili. İftar saati hesaplanırken güneş ışıklarının dünyaya değdiği anlar gözönüne alınarak hesaplanıyor. yani fecr'e göre demek yanlış olur mu bilmiyorum. Birbirine bukadar yakın iki yer arasında büyük bir zaman farkı var. bu durmda imsak ve akşam saatlerinde , iki yerden birinde bir yanlışlık var. Buradaki hesabın doğru olduğu söyleniyor. türkiyede ise bu saatlerin yanlış olduğu ve hatta kılınan namazların bile zamansız olduğu söyleniyor. Mesela Türkiyede sabah namazının vaktinden önce kılındığı gibi. Türkiyede bunun için bazı itirazların olduğu ama birşeyin değişmediğini hatırlıyorum. zamanlar yanlış diye diyanete itirazda bulunulmuştu.

Gerçek zaman hesabı ve varsa anlışlık nerede? bu konuda bilgi verirseniz sevinirm.Aslında konu uzun ama kısaca anlattım siz ne demek istediğimi anladınız. Teşekkür ederim...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

fahrettin tırınk

Site İmamı
Esselamu Aleyküm Fahrettin Hocam,,
Hayırlı ramazanlar...
Değerli hocam ,aklıma takılan birşey sormak istiyorum. Burada türkiyeye göre geç sahur yapılıp neredeyse Türkiye ile aynı anda iftar açıyoruz. burda sormak istediğim , İftar saatleri ile ilgili. İftar saati hesaplanırken güneş ışıklarının dünyaya değdiği anlar gözönüne alınarak hesaplanıyor. yani fecr'e göre demek yanlış olur mu bilmiyorum. Birbirine bukadar yakın iki yer arasında büyük bir zaman farkı var. bu durmda imsak ve akşam saatlerinde , iki yerden birinde bir yanlışlık var. Buradaki hesabın doğru olduğu söyleniyor. türkiyede ise bu saatlerin yanlış olduğu ve hatta kılınan namazların bile zamansız olduğu söyleniyor. Mesela Türkiyede sabah namazının vaktinden önce kılındığı gibi. Türkiyede bunun için bazı itirazların olduğu ama birşeyin değişmediğini hatırlıyorum. zamanlar yanlış diye diyanete itirazda bulunulmuştu.
Gerçek zaman hesabı ve varsa anlışlık nerede? bu konuda bilgi verirseniz sevinirm.Aslında konu uzun ama kısaca anlattım siz ne demek istediğimi anladınız. Teşekkür ederim...

Kıymetli kardeşim Murat,namaz ve imsak vekitleri günümüzde türkiyede bir sorun haline gelmiş,asırlardır ecdadımız, müçtehid imamlarımızın ilmi yollar ile islami vakitler esas alınarak uygulamakta olduğu namaz ve imsak vakitlerini,sebebi anlaşılmayacak bir şekilde sene 1983 yılında hiçbir mesnede dayandırmadan bir yasa ile kaldırılmıştır.

Namaz vakitlerinin hesabı İmâm-ı Âzam, İmameyn (İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed) ve Eimme-i selâse (İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve İmam Ahmed b. Hanbel rahmetullâhi aleyhim)'in ictihatlarına ve Hey'et (Astronomî) ilmi esaslarına uyularak yapılmıştır. Yatsı vakti için güneşin 17 derece ufkun altına indiği, imsak vakti için de 19 derece ufka yaklaştığı anlar hesaba esas alınmıştır. Ayrıca, beldenin arz üzerindeki yayılma durumu ile irtifâ farklılıkları da nazar-ı dikkate alınarak lüzumlu temkinler vakitlere ilâve edilmiş veya çıkarılmıştır.

Yıllardır tatbik edilmiş bulunan bu temkinlere göre;

Namaz ve oruç vakitlerinin (bilhassa imsak ve yatsı vaktinin) giriş ve çıkış zamanlarını, bir beldenin arz üzerindeki yayılma durumu ve irtifa' farklılıkları sebebiyle, çok kesin şekilde tesbit etmek mümkün olmamaktadır. Bu sebeple, İslâm âlimleri namaz vakitlerinin hakîki değerlerini koruyabilmek için bâzı tedbirler almışlardır. Bu tedbirler, "hata sınırı" denilen bir değer içinde mütâlaa edilmektedir. Namaz ve oruç vakitlerinin hakîki değerlerini koruyabilmek için, bu vakitlere, ayrı ayrı zamanlar ilâve edilmiş veya çıkarılmıştır. İşte bu ilâve edilen veya çıkarılan zaman miktarlarına temkin (ihtiyat, tedbir) denilmektedir.

Asırlardan beri İslâm âlemi takvimlerinde kullanılagelmekte olan ve zamanın âlim ve fakîhleri ile mü'minlerin emîrleri tarafından tasvîp edilmiş bulunan temkin vakitleri 1983 yılından îtibaren Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 21.01.1982 gün ve 6 sayılı kararı ile Diyânet İşleri Başkanlığı tarafından kaldırılmıştır. Diyânet İşleri Başkanlığı'nın bahis mevzuu tasarrufuna uymamız, her ne kadar kanûnî bir mecbûriyet değilsede, her hangi bir ihtilâfa sebep olmamak müslümanlar arasında fitneye sebeb olmamak için bizlerde bu vakitlerde ezanı okumaktayız.yanlız kesinlikle bizler namaz ve sahur vakitlerine şahsen riayet ettiğimiz gibi, bulunduğumuz toplumu aydınlatmaya gayret etmekteyiz.

Ancak, bu tatbîkâtın büyük bir vebâli mûcip olacağından, bütün Müslümanlar'ın bilhassa Ramazan günlerinde çok dikkatli olmalarını ve bazı takvimlerde değiştirilmeden bildirilen vakitlere önemle riayet etmelidirler.

Aksi takdirde byük vebale girileceğini bilmelidirler.

Zîra Müslümanlar'dan pek çoğu, asırlardan beri hâsıl olan bir alışkanlıkla, "nasıl olsa müsâadesi vardır!" diyerek imsaktan sonra beş- on dakika daha yemeye-içmeye devam ediyor. Oysa temkinsiz vakitlerin kullanıldığı takvimlerde gösterilen imsak vakitleri, böyle bir harekete aslâ müsâit değildir. Üstelik, beldenin arz üzerindeki yayılma durumu ve irtifa farklılıkları sebebiyle vakitleri çok kesin bir şekilde tesbit etmek de mümkün değildir. Bu bakımdan temkinsiz vakitlere tam riâyetin dahî, hatadan sâlim olduğunu söyleyemeyiz.

1983 te bu vakitlerin kaldırılmadan önce,Türkiye'de yayınlanan -Diyânet takvimi de dâhil- bütün takvimlerde gösterilen ve asırlardan beri kullanılagelmekte olan temkinli vakitlerine önemle riayet etmeliyiz.

Büyük Haydar Efendi'nin Usûl-i Fıkıh Dersleri kitabında, "vaktinden evvel kılınan namaz sahih olmayıp, musallî vaktin hulûlünden evvel namaz kılarsa, o namaz edâ edilmiş olmaz"buyrulmuştur. Kezâ Ahmed Bîcan Hazretleri'nin Envâru'l-Âşıkîn isimli eserinde de, "Vaktinden evvel kılınan namaz, gönül nûrunu söndürür; yerine zulmet girer" buyrulmaktadır. Vakti girmeden bir namazı kılmak Allâh'ın emrine aykırı olduğundan, insanın rûhunu ifsad eder. Ve bu bâtıl görüşte ısrar edenlerin helâk olmalarına sebep olur.

Nisâ Sûresi'nin 103. âyet-i kerimesinde şöyle buyuruluyor:

"Şüphesiz namaz, mü'minlere belirli vakitlerde farz kılınmıştır."

Bu vakitler Câbir bin Abdullah, İbn-i Abbâs ve Ebû Hüreyre (r.anhüm)'den rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) Efedimiz tarafın- dan şu şekilde ve açıkça beyan buyrulmuştur:

"Cibrîl (a.s.) iki defa (yani iki gün) Beyt-i Muazzam'ın yanında bana imam oldu.

İlk def'asında vakt-i zevâlde güneşin verdiği gölge bir na'leyn tasması kadar uzadığında bana öğle, her şeyin gölgesi birer misli uzadığında ikindi, oruçlu orucunu açtığı vakitte akşam, şafak kaybolduğunda yatsı, oruçluya yemek-içmek haram olduğu vakitte sabah namazını kıldırdı. Ertesi gün öğle namazını her şeyin gölgesi bir misli, ikindi namazını iki misli olduğu, akşam namazını oruçlu iftar ettiği zamanda, yatsı namazını gecenin sülüsüne doğru, sabah namazını da ortalık iyice aydın- landığı vakitte kıldırdı. Sonra da bana döndü ve:

'Yâ Muhammed, bu, senden evvelki enbiyânın vaktidir. Vakt-i salât işte bu ikişer vakitler arasındadır' dedi."

mesela bir kişi,namazını bu bildirilen gerçek vakitten önce veya sonra kılsa ne olur diyecek olsak,
Elcevab: Sonra olması fark etmez de önce olması çok şey fark eder. Çünkü namaz vaktin girmesi ile farz olur. Vakit girmeden mamaz farz olmaz. Birkaç dakika önce kılınsa namaz sahih olmaz. Oruç da böyledir. Güneş batmadan önce yiyip içilince, oruç sahih olmaz. Namazları vakit girdikten üç-beş dakika sonra kılmakta hiç mahzur yoktur. Güneş battıktan 5-10 dakika sonra orucu açmakta da mahzur yoktur. Hatta yıldızlar görülünceye kadar geciktirmek caizdir. Nur-ül izah şerhinde; "Bulutlu gecelerde, orucun bozulmasından korunmak için, ihtiyatlı davranarak oruç açmayı biraz geciktirmelidir. Yıldızlar görülmeden önce iftar eden acele etmiş olur" buyuruluyor.diye geçmektedir.

Ve yine yeni uygulama ile imsak vakti, 10-15 dakika geciktirilmektedir. Böyle olunca, oruç tehlikeye sokulmaktadır. Eğer eski uygulama ile olan imsak vaktinden sonra yiyip içilmeye devam edilirse, oruç tutulmamış olur. Bunun için gerçek 83 öncesi olan imsak vaktinde, yiyip içmeyi kesmek şarttır. İmsak vaktinde eski cetvelleri esas alıp, yeni takvimlerden 10-15 dakika önce yiyip içmeyi kesmekte hiç mahzur yoktur. Hatta çok iyi olur, tedbirli ve temkinli hareket edilmiş olur. Tedbirsizlik ve temkinsizlik sebebiyle namaz ve oruçları ifsat etmemek lazımdır.

Ehl-i Sünnet âlimlerinin ve râşidlarının (Allah onlardan râzı olsun) asırlar boyu bitmek tükenmek bilmeyen gayretleri, çalışmaları, araştırmaları neticesinde astronomi esaslarına uygun olarak tesbit ettikleri namaz vakitlerine ait güneş'in vaziyet derecelerini tesbit ederek vakitleri tayin etmişlerdir.

Bu vakitlerin dışında şahsi olarak vakit îcad etmek, uydurmak, çok büyük mes'ûliyeti mûciptir. Allah Teâlâ cümle mü'minleri bu gibi yan- lış hesaplanmış vakitlerle amel ederek, ibâdetlerini heba etmekten korusun. Cenâb-ı Allâh'ın tâyin buyurduğu, Sevgili Peygamberimiz'in bizzat fi'len bizlere bildirdiği zamanlarda namazlarını kılan mü'minlerden eylesin bizleri. Amiiin….
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

MURATS44

Özel Üye
Teşekkür ederim. Ayrıtılı olarak açıklaıp, bilgilendirdğiniz için. Yalnız , verilen tarihin 1980 olduğunu biliyordum. 12 Eylül dönemi kenan evren tarafından değiştirldğini biliyordum. Anlatmınıda 2 ayrı tarih var . Tarihleri bir daha anlatabilir misiniz? Rica etsem...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

fahrettin tırınk

Site İmamı
Teşekkür ederim. Ayrıtılı olarak açıklaıp, bilgilendirdğiniz için. Yalnız , verilen tarihin 1980 olduğunu biliyordum. 12 Eylül dönemi kenan evren tarafından değiştirldğini biliyordum. Anlatmınıda 2 ayrı tarih var . Tarihleri bir daha anlatabilir misiniz? Rica etsem...

evet murat kardeşim,ihtilalin esri olan bu uygulama,21.01.1982,tarihinde alınan karar ile,1983 yılı itibarı ile uygulamaya konulmuştur.

Bundan dolayı iki tarih varmış gibi gözüküyor.

ben o yıllar talebe idim,olaya az çok vakıfım.ve ihtilal hükümetinin getirdiği zamanın diyanet reisi,evrenin verdiği bir resepsiyonda kadeh kaldırdığı için,ihtilalciler tarafından çok modern din adamı olarak lanse edilmişti.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

MURATS44

Özel Üye
Fahrettin Hocam , biz bu konuyu açtıktan sonra nedense bütün türkiye bu konuyu tartışmaya başladı.Tv lerdeve haber sitelrinde bu konu var. Türkiyde 70 dk fazlamı oruç tutuyoruz? diye sorular soruluyor. Belki biz erken davrandık onlardan önce konuştuk , belkide bizden görerek bir şekilde çoğalarak yayıldı. İnşaallah en doğru şekilde oruçlrmızı tutarız. 70 dakika fazla tutmak sevaplarımızı artırır ama erkn olmasın da. geçen yıllarda yanlış hatırlamıyorsam trabzon veya rize'de 5 dakika erken ezan okundu diye geçersiz sayılarak o günün kaza edilmesi gerektiği söylendi. 5 dakika erkenolunca sayılmıyorsa fazla tutmak daha güzel.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

fahrettin tırınk

Site İmamı
Fahrettin Hocam , biz bu konuyu açtıktan sonra nedense bütün türkiye bu konuyu tartışmaya başladı.Tv lerdeve haber sitelrinde bu konu var. Türkiyde 70 dk fazlamı oruç tutuyoruz? diye sorular soruluyor. Belki biz erken davrandık onlardan önce konuştuk , belkide bizden görerek bir şekilde çoğalarak yayıldı. İnşaallah en doğru şekilde oruçlrmızı tutarız. 70 dakika fazla tutmak sevaplarımızı artırır ama erkn olmasın da. geçen yıllarda yanlış hatırlamıyorsam trabzon veya rize'de 5 dakika erken ezan okundu diye geçersiz sayılarak o günün kaza edilmesi gerektiği söylendi. 5 dakika erkenolunca sayılmıyorsa fazla tutmak daha güzel.

Evet Murat kardeşim,aslında 70 dakika fazla oruç tutmuyoruz,vaktin girmesi ile başlayıp,vaktin girmesi ilede orucu açıyoruz.bilerek bir dakika önce bile açsa kişi keffaret etmiş olur.bilmeden,sizin yazdığınız gibi,rize de olmuştu,erken açılırsa kaza,yani gününe gün gerekir.tıpki namaz vakti girmeden kılınsa o namaz sahih olmadığı gibi.

70 daikika fazla oruç tutuyoruz diyen kişileride biliyoruz,onlar ehli sünnet dışı kişilerdir,başka islam dışı görüşleride mevcuttur....
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt