Kur'an'ın okunması sırasında meleklerin ve cinlerin pervane gibi etrafında toplanması

MURATS44

Özel Üye
Kuran-ı Kerim
Kuran-ı Kerim
Kur'an'ın okunması sırasında meleklerin ve cinlerin pervane gibi etrafında toplanmaları ispat eder ki, Kur'an Allah'ın kitabıdır.

Kur'an'ın okunması sırasında, çok işaretlerin, hadiselerin şahadeti ve Allah dostu olan velilerin haber vermesi ile meleklerin ve cinlerin pervane gibi etrafında toplanmaları, Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğunu ispat eder.

Bu delilin kuvvetini anlamak için iki kaideyi bilmemiz gerekir:

1- "İspata karşı, inkârın hiçbir kuvveti yoktur ve kıymeti pek azdır."

Mesela, Ramazan-ı şerif başında, ayı görme hususunda iki kişi ittifak etseler ve "biz hilali gördük" deseler, binlerce kişi hilali görmese de ramazan başlar. Yani hilali gören iki kişi, hilali görmeyen binlerce kişinin sözüne tercih edilir. Bunun sebebi şudur: "Gördüm" diyen nefsine bakmaz, harice yani gökyüzüne bakar. Bu yüzden "gördüm" diyenler birbirlerine kuvvet verirler. "Görmedim" diyen ise, harice değil, nefsine bakar. Kimisinin gözü bozuk olduğundan görmedi, kimisi uyuyakaldı görmedi, kimisi başına semaya kaldırmadığından görmedi, kimisi hava bulutlu olduğundan görmedi ve bunlar gibi her birinin farklı görmeme sebepleri var.

Bu yüzden birbirlerine kuvvet veremiyorlar. Bin kişi de olsalar bir kişi gibi kalıyorlar. Hakikate ve harice bakamadıklarından, fikirlerince konuştuklarından birbirlerine dayanamıyorlar.

"Gerçekte hilal yoktu" diyemiyorlar, "Bana göre yok." diyorlar. Hâlbuki gördüm diyen "Bana göre gördüm" demiyor, hakikate bakıyor, diğeri de aynı yere bakarak, parmak basıyor ve birbirlerine kuvvet veriyorlar. O halde Kur'an'ın okunması esnasında meleklerin ve cinlerin etrafında pervane gibi döndüğünü haber veren evliyalar ve âlimlerin her biri birbirine kuvvet ve destek verirler.

Bunu inkâr edenler ise bin kişi de olsa bir kişi hükmündedir, birbirlerine kuvvet veremezler. Çünkü görmeye engel olan sebepleri farklı farklıdır.

Hem görmemek, yokluğunu ispat etmez. Şu âlemde bizim göremediğimiz nice eşyalar ve hadiseler vardır ki, varlığından şüphe edilemez.

2- "İnkâr, zatında imkânsız olmamak kaydıyla ispat edilemez."

Mesela, ben "Bu oda da top yoktur" desem, bu inkâr, has bir yere baktığından ve hususi olduğundan ispat edilebilir. Odanın her tarafını göstermekle yokluğunu ispat edebilirim. Ancak "kâinatta top yoktur" desem, o zaman bu iddiamı ispat edemem. Zira ispat edebilmek için bütün kâinatı gezmeli, her taşın altına bakmalı ve herkese gösterebilmeliyim ki, kâinatta topun olmadığını ispat edebileyim.

Hâlbuki ben "kâinatta top var" desem, sadece bir işaretimle iddiamı ispat edebilirim. Bir tek topu göstermek kâfi gelir. Bütün kâinatı gezmeme, gezdirmeme ve her taşın altına bakmama gerek yoktur.

O halde meleklerin ve cinlerin, Kur'an'ın okunması esnasında etrafında pervane gibi dolaştıklarını inkâr edebilmek mümkünse de, bunu ispat etmek mümkün değildir. Zira ispat için Kur'an okunan bütün meclislerde bulunmak, maddî ve manevî eşyayı gözlemleyebilecek bir göze sahip olmak gerekir. Bu ise mümkün değildir. Hâlbuki varlığını ispat etmek çok kolaydır.

Hele böyle milyonlarca evliyanın ittifakla "gördük" dedikleri ve verdikleri haberlerin birbirine mutabık çıktığı bir vakıa asla inkâr edilemez. İnkâr edilse de bu inkâr ispat edilemediğinden ve hakikate değil, nefse baktığından birbirine kuvvet veremez ve kıymeti olamaz.

O halde netice: Çok işaretlerin ve hadiselerin şehadetiyle, Kur'an'ın okunması sırasında meleklerin ve cinlerin pervane gibi etrafında toplanmaları ispat eder ki, Kur'an Allah'ın kelamıdır.

BURADAN VİDEO OLARAK İZLEYEBİLRSİNİZ.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt