Fihriste-i Mektubat

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
ALTINCI KISIM OLAN ALTINCI RİSÂLENİN ZEYLİ

b970.gif
-1-

âyetinin sırrına istinâden, dünyanın hiçbir usûl ve kânununa tatbik edilmeyen vicdansız insanların bize karşı tecavüzâtına sabır ile ve Hakka tevekkül ile beraber; istikbâlde gelecek nefret ve tahkirden sakınmak için ve istikbâl asırları, bu asrın sîmâsına ve gayretsiz adamların yüzlerine "Tuh!" dedikleri zaman, tükürükleri yüzümüze gelmemek için veya silmek için yazılmış bir lâyihadır. Ve Avrupa'nın insâniyetperver maskesi altında sağır kulaklarını çınlatmak ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zâlimlerin görmeyen gözlerine sokmak ve bu asırda, yüz bin cihetten "Yaşasın Cehennem!" dedirten "mim"siz medeniyetperestlerin başlarına vurmak için yazılmış bir arzuhâl ve ehl-i ilhad ve bid'atçıları ilzam ve iskât edecek Altı Suâldir.


YEDİNCİ KISIM İşârât-ı Seb'a
b424.gif

b972.gif
-2-

âyetlerinin bir sırrını ve mühim bir hakîkatini Yedi İşaret ile ve yedi mühim suâle yedi katî ve kuvvetli cevapla tefsir ediyor.


BİRİNCİ SUÂL: Ecnebîlerden ihtidâ edenler, kendi dilleriyle şeâir-i İslâmiyeyi tercüme ediyorlar. Âlem-i İslâmın onlara karşı sükûtu ve îtiraz etmemesi, cevâz-ı şer'î olduğunu göstermez mi?" diyen ehl-i bid'atın suâline karşı gâyet katî ve kuvvetli bir cevaptır.




1- O bize yollarımızı dosdoğru gösterdiği halde, bize ne oluyor ki Ona tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız ezâlara karşı sabredeceğiz. Tevekkül etmek isteyenler Allah'a güvensinler. (İbrahim Sûresi: 12.)
2- "Allah'ın nurunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz-kâfirler isterse hoşlanmasınlar." (Tevbe Sûresi: 9:32.)

 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
İKİNCİSİ: "Frenklerdeki inkılâpçılar ve feylesoflar, Katolik mezhebine inkılâp yapmakla terakkî ettiklerinden, acaba İslâmiyette böyle bir inkılâb-ı dînî olamaz mı?" diyen ehl-i bid'atın suâline karşı gâyet katî, zâhir ve bâhir ve müskit bir cevaptır.
ÜÇÜNCÜSÜ: "Avrupa taassubu bıraktıktan sonra terakkî ettiğinden, biz de taassubu bıraksak daha iyi olmaz mı?" diyen ehl-i bid'at ve sefâhetin suâline karşı gâyet müskit ve muknî ve mantıkî bir cevaptır.
DÖRDÜNCÜSÜ: "Zaafa uğrayan İslâmiyeti takviye niyetiyle, kuvvetli olan milliyete mezc etmek ve secâyâ-i milliyeyi şeâir-i İslâmiye ile kuvvetleştirmek bu asırda daha iyi olmaz mı?" diyen dessas ehl-i dünyanın bu müthiş suâline karşı, gâyet metîn bir cevaptır.
BEŞİNCİSİ: "Bu kadar heyet-i içtimâiye-i beşeriye fesâda girmiş; ve hissiyât-ı dîniye zaiflemiş; ve şahsî dehâlar ve harekât, cemaatin şahs-ı mânevîsinin icraatına mağlûp düşmüş bir zamanda, nasıl rivâyet-i sahîhada denildiği gibi, birkaç sene zarfında, Mehdî dünyayı ıslâh edecek? Halbuki, bütün işi hârika olup ve birkaç nebînin mu'cizâtı da beraber olsa, yine ıslâhı pek müşkül görünüyor" diye, ehl-i tenkidin suâline karşı gâyet kavî bir cevaptır.
ALTINCISI: Âhirzamanda Hazret-i Mehdî'nin, Süfyanî komitesine galebesi; Hazret-i Îsâ Aleyhisselâmın Deccal komitesini dağıtması ve şeriat-ı İslâmiyeye tebâiyetine dâirdir.
YEDİNCİSİ: "Mütefekkirîn-i İslâmiye, Avrupa'nın düsturlarını ve fennin kânunlarını bir derece kabul edip, onların usûlüyle onlara karşı İslâmiyeti müdâfaa ettikleri halde-sen de eskiden böyle yapıyordun-şimdi neden bütün bütün başka bir çığır açıp, felsefeyi kökünden vuruyorsun? Ve fünûn-u müsbete dedikleri usûllerinin, Kur'ân'ın düsturlarına nazaran pek sathî kaldığını gösteriyorsun?" diye çokları tarafından gelen suâle karşı, gâyet hak ve hakîkatli bir cevaptır.
SEKİZİNCİ KISIM OLAN RUMUZÂT-I SEMÂNİYE
Sekiz Remizdir, yani sekiz küçük risâledir. Şu Remizlerin esâsı, ilm-i cifrin mühim bir düsturu ve ulûm-u hafiyenin mühim bir anahtarı ve bir kısım esrâr-ı gaybiye-i Kur'âniyenin mühim bir miftâhı olan tevâfuktur. İleride başka bir mecmuada neşredileceğinden, buraya derc edilmedi.
DOKUZUNCU KISIM OLAN DOKUZUNCU RİSÂLE
Turûk-u velâyet hakkında Dokuz Telvihtir ki, Telvihât-ı Tis'a nâmiyle mâruf bir risâledir.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
BİRİNCİ TELVİH: Tarîkatin sırrını ve Mîrâc-ı Ahmedînin (a.s.m.) sâyesi altında kalp ayağıyla bir seyr-i sülûk-u rûhânî neticesinde, zevkî ve hâlî ve bir derece şuhudî hakâik-ı îmâniye ve Kur'âniyeye mazhariyet olduğunu beyân edip, insanın mâhiyet-i câmiasında akıl nasıl ki hadsiz fünûna istidâdı ve ıttılâı cihetiyle mâhiyeti inkişaf etmiş ve o sûretle işlettirilmiş; kalp dahi onun gibi, bu Âlemin bir harita-i mâneviyesi ve çok kemâlâtın bir çekirdeği hükmünde olduğundan, tarîkat cihetiyle onu işlettirmek ve kemâlâtına sevk etmek olduğunu ispat eder.
İKİNCİ TELVİH: Kalbin işlemesi, zikir ve tefekkürle olduğunu ve işlemesinin mehâsininden hayat-ı dünyeviyenin medâr-ı saadeti olan birisini beyân eder.
ÜÇÜNCÜ TELVİH: Velâyet, bir hüccet-i Risâlet; ve tarikat, bir bürhân-ı Şeriat olduğunu; ve onun kıymetini takdir etmeyen, ne kadar hasârete düştüğünü beyân eder.
DÖRDÜNCÜ TELVİH: Meslek-i velâyet çok kolay olmakla beraber çok müşkülâtlı, çok kısa olmakla beraber çok uzun, çok kıymettar olmakla beraber çok hatarlı, çok geniş olmakla beraber çok dar olduğunu; ve âfâkî ve enfüsî iki yol ile sülûk edildiğini beyân eder.
BEŞİNCİ TELVİH: Vahdetü'l-Vücud ve Vahdetü'ş-Şuhudun mâhiyetini beyân ederek, ehl-i sahvın ve ehl-i verâset-i Nübüvvetin Âlî meşrebinin rüçhâniyetini ispat eder.
ALTINCI TELVİH: Velâyet yolları içinde en güzeli ve en müstakîmi, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ olduğunu ve velâyetin esaslarının en mühimmi ihlâs; ve en keskin kuvveti muhabbet olduğunu beyân ederek, bu dünya dârü'l-hizmet olduğundan ve dâr-ı ücret ve mükâfat olmadığından, tarîkatin lezâizini ve ezvâk ve kerâmâtını kasten talep etmemek lâzım geldiğini beyân eder.
YEDİNCİ TELVİH: Tarîkat ve hakîkat, Şeriatın hâdimlerinden olduğunu; tarîkat ve hakîkatin en yüksek mertebeleri, Şeriatın cüzleri bulunduğunu; tarîkat ve hakîkat, vesîlelikten çıkmamak ve dâimâ Şeriata tebâiyette kalmak lüzûmunu beyân edip, "Sünnet-i Seniyye ve ahkâm-ı Şeriat haricinde evliyâ bulunabilir mi? diye suâle merakâver bir cevap verir.
SEKİZİNCİ TELVİH: Tarîkatin sekiz varta-i mühimmesini beyân eder.
DOKUZUNCU TELVİH: Tarîkatin pekçok semerâtından gâyet şirin ve güzel dokuz adedini beyân eder.
Bu risâle ehl-i tarîk olana ve olmayana bir iksir-i âzamdır ve bir tiryâk-ı enfâ'dır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt