Cennetteki Zenginlik ve Bolluk

MURATS44

Özel Üye
Cennetteki Zenginlik ve Bolluk

Din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda zenginlik her devirde güç ve itibarın simgesi olmuş ve insanların yaşamları boyunca genellikle birinci dereceden hedefleri arasında yer almıştır. Bunun sebeplerinden biri, iman etmeyen insanların çoğu zaman ancak zengin oldukları takdirde gerçek anlamda mutlu olabileceklerini düşünmeleridir. Bu kişiler sahip olduklarını ancak bu yolla güvence altına alabileceklerini, rahatlığı, huzuru ve hoşlarına giden güzellikleri de bu şekilde elde edebileceklerini zannederler. Dolayısıyla tüm ömürlerini mal-mülk edinme, para biriktirme ve isabetli yatırımlar yapma gayreti içinde geçirirler. Öte yandan, bir gün biteceği, tükeneceği endişesi ile sahip oldukları bu malları, eşyaları kullanmaktan, paraları harcamaktan olabildiğince kaçınır, servetlerinin kalıcı olması için her yöntemi uygularlar.

Ancak dünya şartlarında ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın sahip olunan zenginlik insanın ruhunda beklendiği gibi bir zevk oluşturmaz. Bazı alanlarda kişiye konfor sağlasa da, kusurlarla, eksiklerle dolu dünya şartlarında yaşanan zenginlik de ancak buna uygun bir çizgidedir. Nitekim "dünya" kelimesi Arapça'daki "deniy" kelimesinden türemiştir. Bu kelime ise alçak, düşük, basit, değersiz gibi anlamlara gelmektedir.

"Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün"
(İnsan Suresi, 20)

Allah'ın dünyayı bu şekilde eksik, kusurlu ve geçici gibi sıfatlarla yaratmasının bir hikmeti de, insanların cennetteki güzelliklerin değerini daha iyi takdir edebilmelerini sağlamak olabilir. Bunu şöyle bir örnek üzerinde düşünebiliriz: Çocukluğundan itibaren yoksulluk içinde yaşayan bir kişi, son derece görkemli eşyaların olduğu, paha biçilmez güzellikte sanat eserlerinin yer aldığı, nadide yiyeceklerden oluşan ikramların sunulduğu, değerli taşlarla bezenerek süslenmiş bir mekana davet edilse, karşılaştığı bu ortamın güzelliğinden çok etkilenecek, büyük bir coşku duyacaktır. Kuşkusuz kişinin aldığı bu zevk ve duyduğu heyecan çocukluğundan itibaren bu ortamda yaşayan bir kişiye nazaran çok daha fazla olacaktır. Bizim dünyadaki konumumuz da bir anlamda bu yokluk ve yoksulluk içindeki kişinin durumuna benzetilebilir. Ancak burada belirtmek gerekir ki, dünyadaki en zengin kişi dahi, cennet koşulları göz önünde bulundurulduğunda fakir bir kişidir. Kaldı ki insan dünya şartlarında bu zenginliğe de gerçek anlamda hiçbir zaman sahip olamaz. Çünkü dünyanın en zengin kişisi de olsa sonunda birkaç metre beze sarılarak toprağa gömülecek, böylece sahip olduğu herşeyi, tüm servetini geride bırakacaktır. Allah bir ayette dünyadaki nimetlerin geçiciliğini şöyle bildirmektedir:

Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)

Cennet ortamında sunulan zenginlik dünya şartlarının aksine insanların gönüllerince yaşayacakları, hiçbir zaman bitme, tükenme endişesi duymayacakları ebedi bir zenginliktir. Nitekim Kuran'da bildirilen "Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün" (İnsan Suresi, 20) ayetiyle cennetteki bu zenginliğe dikkat çekilmiştir.
İncil'de de cennet özelliği olarak bolluk tarif edilmektedir:
Sizde olanı verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. (Luka, 6. bölüm, 38)
Cennetteki zenginlik, Allah'ın sonsuz güzellikteki sanatının tecellilerini ve göz kamaştıran büyük bir ihtişamı kapsayan, en üst estetik özellikleri ve uyumu sunan bir zenginliktir. Ve tüm bu güzellikler müminlerin istek ve tutkularına en çok hitap eden şekliyle sunulmaktadır. Çünkü zenginlik ancak bu şekilde güzelliklere dönüştüğü takdirde insanın ruhuna zevk veren bir anlam kazanır.

İlerleyen sayfalarda "Cennet Mekanlarının Güzelliği" başlığı altında yer alan pek çok hadis, aynı zamanda cennetteki zenginliği de vurgulamaktadır. Çünkü bu mekanların güzelliği, estetik olmalarının yanı sıra süslemeler için kullanılan malzemelerin çok değerli olmalarından da kaynaklanmaktadır. Bir hadiste Peygamberimiz (sav), cennetin nelerden inşa edildiğini soran bir kişiye şöyle cevap vermiştir:

Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferandır... [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

Hatırda tutulması gereken bir diğer nokta ise; cennet ehli için vaat edilen zenginliğin sınırı olmayan, bitme, tükenme endişesinin yaşanmadığı bollukta olmasıdır.

Cennet Hazineleri:

Hadislerde bahsi geçen hazineler de cennetteki muhteşem zenginliği vurgular. Bu zenginliği düşünürken bunun çok kudretli, mülkünün sonu olmayan Allah'ın bir eseri ve tecellisi olduğu, Rabbimiz'in kullarından dilediğine bu nimetleri verdiği unutulmamalıdır. Peygamber Efendimiz (sav) bu gerçeği şu sözleriyle hatırlatmıştır:

Sana, arşın altından, cennet hazinelerinden bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin: "La havle vela kuvvete İlla Billah" (Allah'tan başka ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır.) O zaman Allah buyurur ki: "Kulum teslim oldu ve selamet buldu." [Ramuz el-Ehadis-1, s. 166/3]

"Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok."
(Sad Suresi, 54)

Dünyadaki zenginlik tıpkı insanın sahip olduğu diğer herşey gibi geçici ve sonludur. Bir insan ne kadar zengin olursa olsun bu varlığı birkaç on yılla sınırlıdır. Bundan daha fazlasına herşeyden önce insanın kendi ömrü yetmez. Bu yüzden de iman etmeyen kimselerin dünyada en büyük hedeflerinden birini oluşturan, onların hırslı bir karaktere bürünmelerine neden olan zenginlik tutkusu çok kısa sürer. İncil'de de dünya servetinin geçici olduğu, asıl kalıcı olanın ise cennetteki hazineler olduğu ve bu nedenle iman edenlerin ahiret için çaba göstermeleri gerektiği yazılıdır:

Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak. (Matta, 6. bölüm, 19-21)

Öte yandan söz konusu olan ne kadar büyük bir zenginlik olsa da gerektiğinde buna bir değer biçebilmek, sonucu rakamlarla ifade edebilmek mümkündür. Oysa cennet nimetleri paha biçilemez güzelliğe ve niteliklere sahiptir. Ve Allah'ın razı olduğu kullarına hesapsız olarak sunulurlar. Allah Kuran'da, "Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok." (Sad Suresi, 54) ayetiyle cennet nimetlerinin bu özelliklerini bildirmiştir. Başka bir ayette ise Allah, "Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler)." (Vakıa Suresi, 33) buyurarak cennetteki yiyeceklerin de aynı özelliğe sahip olduklarını bildirir. Allah'ın bildirdiği gibi cennet nimetleri için tükenme, eksilme, kaybolma söz konusu olmaz. Bu nimetler cennet ehline sürekli olarak verilir. Cennet hazineleri kuşkusuz, Allah'ın iman eden kullarına cennette sunacağı nimetlerdendir. Tüm mülkün sahibi Allah, cenneti için seçtiği kullarına bu hazineleri hesapsızca, sonsuza kadar verecektir.

Cennetteki Mülkün Genişliği:

Mülkün, zenginliğin hesapsızca bol olması cennete has bir özelliktir. Peygamberimiz (sav) hadislerinde, cennetteki mülkün çokluğu ile ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır:

Ehli cennetin en aşağı dereceli olanının cennetteki mülkünü temaşası (seyretmesi, gezmesi) iki bin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 113/8]

Eğer cennette olan şeylerden bir tırnaklık miktar görünseydi yer ile gök arasını süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp bileziklerini gösterseydi, Güneş'in yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi Güneş'in ışığını bastırırdı. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10096]

"İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."
(Zuhruf Suresi, 72)

Hadiste de dikkat çekildiği gibi cennetteki nimetlerin çok az bir kısmı bile dünya ölçüleriyle kıyaslandığında çok muazzam büyüklükleri ifade etmektedir. Yukarıdaki hadislerden birinde bileziklerin yıldızlardan daha parlak ışıklı oldukları belirtilerek göz kamaştırıcılığına dikkat çekilirken bir başka hadiste ise cennet ehlinin takılarının dirseklere kadar olmasına dikkat çekilerek, yine buradaki bolluk vurgulanmaktadır:

Ehli cennetin ziynetleri, abdest suyunun eriştiği abdest yerlerini bulur. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 247/7]

Kıymetli Taşların ve Madenlerin Bolluğu:

Allah, Kuran'da bildirdiği "Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler." (Vakıa Suresi, 15) ve "Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler..." (Fatır Suresi, 33) ayetleriyle cennette çeşitli mücevherler ve kıymetli taşların varlığına dikkat çeker. Cennetle ilgili olarak Kuran'da ve hadislerde bahsi geçen mücevherler, insanlık tarihinde hep zenginlik ve ihtişamın sembolü olmuştur. Çok kıymetli olan bu mücevherler nadir rastlanan güzelliğe sahiptirler. Elmas, inci, yakut, altın, gümüş gibi ziynetler tüm insanların ittifakla beğendikleri, bunlarla süslenmiş eşyaları görmekten zevk aldıkları güzelliklerdir.

Cennet nimeti olarak inciden bahsedilen hadislerden birkaçı şöyledir:

Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

... Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garble (Batı) şark(Doğu) arasını aydınlatır... Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasını aydınlatır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 99/8]

İnci cennetteki nimetlerin nadide değerlerini vurgulamak açısından önemli bir örnektir. İncinin çıkarılabilmesi için, tehlikeli denizlerde derinlere çok sayıda dalış yapılması gerekir. Üstelik çok sayıda toplanan istiridyenin az bir kısmında bu değerli ziynete rastlanır. Bu küçük taşın güzelliğinin yanında ona değer katan başka bir özellikte yukarıda anlattığımız gibi büyük zahmetler sonucunda elde edilmesidir.

Dünyada elde etmek için çok fazla zaman, emek ve harcama gerektiren bu değerli taş ahirette bol miktarlarda bulunacaktır. Oldukça değerli, ender bulunan bir güzelliğin bol olması, kuşkusuz insanın ruhunda farklı bir heyecan oluşturacaktır. Ayrıca ayetlerde bildirilen cennet nimetleri bizim hayalimizin çok ötesinde güzelliklere sahip olabilirler. Hadislerde de "doğu ile batı arasını aydınlatacak parlaklıkta bir inci"den bahsedilirken biz böyle bir bir incinin parlaklığını, çarpıcılığını tam olarak hayalimizde canlandıramayabiliriz.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt