İslami Soru Bankası 16 ( Ahiret Hayatı )

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
©VuSLaT

AHİRET HAYATI

Kıyamet günü

Sual: Bazıları kıyamete inanmıyor. Hepsi bu dünyadadır diyorlar. Kıyamet hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP
Kıyamet günü vardır. O gün, elbette gelecektir. O gün; gökler parçalanacak, yıldızlar dağılacak, yeryüzü ve dağlar, parça parça olacaktır ve yok olacaklardır. Kur'an-ı Kerim, bunları haber veriyor.

Kıyamette, bütün mahluklar, yok olup, tekrar yaratılacak, herkes mezardan kalkacaktır. Allahü teâlâ, çürümüş, toz olmuş kemikleri yine diriltecektir. O gün, terazi kurulacak, herkesin hesap defterleri uçarak, iyilere sağ taraflarından, fenalara sol taraflarından gelecektir. Cehennem üzerindeki sırat köprüsünden geçilecek, iyiler geçip Cennete gidecek, Cehennemlikler, Cehenneme düşecektir.

Bu bildirdiklerimiz, olmıyacak şeyler değildir. Muhbir-i sadık [doğru haber veren] Muhammed aleyhisselam haber verdiği için, hemen kabul etmek, inanmak gerekir. Hayâle kapılarak şüpheye düşmemelidir.

Allahü teâlâ, (Resulümün getirdiklerini alınız!) yani, her söylediğine inanınız! buyuruyor. (Haşr 7)

Kıyamette, peygamberler, âlimler, şehidler, salihler, Kur'an-ı kerim okuyanlar ve daha başkaları şefaat edecektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(1- Kur'an-ı kerim okuyanlar, 2- Peygamberiniz, 3- Akrabalar, 4- Emanete riayet edenler, 5- Din kardeşleriniz şefaat eder.) [Deylemî]

1- Kur'an-ı kerimi tecvid ile, teganni etmeden sırf Allah rızası için okuyanlar şefaat eder.

2- Peygamber efendimiz, büyük şefaatçidir. (Büyük günah işliyenlere şefaat edeceğim) buyurdu. (Tirmizî)

3- Şefaat yetkisi verilen akrabalar, yakınlarına şefaat eder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Şehid, ev halkından 70 kişiye şefaat eder.) [Beyhekî]

4- Emanete riayet eden salih müslümanlar da şefaat eder.

5- Din kardeşlerimizden, kendisine şefaat yetkisi verilenler, arkadaşlarına, tanıdıklarına şefaat eder.

İtikadı düzgün olan müslümanlar şefaate kavuşur. Bazı bid'at fırkaları şefaate kavuşamazlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Şefaatime inanmıyan ona kavuşamaz.) [Şira]

(Ehl-i beytimi sevenlere şefaat edeceğim) [Hatib]

(Eshabıma dil uzatanlardan başka, her mümine şefaat ederim) [Deylemî]

Kâfirler, hesaptan sonra, Cehenneme girecek, Cehennemde ve azabda ebedi kalacaklardır. Müminler, Cennette ve Cennet nimetlerinde sonsuz olarak kalacaklardır.

Günahı, sevabından çok olan müminlerin, Cehenneme girip, günahlarına karşılık, bir müddet azab görmeleri caiz ise de, bunlar, Cehennemde sonsuz kalmıyacaklardır. Kalbinde zerre kadar iman olan bir kimse, Cehennemde sonsuz kalmıyacak, rahmet-i ilahiyyeye kavuşarak Cennete girecektir.

Kıyamet alametleri

Sual: Bin yılından sonra ahir zaman olduğu söyleniyor. Bu ne demektir?

CEVAP
Kıyamet kopacağı zaman, dünya, bugünkü yörüngesinden çıkıp, başka bir yörüngeye girecek, daha sonra dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak, taş taş üstünde kalmıyacak, apartmanlar, gökdelenler, saraylar yıkılacaktır. Madden böyle viran olduğu gibi manen de, iman yönünden de viran olacaktır.

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, ahir zaman peygamberidir. Yani bin dört yüz seneden beri ahir zamandayız. Hicretin bin yılından sonra birçok küçük alametler belirmiştir. Bazı alametler belli olmuştur. Küçük alametlerden yirmisi şöyle:

1- Emanete riayet kalkar.

2- Kötüler, aşağı kimseler, iş başına geçer, söz sahibi olur.

3- İçki çok içilir.

4- Zekât verilmez.

5- Hanıma uyup, anneye isyan edilir.

6- Erkekler ipek giyer.

7- Zararından korunmak için insanlara müdara edilir.

8- Gençler fâsık olur.

9- Daha önce yaşamış âlimler cahillikle suçlanır.

10- Tefecilik, faiz aşikare olur.

11- Bilgin veya âlim denilenlerde, zerre kadar iman olmaz.

12- İslâma uymak ayıp sayılır.

13- Herkese iyilik eden müslüman ahmak sayılır.

14- İslâma uymak, ateşi elde tutmak gibi zor olur.

15- Mescidlerde, toplantılarda fâsıkların sesi yükselir.

16- Cihad terkedilir.

17- Bid'atler yayılır.

18- Günaha teşvik artar

19- İyiliğe mani olunur.

20- Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker kalkar.

21- Cansızlar da konuşur.

22- Komşuluk kötüleşir.

23- Cimrilik artar.

Bu alametlerin çoğu çıktığına göre ahir zamanda olduğumuz meydandadır.

Ahir zamanda İslâmiyete uymanın, ateşi elde tutmak gibi zor olacağı hadis-i şerifle bildirilmiştir. Müslümanlığa uyanlar hor görülecek, herkese iyilik edenler ahmak sayılacaktır. Peygamber aleyhisselama Kıyametin ne zaman kopacağı suâl edildiği zaman buyurdu ki: (Veled-i zina çoğalır. Mal sahiblerine tazim olunur. Mescidlerde fâsıkların sesi yükselir. Kötülük ehli, iyilik ehline üstün çıkar.)

İbni Ömer hazretleri, bazı alametler zuhur edince dine daha çok sarılmak icabettiğini

bildirmektedir. Bunlardan onu şöyle:

1- Büyükler, küçüklere acımaz, küçükler de büyükleri saymaz.

2- İyilik tavsiye edilmez, kötülük men edilmez.

3- Âlimler ilmi, para karşılığı öğretir.

4- Evlad, ana-babasına kin güder.

5- Kerem sahibleri azalır.

6- Dünya menfaati için din alet edilir.

7- Binalar yükselip heva-i nefse uyulur.

8- Akrabalık münasebetleri zayıflayıp kopar.

9- İltimas, rüşvet ve tefecilik çoğalır.

10- Zengin aziz tutulur.

Küçük alametler
[Kıyametin kopması ile ilgili küçük alametlerle ilgili hadis-i şeriflerden bazılarını bildiriyoruz:]

(Erkekler azalır, kadınlar çoğalır, zina artar.) [Buharî]

(Çalgı her yere yayılır, zaptiye, gammaz ve gıybetçi çoğalır.) [Beyhekî]

(Tehıyyet-ül-mescid namazı kılınmaz olur.) [Taberânî]

(İlim kalkar, cehalet, anarşi ve ölüm çoğalır.) [İbni Mace]

(İşler, ehli olmıyana verilir.) [Buharî]

(Ulema, halkın istediği yönde fetva verip, helala haram, harama helal derler; Kur'anı ticarete, menfaate alet ederler.) [Deylemî]

(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olur!) [Tirmizî]

(Sadıklar yalanlanır, yalancılar kabul görür. Eminler hain, hainler emin sayılır.) [İ.Ahmed]

(Kur'an-ı kerim çalgı aletlerinden okunur. Tecvid ile, güzel okuyanlar dinlenmeyip, musiki ile şarkı gibi okuyanlar dinlenir.) [Tergib-üs-salât]

(İnsanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünecekler, helalını, haramını düşünmiyeceklerdir.) [R.Nasıhin]

(Sadece tanıdıklara selam verilir. Sıla-i rahm kalkar ve yalancı şahidler ve yazarlar çoğalır.) [Hakim]

(Zengine malı için tazim edilir, fuhuş yayılır, *** çoğalır. Alış-verişte hile yapılır, büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmez. Kurtlar, kuzu postuna bürünür. O zamanda en iyi kimse, müdahim olandır.) [Hakim]

{Müdahim, kimseye karışmayıp, kendi işine bakandır}

(Bir camide binden fazla kişi namaz kılacak, fakat, içlerinde bir tane mümin bulunmıyacaktır.) [Deylemî]

(İzinsiz ticaret yapılmaz.) [Müslim]

(“Keşke şu kabirdeki ben olsaydım” denmedikçe kıyamet kopmaz.) [Müslim]

(Kötü iyi, iyi kötü gösterilmedikçe, kıyamet kopmaz.) [Haraiti]

(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buharî]

(Lutilik mubah sayılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemî]

(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemî]

(Şerliler, kötüler dünyaya hakim olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Tirmizî]

(Kur'an-ı kerim kaldırılmadan kıyamet kopmaz.) [Ebu Nuaym]

(Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Yahudilerin gizlendiği taş ve ağaç, “Yahudi arkamda gel öldür” diyecektir.) [Müslim]

(Vahşi hayvanlar, insanlarla konuşmadıkça kıyamet kopmaz.) [Tirmizî]

(Allaha inanan kaldığı müddetçe kıyamet kopmaz.) [Müslim]

(Kıyamet, yalnız kötüler üzerine kopar.) [Buharî]

Kıyamet ne zaman kopacak
Sual: Kıyâmet ne zaman ve nasıl kopacaktır?
CEVAP

Kıyâmetin ne zaman kopacağı bildirilmemiş, (Onu ancak Allah bilir) buyurulmuştur. (A’râf 187, Ahzâb 63)

Kıyâmetin kopmasına yakın çeşitli alâmetler çıkacaktır. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:

(Rabbinin bazı âyetleri [alâmetleri] geldiği gün, önce îmân etmemiş veya îmânında hayır kazanmamış olana, [o günkü] îmânı fayda vermez.) [En’âm 158]

Hadîs-i şerîfte, bazı alâmetlerin ne olduğu şöyle bildirilmektedir:

(Şu üç şey ortaya çıkınca, îmân etmemiş veya îmânından hayır kazanmamış olana, îmânı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, deccâl ve dâbbet-ül-arz.) [Tirmizî]

Kıyâmet koparken, dünya, şimdiki yörüngesinden çıkıp, başka bir yörüngeye girer, daha sonra dağlar hallaç pamuğu gibi atılır, taş taş üstünde kalmaz, apartmanlar, gökdelenler, köşkler yıkılır. Her yer maddî ve ma’nevî olarak virân olur.

Kıyâmetin ne zaman kopacağı belli değil ise de, birçok alâmetleri çıkmıştır. On büyük alâmet çıkmadıkça Kıyâmet kopmıyacağını Peygamber efendimiz bildirmiştir.

On büyük alâmet
Müslim’deki Hadîs-i Şerîfte, şu on alâmetin çıkacağı bildirilmiştir:



1- Mehdî gelecek:

Babası Abdullah, annesi Âmine’dir.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Mehdî’nin başı hizâsında bir bulut olacak, buluttan bir melek, “Bu Mehdî’dir, sözünü dinleyin” diyecektir.) [Ebû Nuaym]

(Ehl-i beytimden bir zât yeryüzüne hâkim olmadıkça kıyâmet kopmaz. Onun alnı açıktır, kemer burunludur. Yeryüzü zulümle dolu iken, o, dünyayı adâletle doldurur. İdâresi yedi yıl sürer.) [Müslim]



2- Deccâl gelecek:

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Deccâl çıkar, tanrı olduğunu söyler. Onun tanrı olduğuna inananın îmânı gider.) [İ.E.Şeybe]



3- Hz. Îsâ gökten inecek:

Kur’ân-ı kerîmde buyuruluyor ki:

(Allahın Resûlü Meryem oğlu Îsâ’yı öldürdük dedikleri için Yahûdîleri la’netledik. Onlar Îsâ’yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine Îsâ gibi gösterildi.) [Nisâ 157]

Hz.Îsâ göğe kaldırılmıştır. (Nisâ 158)

(Elbette o [Hz.Îsâ’nın Kıyâmete yakın gökten inmesi], Kıyâmetin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyiniz!) [Zuhruf 61, Beydâvî]

Hadîs-i şerîflerde de buyuruldu ki:

(Meryem’in oğlu İsa, âdil bir hakem olarak iner, haçı parçalar, domuzu öldürür [yasaklar], kin, nefret ve haset ortadan kalkar.) [Müslim]

(İsâ aleyhisselâm, inince, her yerde sükûn, emniyet meydana gelir. Öyle ki aslanla deve, kurtla kuzu serbestçe dolaşır, çocuklar yılanlarla oynar.) [Ebû Dâvüd]



4- Dâbbet-ül-arz çıkacak:

Bu husûsta birçok Hadîs-i Şerîf vardır. Bir tanesinin meâli şöyle:

(Dâbbe-tül arz, Mûsâ’nın âsâsı ile mü’mine dokunur, alnına “Cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman’ın mührü ile vurur, “Cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur.) [Tirmizî, Ferâid]

Bu hayvandan Kur’ân-ı kerîmde de bahsedilmektedir. (Neml 82)



5- Ye’cûc ve Me’cûc çıkacak:

Kur’ân-ı kerîmde buyuruluyor ki:

(Ye’cûc ve Me’cûc, set yıkılıp her tepeden akın ederler.) [Enbiyâ 96]

Hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki:

(Ye’cûc ve Me’cûc, Kıyâmetin ilk alâmetlerindendir.) [İbni Cerîr]



6- Duman çıkacak:

Kur’ân-ı kerîmde buyuruluyor ki:

(Gökten bir duman çıkacağı günü gözetle!) [Duhân 10]

Hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki:

(Duhânın [dumanın] te’siri mü’mine nezle gibi gelir, kâfire ise çok şiddetlidir.) [Ebû Dâvüd]



7- Güneş batıdan doğacak:

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Güneş batıdan doğmadıkça Kıyâmet kopmaz. O zaman herkes îmân ederse de fayda vermez.) [Buhârî, Müslim]



8- Ateş çıkacaktır.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Hicâz’dan çıkan ateş, Basra’daki develerin boyunlarını aydınlatır.) [Müslim]



9- Doğu, Batı ve Arabistan’da ay tutulacak ve yer batması olacaktır. (B.Ârifîn)



10- Kâ’be yıkılacaktır.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Habeşli biri Kâ’be’yi tahrip edecektir. Onu şu anda siyah elleri ile Kâ’be’nin taşlarını bir bir söker hâlde görüyorum.) [Buhârî, Müslim]

Saçma te’viller
Sual: Bazı kimseler, Kıyâmetin büyük alâmetlerinden olan güneşin batıdan doğmasını, İslâmiyetin batıdan yayılacağı şeklinde te’vil ediyorlar. Dâbbet-ül-arzın ise, Aids hastalığının virüsü olduğunu söylüyorlar. Böyle te’vil câiz midir?

CEVAP

Kur’ân-ı kerîmin açık, meşhur manâlarını değiştirenler, bâtınî denilen sapık bir fırka mensupları idi.

Bunlar, Kur’ân-ı kerîmin açık manâlarına inanmayıp, kendilerine göre başka manâlar çıkarırlar, (Kur’ânın zâhir ve bâtın manâları vardır, bâtın, yanî iç manâsı lâzımdır. Cevizin kabuğu değil, içi işe yarar) diyerek, dînin emirlerini bozmaya çalışırlar.

(Tarîkat-ı Muhammediyye) ve (Akâid-î Nesefî) şerhinde böyle kimselerin müslümanlıktan çıktığı bildirilmektedir. Bu iki kitapta bildirilen fetvâ şöyle:

(Kur’ân-ı kerîmin âyetlerine, kelimelerin açık, meşhur manâları verilir. Bu manâları değiştirerek bâtınîlere uyanlar kâfir olur.)

Bunlar gibi Kur’ân-ı kerîm te’vil edilirse, ortada din diye bir şey kalmaz. Namaz, oruç, zekât te’vil edilerek ortadan kaldırılır!..

Güneşin batıdan doğması

Kur’ân-ı kerîmde, meâlen buyuruluyor ki:

(Rabbinin ba’zı âyetleri [alâmetleri] geldiği gün, îmân etmemiş veya îmânında hayır kazanmamış olana, [o günkü] îmânı fayda vermez.) [En’âm 158]

Bir hadîs-i şerîfte, bazı alâmetlerden üçü şöyle açıklanmaktadır:

(Şu üç şey ortaya çıkınca, îmân etmemiş veya îmânından hayır kazanmamış olana, imânı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, deccâl ve dâbbet-ül-arz.) [Tirmizî]

Başka bir hadîs-i şerîfte on alâmet bildirilmiştir. Konumuzla ilgili bir hadîs-i şerîfin meâli şöyle:

(Güneş batıdan doğmadıkça, Kıyâmet kopmaz. O zaman herkes îmân ederse de fayda vermez.) [Buhârî, Müslim]

Avrupa müslüman olunca, îmân fayda vermez mi? Ne saçma te’vil...

Güneşin batıdan doğması aklen de, ilmen de mümkündür. Te’vile ihtiyaç yoktur. Dinsizler anlayamaz diye zoraki te’vile gitmeye ihtiyaç yoktur.

Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarır. Başka yörüngeye girer. Dönüşü değişince, güneş batıdan doğmuş olarak görülür.

Aids hastalığına, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen hayvan olduğunu söylemek kadar saçma bir şey olmaz. Dînî konuda şahsî görüşün, tahminin yeri olmaz.

(Kötü kadınlar çoğalıp, zinâ yayılınca, daha önce görülmemiş bulaşıcı hastalıklara mâruz kalınır) meâlindeki hadîs-i şerîf için de, Aids diyenler çıkmıştır. Bu hadîs-i şerîfte bildirilen hastalık, Aids olabilir de, olmayabilir de. Kesin konuşulmamalıdır! Yarın daha başka hastalıklar da çıkabilir.

Dâbbet-ül-arz’ın, aynı zamanda konuşan bir hayvan olduğu Kur’ân-ı kerîmde de bildirilmektedir:

(O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyâmet alâmetleri zuhur edince], onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin bir îmân etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsîr-i Kurtubî]

Hayvan konuşabilir mi?
Bu hayvanın konuşması aklen de câizdir. Çünkü Allahü teâlâ hayvana konuşma sıfatı vermeye kâdirdir. (Sevâb-ül kelâm fî akâid-il islâm)

Dâbbet-ül-arz hakkında birçok hadîs-i şerîf vardır. (Ferâid-ül fevâid), (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubî), (Megaribüz zaman) ve (El kavlül muhtasar fî alâmâtil Mehdil muntazar) isimli kitaplardaki hadîs-i şerîflerden birkaçı şöyle:

(Dâbbet-ül arz’ın deve ayağı gibi dört ayağı ve kuş gibi kanatları vardır. Başı öküz başına, kulağı fil kulağına, kuyruğu ise, koç kuyruğuna benzer.)

(Dâbbet-ül arz, âsâ-i Mûsâ ile mü’mine dokunur, alnına “Cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, mührü Süleymanı vurur, “Cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur.)

(İnsanlar, bu hayvandan kaçarlar. Kimi ondan korkarak namaza durur. Hayvan bunun yanına gelir, “Ey kişi şimdi mi namaz kılıyorsun” diyerek yüzünü damgalar. Böylece mü’minler kâfirlerden ayırt edilerek tanınır.)

(Mehdî Çin’e gider, orada evlenir ve bir oğlu olur. Bu son doğan çocuk olur, ondan sonra kısırlık yayılır, doğum olmaz. Böylece halk tükenir.)

Cennet-Cehennem şimdi vardır

Sual: Sunucu Cenk Bey, radyodaki konuşmasında "Bugün Cennet ve Cehennem yoktur. Bunlar ahirette olacaktır." dedi. Şimdi Cennet ve Cehennem yok mudur?

CEVAP
Bir artistin sözüyle mevcut olan Cennet ve Cehenneme yok denmez. Her müslüman bilir ki, ilk insan ve bütün insanların babası olan Hz. Âdem, yıllarca Cennette yaşadı. Yasak ağaçtan yiyince, dünyaya indirildi. Bu hususta Kur'an-ı kerimde birçok ayet-i kerime vardır. Mesela Bekara suresinin 35 ve 36, Araf suresinin 17. ayet-i kerimesinden 27. ayet-i kerimesine kadar. Taha suresinin 117-119. ayet-i kerimeleri bu hususlardan bahsetmektedir. Kur'an-ı kerimde ayrıca müminler için Cennetin, kâfirler için de Cehennemin hazır vaziyette beklediği bildiriliyor:

(Takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan Cennete koşun.) [A.İmran 133]

(Kâfirler için hazırlanmış olan Cehennem ateşinden sakının!) [A.İmran 131]

Peygamber efendimiz de, Miraca gidince, Cennet ve Cehennemi de gezdi. Gördüğü şeyleri anlattı. Bunlardan birkaçı şöyle:

(Cennete girdim. İnciden kubbeler gördüm.) [Müslim]

(Miraca çıktığım zaman Cennetin kapısı üzerinde "Sadakanın sevabı on, ödünç vereninki ise on sekiz mislidir." yazılı olduğunu gördüm.) [İbni Mace]

(Miracda Cehenneme baktım. Kokmuş leşler yiyenler gördüm. Bunların kim olduğunu sordum. Cebrail aleyhisselam, "Bunlar, gıybet etmek suretiyle insanların etlerini yiyenlerdir" dedi.) [İ. Ahmed]

Hesaba hazırlanmak

Allahü teâlâ yegane mülk ve kudret sahibidir. Nasıl istiyorsa öyle yapar.

Cennet müminler için ebedi mükâfat yeri, Cehennem de kâfirler için ebedi ceza yeridir. Cennet, hatıra, hayâle gelmiyen nimetlerle doludur. Cehennem de, akıl almayacak azablarla doludur. Mükâfat ve azablar bir hâl işidir. Yaşanmadıkça anlatılamaz. Nasreddin Hoca ağaçtan düşer. "Oy bacağım" diye feryat ettiğini görenler gelip, "Hoca ne var da bağırıyorsun? Hani bir şeyin yok" derler. Hoca merhum da, "Kardeşim sen ağaçtan hiç düştün mü?" der. Ağaçtan düşmeyenler, o acıyı hissedemezler.

Mükâfat ve ceza büyük olduğu için sorgu-suâl işi de büyük olacaktır. Allahü teâlâ, (Salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hatta hatıra gelmiyen, hayâl edilemiyen nimetler hazırladım) buyuruyor. (Müslim)

Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki: (Artık onlar için yaptıklarına mükâfat olarak göz aydınlatıcı ne nimetler saklandığını [hazırlandığı] hiç kimse [Hatta melekler ve peygamberler bile] bilemez.) [Secde 17 Bedavi]

Cehennem Azabı
Cehennem azabının şiddeti de çeşitli ayet-i kerimelerle bildirilmiştir. Böyle büyük mükâfat ve büyük ceza için elbette büyük imtihan olacak ve ince şeyler sorulacaktır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan da cezasını görecektir) [Zilzal 7,8]

Ahırette hiç kimseye zulmedilmiyecektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Rabbin kullarına zulmedici değildir) [Fussilet 46]

Haksızlık yapılmıyacak ama, mükâfat verilirken de bol bol ihsan edilecektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Şüphesiz Allah, zerre kadar haksızlık etmez. Zerre kadar bir iyiliğin sevabını da kat kat artırır, kendinden de büyük mükâfat verir.) [Nisa 40]

İlkokul imtihanı ile üniversite imtihanı aynı olmadığı gibi, her fakültenin imtihanı da farklıdır. Çöpçülük imtihanında da fizikten, cebirden sorulmaz. Kuyumculardaki küçük terazilerde küçük ağırlıklar tartılır. Ona niçin beş on kiloyu tartmadın diye sorulmaz. Kırk elli tonluk büyük basküllere, kantarlara da niye beş-on gramı tartmadın diye sorulmaz. Herkes gücüne göre imtihana tabi tutulur. Herkese ne nimet verilmişse, onun hesabı sorulur. Amaya göz nimetinden sorulmaz. Dilsize dilden sorulmaz. Başbakanın mesuliyeti ile odacınınki farklıdır. Âlim ile cahilinki de farklıdır. Dağda, ormanda veya demirperde gerisinde yaşayıp da müslümanlığı duymıyanlar, hesaba çekilmiyecektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Kendilerine peygamber gönderilenlere ve gönderilen peygamberlere de elbette hesap soracağız.) [Araf 6]

[İnsanlara peygamberlere tabi olup olmadıkları, peygamberlere de tebliğ vazifesini ne derece yaptıkları sorulacaktır. (Beydavi)]

Azabdan kurtulanlar
Bir millete peygamber gönderilmemişse, yahut bir millet peygamberi duymamışsa cezalandırılmayacaktır. Kur'an-ı kerimde mealen, (Biz, peygamber göndererek bildirmeden önce azab yapıcı değiliz) buyuruluyor. (İsra 15)

Peygamber gönderilenlere, müslümanlığı duyanlara mutlaka hesap sorulacaktır. Kur'an-ı kerimde mealen, (Rabbin hakkı için, onların hepsine yaptıklarının hesabını elbette soracağız) buyuruluyor. (Hicr 92-3)

Her insanda bulunan kiramen katibin melekleri, insanların yaptığı bütün işlerin resmini çekmekte, her anını filme almaktadır. İnsanların yapacağı işleri Allahü teâlâ ezelde bildiği için levh-i mahfuza da kaydetmiştir. En ufak bir yanlışlık ve haksızlık olmıyacaktır. Kur'an-ı kerimde mealen, (Hiç kimseyi gücünün yettiğinden fazlası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır. Hiç kimse haksızlığa uğratılmaz) [Müminun 62]

Milyarlarca insanın hesabı çok kısa bir zamanda yapılacaktır. Kur'an-ı kerimde "Vallahü seriulhisab" ifadeleri geçmektedir. (Allah, hesabı çok çabuk görür) demektir.

Herkes hesaba hazırlanmalıdır!

Hesaba çekilmek
Sual: Kıyamette hesaba çekilen herkes sıkıntıya maruz kalacak mı?

CEVAP
Hesaba çekilen herkes sıkıntı görür. Sorgusuz suâlsiz cennete girmeye çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kıyamette hesaba çekilen, helak olmuştur.) [Buharî]

(Hesaba çekilen azab görmüş olur.) [Bezzar]

Sorgusuz suâlsiz Cennete girmek kolay mı? Herkes mutlaka hesaba çekilmiyecek mi? Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kıyamette herkes, şu dört suâle cevap vermedikçe hesabdan kurtulamaz:

1- Ömrünü nasıl geçirdi?

2- İlmi ile nasıl amel etti?

3- Malını nereden, nasıl kazandı, nereye harcetti?

4- Bedenini nerede yordu?) [Tirmizî]

Ancak hesabı çok kolay geçenler de olacaktır. Mesela (Sen falanca mısın?) diye sorulacak, sonra bekletmeden Cennete konacaktır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Osmanın şefaati ile hepsi Cehennemlik olan yetmiş bin kişi, sorgusuz suâlsiz Cennete girecektir.) [İbni Asakir]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Kulumla ahdim vardır. Namazlarını vaktinde, eksiksiz kılarsa, ona azab etmem ve onu hesabsız [sorgusuz suâlsiz] Cennete koyarım.) [Hakim]

(Kıyamet günü insanlar hesaba çekilirken, bir münadi üç defa "Allahtan alacağı olanlar, kalksın ve Cennete girsin" diye seslenir. Bunu duyanlar, "Allahtan alacaklı olanlar kimler ki?" derler. "İnsanları affedenlerdir" denir. Bunun üzerine binlerce kişi ayağa kalkar, sorgusuz suâlsiz Cennete girerler.) [Taberânî]

Salih müslüman olan, hesaba çekilmeden sorgusuz suâlsiz Cennete girer. O hâlde iyi bir müslüman olmaya çalışmalıdır!

Kendimizi tanımak

Sual: Bir kimse, kendisinin Cennete gidip gitmiyeceğini bilebilir mi?

CEVAP
Genel olarak müslüman kimse, iman ile ölür. İman ile ölen de, ya doğrudan doğruya, yahut günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete gider. İstisna olarak da pek az kimseye kötü bir hayat yaşadığı hâlde, son zamanlarda yaptığı iyi ameller sebebiyle imanla gitmek nasib olur. Bunun tersi de mümkündür. Yani salih amel işliyen bir kimse, son zamanlarda sapıtıp maazallah imansız ölebilir.

Genel olarak, insan nasıl yaşarsa öyle ölür. Yani müslüman olarak yaşıyan, müslüman olarak ölür. O hâlde salih amel işlemeye çalışmalıyız. İyi bir insan olup olmadığımızı, bizimle münasabeti olan salih kimseler daha iyi bilir. (O, iyi bir insan değil) diyorlarsa, iyi olmadığımız açıktır. Eğer, (O, iyi bir insandır) diyorlarsa, iyi olduğumuz anlaşılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kendisinin iyi mi kötü mü olduğunu anlamak istiyen, salih olan komşularının kendisi hakkında ne dediklerini öğrensin! "İyi kimse" diyorlarsa, Allah indinde de iyi olduğunu anlasın!)[Şira]

Cennetten Cehennemi seyretme
Sual: Öldükten sonraki dirilmeye, Cennete, Cehenneme inanmıyan, müslümanlara gerici diyen dinsizlerin, Cehennemde nasıl azab çektiklerini ahirette görme imkanı var mıdır?

CEVAP
Elbette vardır. Mutaffifin suresinde iman edenlerin, kâfirlerin çektikleri azabları gülerek seyredeceklerini bildiren ayet-i kerimelerin tefsirinde Hz. Kab buyuruyor ki:

(Cennetten, Cehennemi seyretme imkanı vardır. Bir mümin, Cehennemdeki düşmanını görmek istese, [hemen önüne gelir, bir televizyon gibi] düşmanına yapılan azabları görerek sevinir.) [Tibyan]

Kâfir Cennete girmez
Sual: Yazar, kendi gibi ateş ehli yazarlardan da destek alarak, (Allaha inanıp barışa yönelik hizmetler veren herkes, ister yahudi, ister hıristiyan olsun Cennete girecektir.) diyor.

CEVAP
Cennete yalnız müslüman olanlar girer. Hud suresi 16. ve Tevbe suresi 17. ayet-i kerimelerinde, gayrı müslimlerin iyi amellerinin hiç fayda vermiyeceği, Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkları için Cehennemde sonsuz kalacakları bildirilmektedir. İyi işlere, ibâdetlere sevab verilebilmesi için düzgün iman sahibi bir müslüman olmak şarttır. (Kitab-üt-tevhid)

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Ey iman edenler,yahudileri de, hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardandır. Allah, [gayrı müslimleri dost edinerek kendilerine] zulmeden kavme hidayet etmez.) [Maide 51]

(Eğer Ehl-i kitap [Kur'ana ve Muhammed aleyhisselama] iman edip [kötülükten] sakınsaydı, günahlarını örter, nimetleri bol cennetlere koyardık.) [Maide 65]

(İman edenlere en şiddetli düşmanlık edenler yahudi ve müşriklerdir) [Maide 82]

(Hak din yalnız İslâmdır.) [Al-i İmran 19]

(İslâm dininden başka din istiyenlerin, dinlerini Allah kabul etmez. Bunlar ahırette en büyük zarara uğrayacaklardır.) [Al-i İmran 85]

(Ey Resulüm, de ki, Eğer Allahı seviyorsanız, bana tabi olun!) [A.İmran 31]

[Ehl-i kitap] ("Yahudi ve hıristiyanlar hariç hiç kimse Cennete girmeyecek" dediler. O iddia, onların kuruntusudur. Onlara de ki "Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.") [Bekara 111]

(Kendi dinlerine uymadıkça, yahudilerle hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar.) [Bekara 120]

(İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allahı bir tanıyan hanif, doğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.) [Al-i İmran 67]

Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Isa da her peygamber gibi müslüman idi. Hz. Musaya ve Hz. Isaya o zaman inanan kimseler de müslüman idi. Şimdiki yahudi ve hıristiyanlar, Muhammed aleyhisselama inanmadıkça, yani müslüman olmadıkça ebedi Cehennemliktir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Cennete ancak müslüman olan girer.) [Buharî, Müslim]

(Beni duyup da Peygamber olduğumu kabul etmiyen yahudi ve hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.)[Hakim]

Cehennemin bulunduğu yer
Sual: Cehennem şimdi mevcut mudur, yoksa kıyamet koptuktan sonra mı yaratılacaktır? Şimdi mevcutsa nerededir? Kâfirler hep aynı yerde mi azab görecektir?

CEVAP
Bazı kimseler; şimdi cehennemin olmadığını, kıyamet günü yaratılacağını sanıyorlar. Halbuki cennet ve cehennem şimdi mevcuttur. Bazı kimseler de sadece bir cehennemin bulunduğunu, herkesin orada azap göreceğini söylüyorlar. Halbuki cehennem yedi tabakadır, kafirler durumuna göre tabakaların birinde azap görecektir.

Feraid-ül fevaid kitabında buyuruluyor ki:

Cehennem yedi tabakadır. Birbirinin altındadırlar. Her tabakanın ateşi, üstündekinden daha şiddetlidir. Günahı affedilmemiş olan müminler; birinci tabakada günahları miktarı yanıp, sonra cehennemden çıkarılarak cennete götürüleceklerdir.

Diğer altı tabakada çeşitli kâfirler sonsuz yanacaklardır. Azabı en şiddetli olan yedinci tabakasında münafıklar yanacaktır. Bunlar, dilleri ile İslâmiyeti, övüp, kalbleri ile inanmayan, ikiyüzlü kâfirlerdir. Kâfirlerin bedenleri yanıp kül olunca, tekrar yaratılarak tekrar yanacaklar, sonsuz olarak böyle azap göreceklerdir.

Cennet ve cehennem şimdi mevcuttur. Bazı âlimlere göre, cehennemin nerede olduğu kesin bilinmemektedir. Bazılarına göre, yedi kat yerin altındadır. Arz küresi, güneş ve bütün yıldızlar birinci sema [gök] içinde olduklarına göre, yeryüzünün neresinde olursak olalım, yedi kat yerin altında sema vardır. Cehennemin yedi kat semadan birisinde bulunduğu anlaşılmaktadır. [İslâm Ahlâkı]

Soğuk cehennem de vardır
Bazı kimseler de, ateşten yaratılan şeytanın, cehennemde azap göreceğini kabul etmiyorlar. Hâşâ Alllahı, şeytana azap vermekten aciz olduğunu sanıyorlar. Kitaplarda bildiriliyor ki:

Cehennemin bir bölümüne Zemherir denir. Yani soğuk cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. İmansızlara bir soğuk, bir sıcak, sonra soğuk, sonra sıcak cehenneme atılarak şiddetli azap yapılacaktır. (Feraid-ül fevaid)

Cehennemde soğuk Zemherir azaplarının bulunduğu, İmam-ı Gazalî hazretlerinin Kimya-i Saadet ve başka kitaplarında da bildirilmektedir. İlk insan topraktan yaratıldı. Diğer insanların bedenleri toprak maddelerinden meydana geldi. Fakat insan, et ve kemiktir, toprak değildir. Cin de böyledir. Ateş ve havadan meydana gelmişse de, ateş ve hava değildir. Şeytan da ateş ve havadan yaratılmışsa da ateş ve hava değildir. (Akâm-il-Mercân)

Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur. Âciz değildir. Şeytana soğuk cehennemde de, sıcak cehennemde de azap eder. Demir testere demiri kestiği gibi, ateş de ateşi yakar. Allahü teâlâ için hiçbir güçlük yoktur. Cehennem ateşi o kadar şiddetlidir ki, dünyaya bir kıvılcım gelse, her şeyi yakıp kül eder.

Bugün fen ilmine vâkıf olanlar, cisimlerin elementlerden meydana geldiğini bilir. Mesela, yanıcı hidrojen gazı ile yakıcı oksijen gazının terkibiyle su meydana gelmektedir. Su ise, kendini meydana getiren oksijen ve hidrojene hiç benzememektedir. İnsan topraktan, cin ve şeytan da ateş ve havadan yaratıldığı hâlde, yaratılış maddelerine benzemez.

Kısacası Allahü teâlâ, zâlimlerin cezasını vermekten âciz değildir. Soğukla cezalandırdığı gibi, ateşle veya başka bir şeyle de cezalandırır. Cehennemde azap sadece ateşle değildir. Çeşitli azap şekilleri vardır.

Cinniler Cennete Girecek mi?
Sual: Cinleri inkâr eden kâfir olur mu? Cinler de Cennete girecek midir?

CEVAP
Cinler, çeşitli şekillere girebilecek kabiliyettedir. Müslümanları ve kâfirleri vardır. Dîne uymakla mükelleftirler. Varlıkları, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerle sâbittir. İnkâr eden kâfir olur. Kur’ân-ı kerîmde buyuruluyor ki:

(Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.) [Zâriyât 56]

(Cehennemi insan ve cinlerle dolduracağım.) [Hûd 119, Secde 13]

(Hani, cinnîlerden bir grubu, Kur’ân-ı kerîmi dinlemek üzere sana sevketmiştik.) [Ahkâf 29]

İbni Mes’ûd hazretleri bildiriyor:

“Bir gece Resûlullah, bizimle beraberken aramızdan kayboldu. Her yeri aradık, bulamadık. O geceyi endîşe içinde geçirdik. Sabah olunca, Hirâ tarafından gelirken gördük. “Yâ Resûlallah, sizi aradık” dedik. (Bana cinlerden bir da’vetçi geldi. Onunla beraber gittim. Onlara Kur’ân-ı kerîm okudum) buyurdu.” (Tefsîr-i Kurtubî)

Bir hadîs-i şerîfte de, (Ezân okurken sesini yükselt! Çünkü, ezân okuyanın sesini işiten bütün insan ve cinler, Kıyâmette ona şâhitlik ederler) buyuruldu. (Buhârî)

Cinlerin kâfirleri, bütün âlimlere göre, Cehenneme gidecektir. Mü’min cinler hakkında ise, değişik kaviller vardır:

1- İnsanlar gibi muamele görecektir.

2- Cehenneme girmiyecek, fakat toprak olacaktır.

3- Cennetin “Rabad” denilen yerindedir. Dünyadakinin tersine; insanlar onları gördüğü hâlde, onlar insanları göremiyecektir.

Cinler def’alarca Peygamber efendimizin huzûru şerîflerine gelip kendisini dinlemişlerdir. Resûlullah onlara, (Rahmân) sûresini tebliğ niyetiyle okumuştur. (Ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi ni’metini inkâr edebilirsiniz) ifâdesi bulunan âyet-i kerîmeden sonra, (Rabbimizin hiçbir ni’metini inkâr etmeyiz, ey Rabbimiz sana hamdolsun) demişlerdi. Bu sûre, onların da dînî emîr ve yasaklarla mükellef olduğuna delâlet eder. Çünkü bu sûre, “Sekaleyn”e [insan ve cinne] hitap etmektedir. Kur’ân-ı kerîm âyetleri ve hadîs-i şerîfler; onların da, mükâfât ve cezâ için haşr edileceklerine delâlet etmekte, mü’minlerinin Cennete, kâfirlerinin de Cehenneme gidecekleri anlaşılmaktadır.

İmâm-ı Buhârî buyuruyor ki: Cin sûresinin (Hakîkaten biz, hidâyet rehberi olan Kur’ân-ı kerîmi dinleyince, O’na îmân ettik. Rabbine îmân eden, bahs’tan ve rehak’tan korkmaz) meâlindeki 13. âyet-i kerîmesindeki “bahs”, mükâfâtın eksik verilmesi; “rehak” da hak etmediği cezâyı görmek, demektir. Bu âyet-i kerîme, onların iyiliklerine karşılık mükâfâtlarının eksiksiz verileceğine ve günâhlarına karşı fazladan cezâ görmeyeceklerine delâlet eder. (Avn-ül-mürîd)

Cennet Şarabı

Sual: Okuduğum bir gazetede, Cennette şarap içilecekmiş, biz de dünyada içelim diye dalga geçiliyor. Çok üzüldüm.

CEVAP
Kötü gazeteleri okumazsanız, oradaki kötü yazıları görmez ve üzülmezsiniz. Kur'an-ı kerimde Cennet ehli için, orda, (Tertemiz şarap içerler) buyuruluyor. (İnsan 21)

Cennet ehline verilecek "Şeraben tahura" diye buyurulan "Temiz şarap"tan maksat, temiz bir içecektir. Türkçe şurup, meşrubat denebilir. Alkollü olan şarap ile, rakı ile bir alakası yoktur. Kur'an-ı kerimde alkollü şarabın haram olduğu bildiriliyor. (Maide 90)

Ömer Hayyamın rubailerinin çoğu din ile alay mahiyetindedir. Kasıtlı olarak söylediği (Tanrı Cennette şarap içeceksin der, aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?) mısraları bu kabildendir.

Kâfir çocukları

Sual: Kâfirlerin küçükken ölen çocukları Cennete girecek midir?

CEVAP
Kâfirlerin akıl-baliğ olmadan önce ölen çocuklarının, Cennete girip girmiyeceklerini, İslâm âlimleri yedi şekilde bildirmişlerdir:

1- Bazı âlimler, bu hususta susmuşlar, hiçbir şey söylememişlerdir.

2- Akıl-baliğ olmadan ölen kâfir çocukları, Cennete girer. Çünkü İslâm fıtratı üzerine doğmuştur, günahsızdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar.) [Buharî]

(Cennette İbrahim aleyhisselamın etrafında çocuklar dolaşır. Bunların içinde müşriklerin küçükken ölen çocukları da bulunur.) [Buharî]

3- Kâfir çocukları Cennete girer, fakat müminlere hizmetçi olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Rabbimden, küçükken ölen müşrik çocuklarının Cennette müminlere hizmet etmelerini istedim. Rabbim de kabul etti.) [Hakim-i Tirmizî]

4- Ana-babalarına tabi olur. Ana-babasından biri, Cennete giderse Cennete gider. İkisi de Cehenneme giderse, çocukları da Cehenneme gider. Hz. Aişe validemiz anlatır: Resulullah efendimize dedim ki:

- Müşriklerin küçükken ölen çocuklarının ahiretteki durumu nedir?

- Babalarına tabidirler.

- Hiçbir amel işlemeden nasıl babalarına tabi olur?

- Onların ne amel işliyeceklerini Allah elbette bilir. (Ebu Dâvud)

Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kız çocuğunu diri diri gömen de, gömülen çocuk da Cehennemdedir.) [Ebu Dâvud]

5- Kâfirlerin çocukları, akıl-baliğ olsaydı, mümin veya kâfir olacaktı. Bu ise ilm-i ilahide bilindiğine göre, büyüyünce ne olacaksa hüküm de ona göredir. Yani kâfir olacaklar Cehenneme, müslüman olacaklar ise Cennete gideceklerdir. Peygamber efendimize, küçük yaşta ölen müşrik çocuklarının durumu suâl edildiğinde buyurdu ki:

(Akıl-baliğ olsalardı, ne amel işliyeceklerini Allah elbette bilir.) [Buharî]

6- Bazı âlimler, "Cennete de, Cehenneme de girmez. Araf denilen bir yerde kalır" demişlerdir. Fakat burası da devamlı değildir. Çünkü Kıyamette Cennet ile Cehennemden başka yer yoktur.

7- Cennete gitmek için imanlı olmak, Cehennemde ebedi kalmak için de imansız olmak şarttır. Kâfirlerin çocukları ne imanlı, ne de imansızdır. Bunlar yok olacaktır.

Dağda, ormanda, mağarada veya çölde yaşayıp da dinden haberi olmıyan kimseler de, imanlı olmadıkları için Cennete girmezler. Allahı, Cenneti, Cehennemi duymadığı ve inkar etmediği için Cehenneme de girmezler. Dirildikten sonra hesaba çekilip, varsa günahları kadar mahşer yerinde azab çekeceklerdir. Herkesin hakkı verildikten sonra, bütün hayvanlar gibi, bunlar da yok edilecekler, bir yerde sonsuz kalmıyacaklardır. (Mektubat-ı Rabbanî, Feraid-ül fevaid, Tac)

Dağda, çölde yaşayıp da Peygamberleri işitmemiş olana "Şahik-ul-cebel" denir. Bunlar mazurdur. Peygamber gelmemiş hükmündedir. Bunların, peygamberlere inanmaları, emrolunmadı. Bunlar için Kur'an-ı kerimin (İsra) suresinin on beşinci ayetinde, (Peygamber göndermeden önce, azab yapmayız) buyuruldu. (İsbat-ün-nübüvve)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:

(Bazı âlimler, insanların akıl ile Allahü teâlânın varlığını, birliğini bilmelerinin geretiğini bildirdiler. Allahü teâlâ, aklı, hakkı bâtıldan ayırmak için yaratmışsa da, akla hak yol bildirilmedikçe akıl, bunu yalnız başına bulamaz. Peygamberleri duymamış kimse, ahirette kabahati kadar mahşer yerinde azab görecek, herkesin hakkı verildikten sonra, bütün hayvanlar gibi yok edilecektir.) [C.1, m.259]

Mizan haktır, gerçektir
Sual: Kıyamet günü, ameller terazi ile nasıl tartılır?

CEVAP
Kıyamet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir (Mizan), bir ölçü aleti, bir terazi vardır. Yer ve gök bir gözüne sığar. Sevap gözü, parlak olup, Arşın sağında Cennet tarafındadır. Günah tarafı, karanlık olup, Aşrın solunda, Cehennem tarafındadır. Dünyada yapılan işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada şekil alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünya terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar, hafif tarafı aşağı iner denildi. Âlimlerin bir kısmına göre, çeşitli teraziler olacaktır. Âlimlerin birçoğu da, (Terazilerin kaç tane ve nasıl oldukları dinde açık bildirilmedi, bunları düşünmemelidir) buyurdular.

İmanı olmayanlar, yani bütün kâfirler, ölünce sonsuz cehenneme gidecek ve orada sonsuz kalacaktır. İmanlı olanların sevapları, günahları tartılacaktır. Sevabı fazla gelenler cennete gidecek ve orada sonsuz kalacaktır. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:

(Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. O zaman hiç kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan her işi, bir hardal tanesi kadar da olsa, adalet terazisine getiririz. Herkesin hesabını görmeye yeteriz.) [Enbiya 47]

(Kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, onlara gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!) [Araf 6]

(Yaptıkları her şeyi kendilerine bir bir anlatacağız; çünkü onlardan uzak değiliz.) [Araf 7]

(Kıyamet günü kurulacak mizan haktır, gerçektir. Tartıda sevapları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.) [Araf 8]

(Sevapları tartıda hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.) [Araf 9]

(Her insan ölümü tadacaktır. Kıyamet günü, ecirleriniz size mutlaka ödenecektir. Cehennem ateşinden uzaklaştırılıp cennete sokulan kimse artık kurtulmuştur.) [A.İmran 185]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Adem oğlu kıyâmette getirilir ve mizanın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek tayin edilir. Eğer mizanı ağır gelirse, vazifeli melek,. "Filan kimse bundan sonra ebedi olarak kurtulmuştur.” der. Mizanı hafif gelirse, melek "Falan kimse de kaybetmiştir" der. ) [Ebû Nuaym]

(Kulun Kıyâmette ilk hesaba çekileceği ameli namazdır. Eğer o düzgün çıkarsa, diğer amelleri de düzgün olur. Eğer o bozuk çıkarsa diğer amelleri de bozuk olur.) [Taberânî]

Haşrolurken
Sual: Kıyamet günü insanlar haşrolurken herkes karışık mı olacak, yoksa aynı günahı işliyenler birlikte mi olacaklardır?

CEVAP
Kur'an-ı kerimde (Hepiniz bölük bölük gelirsiniz.) buyurulmaktadır. (Nebe 18)

Peygamber efendimize bu ayet-i kerimenin manası sorulmuş, O da uzun şekilde açıklamıştır. İnsanların yaptığı amellere göre çeşitli şekillerde haşrolunacağı bildirilmiştir. Hadis-i şerifin sonunda buyuruluyor ki:

(Maymun suretinde olanlar koğuculuk edenlerdir. Hınzır şeklinde olanlar haram yiyenlerdir. Başı üstü sürünenler, riba yiyenlerdir. Körler, hüküm verirken haksızlık edenlerdir. Dilsiz ve sağır olanlar, amellerini beğenenlerdir. Dilleri göğüslerine sarkık olanlar, işleri sözlerine uymıyan âlimlerdir. El ve ayakları kesik olanlar, komşularını incitenlerdir. Pis kokulu olarak gelenler, içki içen ve zina eden ve zekât vermiyenlerdir. Katrandan elbise giyenler, insanlara karşı büyüklenip kibirlenenlerdir. Allah hepsinden korusun!) [Tibyan]

Daha başka şekillerde de hesap yerine gidileceği bildirilmiştir. Akıllı kimse, hiçbir günahı küçük görmemeli, hepsinden kaçmalıdır.

Günaha bağımlılık
Günah işliyen kâfir olmaz. Fakat her günah insanı küfre sürükler. Bir günaha müptela olanın, yeni tabirle bağımlılık kazanan kimsenin, o günahı bırakması çok zor olur. Artık o kimse o günahı, günah gibi görmez. Günah işlediği için suçu ona buna yüklemeye çalışır. İşlediği günahlara kılıf arar. Günaha alışmak, o günahı günah olmaktan çıkarmaz.

İçkiye müptela olan kimsenin, tedavi neticesinde, içkiden zor kurtulduğu bir gerçektir. Uyuşturucu kullananların durumu da böyledir. Bunlardan birine yakalanan kimse, kolay kolay kurtulamaz. Az bir şeyden zarar olmaz diyerek başlanıyor, büyük felaketlere maruz kalınıyor. Kötü alışkanlıklara elini veren kolunu alamıyor. Kumara, zina ve livataya alışmak da böyle tehlikelidir. Sigaraya, hatta çaya bile alışan kolay kolay bırakamıyor.

Herkese günah işleten ruhu değil, nefsidir. Her insanın nefs-i emmaresi kâfirdir. Kâfir olan nefsimiz, hep günah işlemek ister. Nefsine hakim olan, günahtan kendini alıkor. Kendi rızası ile üç defa livata yaptıranın, alışıp kadın gibi, bu işi istiyeceği hadis-i şerif ile bildirilmiştir. Bu işe alışan kimse, (Ben erkeğim ama ruhum kadın) derse, nefsine, şeytana uymuş olur. Hangi sebeple olursa olsun, bu işi yapan ve yaptıran lânetlenmiştir. Derhal tevbe etmelidir! Cenab-ı Hak, tevbe edenlerin tevbesini kabul eder.

Kötü alışkanlıklara, günahlara müptela olma işlerine daha çok çevrenin etkisi büyüktür. Çevreyi değiştirmeli, iyi insanlarla beraber olmalı, her haramdan kaçmaya çalışmalı ve bilhassa namazı asla aksatmamalıdır. Çünkü cenab-ı Hak, (Namaz insanı fahşa ve münkerden, [yani her türlü kötülükten] alıkor) buyuruyor.

Salih kimselerin kontrolü altında namaza devam eden kimse, her türlü kötü alışkanlıktan kurtulur, tertemiz insan olur.

Hz. Mehdi ve Deccal

Sual: Hz. Mehdinin ve Deccalın çoktan gelip geçtiği söyleniyor. Bunların alametleri nelerdir? Hz. İsa da ikinci defa gelmiş midir?

CEVAP
Şimdi değil, her devirde cahil kimseler, bazı şahıslara Mehdi demişlerdir. Hatta dengesi bozuk bazı kimseler kendilerine Mehdi demişlerse de, Hz. Mehdinin hadis-i şerifle bildirilip ehli olan âlimlerce açıklanan birçok alametleri vardır. İbni Hacer-i Mekki hazretlerinin (Alamat-i Mehdi), İmam-ı Süyutî hazretlerinin (El-bürhan) ve İmam-ı Şaranî hazretlerinin (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi) kitaplarında iki yüze yakın alameti bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kıyamet kopmadan önce, Allahü teâlâ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken, onun zamanında adaletle dolar.) [Tirmizî]

(Yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mümin, ikisi kâfir idi. Mümin olan Zülkarneyn ile Süleyman aleyhisselam idi. Kâfir olan ikisi de, Nemrud ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak, benim evladımdan biri yeryüzüne malik olacaktır.) [İ.Süyuti]

(Eshab-ı Kehf, Hz. Mehdinin yardımcıları olacak ve İsa aleyhisselam bunun zamanında gökten inecektir. İsa aleyhisselam, Deccal ile harb ederken, Hz. Mehdi, onunla beraber olacaktır. Bunun hükümdarlığı zamanında, her zamankinin aksine olarak ve hesabların tersine olarak, Ramazan-ı şerifin 14. günü güneş ve ilk gecesinde ay tutulacaktır.) [İ.Süyuti]

(Mehdinin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek, "Bu Mehdidir, sözünü dinleyiniz" diyecektir.) [Ebu Nuaym]

İmam-ı Rabbanî hazretleri de bu hadis-i şerifleri naklettikten sonra buyuruyor ki:

(O hâlde insaf etsinler ki, bu alametler, [cahillerin Mehdi zannettikleri kimselerde ve] o ölen adamda var mıdır, yok mudur?) [Mektubat c. 2. m.67]

Yine İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:

(Hz. Mehdi hükumet sürdüğü zaman, dini yayarken ve sünneti diriltirken, bid'at işlemeye alışmış olan Medinedeki âlim, bid'atı güzel sandığı ve ibâdet olarak yaptığı için Hz. Mehdinin emirlerine şaşarak "Bu adam bizim dinimizi yok etti" diyecektir. Hz. Mehdi bu âlimi öldürecektir.) [C.1, m.255]

Deccal Öldürülecektir
Hz. İsa, Hz. Mehdi ve Deccal hakkındaki hadis-i şeriflerden bazıları da şöyle:

(Mehdi benim soyumdan gelecektir.) [İbni Mace]

(Mehdi gelince daha önce görülmemiş bir bereket olacak, ümmetim rahat edecektir.) [İbni Ebi Şeybe]

(İsa, evlatlarımdan Mehdinin arkasında namaz kılacaktır.) [İbni Hacer-i Mekki]

(Gaflete düşmemek için Deccalın bazı alametlerini bildiriyorum. Boyu kısa, ayakları çarpık, saçları kıvırcık, bir gözü sakattır.) [Ebu Dâvud]

(Deccal, Mekke ve Medine hariç her yere girer.) [Buharî, Müslim]

(Deccal çıkınca, ilah olduğunu söyler. Onu tasdik edenin imanı gider, sevabı yok olur. Onu yalanlıyanın da geçmiş günahlarına ceza verilmez.) [İ Ebi Şeybe]

(Ademden, Kıyamete kadar Deccaldan büyük fitne yoktur.) [Müslim]

(Deccal çıktıktan sonra, İsa aleyhisselam inip Deccalı öldürecektir.) [Müslim]

(İsa aleyhisselam inince Deccalı öldürecektir.) [Ebu Dâvud]

(Sizin için Deccaldan daha çok sapık imamlardan korkuyorum.) [İ.Ahmed]

(İsa aleyhisselam, Deccalı öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz.) [Müslim]

(İsa aleyhisselam benim yanıma gömülecektir.) [Tirmizî]

Kütüb-i sitteden Buharî, Müslim, Ebu Dâvud, İbni Mace, Tirmizî ve diğer hadis âlimlerinin bildirdikleri bu hadis-i şerifleri ve Ehl-i sünnet âlimlerinin açıklamalarını akıl ve iman sahibi hiç kimse inkar edemez. Tevil etmek de dinimize aykırıdır. Herkes dinin hükümlerini tevil etmeye kalkarsa ortada din diye bir şey kalmaz. Bu kadar açık deliller karşısında, Hz. Mehdinin ve Deccalın gelip geçtiğini söylemek büyük cahillik veya büyük taassup olur. Hz. Mehdi ve Deccal gelmiş olsaydı, Kıyamet de kopmuş olacaktı.

Hz. İsa ölmedi
Sual: Hz. İsa öldürüldü mü yoksa göğe mi kaldırıldı? Göğe kaldırıldıysa tekrar yere inecek midir?

CEVAP
İsa aleyhisselam öldürülmedi, göğe kaldırıldı. Allahü teâlâ, Nuh aleyhisselamı tufandan, İbrahim aleyhisselamı ateşten kurtardığı gibi, İsa aleyhisselamı da, yahudilerin elinden kurtarmış, Hz. İsaya ihanet ederek bulunduğu yeri haber veren, yahudi casusu bir münafık, Hz. İsaya benzeterek onu öldürtmüştür. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Yahudiler, İsa aleyhisselamı öldürmek için, tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların, hilekarlığa karşı ceza verenlerin, en güçlüsü, en hayırlısıdır.) [Al-i İmran 54]

(Allah buyurmuştu ki: Ey İsa, seni nezdime yükselteceğim) [A-i İmran 55]

(Allahın resulü Meryem oğlu İsayı öldürdük dedikleri için yahudileri lânetledik. Onlar İsayı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.) [Nisa 157]

(Doğrusu Allah onu [İsa aleyhisselamı] kendi nezdine kaldırmıştır.) [Nisa 158]

(Elbette o [İsa aleyhisselamın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyin.) [Zuhruf 61]

Hz. İsa Gökten İnecek

İsa aleyhisselamın gökten ineceğini bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:

(Deccal, çıktıktan [bir müddet] sonra, Allah, İsayı gönderecek, İsa aleyhisselam, Deccalı öldürecek, bundan sonra iki kişi arasında düşmanlık olmayacaktır.) [Müslim]

(İsa, gökten inince, İslâm için savaşacak, müslümanlardan başkası helak olacak, Deccal da helak olacaktır. Her yerde sükun, emniyet meydana gelecek. Öyle ki aslanla deve, kaplanla inek, kurtla kuzu serbestçe dolaşacak, çocuklar yılanlarla oynıyacaktır.) [Ebu Dâvud]

(İsa gelince, kin ve nefret ortadan kalkacaktır.) [Müslim]

(İsa, evlatlarımdan Mehdinin arkasında namaz kılacaktır.) [İ.Hacer-i Mekki]

(İsa, Deccalı öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz.) [Müslim]

(İsa, inince, evlenecek, bir oğlu olacak, kırk yıl kadar yaşayıp ölecek ve benim yanıma defnedilecektir.) [Tirmizî]

(Yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa, adil bir hakem olarak gökten inince, haçı kırar, domuzu öldürür, İslâmdan başkasını redderk, mal o kadar çok olur ki, kimse dönüp de bakmaz.) [Buharî] [Hadis-i şerifte geçen "Domuzu öldürür" demek "Domuz eti yemeyi yasaklar" demektir. Haçı kırar, yani Hıristiyanlığı kaldırır. Başka bir hadis-i şerifte (Mizmarları kırar) buyuruldu. Yani her çeşit çalgıyı yasak eder.]

Hz. İsanın Müjdesi
Sual: İncilde Peygamber efendimizin geleceği bildirilmiş midir?

CEVAP
Barnabas İncilinde, Hz. İsanın, son Peygamberin geleceğini, isminin [Muhammed ile aynı manadaki] Ahmed olacağını) bildirdiği açıkça yazılıdır. Bu husus, Kur'an-ı kerimde de bildirilmektedir:

(Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, benden önce gelmiş olan Tevratı tasdik eden, benden sonra gelecek ve ismi Ahmed olan bir Peygamberi müjdeliyen, size gönderilmiş bir Peygamberim" demişti. Ancak, o kendilerine apaçık delillerle [mucizelerle] gelince, bu apaçık bir sihirdir dediler) [Saf 6]

Gayrı müslimler, Peygamber efendimizin mucizelerine sihir dedikleri gibi, Hz. Musa ve Hz. İsanın mucizelerine de sihir demişlerdi.

Hz. İsa, peygamber olduğunu bildirince, yahudiler, mucize göstermesini istediler. "Bu hastayı iyileştir" dediler. O da mübarek elini sürünce hasta iyileşti. "Şu körün gözünü aç" dediler. O da mübarek elini sürünce gözleri açıldı. Baktılar dedikleri oluyor. Daha zor bir şey istediler. "Şu ölüleri dirilt" dediler.

Hz. İsa, duâ edince, istedikleri ölüler de dirildi. Daha zor bir şey aradılar. "Çamurdan bir kuş yap, memeli ve dişleri olsun, hayz görsün, yavru doğursun" dediler.

Hz. İsa, çamurdan yaptığı şekle üfürünce, bildirdikleri vasıfta bir hayvan [yarasa] meydana geldi. (Al-i İmran 4)

Hz. İsa beşikte konuştu ve çeşitli mucizeler gösterdi. Peygamber efendimizin de bin kadar mucizesi görüldü. Buna rağmen yahudiler ve diğer kâfirler "Bu bir sihir " diyerek inanmadılar.

Hz. İsa, son peygamber Muhammed aleyhisselamı müjdeleyince, havariler, Onun ümmetinin nasıl olacağını suâl ettiler. Hz. İsa da (Bizden sonra gelecek ümmet, âlim, hakim, takva ehli iyi insanlardır. Allahü teâlâdan gelen az rızka razı olacaklar. Allahü teâlâ da, onların az ameline razı olacaktır) buyurdu. Bu vasıfların hepsi Eshab-ı kiramda var idi. (Tibyan)

Hz. İsadan sonra

Sual: Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında peygamber gelmiş midir?

CEVAP
Hz. Ademden beri birçok peygamber geldiği kitaplarda yazılıdır. Bunlardan bin senede bir gelene (Resul) denir. Her asırda en az bir peygamber gelerek, Resullerin bildirdiği dinleri kuvvetlendirmişlerdir. Resullere tabi olan bu peygamberlere (Nebi) denir. Hz. İsadan sonra da nebiler gelmiştir. Mesela Hz. Yahya, İsa aleyhisselamla aynı senede doğmuştur. Hz. İsaya İncil inince, Hz. Yahya da Ona tabi olup İncilin hükümlerini bildirmiştir. Hz. İsadan sonra da nebiler [peygamberler] gelmiştir. Bunlardan üçünün hayatı, gazetemizin yayınlarından Peygamberler Tarihi Ansiklopedisinin 5. cildinde bildirilmiştir. Bunlar, Şemun, Circis ve Halid bin Sinandır. (Aleyhimüsselam)

Cennetin Büyüklüğü
Sual: Kafadan buluşlar yapmakla ün salan bir yazar, Cennetin bildiğimiz gezegenlerden birinde olacağını söylüyor. Böyle bir şey mümkün müdür?

CEVAP
Bugün bildiğimiz bütün yıldızlar ve gezegenler birinci kat semadadır. Semalar ise yedi kattır. Diğer katların ise bilinen bu semadan çok büyük olduğu bildirilmiştir. Cennet hakkında Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bilgi vardır. Cennetin genişliğinin yer ile göğün genişliği kadar olduğu Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. (Hadid 21)

Bu durumda Cennetin gezegenlerde olması mümkün değildir. Cennet daha yukarı semalardadır. (Deylemî)

Cenneti istemeli

Sual: Okuduğum muteber eserlerde "Cenneti istemem; Allahı görmek isterim." demenin caiz olmadığı, böyle söyliyenin küfre düşeceği bildiriliyor. Yunus Emre ve daha başka evliyanın böyle sözler söylediği görülüyor. Bunların izahı nasıldır?

CEVAP
Allahü teâlâ, Cenneti beğenmekte ve onu övmektedir. Bir kimsenin, övülen, beğenilen Cenneti, beğenmemesi, istememesi, Allahü teâlânın beğendiğini beğenmemek, Onun isteyin dediği şeyi istememek olur. Bu bakımdan Cenneti istememek caiz değildir.

Yunus Emre gibi Hak aşıklarının, vahdet-i vücuda mensup evliyanın sözleri ancak teville anlaşılır. Yunus Emre hazretleri diyor ki:



Cennet Cennet dedikleri,

Birkaç köşkle, birkaç huri

İsteyene ver sen anı.

Bana seni gerek seni.



Böyle sözleri tasavvuf sarhoşu bir velî söylerse, o zaman tevil edilir. Yunus Emre bu sözleriyle, (Ben yalnız Cennete gitmek niyetiyle değil, sırf senin rızan için ibâdet ediyorum.) demek istiyor. Zaten her müminin de, Allah rızası için ibâdet etmesi gerekir. Sadık kul, cenab-ı Hakka hep (Senin rızan, senin rızan) der. Bunun için aşık Yunus da (Bana seni gerek seni) diyor. Hallac-ı Mansurun (Enel Hak) demesi de böyle tevil edilir. Bu sözüyle (Ben yokum, Allah vardır.) demek istiyor.

Tasavvuf sarhoşluğu

Vecd ve hâl sahipleri, tasavvuf sarhoşluğu ile şuurlarını kaybettikleri zaman, sözlerinde ve işlerinde mazur olurlar. Tasavvuf sarhoşlarının dine uymıyan sözlerine ve işlerine, başkalarının uymaları caiz değildir. Kendileri günaha girmezlerse de, bunlara uyanlar günaha girer. (Merec-ül-bahreyn)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâyı istemek ve sevmek, ahıreti istemek ve sevmektir. Çünkü Allahü teâlâya kavuşmak, ahırette vâd edilmiştir ve Allahü teâlânın kulundan rızası, ahırette belli olacaktır. Hak teâlâ, ahıreti sever. Beğenilenden yüz çevirmek, sekrdir. Allahü teâlânın davet etmesine ve beğenmesine karşı gelmektir. Yunüs suresinin 25. ayetinde (Allahü teâlâ, Dar-üs-selama [cennete] çağırıyor) buyurmaktadır. Allahü teâlâ, ahırete çağırmaktadır. Ahıretten yüz çevirmek, Hak teâlâya karşı gelmek olur. Onun beğendiği şeyi ortadan kaldırmaya uğraşmak olur.

Cennetin ağaçları, nehirleri dünyada olanlara hiç benzemez. Bunlarla hiçbir ilgileri yoktur. Hatta, bunların zıttı, tersidir. Cennetin ağaçları, nehirleri ve orada olan herşey, dünyadaki ibâdetlerin, iyiliklerin sonuçları, meyveleridir.

Peygamber efendimiz buyurdu ki, (Cennette ağaç yoktur. Oraya çok ağaç dikiniz!) Oraya ağacı nasıl dikelim dediklerinde, (Tesbih, tahmid, temcid ve tehlil okuyarak) buyurdu. Yani (Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber) diyerek Cennete ağaç dikiniz, buyurdu.

Cennette bulunan herşey, dünyadaki ibâdetlerin, iyi işlerin neticeleridir. Allahü teâlânın kemallerinden herhangi biri, bu dünyada, iyi sözlerde ve iyi işlerde yerleştirilmiş olduğu gibi, bu kemalat, Cennette, lezzetler, nimetler perdesi altında meydana çıkar. Bunun içindir ki, oradaki lezzetleri, nimetleri Allahü teâlâ beğenir. Bunları tatmak, Cennette sonsuz kalmaya ve Allahü teâlâya kavuşmaya sebeb olur. [Müjdeci Mektublar 302]

Büyükler, Cenneti, Allahü teâlânın razı olduğu yer olduğundan ve Cenneti istiyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın gazab ettiği yer olduğu içindir. Yoksa, Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azab ve sıkıntı olduğu için değildir. Çünkü bu büyükler, sevgilinin yaptığı herşeyi güzel görür. Bunları kendilerinin, matlubu, maksadı bilirler.

Hayal edilmeyen nimetler

Sual: Bazı kimseler, bal yiyen baldan bıkar, cennet ne kadar güzel olsa da, insan bu nimetlere bıkar diyerek cennette monoton hayat olacağını zannediyorlar. Bu hususta açıklama yapar mısınız?

CEVAP

Bu çok yanlış bir düşüncedir. Cennette monoton hayat yoktur. Dinimiz, iki günü aynı olanın ziyanda olduğunu bildirir. Ahirette de her gün nimetler artacak, iki gün eşit olmayacaktır. Her gün aynı şeylerden farklı ve daha fazla zevkler alınacaktır. Yine her gün farklı şeylerle, faklı nimetlere karşılaşılacaktır. Allahın gücünden şüphe etmemelidir. İnsan, bilmediği şeyleri, bildiği şeylerle mukayese eder. Hâlbuki bilinmeyen şey, bilinen şeye kıyas edilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Dünya, mümine zindan gibidir.) [Müslim], (Dünya, ana rahmine göre cennet, cennete göre ise çöplük gibidir.) [M.Name]

Çöplükle cennet mukayese edilir mi? Ana rahmindeki bir çocuğun, nasıl ki, dünyaya gelip, çeşitli olaylara karşılaşacağını bilmesi mümkün değilse, cennete gidecek müminin de, orada kavuşacağı nimetleri bilmesi mümkün değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Cennette hiç kimsenin görmediği, işitmediği ve hayâl bile edemediği nimetler vardır.) [Müslim] , (Cennet nimetleri ile, dünyadakiler arasında yalnız isim benzerliği vardır.) [Beyhekî]

Rüya ile dünya hayatı bile mukayese edilmez. Rüyada gözlerimiz kapalı olduğu hâlde çok yerleri görürüz. Dilimiz oynamadığı hâlde konuşuruz. Yani görmemiz göz ile konuşmamız dil ile değildir. İşitmemiz kulak ile yürümemiz ayak ile değildir. Rüyada hükümdar olsak ne çıkar. Az sonra uyanınca, hayâl olduğu görülür. İşte dünya hayatı da, rüya gibidir. Asıl hayat olan ahirette hükümdar olmak gerekir. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. Nasıl ki, rüyadaki şeyleri bile dünyadaki nimetlerle mukayese etmek uygun değilse, dünyadaki şeyler de, cennetteki nimetlerle mukayese edilmez. Allahın sonsuz kudretine inananın, Onun bildirdiği her şeye inanması gerekir. Cenab-ı Hak, cennette sıkıntı olmayacağını, cennet ehline istedikleri her nimetin verileceğini bildiriyor. Cennet nimetleri yanında, dünya nimetleri, onların gölgesi, resmi gibi bile değildir. Ağacın resmi ile kendisi nasıl aynı şey değilse, cennet nimetleri yanında dünyadakiler de öyledir. Allahü teâlâ, dünyaya mahsus nimetleri, yoktan yarattığı gibi, ahirette de, hatıra, hayâle gelmeyen nimetleri yoktan yaratacaktır. Allah için güçlük olmaz. Cennette, üzüntü, sıkıntı yoktur. Birkaç âyet-i kerime meali:

(İyilik edenlere, en güzel mükâfat ve daha fazlası vardır. Yüzlerinde keder ve zilletten bir eser yoktur.) [[Yunus 26]

(Cennetin neresine bakarsanız bakın, bol nimet ve büyük saltanat görürsünüz.) [İnsan 20]

(Mümin olarak salih amel işleyeni, sıkıntısız güzel bir hayat içinde yaşatır, yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracağız.) [Nahl 97]

(İyi amellerinin mükâfatı olarak, insanları memnun edecek neler hazırlandığını hiç kimse bilemez.) [Secde 17]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, “Salihlere gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hatırına gelmeyen şeyler hazırladım” [Buhârî]

(Cennete giren ölmez, ebedî yaşar. Hep mutlu olur, üzülmez, ümitsizliğe düşmez, elbisesi eskimez ve gençliği gitmez.) [İbni Ebiddünya]

(Cennet ehli, hiç hastalanmaz ve yaşlanmaz; hiç üzülmez ve hep neşeli olur.) [Müslim]

(Cennetinki hariç, her nimet yok olur. Cehenneminki hariç, her kaygı kesilir.) [İbni Lâl]

(Ancak cennete giren rahata kavuşur.) [İ. Ahmed]

Nedir milletin bu mezhepsizlerden çektiği
Sual: Elimde (Doğumundan ölümüne kadar Hz. İsa) isimli doktora tezi olarak yazılmış bir kitap var. Kitapta yazar, “Hz. İsa ölmüştür, Mehdi ve Deccal diye bir şey yoktur. Bunlar birer hurafedir” diyor. Kitabı size gönderiyorum. Cevap verir misiniz?

CEVAP: Tam bozuk düzene uygun, bozuk bir kitap. Tam kıyamet alametlerinden biri. İslam âlimleri, ot veriyormuş gibi atı kandıranlara bile itimat etmezken, bu yazar, piyasada ne kadar kansız, sütü bozuk, mason, mezhepsiz varsa onları şahit olarak göstermiş. Halbuki namaz kılmayanların, açıktan günah işleyenlerin, tesettür düşmanlarının, mezhepsizlerin şahitlikleri kabul edilmez. Birkaç mezhepsiz, Hz. İsa öldü diye kitap yazmış, bu da, (Bak falanca da İsa öldü diyor) diyerek mezhepsizleri delil olarak gösteriyor. Mesela, ibni Teymiye, Ehli sünnetten ayrılarak Zahiriye mezhebine giren felsefeci ibni Hazm, Zeydi Şevkani, ibni Teymiyeci Alusi, mason Abduh, bu masonun çömezlerinden Reşit Rıza, Mahmut Şeltut, Mustafa. Meragi, S.Kutup, mucizeleri inkâr eden M. Hamidullah, süper mezhepsiz Elbani, Mason Ömer Rıza Doğrul, tesettürü inkâr eden Hüseyin Atay, düşük faize cevaz veren Süleyman Ateş ve benzerleri şahit gösterilmiştir.
Bunları okuyunca kıyametin alametlerini bildiren şu hadis-i şerifleri hatırladım:
(Ahir zamanda ilim kalkar, cehalet çoğalır.) [İbni Mace]

(Sadece tanıdıklara selam verilir. Sıla-i rahm kalkar ve yalancı şahidler ve yazarlar çoğalır.) [Hakim]

(Doğru söyleyenler yalanlanır, yalancılar kabul görür.) [İ.Ahmed]

(İşler, ehli olmayana verilir.) [Buharî]

(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olur!) [Tirmizî]

Yazar, “Hz. İsa ölmüştür, Mehdi ve Deccal diye bir şey yoktur. Bunlar birer hurafe ve mitolojidir” diyor.
İslam âlimlerinden hiç mi nakil yok denirse, göz boyamak için bazılarının ismi var ise de, teğet geçiyor, yani falanca âlim ölmedi diyorsa da, diyerek onun sözüne önem verilmiyor. Dört mezhep imamından, İmam-ı Gazali ve imam-ı Rabbaniden hiç nakil yok.

Bu konularda özel kitabı bulunan ibni Haceri Mekki hazretleri de, senet olarak değil, iki yerde tenkit edilerek ismi geçiyor. İbni Hacer-i Mekki hazretlerinin (Alamat-i Mehdi), İmam-ı Süyutî hazretlerinin (El-bürhan) ve İmam-ı Şaranî hazretlerinin (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi) kitaplarında iki yüze yakın, Hz. Mehdi’nin alameti bildirilmektedir. Bunları yok sayıp, hurafe demek, ilme ihanettir, kıyamet alametidir. Tefsirlere geçmeden önce, Nisa suresindeki iki âyetin mealine bakalım:

(Allahın resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük dedikleri için yahudileri, lânetledik. Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da, öldürülen kimse, kedilerine İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler tam bir kararsızlık içinde; bu konuda zandan başka hiçbir bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilâkis Allah İsa'yı kendi nezdine kaldırmıştır.) [Nisa 157-158]

Allahü teâlâ, bu âyetlerde Hz. İsa’nın öldürülmediğini kesin olarak bildiriyor. İleride gelecektir, kendi nezdinden maksat, göğe kaldırılmasıdır. Yoksa Allah mekandan münezzehtir, gökte değildir. Gökleri de o yaratmıştır. Yaratılan şey, yaratana mekan olamaz.

Hz. İsanın gökten inmesi

Bu iki âyette, Hz. İsa’nın öldürülmediği, göğe kaldırıldığı açıkça, tevile fırsat kalmayacak şekilde, bildirilmektedir. Mezhepsizler, bu iki âyeti görmezlikten geliyor ve şu âyetleri de tevil etmeye çalışıyorlar:

(Allah demişti ki: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacaktır.) [Al-i İmran 55].

(Elbette onun [İsa’nın kıyamete yakın gökten inmesi], kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyin.) [Zuhruf 61] [Aşağıda ki yazılarda bu âyetleri Ehl-i sünnet âlimlerinin nasıl tefsir ettikleri görülecektir.]

En iyi tefsir elbette Resulullah efendimizinkidir. Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:

(On alâmet çıkmadan kıyâmet kopmaz. Biri İsa’nın inmesidir.) [Müslim, E. Davud, Tirmizî, İ. Mâce,Nesai, İ.Ahmed,Taberani, İ.Hıbban, İ.Cerir] (Bu 9 muhaddisi inkâr eden mezhepsizlere ne denir)

(İsa, âdil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak,[Hıristiyanlığı kaldıracak] domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslâmdan başka şeyi kabul etmiyecektir.)

Ebu Hureyre der ki: "Nisa suresinin, (Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki, ölümünden önce onun [İsa'nın] hak peygamber olduğuna iman etmesin. Kıyamet gününde ise [İsâ] onlar aleyhine şâhitlik edecektir.) [mealindeki 159.] âyetini okuyun.) [Buhari Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]

(İsa, inecek, İslâmiyet yolunda savaşacaktır. Yeryüzünde sükun emniyet meydana gelecektir. O kadar ki aslan deveyle, kaplan inekle ve kurt kuzuyla serbestçe dolaşacak, çocuklar yılanlarla oynayacaktır. İsa kırk yıl, yaşadıktan sonra ölecektir.) [Ebu Dâvud]

(İsa benim yanıma gömülecektir.) [Tirmizî]

(İsa gelince Deccalı öldürür.) [Müslim, İ.Ahmed, Taberani, Ruyani, Ziya el makdisi]

(Bir ümmet ki başında Ben, sonunda İsa gelir. Allah onları hor etmez.) [Hâkim, Ebu Nuaym]

(Ne mutlu İsa indikten sonraki hayata...) [E.Nuaym]

(Ahir zamanda İsa indikten sonraki hayat ne güzeldir. Yağmur yağdırması için gökyüzüne, bitki bitirmesi için yeryüzüne izin verilir. Tohumu düz bir taşa ekersen yeşerir. Bir kişi aslanın yanından geçer aslan ona zarar vermez. Yılana basar da, onu sokmaz. İnsanlar arasında menfaat mücadelesi, karşılıklı haset ve kin olmaz.) [Ebû Said-en-Nakkaş]

Bu kadar hadis-i şerifi inkâr eden mezhepsizlerin dili kurusa yeri vardır.

Hz. İsa gökten inecektir

Önce kolay bulunması bakımından Tibyan tefsirine bakalım: Nisa suresinin 157 ve 158. Âyeti tefsir edilirken, Hz. İsa’nın öldürülmediği, asılmadığı, öldürülenin ona benzetildiği ve Hz. İsa’nın ref edildiği, yani göğe kaldırıldığı bildirilmektedir. (Tibyan c.1,s.365), Al-i imran suresinin 55. âyetinin tefsirinde ise şöyle buyuruluyor: (Hz. İsa diri olarak göğe kaldırıldı. Buhari ve Müslim’in rivâyet ettiği hadiste, Hz. İsa, kıyamete yakın yere inecek, peygamber efendimizin şeriati ile hükmedecek, Deccalı, domuzu öldürecek ve haçı kıracaktır. Yeryüzünde 7 sene, başka bir rivâyette 40 sene kalacak ve vefat ederek cenaze namazı kılınacaktır. 40 sene dünyada kaldığı ömrü olabilir. Göğe kaldırılmadan önce 33, gökten indikten sonra da 7 sene kalacaktır. Toplamı 40 tır. (Tibyan c.1, s.233), Zuhruf suresi 61. Âyetinin tefsirinde ise şöyle buyuruluyor: İsa aleyhisselamın inmesi kıyamet alametidir. (Tibyan c.4, s.137)

Türkçe meallerin en kıymetlisi kabul edilen Hasan Basri Çantay’ın mealinde, Nisa suresinin 157 ve 158. âyetinde diyor ki: Hz. İsa’nın öldürülmedi, asılmadı, öldürülen ona benzetildi ve Hz. İsa göğe kaldırıldı. Bu Celaleyn tefsirinden alınmıştır. (Kur’anı hakim ve meali kerim c.1, s150), Al-i imran suresinin 55. âyetinin tefsirinde ise diyor ki: (O zaman Allah, şöyle demişti: Seni öldürecek olan onlar değil, benim, seni kendime yükseltip kaldıracağım.) Dip notunda ise, (Hz. İsa, Nisa suresinin 157ve 158. âyetine göre, düşmanları tarafından öldürülmemiş, Allah onu ruhu ve cesedi ile birlikte, yükseltip kaldırmıştır.) Buhari ve Müslim’deki, Kıyamete yakın ineceğini bildiren hadisi şerif nakledilmiş ve “Bu hususta sahih başka haberler de var” denmektedir. (Kur’anı hakim ve meali kerim c.1, s.92)

Zuhruf suresi 61. Âyetinin tefsirinde ise, Hz. İsa’nın inmesinin kıyamet alametlerinden olduğu bildirilmektedir. Dipnotta ise, bu bilgileri Beydavi, Celaleyn ve Medarik’ten aldığı bildirilmektedir. İbni Abbas hazretlerinin, (Hz. İsa’nın nüzulü (yere inmesi), kıyamet alametlerindendir) ifadesine de yer verilmiştir. Buhari ve Müslim’deki Hz. İsa’nın ineceğini bildiren hadis-i şerif de ilave edilmiştir. (Kur’anı hakim ve meali kerim c.3, s.900)

Nisa suresinin 157 ve 158. âyetinin tefsiri, mezhepsizlerin tefsirlerinde de aynen bildiriliyor, (Hz. İsa ölmedi ve göğe kaldırıldı) deniyor. Reşit Rıza mezhepsizi ise, âyetleri tevil etmiş, “Hz. İsa öldü” demiştir. İmam-ı Kurtubi, El-camiu liahkamil Kur’an isimli eserinde diyor ki: Zuhruf süresi 61. âyetinde O muhakkak kıyamet bilgisidir, alametidir ondan şüphe etmeyin buyuruluyor.

İbni Abbas, Mücahid, Dahhak, Elsediy ve Katade yine buyurdu ki. Deccalın da kıyamet alametlerinden olduğu gibi âyeti kerime Hz. İsa’nın çıkışını da kıyamet alametlerinden olduğunu bildirir. Çünkü Allahü teâlâ onu kıyametin kopmasından önce gökten indirecektir. İbni Abbas, Ebu Hüreyre, Katade, Malik bin Dinar ve Dahhak alamet olarak bildirdiler. İbni Mesud dedi ki: Resulullah miraca çıkarken Hz. İsayı gördü. Hz. İsa (Kıyamet alameti Deccalın çıkmasıdır, ben inip onu öldüreceğim) dedi. Deccal çıktığı an Allahü teâlâ İsa’yı gönderir onu koklayan kâfirin nefesi kesilip ölür ve Deccalı öldürür. (Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, İ. Ahmed, Taberani, Suyiti, İ. Münavi, Nevevi, Kenzil ummal, Mecmul zevaid)

Deccal da gelecektir

En’am suresinin (Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, iman etmemiş veya imanında hayır kazanmamış olana, [imanı fayda vermez.) mealindeki 158. âyetini açıklayan peygamber efendimiz buyurdu ki: (Şu üç şey ortaya çıkınca, iman etmemiş veya imanından hayır görmemiş olana, imanı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbetülarz.) [Müslim,Tirmizî,Beyheki]

(Deccal doğu taraftan çıkar.) [Müslim Ebu Davud, Tirmizi İ.Mâce, İ.Ahmed, İ.Ebi Şeybe, Hâkim]

(Deccalın bir gözü kördür.) [Buharî, Müslim, Ebu Davud, Ebu Nuaym]

(Deccalın boyu kısa, saçları kıvırcıktır.) [Ebu Dâvud]

(Deccal mekke ve Medineye giremez.) [Buharî, Müslim, Muvatta, Tirmizi,İ. Ahmed]

(Deccal’ın çocuğu olmaz.) [Ahmed]

(Deccal, ilah olduğunu söyler.) [İ.Ebi Şeybe]

(Ademden, Kıyamete kadar Deccaldan büyük fitne yoktur.) [Müslim]

(Deccal, bir kimseyi öldürüp diriltecektir.) [Buhari, Müslim]

(Miracta Deccalı da gördüm.) [Buhârî, Müslim, İ.Ahmed]

(İsa inip Deccalı öldürecektir.) [Müslim, Ebu Dâvud]

(İsa, Deccalı öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz.) [Müslim]

(Taybe, körüğün demirin pasını çıkardığı gibi Deccalı çıkarır.) [Buhari, Müslim, Tirmizi]

(Her peygamber, ümmetini Deccal ile korkuttu.) [Buhari, Müslim]

(İmanın aslından olan üç şey: Lâilâhe illallah diyene, günah işlediği için kâfir denmez. Cihad, Deccalle savaşan bu ümmetin son ferdine kadar devam eder. Kadere iman.) [Ebu Dâvud]

(Ümmetimden hak üzere devam edenler, Deccalla da savaşırlar.) [Ebu Davud]

(İsa, Deccalla savaşırken, Mehdi, onunla beraber olacaktır.) [İ.Süyuti]

(Yalancı Deccaller, sizin ve ceddinizin işitmediği şeyleri anlatırlar, onlardan sakının.) [Müslim]

(Yedi şeyden önce amelde acele edin. Amel için neyi bekliyorsunuz, azdırıcı fakirliği ve zenginliği mi, ifsat edici hastalığı mı, aklınızı alacak ihtiyarlığı mı, âni ölümü mü, Deccalı mı, yoksa kıyameti mi bekliyorsunuz? Kıyamet ise hepsinden kötüdür.) [Tirmizi, Nesâî]

(Deccalın fitnesinden Allah'a sığının!) [Müslim, Ebu Dâvud]

(Kehf suresinin baş veya sonundan on âyet ezberleyen Deccalın şerrinden emin olur.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İ.Ahmed]

(On alâmet çıkmadan Kıyâmet kopmaz. Biri Deccaldır) [Müslim, E.Davud, Tirmizî, İ.Mâce]

Peygamber efendimiz, (Deccal’ın son günleri o kadar kısa olur ki, sizden biriniz Medine kapısından çıkıp, tepesine varıncaya kadar, akşam olacaktır) buyurunca, (Ya Resûlullah, o kısa günlerde nasıl namaz kılacağız) dediler. Cevaben buyurdu ki: (O uzun günlerde takdir ettiğiniz gibi takdir edeceksiniz.) [İbni Mâce]

(Sizin için Deccaldan daha çok sapık liderlerden korkarım.) [İ.Ahmed]

Bu kadar hadis-i şerifi inkâr eden mezhepsizlere ne demek gerekir ki?

Hazret-i Mehdi de gelecektir
İbni Hacer-i Mekki, (Alamat-i Mehdi), İmam-ı Süyutî, (El-bürhan) ve İmam-ı Şaranî (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi) kitabında iki yüze yakın, Hz. Mehdi’nin alameti bildirilmektedir. Hz. Mehdi için hurafe demek, ilme ihanettir, kıyamet alametidir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:

(Kıyamet kopmadan önce, Allahü teâlâ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken, onun zamanında adaletle dolar.) [Tirmizî, İ.Asâkir],

(Yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mümin Zülkarneyn ile Süleyman idi. İkisi kâfir, Nemrud ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak, benim evladımdan biri yeryüzüne malik olacaktır.) [İ.Süyuti]

(Eshab-ı kehf, Hz. Mehdinin yardımcıları olacak ve Hz. İsa bunun zamanında gökten inecektir.) [İ.Süyuti]

(Mehdinin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek, "Bu Mehdidir, sözünü dinleyiniz" diyecektir.) [Ebu Nuaym]

İmam-ı Rabbanî hazretleri de bu hadis-i şerifleri naklettikten sonra buyuruyor ki: (O halde insaf etsinler ki, bu alametler, Mehdi zannedilen kimselerde var mıdır?) [Mektubat 2/67] (Hz. Mehdi, sünneti diriltirken, bid'at işlemeye alışmış olan Medine’deki âlim, bid'atı güzel sandığı ve ibadet olarak yaptığı için Hz. Mehdinin emirlerine şaşarak "Bu adam bizim dinimizi yok ediyor" diyecektir. Hz. Mehdi bu âlimi öldürecektir.) [1/255], (Kıyâmet alâmetlerinin hepsi doğrudur. Güneş, batıdan doğacak, Hz. Mehdî ve Deccal çıkacak, Hz. İsa gökten inecek, Yecüc ve Mecüc yeryüzüne yayılacaktır.) [2/67]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Horasan tarafından gelen siyah sancaklılara katılın. Onların içinde Allah'ın halifesi Mehdi vardır.) [Hâkim, İ.Ahmed Deylemî]

(Nasıl helâk olur bir ümmet ki, başında Ben, sonunda Meryem oğlu İsa ve ortasında da ehli beytimden Mehdi vardır.) [Hâkim, İ.Asâkir]

(Şarktan çıkan bir grup, Mehdi’ye yardım ederler.) [İ.Mâce, Taberani]

(Mehdi çıkınca, Allahü teâlâ ona rahmetini indirir.) [İ.Ahmed, Hâkim]

(Mehdî bendendir, yeryüzünü hak ve adaletle doldurur.) [Ebu Davud]

(Dünyayı küfür kaplamadıkça Mehdi gelmez.) [Mekt.Rabbani 2/68]

(Mehdi gelince, bir bereket olacak, ümmetim rahat edecektir.) [İbni Ebi Şeybe]

(Mehdi bizdendir. Allah onu bir gecede olgunlaştırır.) [İ.Mâce,İ.Ahmed]

(İsa, Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır.) [İbni Hacer-i Mekki]

(Mehdi, Kureyşten ve ehlibeytimdendir.) [İ.Ahmed, Baverdi]

(Mehdi benim soyumdandır.) [İbni Mace]

(Mehdi evladı Fatıma’dandır.) [Ebu Davud, Hâkim]

(Mehdi, emmim Abbasın soyundandır.) [İ.Asâkir, Dare Kutni]

(Ya Abbas, senin soyundan bir genç dünyayı adaletle doldurur, İsa ile namaz kılar.) [Hatîb, İ.Asakir, Dare Kutni]

[Burada tenakuz [çelişki] yoktur. Abdülkadiri Geylani hazretleri anne tarafından seyyid, baba tarafından şerif idi. Hz. Mehdi de, Hz. Fatıma’nın soyundan bir genç, Hz. Abbas’ın soyundan biri ile evlenince, her iki soydan da gelmiş olur.]

Hz. Ali, oğlu Hasanı gösterip, "Bu oğlumun neslinden biri çıkacak, dünyayı adaletle dolduracaktır." buyurdu. (Ebu Davud)

Kıyametin diğer alametleri

Kıyametin büyük alametleri ile ilgili bir hadis-i şerif şöyledir: (Şu alâmetler çıkmadan kıyamet kopmaz: Güneş batıdan doğar, üç yer batar, İsa iner, Duman, Dabbetül arz, Deccal, Yecüc Mecüc ve Aden’den bir ateş çıkar.) [Müslim]

Hz. İsa’nın gökten inmesini, Deccalı ve Hz. Mehdi’yi bildirmiştik. Şimdi diğerlerini bildirelim:



1- Dabbet-ül-arz çıkar.

Kur'an-ı kerimde, (O söz başlarına gelince, [Kıyamet yaklaşınca], yerden bir Dabbe [hayvan] çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize hiç iman etmemiş olduklarını söyler.) buyuruldu. (Neml 82)

Feraid-ül fevaid, Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi, Megaribüz zaman ve Kavl-ül-muhtasar fî alâmât-il-Mehdiyyil muntazır isimli kitaplardaki bir hadis-i şerifte, (Dabbet-ül arz, asa-i Musa ile mümine dokunur, alnına “cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, mührü Süleymanı vurur, “cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur.) buyuruldu.

Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Dabbetülarz, Asa-i Musa ile müminin yüzünü nurlandırır. Kâfirin de mühürle burnunu mühürler. Mümin veya kâfir olduğu bilinir.) [Tirmizî]



2- Yecüc ve Mecüc çıkar.

Kur'an-ı kerimde, (Yecüc ve Mecüc, set yıkılıp her tepeden akın ederler.) buyuruldu. (Enbiya 96), Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: (Yecüc ve Mecüc, Kıyametin ilk alametlerindendir. Yecüc ve Mecüc, dünyayı harap etmeye çalışırlar. Fırat ve Dicle'den içer, Taberiye gölünü kuruturlar. Beyti Makdise vardıklarında ise "Yerdekileri öldürdük, şimdi de göktekileri öldürelim" derler ve oklarını göğe doğru atarlar, oklar kan bulaşmış olarak geri dönünce, "Göktekileri de öldürdük" derler.) [İ.Cerir]



3- Duman çıkar.

Kur'an-ı kerimde, (Gökten bir dumanın çıkacağı günü gözetle.) buyuruldu. [Duhan 10], Hadis-i şerifte de, (Duman, mümine nezle gibi gelir, kâfire şiddetlidir.) buyuruldu. [Ebu Dâvud]



4- Güneş batıdan doğar.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Güneş batıdan doğmadıkça Kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman ederse de fayda vermez.) [Buharî, Müslim]



5- Doğu, Batı ve Arabistan’da ay tutulur ve yer batması olur. (B.Arifin)



6- Kâbe yıkılır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir Habeşli Kâbeyi yıkacaktır.) [Buharî, Müslim]



7- Sonuncu alamet, ateş çıkacak.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hicazdan çıkan ateş, Basradaki develerin boyunlarını aydınlatır.) [Müslim]



İmam-ı a’zam hazretleri, (Yecüc ve Mecüc'ün ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması, Hz. İsa'nın gökten inmesi, Deccalın ve diğer kıyamet alâmetlerinin hepsi aynen hadisi şerifte bildirildiği gibi, [tevilsiz olarak] zamanı gelince gerçekleşeceğine inanırız.) buyuruyor.

Sırat köprüsü var mı

Sual: Bir kısım mezhepsiz sırat köprüsüne inanmıyor. İnanmak farz değil mi?

CEVAP
Peygamber efendimize ve İslam âlimlerine inanmıyan bazı ahmaklar, nakli değil de aklı ölçü aldıkları için Sırat köprüsünün varlığını kabul edemiyorlar. Köprü denilince, bilinen köprüler zannediyorlar. (Sınıf geçmek için imtihan köprüsünden geçilir.) diyoruz. Halbuki imtihanın köprüye benzer tarafı yoktur. Sırat köprüsü de, bilinen köprülere veya imtihan köprüsüne hiç benzemez. Benzemiyen şeyi, benziyenlerle mukayeseye kalkmak yanlış sonuç verir. İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:

Mutezile fırkası, cehennem üzerinde kurulacak olan Sırat köprüsüne inanmadı. Sırat köprüsüne inanmak farzdır. Çünkü Sırat köprüsü Nass ile sabittir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Onları Cehennem Sıratına götürüp hapsedin! Çünkü onlar mesuldür.) [Saffat 23, 24]

Nuhbet-ül-Leali kitabında diyor ki:

Sırat, cehennem üzerinde bir köprüdür. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İçinizden oraya [cehenneme] uğramıyacak hiç kimse yoktur.) [Meryem 71]

Sırattan geçerek herkes cehenneme uğramış olacaktır.

Sıratı ilk geçenler
Kur'an-ı kerimi en iyi açıklıyan Peygamber efendimiz, Sırat köprüsü hakkında bildirdiği hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:

(Cehennem üzerine Sırat köprüsü kurulur. Buradan ümmetiyle ilk geçecek Peygamber ben olurum.) [Buharî]

(Kıyamette Sırat köprüsünün başında durur, ümmetimin geçmesini beklerim. Allahü teâlâ, "Dilediğini iste, istediklerine şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır." buyurur. Ümmetime şefaatten sonra, yalvarmaya devam ederim. Rabbim bana "Ümmetinden ihlasla bir defa "La ilahe illallah" diyen ve imanla ölen herkesi cennete koy" buyuruncaya kadar yerimden kalkmam.) [İ. Ahmed]

(Sırat köprüsünü geçmek herkesin nuruna bağlıdır. Kimi göz açıp yumuncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi yıldız akması gibi, kimi koşan at gibi sıratı geçerler. Nuru çok az olan da yüzüstü sürünür. Elleri ve ayakları kayar, tekrar yapışır. Nihayet sürüne sürüne kurtulur.) [Taberânî]

(Ehl-i beytimi ve Eshabımı çok seven kimselerin, Sırat köprüsünden geçerken ayakları kaymaz.)[Deylemî]

Sırattan kim geçemez
(Hiçbir bid'at ehli Sırattan geçemez, cehenneme düşer.) [İbni Asakir]

Cehennem ateşi müminlere der ki: Ey mümin, üzerimden çabuk geç, senin nurun ateşimi söndürüyor.) [Taberânî]

(Nice kimseler Sırattan geçtiğini bilmedikleri için, meleklere derler ki:

- Sırat ve cehennem nerede kaldı, biz oralardan geçtik mi?

Melekler de şöyle cevap verirler:

- Siz cehennem üstündeki Sırattan geçtiniz; fakat cehennem ateşi sizin nurunuzdan çekilip, örtülmüştü.") [Camius-sagir]

Peygamber efendimizin ümmetinden olan bazı kişiler, mezardan kalkınca doğruca cennete giderler. Melekler bunlara derler ki:

- Hesab gördünüz mü?

- Hayır biz hesap falan görmedik.

- Sırat köprüsünü geçtiniz mi?

- Hayır Sırat falan görmedik.

- Cehennemi gördünüz mü?

- Hayır Cehennemi de görmedik.

- Siz ne amel işlediniz de böyle hesap görmeden, Sırata uğramadan doğruca Cennete geldiniz?

- Bizim iki hasletimiz var idi. Onun sayesinde bu nimete kavuştuk. Allahtan utanır, yalnızken de günah işlemezdik. Bir de Allahın verdiği az rızka razı olurduk.

Melekler derler ki:

- Bu nimetler sizin hakkınızdır. (İbni Hibban)

Sırattaki sualler
Sual: Sırat köprüsünde sorulacak suâller nelerdir?

CEVAP
Sırat köprüsü üzerinde yedi yerde, yedi şeyden suâl edilecektir. Önce imandan sorulacaktır. İmanı doğru ise birinci duraktan geçecek, doğru değilse Cehenneme düşecektir. İkinci durakta namazdan sorulacaktır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu bütün amellerin en faziletlisidir. Kabirde ışık, Sırat köprüsünü yıldırım gibi geçiricidir.) [M.Cennet]

(Kıyamette ilkönce namazdan sorulacaktır. Namazı düzgün olanın, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün olmıyanın, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberânî]

[Onun için her müslüman mutlaka namazı kılmalıdır! Namaz dinin direğidir. Direksiz bina olmaz. Namaza önem vermiyenlerin kâfir olacağını bildiren birçok hadis-i şerif vardır.]

3. durakta zekâttan,

4. durakta oruçtan,

5. durakta hacdan,

6. durakta ana-baba hakkından, akrabayı gözetip gözetmediğinden,

7. durakta gusledip etmediğinden sorulacaktır.

Hangisinde kusuru varsa, o nisbette Cehennemde yanacak, kusuru olmadığı yerden kolayca geçecektir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İnsanlar Cehennem üzerindeki köprüden geçerler. Köprüde dikenli demirler, çengeller ve kancalar vardır. İnsanları sağdan soldan yakalar. Köprüdeki melekler, "Allahım selamet ver" diye duâ ederler. Halkın bir kısmı köprüyü şimşek gibi, bir kısmı rüzgar gibi, bir kısmı koşan at gibi, bir kısmı koşarak, bir kısmı yürüyerek, bir kısmı emekliyerek ve bir kısmı da sürünerek geçer. Asıl Cehennemliklere gelince, bunlar ne ölür, ne de yeni bir hayata kavuşur. Günahkârlar, günahı nisbetinde Cehennemde yandıktan sonra onlara şefaat edilmeye izin verilir.) [Buharî]

(Sırat kıldan ince, kılıçtan keskindir. Melekler, müminleri kurtarmaya çalışır. Cebrail aleyhisselam beni belimden tutar. Ben de, "Ya Rabbi ümmetime selamet ver, onları kurtar" diye duâ ederim. O gün ayağı sürçüp düşen çok olur.) [Beyhekî]

(Servetiyle Allaha itaat eden ve malının hakkını ödiyen kimse, Kıyamette Sırata gelince, malı "Haydi geç, çünkü sen, bende olan Allahın hakkını ödedin" der. Daha sonra malındaki Allah hakkını ödemiyen kimse gelir, malı, "Neden bende olan Allah hakkını ödemedin?" der. O da "Yazık bana, ne yaptım?" diye söylenir.) [Beyhekî]

(Cennete girene kadar, Sıratta göz kırpması kadar bekletilmemeyi isteyen Allahın dini hakkında kendi görüşüyle hiçbir söz söylemesin!) [Kurtubi]

Sıratı geçen müminler iki pınarla karşılaşırlar. Bu pınarın birisinde yıkanır, diğerinden de içerler. Böylece maddi ve manevî temizliğe kavuştuktan sonra Cennetin kapısına gelirler. Melekler, Zümer suresinde bildirildiği gibi, (Sizlere selam olsun, hoş geldiniz. Ebedi olarak buraya girin!) derler. Sonra Cennet elbiseleri giydirilir. Hepsi Cennete girer. (S. Ebediyye)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt