12- Fatiha'nın Âhirinde İşaret Olunan Üç Yolun Beyanı

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Lemeat'tan
Fatihanın Ahirinde İşaret Olunan Üç Yolun Beyanı
Ey birader-i püremel! Hayalini ele al, benimle beraber gel. İşte bir zemindeyiz, etrafına bakarız; kimse de görmez bizi.
Çadır direkleri hükmünde yüksek dağlar üstünde karanlıklı bir bulut tabakası atılmış, hem o dahi kaplatmış; zeminimizin yüzü,
Müncemid bir sakf olmuş. Fakat altı yüzü açıkmış; o yüz güneş görürmüş. İşte bulut altındayız, sıkıyor zulmet bizi.
Sıkıntı da boğuyor; havasızlık öldürür. Şimdi bize üç yol var: Bir alem-i ziyadar, bir kerre seyrettimdi, bu zemin-i mecazi.
Evet, bir kere buraya da gelmişim, üçünde ayrı ayrı gitmişim. Birinci yolu budur: Ekseri burdan gider; o da devr-i alemdir, seyahata çeker bizi.
İşte biz de yoldayız, böyle yayan gideriz. Bak şu sahranın kum deryalarına, nasıl hiddet saçıyor, tehdit ediyor bizi.
Bak şu deryanın dağvari emvacına! O da bize kızıyor. İşte, elhamdülillah, öteki yüze çıktık, görürüz güneş yüzü.
Fakat, çektiğimiz zahmeti ancak da biz biliriz. Of, tekrar buraya döndük; şu zemin vahşetzar, bulut damı zulmettar. Bize lazım, revnektar eder kalbdeki gözü
Bir alem-i ziyadar. Fevkalade eğer bir cesaretin var; gideriz de beraber bu yolu, pürhatarkar ikinci yolumuzu.
Tabiat-ı arzı deleriz, o tarafa geçeriz. Ya fıtri bir tünelden titreyerek gideriz. Bir vakitte bu yolda seyrettim de geçtim, binaz ve pürniyazı.
Fakat, o zaman tabiatın zemini eritecek, yırtacak bir madde var idi elimde. Üçüncü yolun, o delil-i mucizi,
Kuran onu bana vermişti. Kardeşim arkamı da bırakma, hiç de korkma. Bak ha şurada tünelvari mağaralar, tahtel-arz akıntılar beklerler ikimizi.
Bizi geçirecekler. Tabiatta şu müthiş cümudiyeler de seni hiç korkutmasın. Zira, bu abus çehresi altında, merhametli Sahibinin tebessümlü yüzü.
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Radyumvari o madde-i Kur'ân'ı ışıkla sezmiştim. İşte gözün aydın, ziyadar aleme çıktık; bak şu zemin-i pürnazı.
Bu feza-i latif, şirin. Yahu başını kaldır; bak, semavata ser çekmiş, bulutları da yırtmış, aşağıda bırakmış. Davet ediyor bizi,
Şu şecere-i semavi. Bir timsali zeminde olmuş şer-i enveri. Demek zahmet çekmeden o yol ile çıkardık bu alem-i ziyaya, sıkmadan zahmet bizi.
Madem yanlış etmişiz; eski yere döneriz, doğru yolu buluruz. Bak, üçüncü yolumuz, şu dağlar üstünde durmuş olan şehbazi;
Hem de bütün cihana okuyor bir ezanı. Bak müezzin-i azama, Muhammedül-Haşimi (a.s.m.), davet eder insanı, alem-i nur-u envere. İlzam eder niyaz ile namazı.
Bulutları da yırtmış, bak bu hüda dağlarına. Semavata ser çekmiş, bak Şeriat cibaline. Nasıl müzeyyen etmiş zeminimizin yüzü gözü.
İşte çıkmalıyız buradan himmet tayyaresiyle. Ziya-i nesim orada, nur-u cemal orada. İşte buradadır Uhud-u Tevhid, o cebel-i azizi.
İşte şuradadır Cudi-i İslamiyet, o cebel-i selamet. İşte Cebelül-Kamer olan Kur'ân-ı Ezher, zülal-i Nil akıyor o muhteşem menbadan. İç o ab-ı lezizi.
b594.gif
-1-.
Ey arkadaş! Şimdi hayali baştan çıkar, aklı kafaya geçir. Evvelki iki yolun mağdub ve dallin yolu; hatarları pekçoktur, kıştır daim güz, yazı.
Yüzde biri kurtulur; Eflatun, Sokrat gibi. Üçüncü yol sehildir, hem karib-i müstakimdir. Zaif, kavi müsavi; herkes o yoldan gider. En rahatı budur ki: Şehid olmak, ya gazi.
İşte neticeye gireriz. Evet, deha-i fenni; evvelki iki yoldur, ona meslek ve mezheb. Fakat hüda-i Kur'ân'i; üçüncü yoldur onun sırat-ı müstakimi; isal eder o bizi.
b595.gif
-2-
1 Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde olan Allah'ın şanı ne yücedir (Müminün Sûresi: 14)
Dualarımız ise şu sözle sona erer Alemlerin Rabbi olan Allaha hamd olsun (Yunus Sûresi: 10. ayetten iktibas)
2 Allahım, "Bizi doğru yola ilet (Fatiha Sûresi: 6) · Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tabi olan salih kullarının yoluna ilet, gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil. Amin (Fatiha Sûresi: 7)"​
 
Üst Alt