6- Adliye Vekiliyle Ve Risale-i Nurla Alakadar Mahkemelerin Hakimleriyle Bir Hasb-i H

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
"Kendi Kendime Hasbihal" namındaki parçaya lahika olarak
Adliye Vekiliyle ve Risale-i Nur la alakadar mahkemelerin hakimleriyle bir hasbihaldir

Efendiler! Siz, niçin sebepsiz bizimle ve Risale-i Nur la uğraşıyorsunuz? Kat iyen size haber veriyorum ki: Ben ve Risale-i Nur, sizinle değil mübareze, belki sizi düşünmek dahi vazifemizin haricindedir. Çünkü, Risale-i Nur ve hakiki şakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i atiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar. Şimdi bizimle uğraşanlar, o zaman kabirde elbette toprak oluyorlar. Farz-ı muhal olarak, o saadet ve selamet hizmeti bir mübareze olsa da, kabirde toprak olmaya yüz tutanları alakadar etmemek gerektir.
Evet, Hürriyetçilerin ahlak-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece laubalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince, ahlakça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden, şimdiki vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskar, kahraman seciyeli milletin nesl-i atisi, seciye-i diniye ve ahlak-ı içtimaiye cihetinde ne şekle girecek, elbette anlıyorsunuz. Bin seneden beri bu fedakar millet, bütün ruh u canıyla Kur'ân ın hizmetinde emsalsiz kahramanlık gösterdikleri halde, elli sene sonra o parlak mazisini dehşetli lekedar, belki mahvedecek bir kısım nesl-i atinin eline elbette Risale-i Nur gibi bir hakikati verip, o dehşetli sukuttan kurtarmak en büyük bir vazife-i milliye ve vataniye bildiğimizden, bu zamanın insanlarını değil, o zamanın insanlarını düşünüyoruz.
Evet, efendiler! Gerçi Risale-i Nur sırf ahirete bakar; gayesi Rıza-yı İlahi ve imanı kurtarmak ve şakirtlerinin ise, kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebediden ve ebedi haps-i münferitten kurtarmaya çalışmaktır. Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir; ve bu millet ve vatanı anarşilik tehlikesinden ve nesl-i atinin biçareler kısmını dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır. Çünkü bir Müslüman başkasına benzemez. Dini terk edip İslamiyet seciyesinden çıkan bir Müslim dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez.
Evet, eski terbiye-i İslamiyeyi alanların yüzde ellisi meydanda varken ve an anat-ı milliye ve İslamiyeye karşı yüzde elli lakaytlık gösterildiği halde, elli sene​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
sonra yüzde doksanı nefs-i emmareye tabi olup millet ve vatanı anarşiliğe sevk etmek ihtimalinin düşünülmesi ve o belaya karşı bir çare taharrisi, yirmi sene evvel beni siyasetten ve bu asırdaki insanlarla uğraşmaktan katiyen menettiği gibi; Risale-i Nur u, hem şakirtlerini, bu zamana karşı alakalarını kesmiş; hiç onlarla ne mübareze, ne meşguliyet yok.
Madem hakikat budur; adliyelerin, değil beni ve onları itham etmek, belki Risale-i Nur u ve şakirtlerini himaye etmek en birinci vazifeleridir. Çünkü, onlar bu millet ve vatanın en büyük bir hukukunu muhafaza ettiklerinden, onların karşısında, bu millet ve vatanın hakiki düşmanları Risale-i Nur a hücum edip, adliyeyi şaşırtıp, dehşetli bir haksızlığa ve adaletsizliğe sevk ediyorlar. Küçücük iki nümunesini beyan ediyorum.
Ezcümle: Hapisteki arkadaşlarımdan, selam-kelamdan ibaret ve Arabi bir risalemin fiyatı olan on banknotu, buradaki bir adama gönderip, ta Isparta da tab masrafını veren o nüshalar sahibine verilsin diyen mektubu yüzünden hem adliye, hem hükumet bana sıkıntılar verip, hem vasıta olan adamı taharri etti. Bu sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan bir adi mektubu, hem altı ay zarfında bir tek adi muhabereyi bu kadar büyük bir mesele suretine getirmek, elbette adliyenin şerefine, haysiyetine yakışmaz.
İkinci nümune: Benim gibi garip, ihtiyar ve zayıf ve beraat etmiş bir misafire, herkesi, hatta hizmetçilerini resmen propaganda ile ondan ürkütmek, kendini perişan bir vaziyete sokmak, bu vilayetteki hükumetin hamiyet-i milliyesine yakışmadığından, sinek kanadı kadar mevhum bir zarara dağ gibi ehemmiyet verip aleyhimde resmen propaganda yapmak, "Kiminle görüşüyor ve yanına kim gidiyor?" diye herkese bir telaş vermek-hükumetin hikmeti ve hakimiyeti, bu acip halete elbette tenezzül etmemek gerektir. Her neyse... Bu iki madde gibi, muttali olanlara hayret veren çok maddeler var.
Efendiler! Dalalet ve fenalıklar cehaletten gelse, def etmesi kolaydır. Fakat fenden, ilimden gelen dalaletin izalesi çok müşküldür. Bu zamanda dalalet fenden, ilimden geldiği için, ancak onları izale etmeye ve nesl-i atiden o belaya düşen kısmını kurtarmaya, karşılarında dayanmaya Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser lazımdır. Risale-i Nur'un bu kıymette olduğuna delil şudur ki:
Yirmi seneden beri, benim şiddetli ve kesretli bulunan muarızlarım ve şiddetli tokatlarını yiyen filozofların hiçbirisi, Risale-i Nur a karşı çıkmamış ve cerh edememiş ve çıkamaz. Ve dokuz ay, üç adliye ve merkez-i hükumet ehl-i vukufu, yüz kitaptan ibaret eczalarında, bizi mes ul edecek bir tek madde bulamamalarıdır. Ve binler ehl-i dikkat olan Risale-i Nur şakirtlerine kanaat-i kat iye veren, "İşarat-ı Kur'âniye" ve "İhbarat-ı Gaybiye-i Aleviye ve Gavsiye"nin, bu asırda Risale-i Nur'un ehemmiyetine ve makbuliyetine imza basmalarıdır.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Evet, adliyeler, hukukları muhafaza etmek ve haksızları tecavüzden durdurmak, vazifeleri olmak cihetiyle, Risale-i Nur'un yüz risalesi, yirmi senede yüz bin adamın saadetlerine hizmet ettiği sabit olmakla beraber; on seneden beri, iki mahkeme ve merkez-i hükumet ve birkaç vilayetin zabıtaları ve Denizli Mahkemesi münasebetiyle dokuz ay bütün mahrem ve gayr-ı mahrem evraklarımızda ve risalelerde millete ve vatana bir zararlı maddeyi ve mucib-i ceza bir yanlış görmediğinden, elbette Risale-i Nur'un bu vatanda gayet külli ve büyük hukuku var. Bu külli ve çok ehemmiyetli hukuku nazara almayıp, adi evraklar gibi müsadere ederek, millete ve takviye-i imana muhtaç biçarelere pek büyük bir haksızlığı nazara almamak ve adi bir adamın cüz i ve küçük bir hakkını ehemmiyetle nazara almak, adliyenin mahiyetine ve adaletin hakikatine hiçbir cihetle yakışmaz diye size hatırlatıyoruz.
Doktor Duzi nin ve sair zındıkların eserlerine ilişmemek, Risale-i Nur a ilişmek, gazab-ı İlahinin celbine bir vesile olabilir diye korkuyoruz. Cenab-ı Hak size insaf ve merhamet ve bize de sabır ve tahammül ihsan eylesin. Amin.
Gayr-ı resmi, fakat tecrid-i mutlakta
Said Nursi

• • •​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
b635.gif
-1-
b107.jpg
-2- emriyle, kardeşlerimle bir meşverete muhtacım.
Aziz sıddık kardeşlerim,
Şimdi bir emrivaki karşısında bulunuyorum. Benim iaşem için her gün iki buçuk banknot, hem yeniden benim için bir hane-mobilyasıyla beraber ve istediğim tarzda-yaptırmak için emir gelmiş. Halbuki elli-altmış senelik bir düstur-u hayatım bunu kabul etmemek iktiza eder. Gerçi Darü l-Hikmeti l-İslamiyede bir iki sene maaşı kabul ettim, fakat o parayı kitaplarımın tab ına sarf ederek ve ekserini meccanen millete verip, milletin malını yine millete iade ettim.
Şimdi eğer mecbur olsam ve size ve Risale-i Nur a zarar gelmemek için kabul etsem, yine ileride millete iade etmek üzere saklayacağım. Zaruret-i kat iye derecesinde, kendime yalnız az bir parça sarf edeceğim. İşittim ki, eğer reddetsem, onlar, hususan lehimde iaşem için çalışanlar gücenecekler. Ve aleyhimde olanlar diyecekler: "Bu adam başka yerden iaşe ediliyor." O bedbahtlar, iktisadın harikulade bereketini bilmiyorlar ve iki günde beş kuruşluk ekmek bana kafi geldiğini görmemişler ki, bütün bütün asılsız bir evhama kapılıyorlar.
Eğer kabul etsem, yetmiş senelik hayatım gücenecek; ve bu zamandan haber verip tama ve maaş yüzünden bid alara giren ve ihlası kaybeden alimleri tokatlayan İmam-ı Ali Radıyallahu Anh dahi benden küsecek ihtimali var; ve Risale-i Nur'un hakiki ve safi olan ihlası beni de ihlassızlıkla itham etmek ciheti var. Ben, hakikaten tahayyürde kaldım.
Ben işittim ki, eğer kabul etmesem, beni daha ziyade sıkacaklar ve belki Risale-i Nur'un tam serbestiyetine ilişecekler. Hatta şimdiki tazyikleri, beni o iaşe tekliflerine mecbur etmek içinmiş. Madem hal böyledir
b108.jpg
-3- kaidesiyle, zaruret derecesinde olsa, inşaallah zarar vermez. Fakat ben reddettim; reyinize havale ediyorum.

Aziz kardeşlerim, beni merak etmeyiniz. Ben her zahmette bir eser-i rahmet ve bir lem a-i inayet gördüğümden, sıkılmıyorum. Sizin gayret ve ciddiyetiniz ve yardımınız her sıkıntıyı izale eder, daimi sürur verir.
1 Allahın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.
2 İşlerinde onlarla istişare et. (Al-i İmran Sûresi: 159.)
3 Zaruret mahzurları mübah kılar.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Burada, Abdülmecid (kardeşim) hükmünde ve hanedanı da benim hanedanım olması cihetiyle en çalışkan ve fedakar Mustafa Acet, hem küçücük bir Hüsrev, hem küçücük bir Abdurrahman hükmünde Ceylan namında çok çalışkan bir çocuk, Risale-i Nur a tam hizmet ediyor.
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Size melaikeye ait Meyvelerin bir parçasını daha gönderdim. Mahkeme reisi kitaplarımı bana vereceğini söylemesi üzerine, Denizli ye iki vekaletname gönderdim. Burada bana şiddetli bir tecrid ve tazyik verildiğine merak etmeyiniz; inayet-i Rabbaniye devam ediyor.
Medar-ı ibrettir ki; burada Risale-i Nur serbest okunup yazılırken-hilaf-ı adet-başta bu kış, yaz gibi gittiğini çok adamlardan işittim. Ne vakit bana ve Risale-i Nur a hücum edildi, yazdırılmadı, tatil oldu; gayet şiddetli bir kış başladığı gibi, Afyon a şekva suretinde yazılan hasbihal ve zelzeleleri Risale-i Nur'un tatiliyle münasebettar gösterdiği cihetini inanmayanlara güya inandırmak için aynı taarruz zamanında başlayıp şimdiye kadar ara sıra hafifçe sarsar, ikaz ediyor diye işittim.
Hem ne vakit Risale-i Nur a ilişilmişse, bir nevi umumi korku başlamış görüyoruz. Demek bu vatanın belalardan muhafazası için Risale-i Nur bir kat i vesiledir. Madem böyledir, millet ve vatanı sevenler Risale-i Nur u serbest bıraksınlar ve okusunlar ve okutsunlar.
İaşe için tahsisatlarından, yalnız masraf borçları vermek için birtek defa sekiz günlük tayinatı kabul ettim, daha istemem dedim.
• • •
Aziz, sıddık, tam metin kardeşlerim,
Şehid merhumun berzahta okumasıyla mesrurane meşgul olduğu Nur Risalelerini dünyada kendi yerinde çalışmak ve beni de çalıştırmak için yazılmışlar gibi tam vaktinde yetişti ve medrese-i Yusufiyenin üç tatlı meyvesini ve Kur'ân ın kudsi ve Firdevsi binler meyveler veren üç hizbini beraber getirdi.
İki kahraman mübarek, yazdıkları güzel iki Meyvelerinin tarzında ve kıt asında On Birinci Meselesini dahi yazıp dört-beş nüsha Hizb-i Nuriye varsa ve beş-altı Hizb-i Kur'âniye ile beraber gönderilse münasiptir. Ve Hüsrev in fıkrası, On Birinci Meselenin ahirinde kaydedilsin.
Size bu defa Ayetü l-Kürsi nin arkadaşı ve tetimmesi iki-üç ayetin bir nükte-i i caziyelerine dair bir parça gönderdim. Daha tamamlamaya bir ihtar almadım, noksan​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
kaldı, pek acelelikle yazıldı. Ehemmiyetli sırlar göründü, fakat dünyaya bakmamak için tamam ve açık yazdırılmadı. Eğer hoşunuza gitse, On Birinci Meselenin Haşiyesinin bir lahikası olarak kaydedersiniz ve İ caz-ı Kur'ân Risalesinin zeyillerinde hem "el-Felak" nüktesini, hem bunu yazarsınız.
Kardeşlerim, hiç merak etmeyiniz. Kat i kanaatim geldi, bizler bir inayet altında, gayet ehemmiyetli bir hizmette ve ihtiyar ve iktidarımız haricinde bir dest-i gaybi tarafından istihdam ediliyoruz. Çok defa
b109.gif
-1- , sırrına mazhar oluyoruz. Bu çalışmada zahmet pek az, ücret pek çok.
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sizin gayet mübarek ve Cennet meyveleri gibi şirin hediyelerinizi ve Denizli cihetindeki beşaretinizi aldım. Şimdi bu dakikada pek çok işler beni uzun konuşturmayacak; kısa kesmeye mecbur oldum. Çünkü, hediyeyi getiren çabuk gidecek diye acele yazdım.
Evvela: Son parçada, başta
b110.jpg
-2- bin üç yüz kırk dört sehivdir. Eğer okunmayan iki hemze ve medde sayılmazlarsa sehiv değil, hem çok manidardır. Doğrusu bin üç yüz kırk yedidir ki, parçanın ahirinde tekrar doğru yazılmış. Hem baki kalan kısmı hem ehemmiyetli, hem dünyaya baktığı için ve
b494.gif
daki
b111.gif
-3- o parçadaki tağuta baktığından şimdilik yazdırılmadı.
Ve saniyen: Fihristede Ayet-i Hasbiye olan Dördüncü Şuanın fihristesi, İhtiyar Lem asının On Dördüncü Ricası yerinde yazılsın. Hakikaten münasip görünüyor, tam bir ricadır.
Salisen: Yirmi Sekizinci Lem anın Yirmi Sekizinci Nüktesinin aynı fihristesi değil, On Beşinci Sözün ahirinde yazılsın. Çünkü ikisi aynı hakikatten bahsediyor.
Rabian: Merhum Hafız Ali nin Lem alar ını tashih ettim. Yakında inşaallah gönderilecek.
1 Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. (Bakara Sûresi: 216.)
2 Kopmaz ve kırılmaz, sapa sağlam bir kulpa... (Bakara Sûresi: 256.)
3 Muhakkak insan azgınlaşır. (Alak Sûresi: 6.)​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Bugünlerde mübarek kahramanların Firdevsi ve Yusufi Meyvelerini tashih ederken o risale bana o derece kuvvetli ve kıymetli göründü ki, bağırarak dedim: "Bütün çektiğimiz hapis sıkıntıları yüz misli ziyade olsa da, yine bu Meyve Risalesi, yüz derece daha fazla iş görmüş. En muannidleri de imana getirerek geniş dairelerde kendini zevkle okutturuyor. Ey bana sıkıntı veren bedbahtlar! Bana ne yaparsanız yapınız, beş para vermem. Başımıza ne gelse ucuzdur, ayn-ı inayettir ve mahz-ı rahmettir" diye tam teselli buldum.
Umum Risale-i Nur talebelerine selam ve selametlerine dua ederiz.
Said Nursi​
 
Üst Alt