14- Afyon Emniyet Müdürlüğüne

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Birkaç aydan beri aleyhime çevrilen desiseleri meydana çıktı. Hıfz-ı İlahi ile o musibet, yirmiden bire indi.
Hali zamanda camiye gidiyordum. Haberim olmadan, talebeler beni üşütmemek için, mahfelde bir kulübecik yapmıştılar. Ben de dört beş gündür kendi kendime karar verdim, daha gitmeyeceğim. O malum zabit adam vasıta olup kulübeciği kaldırdılar. Bana da resmen tebliğ ettiler ki, "Daha camiye gitmeyeceksin." Fakat manasız habbeyi kubbe yapıp bir heyecan verdiler. Hiç ehemmiyeti yok, hiç de merak etmeyiniz. Tahminimce, her tarafta haddimden pek fazla teveccüh-ü ammeyi kırmak için, bana böyle bazı bahanelerle ihanet ediyorlar. Eski zamanımı düşünüp güya tahammül etmeyeceğim. Halbuki-Risale-i Nur'un selamet ve intişarına halel gelmemek şartıyla-her gün bin ihanet ve tazipler de gelse, Allah a şükrederim. Ben ehemmiyet vermediğim gibi, buradaki talebeler de hiç sarsılmıyorlar. Çoktan beri beklediğimiz bu hadise de inayet-i İlahiye ile hafif geçti.
Umum kardeşlerimize birer birer selam ve dua ediyoruz.
• • •​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Nur-u Muhammediye ve Sahabeye bakan dört sayfa çok güzeldir. Ahirinde, Risale-i Nur a ve dolayısıyla bize bakan kısımlar, Hasan Feyzi nin hüsn-ü zannı pek fazla gitmiş. Gerçi o ahir kasidesinde Risale-i Nur'un hakikatini ve şahs-ı manevisini murad etmiş. Yine tadile muhtaç gördüm. Bazı kelimeleri ilave ve birkaçını tebdil ettiğim halde, yine ondan benim hisseme düşen, bin derece haddimden ziyadedir diye titredim. Fakat madem şakirtleri şevke ve gayrete getiriyor, size havale ediyorum. Siz, hem bu zamandaki vehhamlıları, hem mesleğimizin muktezası olan mahviyet ve ihlas ve terk-i enaniyet noktalarını nazara alınız; münasip gördüğünüz kelimeleri tadil ediniz. Bu fütur zamanında ehemmiyetli bir kamçı-yı teşviktir, arkadaşlara gönderebilirsiniz.
Hem o kıymetli kardeşimiz, merhum Hafız Ali nin (r.h.) varisi ve halefi yerinde Risale-i Nur a fevkalade irtibat ve sadakatle bağlıdır. Benim tadilimden gücenmesin.
Gayet samimi bir kanaatle ve kuvvetli bir itimatla ve derin bir ilimle ve parlak bir imanla Risale-i Nur'un mahiyetini iki defadır tarif eden Risale-i Nur'un has şakirtlerinden ve ehemmiyetli eski muallimlerinden Hasan Feyzi nin Sikke-i Tasdik-i Gaybi den aldığı bir ilhamla Risale-i Nur hakkında ve o Nurun menbaı ve esası olan Nur-u Muhammedi (a.s.m.) ve hakikat-i Kur'ân ve sırr-ı İmân tarifinde bu kasideyi yazmıştır.
• • •

b181.gif

Ahmed yaratılmış o büyük Nur-u Ehadden,
Her zerrede nurdur, o ezelden, hem ebedden.
Bir nur ki odur hem yüce, hem layetenahi,
Ol fahr-i cihan Hazret-i Mahbub-u İlahi.
Parlattı cihanı bu güzel nur-u Muhammed (a.s.m.)
Halk olmasa, olmazdı bir zerre ve bir fert.
Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla.
Onlar Allah ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır-kafirler isterse hoşlanmasınlar. (Saf Sûresi: 8.)​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Ol nuru anın, her yeri, her zerreyi sarmış,
Baştan başa her dem bu kesif zulmeti yarmış.

Bir nur ki odur sade ve hem layetezelzel,
Ari ve beri cümleden üstün ve mükemmel.

Bir nur ki bütün zerrede ancak o nümayan,
Bir nur ki verir kalblere hem aşk ile iman.

Bir nur ki eğer olmasa ol nur hele bir an,
Baştan başa zulmette kalır hem de bu ekvan.

Bir nur ki değil öyle muhat, hem dahi mahsur
Bir nur ki eder kalbi de pürnur, çeşmi de pürnur.

Bir lem adır andan, şu büyük şems ve kamerler.

Hep işte o nurdan bu acaib koca alem,
Halk oldu o nurdan yine Cennetle Cehennem.

Şek yok ki o nurdur okunan Hazret-i Kur'ân,
Ol nur-u ezel hem sebeb-i hilkat-i insan.

Herşeye odur mebde ve asıl ve esas hem,
Ondan görünür nev-i beşer böyle mükerrem.

Bir zerre değil, bahr-i muhit o bahr-i münirden,
Hem nasıl beşer hiç kalıyor hepsi de birden.

Şek yok ki cihan, katre-i nurundan o nurun,
Şek yok ki bu can, zerre-i nurundan o nurun.

Sönsün diye üflense, o derya gibi kaynar,
Söndürmeye hem kimde acep zerre mecal var?

Söndürmeye kalkmıştı asırlar dolu küffar,
Kahreyledi her hepsini ol Hazret-i Kahhar.

Hep sönmüş asırlar, yanıyor sönmeden ol,
Tarihe sorun, kimdir o nur, hem kimmiş menfur?

Alnında yanan nur-u Muhammeddi Halil in,
Yetmezdi gücü bakmaya her çeşm-i alilin.

Görseydi Resulün o güzel nurunu Nemrud,
Yakmazdı o dem, narını ol kafir-i matrud.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Bir sivrisinek öldürüyor o şah-ı cihanı,
Atmıştı Halil i ateşe çünkü o cani.

Bir perde açıp söyledi Hak gizli kelamdan,
Ol ateşe bahseyledi hem berd ü selamdan.

"Dostum ve Resulüm yüce İbrahim i, ey nar,
At adetini, yakma bugün, sen onu zinhar!"

Bir gizli hitap geldi de ol dem yine Haktan
Bir abd-i mükerrem dahi kurtuldu bıçaktan.

Ol nurdan için Yunus u hıfzeyledi ol hut,
Ol nur ile kahreyledi hem kavmini ol Lut.

Ol hüsn-ü cemal, eyledi alemleri hayran,
Nerden onu bulmuş, acaba Yusuf-u Ken an?

Hikmet nedir, ol dertlere sabreyledi Eyyub,
Hem sırrı nedir, Yusuf için ağladı Yakub.

Öldükçe dirildikçe neden duymadı bir his?
Ol namlı nebi, şanlı şehid Hazret-i Cercis.

Hasretle neden ağladılar Adem ve Havva?
Kimdendi bu yıllarca süren koskoca dava?

Hem ah, neden terk edilip Ravza-i Cennet?
Bir dar-ı karar oldu neden alem-i mihnet?

Nur şehri olan Tur da o dem Hazret-i Musa
Esrar-ı kelam hep çözülüp buldu tecella.

Bir parça Zebur dan okusa Hazret-i Davud,
Başlardı hemen sanki büyük mahşer-i mev ud.

Bilmem ki neden, yel ve sular hep onu dinler,
Bilmem ki neden, hep işiten ah diye inler.

Mahluku bütün kendine ram etti Süleyman,
Nerdendi bu kuvvet, ona kimdendi bu ferman?

Yellerle uçan şanlı büyük taht-ı mukaddes
Esrar-ı ezelden o da duymuş yine bir ses.

Ol hangi acip sır ki, çıkar göklere İsa,
Kimdir çekilen çarmıha, kimdir yine Yuda.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Nur dediği için tahtını terk eyledi Edhem,
Bir başkasının tahtı olur derdine merhem.

Çok şahs-ı veli, nur ile hem etti kanaat,
Çok şahs-ı deni, nur ile hem buldu keramet.

Her hepsi de pervanesi, üftadesi nurun,
Her hepsi muamma, gücü yetmez bu şuurun.

Fillerle varıp Kabe ye, hem Ebrehe zalim;
İsterdi ki, yapsın nice bin türlü mezalim...

İsterdi ki, o beyt yıkılıp şöhreti sönsün,
Halk Kabe yi terkederek, kiliseye dönsün.

İsterdi ki, çeksin doğacak nura bir sed,
Hem doğmadan ölsün diye "Mahbub-u Müebbed."

Günlerce gidip Kabe ye, hem yaklaşan ordu,
Birden bire bir tehlike sezmiş gibi durdu.

Sür atle gelip bir sürü kuş, semt-i bahirden,
Taş harbine başlar, pek acip hepsi birden.

İndikçe havadan, o muamma gibi taşlar,
Cansız yıkılıp yerlere yatmış nice başlar.

Şahıyla beraber kocaman ordu-yu Mevla,
Olsun diye mahbuba nişan, eyledi muta.

Hem kavm-i Kureyş, söndürelim derken o nuru,
Erkek ve kadın, cümlesinin kaçtı huzuru.

Müşrik ve muvahhid, iki fırka olup urban,
Yıllarca dökülmüş yine üstüne bir kan.

Şakk etti kamer, Fahr-i Beşer, ol Yüce Server,
Her yerde ve her anda onun nuru muzaffer.

Kur'ân dı kali, nurdu yolu, ümmeti mutlu,
Ümmet olanın kalbi bütün nur ile doldu.

Çekmezdi keder, ol sözü cevher, özü kevser,
Ol Sure-i Kevser, dedi a dasına "ebter!"

Ol Şems-i Ezelden kaçınan ol kuru başlar,
Gayya-i Cehennemde bütün yakmış ateşler.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Bitmişti nefes, çıkmadı ses, bıktı da herkes,
Ol nura varıp baş eğerek hem dediler pes!

İdraki olan kafile ayrıldı Kureyşten,
Feyz almak için doğmuş olan şanlı güneşten.

Ol kevser-i Ahmed den içip herbiri tas tas,
Olmuştu o gün sanki mücella birer elmas.

Ol başlara taç, derde ilaç, mürşid-i alem,
Eylerdi nazar bunlara nuruyla demadem.

Bunlardı o a dayı boğan bir alay arslan,
Hak uğruna, nur uğruna olmuş çoğu kurban.

Bunlardan o gün ehl-i nifak cümle kaçardı,
Müşrik ise, ol aklı anın kalmaz, uçardı.

Bunlardı o Peygamberin ashabı ve ali,
Dünyada ve ukbada da hem şanları ali.

Tavsif ediyor bunları hep şöylece Kur'ân,
Sulh vakti koyun, kavgada kükrek birer arslan!

Hep yüzleri pak, sözleri hak, yolları haktı,
Merkebleri yeller gibi Düldüldü, Burakdı.

Bir cezbe-i "Ya Hayy!" ile seller gibi aktı,
A daya varıp herbiri şimşek gibi çaktı.

Bunlardı o gün halka-i tevhidi kuranlar,
Bunlardı o gün baltalayıp küfrü kıranlar.

Bunlardı mübarek yüce cem iyet-i şura,
Bunlardı o nurdan dizilen halka-i kübra.

Bunlardı alan Suriye, Irak, ülke-i Kisra,
Bunlarla ziyadar o karanlık koca sahra.

Bunlardı veren hasta, alil gözlere bir fer,
Bunlardı o tarihe geçen şanlı gazanfer.

Her hepsi de bir zerre-i nuru o Habibin,
Her an görünür gözlere ondan nice yüz bin.

Nur altına girmiş bulunan türlü cemaat,
Hem buldu beka, hem de bütün gördü adalet.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Ecdad-ı izamın o büyük ruhları küskün,
Zira ne küfürler okunur onlara hergün.

Yağmıştı o gün ah ne kederler, ne elemler,
Aciz onu hep yazmaya, eller ve kalemler.

Binlerce yetimin yıkılan kalbini sen yap,
Affet yeter artık, o Habib aşkına, ya Rab!

Derken yeter artık, bizi affet güzel Allah!
Sarsıldı cihan, öldü de bir gümgüme nagah.

Buz parçası halinde bulut, bir yere düşmüş,
Erkek ve kadın hepsi de ol semte üşüşmüş...

Derhal açılıp gökyüzü hem parladı ol nurdan gelen Risalei n-Nur
Hallak-ı Rahim eyledi mahlukunu mesrur.

Zulmet dağılıp başladı bir yep yeni gündüz,
Bir neş e duyup sustu biraz ağlayan o göz.

Bir dem bile düşmezken onun ahı dilinden,
Kurtuldu, yazık dertli beşer derdin elinden.

Ol taze güneş, ülkeye serptikçe ışıklar,
Hep şad olacak, şevk bulacak kalbi kırıklar.

Her kalbe sürur, her göze nur doldu bugünden,
Bir müjde verir sanki o bir şanlı düğünden.

Arz eyleyelim ol yüce Allah a şükürler,
Kalkar bu kahr ü cehl ve dalal, şirk ve küfürler.

Ol nur-u Hüda saldı ziya, kalbe safa hem,
Gösterdi beka, göçtü fena, buldu vefa hem.

Çıkmıştı şaki, geldi naki gördü adavet,
Eylerdi nefiy, oldu hafi nur-u hidayet.

Fışkırdı Risale-i Nur, ufuktan nur-u Risalet
Ol nur-u Risalet verecek emn ü adalet.

Allah a şükür, kalkmada hep cümle karanlık,
Allah a şükür, dolmada hep kalbe ferahlık.

Allah a şükür, işte bugün perde açıldı,
Alemlere artık yine bir neş e saçıldı.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Artık bu sönük canlara can üfledi canan,
Artık bu gönül derdine ol eyledi derman.

Bir fasl-ı bahar başladı illerde bu günden,
Bir sohbet-i gül başladı dillerde bu günden.

Benden bana ben gitmek için Risale-i Nur diye koştum,
Nur derdine düştüm de denizler gibi coştum.

Bir zerrecik olsun bulayım der de ararken
Düştüm yine derya gibi bir nura bugün ben.

Verdim ona ben gönlümü baştan başa artık,
Maşukum odur, şimdi benim, ben ona aşık.

Ol nur-u ezel hem kararan kalblere layık,
Ol nurdan alır feyzini hem cümle halayık.

Kahreyledi ol zulmeti Risale-i Nur a akanlar,
Nur kahrına uğrar, ona hasmane bakanlar.

Küfrün bütün alayı hücum etse de ey nur,
Etmez seni dur, kendi olur belki de makhur.

Sensin yine hazır, yine sensin bize nazır
Ey nur-u Rahim, ey ebedi bir cilve-i kudret-i Fatır!

Bir neş e duyurdun imanla sırr-ı ezelden,
Bir müjde getirdin bize ol namlı güzelden.

Madem ki içirdin bize ol ab-ı hayattan
Bir zerre kadar kalmadı havf şimdi memattan.

Hasret yaşadık nuruna yıllarca bütün biz,
Masum ve alil, türlü bela çekti sebepsiz.

Yıllarca akan, kan dolu göz yaşları dinsin,
Zalim yere batsın, o zulüm bir yere sinsin.

Yıllarca, asırlarca bu nurun yine yansın,
Öksüz ve yetim, dul ve alil hepsi de kansın.

Ey nur gülü, nur çehreni öpsem dudağından,
Kalb bahçesinin kalbine diksem budağından.

Her dem kokarak hem o güzel rayihasından
Çıksam yine ben alem-i fani tasasından.​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Nur güllerin açsın, yine miskler gibi tütsün,
Sinemde bu can bülbülü tevhid ile ötsün.

Sensin bize bir neş e veren ol gül-ü halis,
Sensin bize hem cümleden ala, dahi muhlis.

Ey nur-u Risaletten gelen bir bürhan-ı Kur'ân!
Ey sırr-ı Furkan dan çıkan hüccet-i iman!

Sendin bize matlub, yine sendin bize mev ud,
Sayende bugün herkes olur zinde ve mes ud.

Her an seni bekler ve sayıklardı bu dünya,
Hak kendini gösterdi, bugün bitti o rüya.

Bin üç yüz senedir toprağa dönmüş nice milyar
Mü min ve muvahhid seni gözlerdi hep ey yar!

Her hepsi de senden yana söylerdi kelamı
Her hepsi de her an sana eylerdi selamı.

Nur çehreni açsan, atarak perdeyi yüzden
Söyler bana ruhum yine
b182.gif
-1-

Vallah, ezelden bunu ben eyledim ezber:
Risalei n-Nurdur vallah o son müceddid-i ekber.

Yüzlerce sened, hem nice yüzlerce işaret,
Eyler bu mukaddes koca davaya şehadet.

En başta gelen şahid-i adl Hazret-i Kur'ân
Göstermiş ayanen otuz üç yerde o bürhan.

b183.gif
-2- 'in kalbine gömmüş Esedullah,
Çok sır ki, bilenler oluyor hep sana agah.

b184.gif
-3- demiş ol pir-i muazzam,
Binlerce veli hem yine yapmış buna bin zam.

Mu cizdir o söz, haktır o öz, görmedi her göz,
1 Yakinim artmadı.
3 Zamanın Abdülkadir'i ol!​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Artık bu muammaları gel sen bize bir çöz.
Altıncı Sözün aldı bütün fiil ve sıfatı,

Verdim de arındım ona hem zat ve hayatı.
Müflis ve fakir bekliyordum şimdi kapında
Tevhide eriştir beni, gel varını sun da.

"Ben!.. Ben!.." diye yazdımsa da sensin yine ol Ben,
Hiçten ne çıkar, hem bana benlik yine senden.

Affet beni ey affı büyük lütfu büyük Risalei n-Nur!
Bir dem bile hem eyleme senden beni ya Rabbena mehcur!

Nur aşkına, Hak aşkına, dost aşkına ey nur!
Nurunla ve sırrınla bugün kıl bizi mesrur.

Ey nur-u ezelden gelen nur-u Muhammed (asm.),
Ey sırr-ı imandan gelen nur-u müebbed!

Binlerce yetimin duyulan ahını bir kes,
Sarsar o büyük arşı da vallah bu çıkan ses.

Vallah cemilsin, yeter artık bu celalin!
Göster bize ey nur-u Muhammed, bir kere cemalin!

Dergahını aç, et bize ihsan, yine ey nur-u Risalet!
Biz dertli kuluz, kıl bize derman, yine ey nur-u hakikat!

Emmare olan nefsimizin emrine uyduk,
Ver bizlere sen nur ile ikan, yine ey nur-u Kur'ân!

Hırs ateşi sönsün de gönül gülşene dönsün,
Saç nurunu, hem feyzini her an, yine ey nur-u iman!

Sen nur-u Bedi , nur-u Rahimsin, bize lutfet,
Hep isteğimiz aşk ile iman, yine ey nur-u İlahi!

Dinin çekilip, dev gibi saldırmada vahşet,
Rahmet bizi, gark etmeye tufan, yine ey nur-u Rahmani!

Pürnura boyansın bütün afak-ı cihanın,
Her yerde okunsun da bu Kur'ân, yine ey nur-u Sübhani!

Mahbubuna uyduk, hepimiz ümmeti olduk,
Ağlatma yeter, et bizi handan, yine Ey nur-u Rabbani
 
Üst Alt