14- Afyon Emniyet Müdürlüğüne

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Ol Ravza-i Pak-i Ahmedi (a.s.m.) göster bize bir dem,
Artık olalım hep ona kurban, yine Ey nur-u Samedani!
İslama zafer ver bizi kurtar, bizi güldür,
A'damızı et hak ile yeksan, yine ey nur-u Furkani!
Her belde-i İslam ile, olsun bu yeşil yurd,
Ta haşre kadar Cennet-i canan, yine ey nur-u imani!
Ol Fahr-i Cihan, Al-i Aba hakkı için, ya Rab.
Hıfzet bizi afat ve beladan, ya Nura l-Envar, Bihakkı ismike n-Nur!
Aciz, biçare talebeniz
Hasan Feyzi
(Rahmetullahi Aleyh)
• • •​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Gayet ehemmiyetli bir meseleyi-bundan evvel size icmalen beyan ettiğim meseleyi-tekrar size söylememe kuvvetli, manevi bir ihtar aldım. Şöyle ki:
Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi, adliyeyi ve siyaset ve idareyi zahiri dinsizliğe alet edip, bize hücumları akim kaldığı; ve Risale-i Nur'un fütuhatına menfaati olan eski planlarını bırakıp daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plan çevirdiklerine dair buralarda emareleri göründü.
O planların en mühim bir esası, has, sebatkar kardeşlerimizi soğutmak, fütur vermek, mümkünse Risale-i Nur dan vazgeçirmektir. Bu noktada o kadar acip yalanları ve desiseleri istimal ediyorlar ki, Isparta ve havalisi, Gül ve Nur fabrikasının kahraman şakirtleri gibi, çelik ve demir gibi bir sebat ve sadakat ve metanet lazım ki dayanabilsin. Bazı da dost suretinde hulul edip, korkutmak mümkünse, habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. "Aman, aman Said e yanaşmayınız! Hükumet takip ediyor" diye zayıfları vazgeçirmeye çalışıyorlar. Hatta bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallat ediyorlar. Hatta Risale-i Nur erkanlarına karşı da, benim şahsımın kusuratını, çürüklüğünü gösterip, zahiren dindar ehl-i bid adan bazı şöhretli zatları gösterip, "Biz de Müslümanız, din yalnız Said in mesleğine mahsus değil" deyip, bize karşı perde altında cephe alan zındıklara ve anarşilik hesabına o safdil ehl-i diyanet ve hocaları alet edip istimal ediyorlar. İnşaallah bunların bu planları da akim kalacak. Böyle heriflere dersiniz:
"Biz, Risale-i Nur'un şakirtleriyiz. Said de, bizim gibi bir şakirttir. Risale-i Nur'un menbaı, madeni, esası da Kur'ân dır. Yirmi senedir emsalsiz tetkikat ve takibatla beraber, kıymetini ve galebesini en muannid düşmana da ispat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkarı olan Said ne halde olursa olsun, hatta Said de-el iyazü billah-Risale-i Nur'un aleyhine dönse, bizim sadakatimiz ve alakımızı inşaallah sarsmayacak" deyip, o kapıyı kaparsınız. Fakat, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur la meşgul olmak, elinden gelirse yazmak, ve mübalağalı propagandalara hiç ehemmiyet vermemek, ve eskisi gibi tam ihtiyat etmek gerektir.
Umum kardeşlerimize birer birer selam ve dua ediyoruz.
Said Nursi
• • •​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan alem-i İslamın teveccühünü ve hamiyetini ve uhuvvetini kırmak ve nefret verdirmek için, siyaseti dinsizliğe alet ederek, perde altında küfr-ü mutlakı yerleştirmek isteyenler, hükumeti iğfal ve adliyeyi iki defadır şaşırtıp, der: "Risale-i Nur şakirtleri, dini siyasete alet eder; emniyete zarar vermek ihtimali var."
Halbuki, bu memlekete maddi ve manevi bereketi ve fevkalade hizmeti ve umum alem-i İslama taalluk edecek hakaiki cami olduğu, otuz üç ayat-ı Kur'âniyenin işaretiyle ve İmam-ı Ali nin (r.a.) üç keramet-i gaybiyesiyle ve Gavs-ı Azamın kat i ihbarıyla tahakkuk etmiş olan Risale-i Nur'un siyasetle alakası yoktur. Fakat, küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşilik ve üstü olan istibdad-ı mutlakı, esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti ve asayişi ve hürriyeti ve adaleti temin eder.
Risale-i Nur a, daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilmez. Daha kimseyi o bahaneyle inandıramazlar. Fakat cepheyi değiştirip, din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid a taraftarları veya enaniyetli sofi meşreplileri, bazı kurnazlıklarla Risale-i Nur a karşı iki sene evvel İstanbul da ve Denizli civarında olduğu gibi istimal etmeye münafıklar belki çabalayacaklar. İnşaallah muvaffak olamazlar.
• • •
Kardeşlerim,
Şimdi tam tahakkuk etti ki, resmen bana ihanet ve hakaret etmek, onunla, teveccüh-ü ammeyi hakkımda kırmak için gizli bir tedbir kurulmuş. Benim bütün dostlarımı perde altında soğutmak ve ürkütmeye çalışıyorlar. Halbuki, Sikke-i Tasdik-i Gaybi onların bütün propagandalarını zir ü zeber ediyor.
Gerçi böyle dinsizlik hesabına bana olan hakaret, bir derece beni sıkıyor, eski Said den kalma bazı damarlarıma dokunuyor. Fakat Risale-i Nur'un harika fütuhatı ve şakirtlerinin ehl-i hakikat nazarında ve ruhani ve melaikeler yanında hürmet ve merhametle karşılanmaları, benim şahsıma gelen ihanet ve hakaretlerin sivrisinek kanadı kadar ehemmiyeti kalmaz. O bedbaht ehl-i ihanet, dindarlık cihetiyle, ehl-i din ve ehl-i ulum-u diniyenin hürmetini kırmak dine bir ihanet olduğu cihetinde, ruhani ve melaikelerin ve ehl-i İmân ve ehl-i hakikatın nazarında mel un olduğu gibi, binden ancak bir iki serserinin veya zındığın aferinini kazanırlar.
O bedbahtlar bana hakaret etmekle, güya Risale-i Nur'un nüfuzunu kırıyor; şahsımı menba zannedip beni çürütmekle, Risale-i Nur sukut edecek gibi ahmakane bir zan ile şahsıma tecavüz oluyor.
Ben de derim: Ey bana dinsizlik hesabına ihanet ve hakaret eden bedbahtlar! Kat iyen size haber veriyorum, yakında-tevbe etmemek şartıyla-hiç çare-i halas yok ki, ecel​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
celladıyla sen, idam-ı ebedi ile ölüm darağacı ile asılacaksın! Şeraretli ruhun dahi ebedi bir haps-i münferitte mahkum olmakla beraber, ehl-i İmân ve ruhanilerin nefret ve lanetini kazanacaksın. Tevbe etmemek şartıyla, benim intikamım, senden pek muzaaf bir suretle alınıyor bildiğimden, hiddet değil, hatta sana acıyorum!
Amma Risale-i Nur'un, senin gibi sinekler kadar ehemmiyeti olmayanların perde çekmesi, zerre kadar nüfuzunu kıramaz. Yüz binler adam onunla imanlarını kurtardıkları için, ruh u canla hürmet ve perestiş ederler.
Amma şahsımın teessürü ise, katiyen size haber veriyorum ki, bir iki dakika asabiyetle bir teessüratıma mukabil, birden öyle bir teselli buluyorum ki, bin derece sizlerin hakaret ve ihaneti ziyadeleşse o teselliyi kıramaz. Çünkü, Risale-i Nur'un keşf-i kat isiyle, dinsizlik hesabına bize hücum edenler, ebedi azaplar ve haps-i münferitte ve idam-ı ebedi ile ihanetini gördükleri gibi, Risale-i Nur la imanını kurtaran şakirtleri, ölümle terhis tezkeresi ve saadet-i ebediye vesikasını alıp, ebedi bir hürmet ve merhamet ve ikrama mazhar olacaklarını, filozofları susturan binler hüccetlerle beyan etmişiz.
Hem bu Yeni Said, Eski Said gibi kendine hürmet ve teveccüh kazanmak ve şan ve şeref bulmak, katiyen aleyhindedir, katiyen kabul etmez. Onun için, yirmi senedir inzivayı tercih etmiş.
Eğer asayiş ve idare hesabına nüfuzunu kırmak ve umumun nazarında çürütmek için yapıyorsanız, pek büyük bir hata ediyorsunuz. İki sene üç mahkeme, yirmi senelik hayatımın yüz yirmi eserinde, yüz yirmi bin Risale-i Nur şakirtlerinden, mucib-i ihtilal ve medar-ı mesuliyet ve vatan ve millet aleyhinde hiçbir şey bulmadıklarına, beraatimizle ve Risale-i Nur eczalarının bütününü iade etmeleriyle gösterdiği cihetle, katiyen size beyan ediyorum ki, dinsizlik hesabına bizi ezen sizler, vatan ve millet, asayiş ve idare aleyhinde ve anarşilik lehinde ve müthiş bir ecnebi hesabına beni sıkıştırıp, bir sarsıntı çıkarıp, o cereyanın müdahalesini istiyorsunuz. Onun için, bütün ihanet ve hakaretlerinize beş para kıymet vermem; asayiş, idare lehinde sabır ve tahammüle karar verdim.
Elbette dünya daimi olmadığı gibi, hadisatı da fırtınalı, daima değişir. Birkaç saat cinayetlerle, dünyevi ve uhrevi binler zakkum ve azap neticeleri var. O zaman, faydasız yüz binler teessüf diyeceksiniz. Ben, resmi makamata ve bizimle tam alakadar vazifedarlara yazdığım gibi, sizin gibi bedbahtlara dahi derim: Biz, Risale-i Nur la, bu memleketin ve istikbalinin en büyük iki tehlikesini def etmeye çalışıyoruz ve bilfiil çok emarelerle, hatta mahkemede de kısmen ispat etmişiz.
Birinci tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir surette girmeye çalışan anarşiliğe karşı sed çekmek.
İkincisi: Üç yüz elli milyon Müslümanların nefretlerini kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük nokta-i istinadını temin etmektir.
• • •​
 
Üst Alt