30- Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır Hüve Nuktesi

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
teminatla Hindistan ulemasının merkezine göndereceğini ve Medine-i Münevvereye mahsus olan mecmualar da yetiştiğini ve sair yerlere de gönderilen mecmualar selametle yetiştiğini Denizlili Hafız Mustafa ya beraber arkadaş olup ve yolda Nurları okuyarak giden hem genç, hem Nurcu iki Afyonlu hacı ve başka hacılar, bu müjdeli haberi bana getirdiler ve hariçte Risale-i Nur'un ehemmiyetli revacını ve makbuliyetini müjdelediler. Yalnız Camiü l-Ezhere gidecek üç mecmuadan Zülfikar burada kaldı, gönderemedik; ikisi gitmişler. Bunun hikmeti şudur ki:
Zülfikar ilmi bir geniş derstir. Alem-i İslamın medrese-i kübrası olan Camiü l-Ezhere ders suretiyle göndermek münasip olmadığı gibi, hem orada kolera hastalığının istilasıyla, elbette Zülfikar, layık olduğu dikkat-i nazara bu sırada alakadarane mazhar olamayacaktı.
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvela: Nurun ehemmiyetli kahramanlarından Nur'un ehemmiyetli mecmualarını Mekke-i Mükerremeye götürüp gayet büyük bir Hindli alim Ahmed Ali Şimşiri ye teslim edip, hem Hintçe tercüme etmeye ve Hind e de göndermeye teminat alan kardeşimiz Hafız Mustafa ya binler barekallah ve maşaallah ve es adekallah deriz. Medresetü z-Zehra, Mekke-i Mükerremedeki o büyük zatla muhabere etsin. Adresi şudur: "Mekke-i Mükerremede Babü s-Selamda Ahmed Ali Şimşiri" diye mektup yazabilirsiniz.
Saniyen: Bu defaki hadise, bir habbeyi, evham yüzünden çok kubbeler yaptıklarını öğrendik. Bir emaresi de şudur:
Dahiliye Vekilinin emriyle gece içinde Afyon Valisi, Emniyet Müdürüyle buraya gelip gecede menzilimi basmak istemişler. Müdde-i Umumi muvafakat etmediğinden, sabaha kadar bekleyip, en ziyade aleyhimizde bulunan iki adamı tayin edip, kilidimi kırıp füc eten baskın vermeleri; hem aynı gün Haşiye faytonla çıktığım vakit-burada emsali vuku bulmayan-beş tayyare pek aşağıda uçup benim faytonumu bildikleri için etrafımda iki defa dönmeleri, ikinci gün başka bir tarafa, çok görünmeyen gizli bir dere tarafına faytonla giderken, aşağıda uçan beş tayyareyi birşey arıyor gibi gördük, anladık ki, bizi arıyorlar. Yine aynen evvelki gün gibi, o beş tayyare etrafımızda ve kasaba üstünde gezip, odamıza girdiğimiz zaman onların da gitmeleri kuvvetli bir emaredir ki, bir habbe yüz kubbe yapılmış. Burada böyle manasız, evham yüzünden bana eziyet verilmesi ve Medresetü z-Zehranın kahramanlarına buraya nisbeten bu üç senede on dereceden yalnız
Haşiye Evet, buradaki Nur şakirtleri namına tasdik ediyoruz, hadise aynen vuku buldu.
Evet Evet Evet Evet Evet Evet
Hayri Halil Terzi Mustafa İsmail Mustafa Hizmetkarı Nuri​
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
bir derece eziyet verilmek cihetiyle, Isparta hükumetine ve adliyesine teşekkürümü ve minnettarlığımı ve onların verdiği eziyetleri de helal ettiğimi bildirirsiniz.
Salisen: Bu defaki musibette, her vakit olduğu gibi, yine kaderin adaletine ve inayet-i İlahiyenin feyzine baktım, gördüm ki: Sair vilayete nisbeten bir derece Nurdan geri kalan ve Nur dairesine de yakın bulunan Kütahya ve adliyesini ve hükumetini, Denizli, Kastamonu gibi Risale-i Nurla alakadar etmek; evet, ne kadar fikri ve vazifesi aleyhimizde olsa da, her halde kalbi, ruhu Risale-i Nur dan imanı cihetinde büyük istifade etmek ve Nurculara da sevap kazandırmak hikmetiyle, o vilayete gönderildi. Kader-i İlahi dahi bana bir şefkat tokadı olarak, Dahiliye Vekili Erzurumlu ve hemşehrim ve Afyon Valisi (Antalyalı) ve şimdiye kadar bana ilişmemesi cihetiyle demiştim: Gerçi serbest oldum, şimdi böyle insaflı bir vali buldum, Emirdağından gitmeyeceğim diye bir nevi sevinç ve ihtiyatsızlığımın cezası olarak, o iki adamın elleriyle kader-i İlahi bana tokat vurdu, adalet etti.
Afyon Valisi, Emniyet Müdürü ve buradaki heyetiyle meselemize dair Ankara ya yazmışlar ki: "Cemiyetçilik, tarikatçılık gibi meseleler yok. Fakat Said Nursi nin onun sözüyle kendini feda edecek iki yüz bin Nurcu kardeşleri var" diye, başka bir cihette yine hükumete büyük bir evham vermişler. Fakat onların bu yazmasında, Nura ve Nurculara bir fayda ve benim şahsıma da belki bir zarar ihtimali var.
Faydanın bir ciheti şudur ki: Bu kadar ağır şerait içinde öyle demir gibi sarsılmaz bir hakikat var ki, iki yüz bin Türk ruhunu ona feda edecek o hakikatin müşterisi bulunur. Bu noktada, zayıf imanlı olanlar imanını kuvvetlendirir. Ehl-i siyaset de ve imanını kaybedenler onlara ilişmekten korkarlar, daha çabuk taarruz edemezler.
Bana zararı ise, Cenab-ı Hak, Hafızdır. Beni çürütmek ve kardeşlerimi benden kaçırmak ve kardeşliğimizi kırmak için, şeytanın bile hatırına gelmeyen iftiralar ve isnadlarla benim ehemmiyetimi kırmak için çalışmaları muhtemeldir.
Ehl-i vukuftan ve Diyanet Riyasetinin müşavirlerinden Yusuf Ziya ve oradaki hocalar, Risale-i Nur'un tamam bir takımını bizden istiyorlar. Hem zerrelere ait Otuzuncu Söz ve Otuz İkincinin Birinci Mevkıfının başındaki Zerre bahsi ve Hüve Nüktesi ve Tabiat Risalesinin Zerre bahsi gibi parçaları, rica suretinde ve hürmetkarane, oraya gönderdiğimiz Hasan Çalışkan ile cevap göndermişler. Güya
b524.gif
manasını anlamak istiyorlar ve bu parçalarla anlaşılır ve şimdi serbest ifsada başlayan maddiyunları susturur.
Said Nursi
• • •
"Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Sûresi: 44.)​
 
Üst Alt