Namaz, manevi bir asansördür

MURATS44

Özel Üye
Dini bir görev olan namaz, imanın işareti, kalbin ışığı, ruhun kuvveti, bedenin koruyucusu ve sevgili peygamberimizin ifadesiyle "müminin miracıdır." Manevi bir yükselme ve Miraç sırrına erme vesilesi olan namaz, insanı ruhen ve ahlaken yükselten, Allah'a yaklaştıran bir ibadettir.
Namaz, secdede kulu toprakla aynı hizaya getiren, rukü'da Allah'ın hu*zurunda boyun eğdiren, kıyamda başı dimdik olarak iki ayağı üzerinde doğrultan ve böylece insanoğluna hem alçak gönüllüğü (tevazuu), hem hürmeti ve hem de yerine göre mertlik ve boyun eğmemeyi öğreten unu*tulmaz bir ahlâk dersidir.
Namaz, Ulu Allah'ın mü'min kullarının önüne kurduğu zengin bir zi*yafet sofrasıdır.
Namaz, hele mü'min cemaatle birlikte camide kılındığı takdirde, Al*lah'ın öz evinde Allah'ın misafiri olmak fırsatını veren bir ibadettir.
Bu amaçla, abdest alıp seccadesinin başına gelen ve Allah'ü ekber diyerek Allah'ın huzuruna duran kul; önce, "sübhaneke" yi okur, "Allah'ım hamd ederek seni tespih ederim, senin ismin mübarektir. Sen Yüceler yücesisin Sen'den başka ilah yoktur.
Sonra, "Eûzü billahi mine'ş-şeytanir-racim." Şeytan'ın şerrinden sana sığınırım.
Daha sonra da, "Bismillahirrahmânirrâhim" rahman ve rahim Allah adıyla başlarım" der.
İşte bütün bunlar Miraç merdiveninin birer basamağıdır. Kul artık manevi bir asansöre binmiştir.
"Sen her şeyden münezzehsin Ya Rabbi! Hamd sana mahsustur. İsmin de mübarektir. Sen Yüceler yücesisin, teksin, eşin ve benzerin yoktur. Bütün şerlerden sana sığınırım. Her güzel işe senin adınla başlarım yaptığım her işte senin rızanı ararım", diyerek derece, derece yükselir. Böylece mânâ âlemine doğru harekete geçmiş olan kul, Fatiha suresini okumaya başlar.
"Hamd Âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve din gününün sahibi olan Allah'a mahsustur" mealindeki ayetleri okurken kulun miracı olan namazda perdeler tamamen açılmış, kul tam bu sırada huzura alınmıştır. İşte bu sırada kul, "Allah'ım ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz" diyerek ibadet ve ubudiyetini rabbine arz eder. Muhtaç olduğu yardımı yine Rabbinden isteyerek şöyle der:
"Ya Rabbi! Yalnız senin huzurunda eğilir, alnımı secdelere korum. Senden başkasına asla kul, köle olmam, kula kulluk etmem, "ihdinâ" diyerek, ya rabbi muhtaç olduğum yardımı da yalnız senden isterim. Gerçek manada yardım eden sensin, her şey senin iradene bağlıdır, senden medet olmadıkça hiçbir kimse bana yardım edemez. Allah'ım bizi doğru yola, nimetine erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir" der. (Fatiha 1-7)
Arz-u halinin sonunda bir mühür mesabesinde olan "âmin" kelimesini söyler ve rabbinden duasının kabulünü ister.
İslam'da namaz, bütün ibadetlerin başı ve en önemlisidir. Yapılan hiç bir ibadet namazın yerini tutmaz. Çünkü Allah kullarına namazdan sonra daha faziletli bir ibadeti farz kılmamıştır. İbn-i Mes'ud (r.a.) diyor ki:
Resul-i ekrem'e
- Hangi amel daha üstündür? Diye sordum. Rasul-i ekrem:
- Vaktinde dosdoğru kılınan namazdır, buyurdu.
- Sonra hangisi? Dedim
- Anaya ve babaya iyilik etmek, dedi.
-Sonra hangisi? Dedim.
- Allah yolunda cihat, buyurdu.(savaş halinde iken bile namaz sıra ile kılınır, terk edilmez)
Namaz, Allah ile kul arasında bir bağdır. Kılınması bağın kuvvet bulmasına, terk
edilmesi ise zayıflamasına sebeptir. Bu bakımdan namaz dinin direği sayılmıştır. Kul, kıyamet gününde Allah'ın huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını verirken, Allah'ın hakkı olarak, ilk önce namazdan sorguya çekilecektir. Bunun hesabını verebilirse mutluluğa erecek, diğer hesapları vermek kolaylaşacaktır. Bu husus peygamber efendimiz tarafından böyle haber verilmiştir. Bunun içindir ki peygamberimizin ümmetine son tavsiyesi namaz olmuştur.
 
Üst Alt