Bid’at nedir, ne değildir

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Sual: Bid’at nedir?
CEVAP
Bid'at
,sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibadette olur.

Âdette bid'at,sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid'at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid'at, ceket, pardesü giymek, çay ve kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı ve Rum cübbesi giydiği hadis-i şerifle bildirildi. (Tirmizi)

Fen ve fen bilgileri dinde bid'at değildir. Fenni buluşlara sahip çıkmak, dinimizin emridir. (İlim Çin’de de olsa alın! Fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın) hadis-i şerifleri, kâfirlere uymayı değil, fenni onlarda bile olsa, arayıp bulmayı emrediyor. (Mevduat-ül-ulum)

İbadette bid'at
, Resulullahın ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid'at karıştırmak büyük günahtır. Bid’ati sünnet diye işlemek haramdır. Bunların hepsini din diye, ibadet diye uydurmak veya dinin önem verdiği şeyleri dinden ayrıdır, din buna karışmaz demek bid'attir. Bid'atlerin bazıları küfür, bazıları büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Her bid'at sapıklıktır) buyuruldu. (Müslim)

Bid’at çıkaran, dinde noksanlık görüp bazı hükümleri değiştirmeye, yeni hükümler koymaya çalışır. Sahih hadisleri uydurma zanneder, İslam âlimlerini beğenmez. Bid’at ehli kibirlidir.

İmam-ı Gazali
hazretleri buyurdu ki:
Kibrin diğer günahlardan daha büyük olmasının sebebi şudur: Büyüklük ancak Allahü teâlâya mahsus iken, kulun kibirlenmesi, bir kölenin hükümdarın tacını başına geçirerek onun tahtında oturup hükmetmesine benzer. Hükümdarın bir emrini yapmayarak suç işlemekle, hükümdarlığına sahip çıkmak, onun tahtına oturup emirler vermek arasında elbette büyük fark vardır. İşte kibirlenmek, Allah’ın emrini yapmamak gibi bir suç değil, bizzat ilah olmak gibi büyük suç oluyor.

Bid’atin de hırsızlık, katillik, fahişelik, içki içmek gibi haramlardan daha büyük olmasının sebebi budur. Günah işleyen kimse, Allah’ın emrine isyan etmiş olur, büyük günah işler. Fakat bid’at çıkaran kimse, Allah’ın, Resulünün ve Resulullahın vârisleri olan âlimlerin bildirdiği hükümleri beğenmeyip yeni hükümler koymaya, bizzat dinin sahibi olmaya çalışıyor. Yani Allah adına, Resulü adına hareket ediyor, hatta onları beğenmeyip kendi görüşünü din gibi ortaya koymaya çalışıyor. Bu bakımdan bid’at ehli, hırsızdan, eşkıyadan, katilden daha büyük günah işliyor. İşte bunun gibi sebeplerden dolayı Peygamber efendimiz, (Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir. Onlara karşı cihad, kâfirlerle cihad gibi önemlidir) buyuruyor. (Deylemi)

İmam-ı Rabbani
hazretleri de buyuruyor ki:
(Bid’at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannederek bid'at çıkarıyor, bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kâmildir. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [çağa uydurmaya, çeşitli bid’atler çıkarmaya] çalışmak, Maide suresinin, (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum) mealindeki 3. âyetine inanmamak olur. (m.260)

Her bid’at sapıklıktır
Sual:
Niye faydalı olan bid’atlere itiraz edilir ki?
CEVAP
Faydalı bid’at olmaz. Hâşâ o zaman Allahü teâlâ dini eksik göndermiş olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Okul, kitap gibi dinin izin verdiği faydalı şeylere bid'at dememeli, Sünnet-i hasene, yani iyi iş demeli. Bid'atler, faydalı görünseler de, hepsinden kaçınmak gerekir. Hiçbir bid'atte fayda yoktur. Bugün kalbler karardığından, bazı bid'atler güzel görünse de, kıyamette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır.Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Din adına uydurulan her şey bid’attir, her bid’at sapıklıktır; her sapıklık da Cehenneme götürür.)
[Buhari, Müslim, İbni Mace, Nesai]

Peygamber efendimiz, Eshab-ı kiram ve şimdiye kadar gelen İslam âlimleri, namazı nasıl kılmışlar, ibadetleri nasıl yapmışlarsa, aynen öyle yapmak gerekir. Eklemek ve çıkarmak, dini değiştirmek olur. İbadetlere bid'at sokmakla daha güzel ibadet edilmiş olmaz. (İbadetleri bizim gibi yapmayanlar, bizden değildir) hadis-i şerifini düşünerek, ibadetlere ilave ve çıkarma yaparak dini değiştirmekten çok sakınmalıdır!

Bid’at insan elinin değmesidir
Sual:
Bid’at, ilahi hükümler topluluğu olan dinimize insan elinin değmesi diye tarif ediliyor. Peygamberimiz de insan, müctehidler de insandır. Peygamberimiz, farklı hükümler bildirmiştir. Müctehidlerin de, birbirinden farklı hükümleri vardır. Biri bir husus için farz derken, öteki sünnet diyebiliyor. O zaman bu insan eli değmesini nasıl açıklayabiliriz?
CEVAP
Resulullah efendimiz, Allahü teâlânın kulu, elçisi, halifesi ve vekilidir. Vekil, kendisine verilen yetki bakımından asıl gibidir. Yani aslın verdiği konularda yetki sahibidir. Mesela, canları Allahü teâlâ alır. Bunu vekili vasıtasıyla yapar. Bir ayet-i kerime meali:
(Sizin canınızı almaya vekil kılınan ölüm meleği, canınızı alacak; sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz.) [Secde 11]

Halife ve vekil, yaklaşık aynı anlamdadır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Sünnetimi ihya edip yayan halifemdir.) [İ.Asakir]

(Sultan, yeryüzünde zıllullahtır.) [Taberani]
Zıllullah, Allahın gölgesi demek değildir, Allahü teâlânın emirlerini tatbik etme yetkisine sahip halife, vekil demektir.

Allahü teâlâ, hüküm koyması için Resulüne yetki vermiştir. Artık Resulünün koyduğu hükümler, beşeri kanunlar değil, ilahi hükümler olur. Müctehid âlimler de, Resulullahın vekilleridir. Onlara ictihad etme yetkisi verilmiştir. Bu farklı ictihadların rahmeti ilahi olduğu da açıklanmıştır. Bu bakımdan, Resulullahın hükümleri gibi, müctehidlerin her biri rahmet olan farklı ictihadları, ilahi hükümlere zıt kabul edilmez; çünkü ahirette Allahü teâlâ, insanları onların bildirdiği hükümlerle hesaba çekecektir. Şafii mezhebindekine, (Deniz haşaratını niye yedin), Hanefi mezhebindekine de, (Karşı cinse dokunduğun halde niye abdest almadın) diye sormayacaktır. Böyle olunca, onların koyduğu hükümler beşeri olmaktan çıkmakta, Allahü teâlânın emrine uygun gelmektedir.

Güzel bid’at olmaz
Sual: Bu millet niye çeşitli sapık gruplara bölünmüştür?
CEVAP
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.) [İbni Mace]

Demek ki, asr-ı saadetten uzaklaştıkça ilim azalacak, cehalet çoğalacaktır. Cahillik çoğalınca da, sapıklar türeyecek, halkı sapıtmaya çalışacaklardır. Sünneti bid’at gibi gösterecekler, bid’atleri de sünnetmiş gibi cilalayıp halka sunacaklardır. Yani hakkı bâtıl olarak gösterecekler, bâtılları hak olarak sunacaklardır. Böyle yapılınca da, o milletin sapıtması kaçınılmaz olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hidayete kavuşan hiçbir topluluk, hakkı bâtıl, bâtılı hak göstermeye çalışmadıkça, dalâlete düşmez, yani sapıtmaz.) [Tirmizi]

Onun için sünneti ve bid’ati iyi bilmeli. Yaptıkları sapıklıklara, kılıf bulmak için, (Güzel bid’at) diyenlere karşı uyanık olmalı. İbadetlerde değişiklik olmaz, ibadeti daha güzel hâle getiremeyiz. Bu şu demektir: (Allah bu ibadeti eksik emretmiş, doğrusu böyle olur) anlamına gelir. İbadette güzel bid’at olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri bunu Mektubat'ında güzel açıklıyor. Allah ve Resulü iyi bilememiş de, biz mi daha iyisini bileceğiz? Değişiklik yapmaya ne hakkımız vardır? Âdetlerde güzel bid’at olur, bunun mahzuru olmaz. İbadette güzel bid’at olmaz. Teknolojideki yenilikler âdetler içindir, teknolojinin ilerlemesiyle ibadetlerde değişiklik olmaz. Mesela namaz kılıp bunu videoya alıp, namaz vakti gelince bunu seyretmekle namaz kılınmış olmaz. Kasete alınan Yasin-i şerifi kabre götürüp çalmakla, ölüye Yasin okunmuş olmaz. İbadete sokulan bütün aletler bid’attır. Peygamber efendimiz, (Her bid’at sapıklıktır) buyuruyor. (Müslim)

Daha iyi olur sanmamalı, her çeşit değişiklikten çok sakınmalı.

Ahlakta bid’at
Sual:
Kitaplarda ahlakta bid’at diye bir şey geçiyor. Ahlakta bid’at nasıl olur, bir örnek verilebilir mi?
CEVAP
Bid’at, dinde olmayan bir şeyi ibadet olarak yapmak demektir. Mesela selam verirken, Selamün aleyküm demeyip elini başına vurmak, selamı alanın da aynı şekilde veya başka şekilde işaret yapması; yahut fakire kibirlenmek, sünnet diye ona eteğini öptürmek gibi şeyler, ibadet maksadıyla yapılınca bid’at olur.
 
Üst Alt