224- Sevgiliden gelen sıkıntılar, iyiliklerinden dahâ tatlıdır 3.Cild 15.ci mektûb

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
ÜÇÜNCÜ CILD, 15. ci MEKTÛB

Bu mektûb, mîr Muhammed Nu’mâna “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” yazılmıs
olup, sevgiliden gelen sıkıntıların, acıların, seven kimseye, Onun ni’metlerinden,
tatlılarından dahâ tatlı oldugunu bildirmekdedir:
Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdigi, sevdigi kimselere selâmlar olsun!
Kıymetli seyyid kardesim! Dikkatle dinleyiniz! Iyi düsünceli olan kardeslerimizin
derdlerden kurtulmamız için, her çâreye bas vurduklarını, hiçbirinin fâide vermedigini
haber aldım. (Allahü teâlânın yaratdıklarında, gönderdiklerinde hayr, iyi-
lik vardır) hadîs-i serîfi meshûrdur. Insan oldugumuz için, basımıza gelenlerden,
bir aralık üzülmüsdük. Içimiz sıkılmısdı. Birkaç gün sonra, Allahü teâlânın lutfü
ile, üzüntü ve sıkıntılar gitdi, hiç kalmadı. Onların yerine sevinc, genislik geldi ki,
bizimle ugrasanlar, Allahü teâlânın istedigini istemekde ve yapmakdadırlar. Böyle
olunca, sıkılmanın, üzülmenin yersiz oldugu, Allahü teâlâyı seviyorum diyenin
böyle olmaması gerekdigi anlasıldı. Çünki, sevene, sevgilinin gönderdigi acıların
da, Ondan gelen iyilikler gibi sevgili ve tatlı olması lâzımdır. Sevgilinin iyilikleri
tatlı geldigi gibi, Onun acıtması da tatlı gelmelidir. Hattâ, Ondan gelen acılarda,
tatlılardan dahâ çok lezzet bulmalıdır. Çünki, acılar, sıkıntılar nefse tatlı gelmez.
Nefs, böyle seyleri istemez. Her bakımdan güzel olan, herseyi güzel olan Allahü
teâlâ, bir kulunu incitmek dileyince, Onun irâdesi, istegi, bu kula elbette güzel gelmelidir.
Dahâ dogrusu, bundan zevk almalıdır. Bizimle ugrasanların diledikleri,
istedikleri, Allahü teâlânın diledigine uygun oldugu için ve bunların dilekleri, O
sevgilinin diledigini gösterdigi için, bunların diledikleri ve yapdıkları da, elbette
güzeldir ve tatlı gelmekdedir. Sevgilinin isini gösteren bir kimsenin isi de, sevene
sevgilinin isi gibi, sevimli ve tatlı gelir. Bunun için bu kimse de, sevene sevgili olur.
Sasılacak seydir ki, bu kimsenin verecegi acılar, sıkıntılar, ne kadar çok olursa, sevenin
gözüne o kadar çok tatlı görünür. Çünki, onun verdigi sıkıntılar, sevgilinin
düsman gibi oldugunu göstermekdedir. Bu yolda aklı gidenlerin islerine akl ermez.
Demek ki, o kimseye karsılık yapmak, onu kötü bilmek, sevgiliyi sevmege uymaz.
Çünki, o kimse, sevgilinin islerini gösteren bir ayna gibidir. Bizimle ugrasanlar, incitenler,
baskalarından dahâ sevimli görünüyorlar. Kardeslerimize, dostlarımıza
söyleyiniz! Bizim için üzülmesinler, sıkılmasınlar. Bizi incitenleri kötü bilmesinler.
Onlara kötülük yapmasınlar! Bunların yapdıklarına sevinseler, yeridir. Evet,
düâ etmekle emr olunduk. Allahü teâlâ, düâ edenleri, Ona boyun bükenleri ve yalvaranları,
sızlıyanları sever. Böyle yapmak, Ona tatlı gelir. Belâların, sıkıntıların
gitmesi için düâ ediniz! Afv ve âfiyet için yalvarınız!
O kimsenin incitmesi, sevgiliyi düsman gibi göstermekdedir dedim. Evet çünki,
sevgilinin düsmanlıgı, düsmanlar içindir. Dostlarına düsmanlıgı, görünüsdedir.
Bu ise, merhametini, acımasını bildirmekdedir. Böyle düsman görünmesinin, sevene
nice fâideleri vardır ki, anlatılmakla bitmez. Bundan baska, dostlarına düsmanlık
gibi görünen isler yapması, bunlara inanmıyanları harâb etmekde, onların
belâlarına sebeb olmakdadır. Muhyiddîn-i Arabî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”,
(Ârifin niyyeti, maksadı olmaz) buyuruyor. Ya’nî, Allahü teâlâyı tanıyan
kimse, belâdan kurtulmak için birseye basvurmaz demekdir. Bu sözün ne demek
oldugunu iyi anlamalıdır. Çünki, derd ve belâların, sevgiliden geldigini,
Onun dilegi oldugunu bilmekdedir. Dostun gönderdigi seyden ayrılmak ister mi
ve o seyin geri gitmesini özler mi? Evet düâ ederek, gitmesini söyler. Fekat, düâ
etmege emr olundugu için, bu emre uymakdadır. Yoksa, gitmesini hiç istemez. Ondan
gelen herseyi de sever, hepsi kendine tatlı gelir. Dogru yolda bulunanlara, Allahü
teâlâ selâmet versin! Âmîn.
[(Miftâh-un-necât) da yazılı hadîs-i serîfde, (Bir kimse, mü’minler için, hergün
yirmibes kerre, istigfâr okursa, Allahü teâlâ, bu kimsenin kalbinden gıl ve hasedi
çıkarır. Ismi, Ebdâl ismleri arasına yazılır. Ona, bütün mü’minler adedince, sevâb
yazılır. Kıyâmet günü, bütün mü’minler: Yâ Rabbî, bu kulun bizim için, istigfâr
okurdu. Sen de onu afv eyle! derler) buyuruldu. Gıl, hîyle demekdir. Ebdâl,
Evliyâdan bir sınıfın ismidir. Hergün (Allahümmagfir lî ve li-vâlideyye ve lilmü’minîne
vel-mü’minât vel-müslimîne vel-müslimât el-ahyâ-i minhüm vel-emvât
bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn) okumalıdır. Bu düâ, (Kitâbüssalât) kitâbımızda
da yazılıdır.]
 
Üst Alt