3 - Al-i İmran Suresi: Ayet 44

faruk islam

Özel Üye
Sure: 3 - Al-i İmran Suresi
Ayet:44 tefsiri
Konu: Meryem'e Kefil Olacak Kişinin Seçilmesi

بســـم الله الرحمن الرحيم
ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُون أَقْلاَمَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
44 - (Ey Muhammed!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gaybi haberlerdendir. Meryem'e hangisinin kefil olacağını tesbit etmek için kalemlerini attıkları zaman sen onların yanında değildin. Ve (yine) sen, onlar (Meryem'in kefaleti konusunda) ihtilafa düştüklerinde de yanlarında değildin.
Allah (c.c) bu ayette Rasulullah (s.a.s)'e hitab ediyor ve buyuruyor ki:
"Ey Muhammed! Zekeriyya, Meryem, Yahya ve İmran' ın hanımı ile ilgili kıssaları ne senin ne de kavminin bilmesi mümkündür. Çünkü bunlar gaybi haberlerdir. Bu gerçek haberler ancak vahiyle bilinebilir. Yine Meryem'in himayesi hakkında Zekeriyya (a.s) ile diğer din adamları ihtilaf ettiklerinde ve bu ihtilafı çözmek için kalemleriyle kura çektiklerinde sen onların aralarında değildin.
İşte bu gibi gaybi olayları bilmek kişinin rasul olduğunu gösteren büyük alametlerdendir."
Vahiy:
Vahiy; kelime olarak; gizlice bildirmek demektir. Açıkça bildirme olursa buna tebliğ denir.
Vahiy; ilham, işaret, yazı ve sözle olabileceği gibi elçiyle bildirme yoluyla da olabilir. Bir kimseye birşeyi öğrenmesi için verilen şeyler de bu kelimenin kapsamına girer.
Kur'anda vahiy kelimesi bir kaç manada kullanılmıştır.
1 - Allah (c.c)'nun Cibril (a.s) vasıtasıyla nebi ve rasullere haber iletmesi, onlarla konuşması. Bu ayetteki vahiy de bu manadadır.
2 - İlham.
"Musa'nın annesine: "Onu emzir. Başına geleceklerden korktuğun zaman onu denize at; korkma ve üzülme. Onu sana mutlaka geri vereceğiz. Ve onu rasullerden kılacağız" diye vahyettik." (Kasas: 7)
3 - İç güdü.
"İşte o gün, Rabbinin kendisine vahyetmiş olması dolayısıyla, (yer) bütün haberlerini anlatır." (Zilzal: 45)
"Rabbin bal arısına şöyle vahyetmiştir: "Dağlardan, ağaçlardan ve çardaklardan kendine evler edin." (Nahl: 68)
4 - İşaret etmek.
"(Bunun üzerine) Zekeriyya mescidden çıkmış ve kavmine gece gündüz Allah'ı tesbih etmelerini vahyetmişti." (Meryem: 11)
5 - Emretmek.
"Havarilere de: "Bana ve rasulüme iman edin" diye vahyettim." (Maide: 111)
6 - Gizlice bildirmek.
"Şüphesiz ki biz her nebiye, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler vahyeden insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık." (En'am: 112)
Meryem'in Kefaleti İle İlgili İhtilafın Sebebi:
Meryem'in kefaleti hakkında ihtilafa düşülmesinin sebebi; Allah tarafından beyt'e hizmetçi olarak kabul edilen ilk kız olmasıdır. Çünkü o zamana kadar beyte hizmetçi olarak hep erkekler alınmakta ve onların kabul edilmesi hakkında Allah (c.c) herhangi bir vahiy indirmemekteydi. Fakat Meryem'in beyt'e himetçi olarak seçildiğini bildirmek için vahiy indirilmesi onun ne kadar değerli olduğunu gösteren bir alamettir.
Bazı tefsir kitaplarında Zekeriyya (a.s)'ın Meryem'i, hanımının yeğeni olduğu için kefaletine almak istediği, din adamlarının ise, hocalarının kızı olduğu için Meryem'i kefaletlerine alıp bu şerefi elde etmek istedikleri rivayet edilmektedir. Fakat bunların doğruluğuna dair herhangi bir sahih delil yoktur.
Kalemlerle Nasıl Kura Yaptılar?
"... kalemlerini attıkları zaman..."
Ayette geçen "kalem"den kasıt; ucu yontulmuş çubuktur. Bu; ok olabileceği gibi yazı yazmada kullanılan kalem de olabilir.
Meryem'in kefaletini üstlenme konusunda ihtilafa düşenlerin bu ihtilafı çözmek için kalemleriyle gerçekleştirdikleri kurayı nasıl yaptıkları konusunda değişik rivayetler vardır, fakat bu rivayetlerin hiçbirisi sahih değildir. Bu olaylar gaybi meselelerdir. Bunlar hakkında kesin birşey söyleyebilmek için vahye dayalı sahih delillerin olması gerekir.
Velayet Konusunda Teyzenin Rolü:
Yapılan kura sonucunda velayet hakkını Zekeriyya (a.s) kazanmıştır. Zekeriyya (a.s)'ın hanımı, Meryem'in teyzesi idi.
Bazı alimler bu ayetten; nineden sonra çocuğun velayetinde hakkı olan kişinin teyzesi olduğu hükmünü çıkarmışlardır. Bu hüküm bizim şeriatimizde de vardır. Fakat sadece bu ayete dayanılarak böyle bir hüküm çıkartılamaz. Çünkü bu konu hakkında başka deliller de vardır.
Çocuğun velayetinin nineden sonra teyzeye ait olduğunu gösteren delillerden bazıları şunlardır:
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Teyze anne gibidir." (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)
Rasulullah (s.a.s), Hamza'nın kızı Emetullah'ı, Cafer'in velayetine vermiştir. Çünkü Cafer'in hanımı onun teyzesi idi." (Ebu Davud, Beyhaki)
Kura Çekmenin İslam'daki Hükmü:
Kura İslam dininde vardır ve kura ile üç nebi amel etmiştir. Yunus (a.s) gemide, Zekeriyya (a.s) Meryem hakkında ve Muhammed (s.a.s) de hanımları arasında kura ile amel etmişlerdir.
Rasulullah (s.a.s) sefere çıkmak istediği zaman hanımlarından hangisini beraberinde götüreceğini tayin etmek için aralarında kura çekerdi." (Buhari, Müslim, İbni Mace, Ahmed)
Ashabdan birisi hastalandığı zaman altı kölesini azad etmişti. Onun bundan başka malı da yoktu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) bu altı köle arasında kura çekti ve iki tanesini azad etti, diğer dört tanesini de adama geri iade etti. (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Ahmed)
Allah'ın Müşriklerle Alay Etmesi:
"Sen onların yanında değildin."
Allah (c.c)'nun böyle buyurmasında bir incelik vardır. Allah (c.c) böyle buyurarak müşriklerle alay etmektedir. Çünkü Rasulullah (s.a.s) böyle haberleri bildirdikçe onlar Rasulullah (s.a.s)'in bu olayları daha önce duymamış, görmemiş ve okumamış olduğunu bildikleri halde iftira atmakta ve onun risaletini tasdik etmemekte idiler. İşte Allah (c.c) bu ayeti indirerek şöyle demek istemektedir: "Ey Rasulüm! senin ne durumda olduğunu çok iyi bilen ve buna rağmen risaletini kabul etmeyen o müşriklere de ki: Bana bir çok iftiralar attınız ve sonra bunların yalan olduğunu kendiniz de kabul ettiniz. Ben sizlere kimsenin görmediği ve bilmediği geçmiş kavimlerden haberler veriyorum. Sizlerin bu konuda benim hakkımda söyleyeceğiniz iki şey kalmıştır. Bunlardan ilki; benim bir rasul olduğumu ve bu haberleri sizlere vahiyle bildirdiğimi söylemeniz, ikincisi ise; asırlar önce cereyan etmiş bu olayları benim bizzat gidip görmüş olduğumu söylemenizdir. Bunlardan birincisini zaten kabul etmiyorsunuz, bari ancak akılsızların öne sürebileceği ikincisini kabul edin de olsun bitsin. Fakat bunu da kabul etmiyorsunuz. Sizin için ileri sürülebilecek başka ne mazeret kaldı ki?"
İncil'de Geçmeyen Bazı Konuların Kur'anda Zikredilmesinin Sebebi:
Allah (c.c) bu ayetiyle aynı zamanda ehli kitaba bazı konularda cevap vermektedir. Meryem'in kefaleti hakkında din adamları ile Zekeriyya (a.s) arasındaki ihtilaflardan, çekişmelerden ve yapılan kuradan hristiyanların kitaplarında bahsedilmemekteydi. Fakat Rasulullah (s.a.s) hristiyanlara, kendi kitaplarında bulunmayan bu haberleri verdiği zaman onlar buna itiraz etmediler. Çünkü hristiyan din adamları bu olaylardan haberdardılar. İsa (a.s)'ın bebekken konuştuğunu, İsa'nın doğmasını, meleklerin Meryem'e üflemesini bildiren haberler de böyledir. Bunlar İncil'de yoktu. Ama hristiyan alimleri bu olayları kulaktan kulağa duymuş oldukları için iyi biliyorlardı. Bu sebeple Rasulullah (s.a.s) bunları haber verince hiç itiraz etmediler.
Allah (c.c) bu haberleri Kur'an'da iki sebepten dolayı zikretmiştir:
1 - İsa'nın ilah veya ilahın oğlu olmadığını ispat etmek için. Çünkü İsa da diğer insanlar gibi bir anneden doğmuştu. Bu, hristiyanlara bir reddiyedir.
2 - Meryem'in temiz olduğunu ispat etmek için. Çünkü Yahudiler Meryem'i fahişelikle suçlamışlardı. Onun Yusuf isimli bir marangozla zina yaptığını ve İsa'nın bu adamın çocuğu olduğunu söylüyorlardı. Bu da Yahudilere bir reddiyedir.
 
Üst Alt