3 - Mürted

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Büyükler, küçüklere merhametli olur. Küçükler de, büyüklere saygılı olur. Zenginler, fakîrlere ve kuvvetliler, za’îflere yardımcı olur. Sağlamlar, hastaları câmi’de göremeyince, evlerinde ararlar. (Din kardeşinin yardımına koşanın, yardımcısı Allahü teâlâdır) hadîs-i şerîfindeki müjdeye kavuşmak için yarış ederler.
Namâz; insanları, çirkin, kötü ve yasak olan şeylerden alıkoyar. Günâhlara keffâret olur. Hadîs-i şerîfde, (Beş vakt namâz, sizden birinizin kapısının önünde akan nehr gibidir. Bir kimse, o nehre hergün beş def’a girip yıkansa, üzerinde kir kalmıyacağı gibi, işte beş vakt namâzı kılanların da, böyle küçük günâhları afv olunur) buyuruldu.
Namâz, Allahü teâlâya ve Resûlüne îmândan sonra, bütün amel ve ibâdetlerden dahâ üstün bir ibâdetdir. Bunun için, namâzları, farzlarına, vâciblerine, sünnetlerine, müstehablarına riâyet ederek kılmalıdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: (Ey ümmet ve Eshâbım! Edâsına tamâmiyle riâyet olunan namâz, Allahü teâlânın beğendiği bütün amellerin en üstünüdür. Peygamberlerin sünnetidir. Meleklerin sevdiğidir. Ma’rifetin, yerin ve göklerin nûrudur. Bedenin kuvvetidir. Rızkların berekâtıdır. Düânın kabûlüne vesîledir. Melek-ül-mevte [ya’nî ölüm meleğine], şefâ’atçıdır. Kabrde ışık, Münker ve Nekîre cevâbdır. Kıyâmet gününde üzerine gölgedir. Cehennem ateşiyle kendi arasında siperdir. Sırât köprüsünü yıldırım gibi geçiricidir. Cennetin anahtârıdır. Cennetde başına tâcdır. Allahü teâlâ, mü’minlere namâzdan dahâ önemli bir şey vermemişdir. Eğer namâzdan dahâ üstün bir ibâdet olsaydı, en önce mü’minlere onu verirdi. Zirâ meleklerin kimi devâmlı kıyâmda, kimi rükü’da, kimi secdede, kimi de teşehhüddedir. Bunların hepsini bir rek’at namâzda toplayıp, mü’minlere hediyye verdi. Zirâ namâz, îmânın başı, dînin direği, islâmın kavli [sözü] ve mü’minlerin mi’râcıdır. Göğün nûru ve Cehennemden kurtarıcıdır).
Birgün hazret-i Alînin “radıyallahü anh ve kerremallahü vecheh” ikindi namâzı geçmişdi. Üzüntüsünden kendisini bir tepeden aşağı atdı. İnleye inleye ağlayıp, feryâd etdi. Peygamberimiz Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem”, Onun bu durumundan haber alınca, Eshâbı ile berâber hazret-i Alînin “radıyallahü anh” yanına geldiler. Hâlini görünce, kâinâtın Efendisi olan Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” de ağlamaya başladı. Düâ etdi. Güneş tekrâr yükseldi.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Yâ namâzı, hâtırına bile getirmeyenler, namâzı vazîfe tanımayanlar ne olur? Namâza ehemmiyyet vermiyenin, onu vazîfe tanımıyanların (Mürted) ya’nî kâfir olacaklarını dört mezhebin bütün âlimleri sözbirliği ile bildirmişlerdir. Namâzı bile bile kılmayıp, kazâ etmeyi düşünmeyen ve bunun için azâb çekeceğinden korkmayan kimsenin de (Mürted) ya’nî kâfir olacağı, Abdülganî Nablüsî hazretlerinin “Hadîkatün nediyye” kitâbının “Dilin âfetleri” bölümünde yazılıdır.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri (Mektûbât) kitâbının 1.ci cild, 275.ci mektûbunda buyuruyor ki:
Sizin bu ni’mete kavuşmanız, islâmiyyet bilgilerini öğretmekle ve fıkh hükmlerini yaymakla olmuşdur. Oralara cehâlet yerleşmişdi ve bid’atler yayılmışdı. Allahü teâlâ, sevdiklerinin sevgisini size ihsân etdi. İslâmiyyeti yaymağa sizi vesîle eyledi. Öyle ise, din bilgilerini öğretmeğe ve fıkh ahkâmını yaymağa elinizden geldiği kadar çalışınız. Bu ikisi bütün se’âdetlerin başı, yükselmenin vâsıtası ve kurtuluşun sebebidir. Çok uğraşınız! Din adamı olarak ortaya çıkınız! Oradakilere emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaparak, doğru yolu gösteriniz! Müzzemmil sûresinin ondokuzuncu âyetinde meâlen, (Rabbinin rızâsına kavuşmak istiyen için, bu elbette bir nasîhatdir) buyuruldu.
Gelin namâz kılalım, kalbden pası silelim,
Allaha yaklaşılmaz, namâzın kılmadıkça!

Nerde namâz kılınır, günâhlar hep dökülür,
İnsan, kâmil olamaz, namâzın kılmadıkça!

Kur’ân-ı kerîmde Hak, namâzı çok medh etdi,
Dedi sevmem kişiyi, namâzın kılmadıkça!

Bir hadîs-i şerîfde: Îmânın alâmeti,
İnsanda belli olmaz, namâzın kılmadıkça!

Bir namâzı kılmamak, ekber-i kebâirdir,
Tevbe ile afv olmaz, kazâsın kılmadıkça!

Namâzı hafîf gören, îmândan çıkar hemân,
Müslimân olamaz o, namâzın kılmadıkça!

Namâz kalbi temizler, kötülükden men eder,
Münevver olamazsın, namâzın kılmadıkça!
 
Üst Alt