LÛT KAVMİ ve LUT AS

faruk islam

Özel Üye
LÛT KAVMİ
İncil'deki kayıtlara göre, Hz. İbrahim'in iki kardeşi vardı: Nahûra ve Harân, Hz. Lût, Haran'ın oğluydu. (Bk: Doğum, Bölüm: XI, 26. ayet). Kur'ân-ı Kerîm'in Ankebût Suresinin 26. ayetindeki bilgiye göre Hz. İbra­him'e kavminden sadece Hz. Lût iman etmişti.
Hz. Lût aleyhisselâm, Hz. İbrahim (a.s.)'in yeğeniydi. Hz. Lût amcası Hz. İbrahim (a.s.) ile birlikte Irak'tan çıkıp bir süre Suriye, Filistin ve Mı­sır'da dolaştı ve vaaz ile tebliğin inceliklerini öğrenmesinin yanı sıra Hakk'a davetin zorluklarından da haberdar oldu. Sonra, Cenâb-ı
animislam3en4nu1.gif
ta­rafından peygamberlik makamına getirilince, Lût kavmi ismiyle meşhur olan, ahlâkı belki de en çok bozuk olan ve dalâletin son haddine ulaşmış olan milletin ıslâhına memur edildi. Sodomluların Hz. Lût'un kavmi oldu­ğu söyleniyorsa da, bu herhalde, çeşitli milletler arasındaki yakın münase­bet ve akrabalıktan olabilir.

Lût Kavminin Yaşadığı Bölge
Lût kavmi, bugün Ürdün olarak bilinen Irak ile Filistin arasındaki topraklarda yaşıyordu. İncil'de bu milletin yaşadığı ülkenin hükümet mer­kezinin Sodom olduğu belirtilmiştir, ki herhalde Lût Gölü yakınlarında bir şehirdi. Talmud'daki kayıtlara göre Lût kavminin başlıca kentleri arasında Sodom'un dışında dört şehir daha vardı. Bu şehirlerin ortalarında öylesine büyük ve yemyeşil bir bahçe vardı ki bunu uzaktan görenler bile mest olurlardı. Ne var ki bugün bu milletin izine bile rastlanmıyor ve yerleşim bölgelerinin nereleri olduğu da kesin olarak bilinmiyor. Lût adını andıran bugün sadece Lût gölü vardır ki buna Ölü Deniz de denilir.[13]
Felâkete uğramış ve harap olmuş bu bölge Hicaz'dan Suriye'ye ve Irak'tan Mısır'a giderken yolda görülür. Yolcular buranın hazin manzara­sını görür ve imanlı olanlar bundan ibret alırlar. Bu bölge, Lût gölünün güneydoğusunda yer almaktadır. Coğrafya ve arkeoloji uzmanları ile ta­rihçiler bu bölgenin özellikle güney kesiminin dünyada eşi görülmemiş bir virane olduğunu söylerler.
Üstelik Lût kavmi bu kötü fiili gizli, saklı da yapmıyordu, alenen ve herkesin önünde yapıyordu. Bu illete herkes yakalanmıştı. Neml sûresinde de buna işaret edilmiştir:
Lût Kavminin Yaşadığı Bölge
Lût Kavminin Sapıklığı
Kur'ân-ı Kerîm'de Lût kavminin yozlaşması ve kötü yola sapmasıyla ilgili kayıtlara bakalım.
"Rabbinizin sizin için helâl yarattığı zevcelerinizi bırakıyorsunuz. Doğrusu siz haddinizi tecavüz eden bir kavimsiniz." (Şuarâ; 166)
"Gerçekten siz, kendinizden evvel, âlemlerden hiçbirinin yapmadığı çok kötü bir işi yapıyorsunuz." (Ankebût; 28)
"Siz erkeklere, mukarenet edecek, yol kesecek ve toplantınızda edep­sizliği yapıp duracak mısınız?" (Ankebut; 29)
Bu ayetlerde, Lût kavminin en kötü illeti olan eşcinselliğe değinilmiş­tir. Bilindiği gibi, Lût kavminin adı eşcinsellikle özdeşleşmiştir. Homo­seksüellik, Lût kavminin simgesi haline gelmişti. Nitekim A'râf sûresinde şöyle denilmiştir:
"Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz." (Âyet; 81)
"Doğrusu siz, ne yaptığınızı bilmez bir kavimsiniz." (Âyet; 55)
Aslında, Lût kavminin yakalandığı illet çok eski çağlardan beri İnsanlar arasında süregelmektedir. Homoseksüellik veya eşcinsellik gibi kötü bir fiil Lût kavminde bu kadar yaygınlaşmış, Yunan felsefesinde de yücelmiştir. Bu hususta bir eksiklik var idiyse, bunu da bugünkü Avrupa ve Amerika tamamlamıştır. Çağımızda ileri ve gelişmiş olarak bilinen Batı medeniyetinde eşcinsellik alabildiğine yaygınlaşmış ve bunun yasallaşma­sı için geniş kampanyalar açılmıştı. Nitekim Federal Almanya başta ol­mak üzere çeşitli batılı memleketlerde bunun için parlamentodan ve hükü­metten kanunlar çıkarılmıştır. Halbuki aynı cinsten olanlar arasında cinsî münasebet, tabiat kanununa aykırıdır. Cenâb-ı
animislam3en4nu1.gif
(cc.) bütün canlılar arasında dişi ve erkek farkını, nesillerin devamı için yapmıştır. Bu fark İnsanlar arasında daha önemli ve gereklidir, çünkü İnsanlar bir araya gelerek aile ve toplumları oluşturmaktadırlar. Fert, aile ve toplum aynı zamanda geniş bir medeniyet meydana getirirler. Bu sebeple ayrı yapı ve mizaçta erkek ve kadınlar yaratılmıştır. Bu iki karşı cinsin birbirine yaklaşmalarını sağlamak amacıyla aralarında cinsel cazibe yaratılmıştır. Her iki cinsin beden ve ruh yapısı, zevcelik vazifesinin yerine getirilmesi için müsait ha­le getirilmiştir. Tabiatın ihtiyacını karşılamak üzere birleşmelerini teşvik edici ve tatmin edici bazı unsurlar yaratılmıştır. Fakat eşyaların tabiatına aykırı hareket ederek kendi cinsinden olanlara karşı fazla ilgi duyan ve halta onlarla cinsî ilişki kurup bundan zevk alan bir kişi aynı zamanda bir­çok suç işlemiş olur. Bu kişi evvelâ kendi nefsiyle mücadele etmek zorun­da kalır. Kendi vücut yapısı ve ruh sisteminde bozukluk meydana getirir. Bu kişinin ilişki kurduğu hemcinsi de aynı sınavdan geçer ve bu kişinin vücut, ruh ve ahlâkında büyük çapta tahribat yapar. İkincisi, homoseksüel bir kişi tabiata ve tabiat kanunlarına ihanet eder. Zira tabiatının, türlerin büyümesi ve medeniyetlerinin gelişmesi için tâyin ettiği haz ve zevki bu şahıs istismar ediyor, kötüye kullanıyor. Bu haz ve zevkin alınmasının ba­zı sorumlulukları vardır. Bu şahıs bu zevki, bu sorumluluk ve görevleri yerine getirmeden alıyor, daha doğrusu gasp ediyor. Üçüncüsü, bu kişi in­san toplumuna da ihanet ediyor. Şöyle ki, toplumun fertlerinden, kaide ve kuralları ile kuruluşlarından yararlanıyor, ama bunun karşılığını vermiyor ve bu hususta kendisine düşen görev ve yükümlülükleri yerine getirmiyor. Hatta enerjisini, toplumun ahlâk ve kültürünü bozacak ve sarsacak yollar­da harcıyor. Homoseksüel hem kendi ailesi hem toplumu için zararlı ve tamamıyla pasif ve faydasız bir yaratık haline geliyor ve ilişki kurduğu en az bir hemcinsinin kaderini de aynı yola sokuyor. Bir homoseksüel, en az bir erkek ve iki kadının hayatını da mahvediyor. Zira aralarında eşcinsel ilişki bulunan iki erkeğin karıları da fuhuşa ve kötü yola sevk ediliyor.

"Elçilerimiz Lût'a geldikleri vakit O'nun üzerine fenalık geldi ve kalbi duraladı. Ve: 'Bu çok çetin bir gündür' dedi. Kavmi O'na (Lut'a) koşarak geldi. Onlar eskiden beri kötülük işlemeye alışık kimselerdi. Lût, 'ey kav­mim, işte kızlarım, onlar sizin için daha temizdir.
animislam3en4nu1.gif
'tan korkun. Beni misafirlerim içinde rezil etmeyin, içinizden aklı başında bir adam da mı yoktur?' dedi. Onlar, 'senin kızlarında bir hakkımızın olmadığını bilirsin. Ve sen bizim ne istediğimizi de bilirsin.' dediler!" (Hûd; 77-79)

Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılan bu kıssanın tafsilâtından anlaşılıyor ki, melekler Hz. Lût (a.s.)'a güzel delikanlılar kılığında geldiler ve Hz. Lût bunların melek olmalarından habersizdi. Bu sebepten dolayı, bu misafir gençlerin gelmesinden tedirgin ve huzursuz oldu. O, milletinin ne kadar ahlâksızlaştığını ve bozulduğunu pekiyi biliyor ve başına geleceklerden korkuyordu.
Söz konusu ayetlerde bahsedilen kızlar hem Hz. Lût (a.s.)'un öz kızla­rı olabilir, hem de milletin diğer kızları. Bilindiği gibi, bir peygamber kendi ümmetinin babası durumunda oluyor ve bu bakımdan herkesin kızı onun öz kızı gibi oluyor. Hz. Lût bu manada bütün kızların kendi kızları olduğunu söylemiş olabilir. Ya da sadece kendi kızlarından bahsetmiş ola­bilir. Fakat her iki durumda da onun şehvetten kuduran halka, "gelin bu kızlarla cinsel açlığınızı giderin" dediği düşünülemez. Zira, "onlar sizin için daha temizdir" demesi, bu ihtimali ortadan kaldırıyor. Hz. Lût'un söy­lemek istediği yalnızca erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını tabiî ve meşru yol­larla gidermeye çalışmalarını öğütlemekti. Bunun için kadın ve kızlar az değildi.
Yukarıdaki ayetlerde Lût kavminin ahlâksızlığı, iğrençliği ve çirkinli­ği ortaya konmuştur. Bu kavim sadece doğal yollardan ayrılmamış, aynı zamanda bu kötülüğe öylesine alışmıştı ki bütün ilgisi ve zevki bu kötü fi­ile bağlanmış kalmıştı. Doğal yoldan tamamıyla ayrılmış, bu tarafa tenez­zül bile etmiyordu, inançsızlıkları o kadar artmışa ki, bu doğal yolun kendileri için tamamen kapalı olduğunu söylemekten de çekinmiyorlardı. Gerçek şu ki, bu, ahlâksızlığın son haddiydi. Sadece nefsinin zaafı yüzün­den haram iş yapan bir kişinin durumu farklıdır. Zira, o bir yanlışlık yapı­yor ve bu yanlışlığını düzeltmek için çaba harcıyor. O daima helâl şeyler yapmaya, haramdan kaçmaya çalışıyor. Böyle bir kişi doğru yola gelebilir ve günahı affedilebilir. Fakat bir kişinin bütün düşüncesi ve hatta yaşantı­sı harama dayanır ve helâlin kendisi için uygun olmadığını düşünürse, onun insan sayılmasına herhangi bir sebep yoktur. O bir mikroptur ve an­cak lağım suyunda ve bataklıkta yaşayabilir. İnsanlar arasında onun yeri yoktur. Bu tür mikroplar bir ailede tesadüfen doğarsa, bunların haşerat ilâcıyla temizlenmesi gerekir.
"Şehir halkı birbirlerine müjdeleyerek geldiler. Lût: 'Bunlar benim misafirlerimdir, beni utandırmayın.
animislam3en4nu1.gif
'tan korkun. Beni rezil etmeyin.' dedi. Onlar: 'Biz seni herkesi himaye etmekten menetmedik mi?'dediler. Lût, 'eğer bir şey yapmak isterseniz iste kızlarım' dedi. (Habibim) senin hayatın hakkı için, Lût kavmi kendi sarhoşluklarında bir şey görmez ol­muşlardı." (Hicr; 67-72)

Bu ayetlerden de, Lût kavminin ahlâkının ne kadar bozulduğu ortaya çıkıyor. Şehrin bir mahallesinde bir kişinin evine güzel gençlerin gelmesi, oraya cinsî sapık ve ahlâksızların hücum etmelerine yol açabiliyordu. Şeh­vet ve şiddetli cinsî arzulardan gözleri dönmüş bu adamlar o eve saldırıp, gelen güzel misafirlerle cinsi açlıklarını gidermek için açıkça talepte bu­lunmaya cesaret edebiliyorlardı. Bütün mahallede, şehirde ve hatta mem­lekette bu ahlâksızlığa karşı çıkacak ve insan kılığındaki hayvanlara dur diyecek kimse yoktu. Herkesin duyguları, vicdanları ölmüştü. Hz. Lût (a.s.) gibi temiz ve güzel ahlâk timsalinin evine bile sapıkların böyle hü­cum ettiği bir ortamda diğer başka kimselerin iffet ve namusunun emni­yette olduğu düşünülebilir mi?

Peygamber'in Davetine Tepki
Hz. Lût geçmişte olduğu gibi ümmetini
animislam3en4nu1.gif
'a ve doğru yola davet edince sert bir tepkiyle karşılaştı ve ümmeti kendisine şöyle dedi.

"Ey Lût bu sözlerine son vermezsen, bu memleketten çıkarılanlardan olursun." (Şuarâ; 167)
Sodom'lular demek istiyordu ki, Hz. Lût kendilerini uyarmasın, yap­tıklarına karşı çıkmasın, çünkü eğer arzularının dışına çıkarsa, O'nun sonu da geçmişte kendilerini uyaranlardan farklı olmayacaktır ve sürgüne gön­derilecektir.
A'râf ve Neml sûrelerinde belirtildiği gibi, Sodom'lu sapıklar Hz. Lût'a böyle bir ikazda bulunmadan önce zaten O'nu, ailesi ile beraber ül­kenin sınırlarının dışına çıkarmaya karar vermişlerdi. Şu ayete bakınız.
"Lût ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar, temizliğe gayret eden insanlardır." (Neml; 56)
Meleklerin Gelişi
"Elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldiklerinde. 'Diz, bu memleket hal­kını helâk edeceğiz. Çünkü onlar zâlim oldu' dediler." (Ankebût; 31)
Hz. Lût (a.s.)'a azab-ı ilâhî ile gönderilen melekler ilk önce Hz. İbra­him'e vardılar ve kendisine Hz. İshâk ve sonra Hz. Yakub'un doğacakları­nı müjdelediler ve daha sonra Hz. Lût'un kavmini helâk edeceklerini söy­lediler.
"İbrahim: 'Onların içinde Lût da vardır,'" dedi.
Bir kerre, Hz. İbrahim melekleri insan kılığında görünce korktu, çün­kü meleklerin insan kılığında olmaları bir tehlike işaretiydi. Fakat insan kendisine doğacak evlâtları hakkında müjde verince o da
animislam3en4nu1.gif
'ın azâbının Lût kavmine yönelik olduğunu öğrenip biraz rahatladı, ama bu kavmin bağışlanması için ısrarla yalvardı. Ne var ki, Hz. İbrahim'in yalva­rışları kabul edilmedi, iş işten geçmişti. Bu hususta bir şey söyleme imkânının bulunmadığı,
animislam3en4nu1.gif
'ın hükmünün verilmiş olduğu ve bunun ge­ri alınamayacağı belirtildi. Bu cevaptan sonra, Lût ve ailesi hakkında en­dişelenmeye başladı ve dolayısıyla endişesini yukarıdaki biçimde dile getirdi. Yani bu azaptan Lût ve ailesinin kurtulmaları gerektiğim söyledi. Bunun üzerine meleklerin cevabı şu oldu.

"Biz orada kimlerin olduğunu daha iyi biliriz. O'nu da ehlini de kur­taracağız. Yalnız geride kalacaklardan olan karısı hariç." (Ankebût; 32)
Tahrîm sûresi (10. ayet)'ne bakılırsa, yukarıda adı geçen kadın Hz. Lût'a sadık değildi. Bu sebeple, bir peygamberin karısı olmasına rağmen diğer mel'un ve mağdublar ile birlikte helâk olmasına karar verilmişti. Kuvvetli ihtimal şu ki, Hz. Lût Ürdün'e hicret ettikten sonra yeni ülkede yerleşince Sodomlulardan birinin kızıyla evlenmiştir. Fakat bu kadın uzun süre Hz. Lût'un zevcesi olmasına rağmen kendisine iman edememiş ve bütün fikir ve düşünceleriyle kendi milletine bağlı kalmıştır. Bilindiği gibi
animislam3en4nu1.gif
katında kan akrabalığı ve benzeri ilişkilerin hiçbir önemi yoktur. Herkes kendi iman ve ahlâkına göre
animislam3en4nu1.gif
'ın mahkemesinde yargılanmak­ta, cezalandırılmakta veya ödüllendirilmektedir. Bu itibarla, bu kadının, kâfir olarak kalması, kocasının peygamber olmasına râğmen, felaketine yol açmıştır.

Hz. Lût'un Endişe ve Telâşı
"Elçilerimiz Lût'un yanına gelince bu O'na güç geldi. Onlar yüzün­den çok kederlenip tâkatı kesildi." (Ankebût; 33)
Hz. Lût'un birden bire telaşlanmasının sebebi, meleklerin çok güzel delikanlılar şeklinde gelmeleriydi. Hz. Lût kendi ümmetinin kötü huyu, sapıklığı ve eşcinsel eğiliminden haberdardı ve biliyordu ki bu güzel gençler mutlaka halkın dikkatini çekeceklerdi. Sapık kişilerin kendilerine kötü niyetle yaklaşmalarını önlemek için aklına bir şey gelmedi. Onları ne yapacağını, nasıl saklayacağını bilemedi. Bu yerde, misafir idiler ve onları evinden kovmasına gönlü razı olmuyordu. Bu hem uygun olmayacaktı, hem de daha tehlikeli idi; zira, akşam olmuştu, geceyi dışarıda geçirmeleri halinde, kendilerini kurtarmaları ve namuslarını korumaları daha da güç­leşecekti. Böylece, Hz. Lût onları kendi eliyle aç kurtlara yem olarak ver­miş olacaktı.
Hûd sûresinde belirtildiği gibi, halkın Hz. Lût'un evine hücum ettiği ve misafirlerini koruma imkânının hiç bulunmadığı bir sırada Hz. Lût ça­resizlik içinde bağırıverdi: "Ah keşke, bende size karşı gelecek bir kuvvet bulunsa yahut kuvvetli bir yere dayansam" (Ayet; 80) Bunun üzerine me­lekler dedi ki, "Ey Lût, Biz Rabbinin elçileriyiz. Kavmin sana katiyyen dokunamaz." (Ayet; 81). Bundan sonra Ankebût suresinde şöyle buyrulmuştur:
"Korkma ve kederlenme." (Âyet; 33)
Bu sözler, Hz. Lût'a gelen meleklerindir. Yani, melekler Lût'a demek istiyorlardı ki, "bizim namus ve emniyetimizin nasıl korunacağı konusun­da tasalanma. Bunlar bize bir şey yapamazlar." Bu sözlerden sonra melek­ler, kendilerinin insan değil, melek olduklarını itiraf ettiler. Melekler as­lında kılık değiştirerek Sodomluları imtihan etmeğe ve nihayet helâk et­meğe geldiklerini açıkladılar.
Hz. Lût (a.s.) ile ilgili Kur'ân-ı Kerîm'de yer alan kıssaya göre melek­ler genç ve yakışıklı birer delikanlı hüviyetiyle Sodom'a gelmişlerdi ve Hz. Lût ilk önce onların melek olduğunu bilmiyordu. Bu sebeple endişe duyması ve telaşlanması gayet doğaldı.
Bu gençlerin Hz. Lût'un evine misafir olarak geldiğini duyan Sodomlular derhal evine hücum ettiler ve onlara sahip olmak istediler. Şehvetten gözleri dönmüş bu İnsanlar dur durak bilmiyorlardı. Hatta onlara tecavüze bile kalkıştılar. Bunun üzerine Hz. Lût kendilerinin
animislam3en4nu1.gif
'tan korkmalarını istedi. Onların kendi evine misafir geldiklerini, namuslarını koruma vazi­fesinin kendisine ait olduğunu söyledi. Sonra kızlarının kendileri için da­ha temiz olduğunu belirterek evlerine dönmeleri için yalvardı. Fakat bu hain ve ahlâksız kişiler söz dinlemez olmuşlardı. Onlar kızlara meyil et­mediklerini, gayelerinin genç delikanlılara sahip olmak olduğunu utanma­dan söylediler (Hûd; 78-79)

"Gerçekten O'nun misafirlerine kötülük kastetmişlerdir. Biz de onla­rın gözlerini kör ediverdik. Onlara, 'azabımı ve tehditlerimi tadın (buyur­duk)" (Kamer; 37)
Hz. Lût (a.s.), rica etti, yalvardı, "
animislam3en4nu1.gif
rızası için bu işten vazgeçin, ne isterseniz, yaparım" dedi. Ama nafile. Onların kulağı sağır olmuştu. Eve girdiler ve misafirleri zorla dışarıya çıkarmak istediler, işte tam bu sı­rada gözleri
animislam3en4nu1.gif
tarafından kör edildi. Melekler de Hz. Lût ve ailesinden derhal evi ve şehri terk etmelerini istediler. Arkalarına bakmaksızın, sabah olmadan memleket hudutlarının dışına çıkmalarını öğütlediler. Hz. Lût ailesiyle beraber şehri terk eder etmez Sodomlulara veya Ürdün'lülere büyük bir azab indi.

İncil'de azâbın ayrıntıları şöyledir: "Ve onlar o erkeğe, yani Lut'a hü­cum ettiler ve kapıları kırmak için evine yanaştılar. Fakat o erkekler, yani melekler, ellerini uzatarak Lût'u evin içine çektiler. Kapıyı kilitlediler ve evin kapısında bulunan erkeklerin küçük büyük hepsinin gözlerini kor et­tiler. Bu yüzden kapıda toplanan erkekler bir türlü kapıyı bulamadılar." (Doğum, XIX: 9-11).
"Onlar: 'Biz günahkâr bir kavme gönderildik' dediler. Onların üzeri­ne balçıktan taşlar atmak için. Ki o taşların her birinin üzeri, Rabbi tara­fından, haddi aşanlara mahsus olarak işaretlidir." (Zâriyat; 32-34)
Sanki
animislam3en4nu1.gif
, her taşa, damgasını vurmuştu ve bu taşların vazifesi adamları takip edip helâk etmekti.
 
Üst Alt