26- Kadınların Hayz ve Nifâs Hâlleri

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Onbir dürlü gusl abdesti vardır. Beşi farzdır. Bunlardan ikisi kadının hayz ve nifâsdan kurtulunca gusl abdesti almasıdır.
İbni Âbidîn (Menhel-ül-vâridîn) adındaki eserinde diyor ki: Her müslimân erkeğin ve kadının ilmihâl öğrenmesi farz olduğunu, fıkh âlimleri söz birliği ile bildirdi. Her müslimân kadının hayz ve nifâs bilgilerini öğrenmesi farzdır. Her müslimân erkeğin evleneceği zemân, hayz ve nifâs bilgilerini öğrenmeleri lâzımdır. Evlenince, hanımına da öğretmelidir.
Hayz, sekiz yaşını bitirip, dokuz yaşına basmış ve sağlığı yerinde bir kızdan veyâ (âdet zemânı) son dakîkasından onbeş gün geçmiş olan kadından gelen ve en az üç gün devâm eden kana denir.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Beyâzdan başka her renge ve bulanık olana hayz kanı denir. Bir kız, hayz görmeye başlayınca, erginlik çağına girer ve kadın hükmünde olup, dînin emr ve yasaklarından mes’ûl olur. Kan görüldüğü andan, kesildiği güne kadar olan günlerin sayısına “Âdet zemânı” denir. Bu zemânın en azı üç, en fazlası on gündür. Her kadının kendi âdetinin gün sayısını ve sâatini bilmesi lâzımdır. Sekiz yaşını temâmlıyan kıza, anasının, anası yoksa, ninelerinin, ablalarının, hala ve teyzelerinin hayz ve nifâs ilmini bildirmeleri farzdır.
Nifâs, lohusa demekdir. Kadından, doğumdan sonra gelen kana denir. Bu kanın en az müddeti yokdur. Kan kesildiği zemân derhâl gusl abdesti almalıdır. En çok zemânı kırk gündür. Kırk gün temâm olunca, kan kesilmese de, gusl edip, namâza başlar. Kırk günden sonra gelen kan, istihâza, (ya’nî özr) olur. Kadınların nifâs (lohusalık) günlerini de ezberlemeleri lâzımdır.
İstihâza [özr kanı], üç günden, ya’nî yetmişiki sâatden beş dakîka bile az olan ve yeni başlayan için on günden çok süren ve yeni olmayanlardan âdetden çok olup, on günü de aşan ve hâmile, ellibeş yaşını geçmiş (âyise) kadınlardan, dokuz yaşından küçük kızlardan gelen kanlara denir. Bu kan hastalık işâretidir. Uzun zemân akması tehlîkeli olup, doktora başvurmak lâzımdır.
İstihâza günlerinde bulunan kadın, sık sık burnu kanayan kimse gibi olup, bu hâlde namâz kılabilir ve oruc tutabilir.
Hayz ve nifâs hâlinde iken kadın, namâz kılamaz ve oruc tutamaz. Tilâvet ve şükr secdesi yapamaz. Kur’ân-ı kerîme dokunamaz. Câmi’ ve mescide giremez, Kâ’beyi tavâf edemez. Vatyde bulunamaz. Temizlenince, oruclarını kazâ eder, namâzlarını kazâ etmez. Kadının, hayzın başladığını kocasına bildirmesi lâzımdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Hayzın başladığını ve bitdiğini kocasından saklayan kadın mel’ûndur) buyurdu. Hayz ve nifâs kesilince, hemen gusl edip yıkanmak farzdır. Allahü teâlânın emridir.
Nikâhın gitmesine, ya’nî boşanmağa sebeb olan çok söz vardır. Îmânın gitmesinden korkar gibi, nikâhın gitmesinden de çok korkmak lâzımdır. (Tam İlmihâl) 585.ci sahîfeye bakınız!
Hak teâlâ, intikâmını yine kul ile alır.
Bilmiyen (ilm-i ledünnî), anı kul yapdı sanır.

Cümle eşyâ Hâlıkındır, kul elîle işlenir.
Emr-i Bârî olmayınca, sanma bir çöp deprenir!
 
Üst Alt