72-küfr bahsi

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
126– Abdülkâdir yerine, Abdülkoydur demek, kasd ile olur ise küfrdür. Abdül’azîz yerine Abdülüzeyz, Muhammed yerine Memo, Hasen yerine Hasso, İbrâhîm yerine İbo demek böyledir. Bu ismleri, ayakkabı ve terliklere yazanların ve üzerlerine basanların îmânlarının gitmesinden korkulur.
127– Abdestsiz olduğunu bilerek nemâz kılmak ve sünnet olan bir işi beğenmemek küfrdür. Sünnete ehemmiyyet vermemek küfrdür.
128– Câhillerin, Evliyâyı yaratıcı sanmalarından korkduğumuz için türbeleri yıkıyoruz sözü küfrdür.
129– Başkasının, hele kendi yavrusunun kâfir olmasına sebeb olan kâfir olur.
130– Zinâya, livâtaya câiz demek küfrdür.
131– Nass ile [ya’nî âyet ve hadîs ile] ve icmâ’ ile bildirilmiş olan harâma ehemmiyyet vermemek küfrdür.
132– Büyük günâhlara devâm etmek, ısrar etmek, küfre sürükler. Nemâza ehemmiyyet vermemek küfrdür.
133– Üzerinde yazı, hattâ harf bulunan kâğıdı, örtüyü, seccâdeyi yere koymak [hakâret için sermek veyâ kullanmak] küfr olur.
134– Ebû Bekr-i Sıddîk ile Ömer-ül-Fârûkun “radıyallahü teâlâ anhüm” hilâfete hakları yok idi demek küfrdür.
135– Allahü teâlâdan ayrı olarak bir ölüden birşey beklemek küfr olur.
136– Tez veren dede demek çok çirkin ve küfre sebeb olur.
137– Meyyiti toprağa gömmek farz olduğu için, bu farza ehemmiyyet vermiyerek hizmetden kaçanın, ilmi, fenni ileri sürerek, ölüleri gömmek gericilikdir, Buda, berehmen, komünist kâfirleri gibi ölüleri yakmak dahâ iyidir diyenin îmânı gider, mürted olur.
138– Allahü teâlânın Velîlerinden, ölü veyâ diri birisini, dil veyâ kalb ile inkâr etmek küfrdür.
139– Evliyâya ve ilmi ile âmil olanlara düşmanlık küfrdür.
140– Evliyâda ismet sıfatı vardır demek küfrdür. [İsmet sıfatı yalnız Peygamberlerde bulunur.]
141– İlmi bâtından nasîbi olmıyanın îmânsız gitmesinden korkulur.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Bundan nasîb almanın en aşağısı bu ilme inanmakdır.
142– Kur’ân-ı kerîmi, din âlimlerinden hiçbirinin okumadığı şeklde okumak, ma’nâyı ve kelimeleri bozmasa bile, küfrdür.
143– Papasların ibâdetlerine mahsûs şeyi kullanmak küfrdür.
144– Herhangi bir hâdisenin kendi kendine olduğuna inanmak ve hayvanların, tek hücrelilerden, yüksek yapılılara doğru, birbirine ve nihâyet insana döndüğünü söylemek küfrdür.
145– Nemâzı bile bile kılmayıp, kazâ etmeği düşünmiyen, bunun için azâb çekeceğinden korkmıyan kimse, hanefî mezhebinde de kâfirdir.
146– Kâfirlerin ibâdetlerini, ibâdet olarak yapmak, meselâ kiliselerinde çaldıkları org gibi çalgıları ve çanları câmi’lerde çalmak ve islâmiyyetin kâfirlik alâmeti saydığı şeyleri, zarûret ve cebr olmadan kullanmak küfr olur.
147– Eshâb-ı kirâma sövene mülhid denir. Mülhid kâfir olmakdadır.
148– Kâfirlerin resmlerini yükseğe asarak ta’zîm küfrdür.
149– Resmin, heykelin sâhibinde ve salîbde [haçda] veyâ yıldız, güneş, inek gibi herhangi bir şeyde, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, meselâ, istediğini yaratır, her istediğini, yapar, hastaya şifâ verir diyerek ta’zîm etmek küfr olur.
150– Hazret-i Âişeyi kazf eden [fâhişe diyen] ve babasının sahâbî olduğuna inanmıyan kâfir olur.
151– Îsâ aleyhisselâmın gökden ineceği de zarûrî bilinmekdedir. Buna inanmıyan kâfir olur.
152– Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs şerîfde Cennet ile müjdelenen kimseye kâfir demek, küfrdür.
153– Fennin, tecribenin dışında olan, fen ile ilgisi bulunmıyan âyet-i kerîmeleri, fen bilgisine uydurmağa kalkışmak, Selef-i sâlihînin tefsîrlerini değişdirmek, büyük suç olur. Böyle tefsîr ve terceme yapanlar kâfir olur.
154– Müslimân denilen bir kız, âkıl-bâlig olunca müslimânlığı bilmez ise, milletsiz kâfir olur. Erkek de böyledir.
155– Müslimân kadının, başı, kolları ve bacakları açık olarak sokağa çıkması, erkeklere göstermesi harâmdır, günâhdır.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Ehemmiyyet vermezse, aldırış etmezse, îmânı gider, kâfir olur.
156– Peygamberimizin bildirdiği farzlar ve harâmlar da, Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildirilen farzlar, harâmlar gibi kıymetlidir. Bunlara da inanmıyan, kabûl etmiyen dinden çıkar, kâfir olur.
157– Rükü’ tesbîhinde (Zı) ile (azîm) demek; Rabbîm büyükdür demekdir. Eğer ince (Ze) ile (azim) denilirse, (Rabbim benim düşmanımdır) demek olur ve nemâz bozulur, ma’na değişdiği için küfre de sebeb olur.
158– Kur’ân-ı kerîmi tegannî ile okuyan hâfıza, ne güzel okudun diyen kimsenin îmânı gider, kâfir olur. Dört mezhebde de harâm olan bir şeye, güzel diyen kâfir olur. Yoksa, sesi, sadâsı, Kur’ân-ı kerîmi okuması güzel demek istiyen kâfir olmaz.
159– Meleklerin ve Cinnin varlığına inanmıyan kâfir olur.
160– Kur’ân-ı kerîmin âyetlerine, kelimelerin açık, meşhûr ma’nâları verilir. Bu ma’nâları değişdirerek, bâtınîlere (İsmâ’îlilere) uyanlar kâfir olur.
161– Sihr yaparken, küfre sebeb olan kelime ve iş olursa, küfrdür.
162– Müslimâna, (ey kâfir) diyen [veyâ, müslimâna mason diyen, komünist diyen], onu kâfir i’tikâd ederse, kendisi kâfir olur.
163– İbâdetleri yapan kimse, îmânının bozulmasında şübhe eder ve günâhım çokdur, ibâdetlerim beni kurtarmaz diye düşünürse, îmânının kuvvetli olduğu anlaşılır. Îmânının devâm edeceğinden şübhe eden kâfir olur.
164– Peygamberlerin sayısını söylemek, Peygamber olmıyanı Peygamber yapmak veyâ Peygamberi Peygamber kabûl etmemek olabilir. Bu ise küfrdür. Çünki, Peygamberlerden birini kabûl etmemek, hiçbirini kabûl etmemek demekdir.
Erkek veyâ kadın, bir müslimân, âlimlerin sözbirliği ile küfre sebeb olacağını bildirdikleri bir sözün veyâ işin küfre sebeb olduğunu bilerek, amden [tehdid edilmeden, istekle] ciddî olarak veyâ hezl, güldürmek için söyler, yaparsa, ma’nâsını düşünmese dahî îmânı gider. (Mürted) olur. Buna (küfr-i inâdî) denir. Küfr-i inâdî ile mürted olanın, evvelki ibâdetlerinin sevâbları yok olur.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Tevbe ederse, geri gelmezler. Zengin ise tekrar hacca gitmesi lâzım olur. Mürted iken kılmış olduğu, nemâzları, orucları, zekâtları kazâ etmez. Riddetden evvel yapmadıklarını kazâ eder. Tevbe etmek için, yalnız Kelime-i şehâdet söylemeleri kâfî değildir. Küfre sebeb olan o şeyden de tevbe etmeleri lâzımdır. [İslâmiyyetden hangi kapıdan çıkmış ise, o kapıdan girmesi lâzımdır.] Eğer küfre sebeb olacağını bilmeyip söyler, yaparsa veyâ küfre sebeb olacağı âlimler arasında ihtilâflı olan bir sözü amden söylerse, îmânının gideceği, nikâhının bozulacağı şübhelidir. İhtiyâtlı olarak, tecdîd-i îmân ve nikâh etmesi iyi olur. Bilmiyerek söylemeğe (Küfr-i cehlî) denir. Bilmemesi özr değil, büyük günâhdır. Çünki, her müslimânın, bilmesi lâzım olan şeyleri öğrenmesi farzdır. Küfre sebeb olan sözü, hatâ ederek, yanılarak veyâ te’vîlli olarak söyliyenin îmânı ve nikâhı bozulmaz. Yalnız tevbe ve istigfâr, ya’nî tecdîd-i îmân etmesi iyi olur.
Bir kâfir, bir kelime-i tevhîd söylemekle mü’min olduğu gibi, bir mü’min de, bir söz söylemekle kâfir olur.
Bir müslimânın bir sözünde veyâ bir işinde yüz ma’nâ olsa, ya’nî yüz şey anlaşılsa, bunlardan biri, o kimsenin îmânlı olduğunu gösterse, doksandokuzu, kâfir olduğunu gösterse, o kimsenin müslimân olduğunu söylemek lâzımdır. Ya’nî küfrü gösteren doksan dokuz ma’nâya bakılmaz. Îmânı gösteren bir ma’nâya bakılır. Bu sözü yanlış anlamamalı. Bunun için iki noktaya dikkat etmeli. Birincisi, söz veyâ iş sâhibinin müslimân olması lâzımdır. Bir Fransız Kur’ân-ı kerîmi övse, bir İngiliz, Allah birdir dese, bunların müslimân olduğu söylenemez. İkincisi, bir sözün veyâ bir işin yüz ma’nâsı olsa denildi. Yoksa, yüz sözden veyâ yüz işden biri îmânı gösterse, doksandokuzu küfrü bildirse, bu kimseye müslimân denileceği bildirilmedi.
— Her müslimân, sabâh ve akşâm, şu îmân düâsını okumalıdır:
“ALLAHÜMME İNNÎ E’ÛZÜ BİKE MİN EN ÜŞRİKE BİKE ŞEY-EN VE ENE A’LEMÜ VE ESTAĞFİRÜ-KE LİMÂ LÂ-A’LEMÜ İNNEKE ENTE ALLÂMÜL-GUYÛB.”
“ALLAHÜMME İNNÎ ÜRÎDÜ EN ÜCEDDİDEL ÎMÂNE VENNİKÂHA TECDÎDEN Bİ-KAVLİ LÂ İLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESÛLULLAH” diyerek de tevbe, tecdîd-i îmân ve nikâh yapmalıdır.
 
Üst Alt