143- Îmân düâsı

MURATS44

Özel Üye
ÎMÂN DÜÂSI

Muhammed Tirmüzîden “rahime-hullahü teâlâ” [209-279] rivâyet olunur ki, her kim sabâh nemâzının, sünneti ile farzı arasında şu düâyı sessizce okursa, îmânla rûhunu teslîm eder: (Yâ hayyü yâ kayyûm yâ zel celâl-i vel ikrâm. Allahümme innî es’elüke en tuhyiye kalbî bi nûri ma’rifetike ebeden yâ Allah, yâ Allah, yâ Allah celle celâlüh.) 402. ci sahîfeye bakınız!
99 - Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Ey ümmet-ü eshâbım, sizler sabâhları kalkarken şu düâyı okuyun: Sübhânellahi ve bihamdihi sübhânellahil azîm.) Bu düâ, okuyanın o günkü günâhlarına keffâret olur.
Yine buyurdu ki, (Her kim bu düâyı günde on kerre okursa, Hak teâlâ o kimseye kırkbin sevâb ihsân eder: Eşhedü en lâilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke lehû ilâhen vâhiden sameden lem yettehiz sâhibeten velâ veleden velem yekün lehû küfüven ehad.)
100 - Sultân-ı Enbiyâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Bulunduğunuz toplantıdan kalkdığınız zemân, bu düâyı okuyun: “Sübhânekallahümme ve bi hamdike, eşhedü en lâilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke ve estağfirüke ve etûbü ileyke.” O meclisdeki günâhlar afv olunur.)
Kalbini öldürmemek için şu düâyı oku! Çünki, bu düâ, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” tavsiye eylediği bir düâdır. (Yâ hayyü yâ kayyûm yâ bedîassemâvâti vel erdı yâ zel celâli vel ikrâm, yâ lâilâhe illâ ente-es’elüke en tuhyiye kalbî bi-nûri ma’rifetike yâ Allahü yâ Allahü yâ Allah celle celâlüh.)

Sultân-ı Enbiyânın “sallallahü aleyhi ve sellem” ölüm zemânında dahî okuduğu düâ:
“Sübhânellahi ve bi hamdihi estağfirullahe ve etûbü ileyh.”

Sokağa ve pazara çıkınca okunacak düâ: (Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr.)
101 - Yimek âdâbı:
(Fetâvâyi Hindiyye)de, beşinci cildde diyor ki, yimeğe başlarken ve bitdikden sonra elleri yıkamak sünnetdir. Başlarken (Bismillâhirrahmânirrahîm) demek ve sonunda (Elhamdülillah) demek sünnetdir. Sağ el ile yimek, sağ el ile içmek sünnetdir. Cünüb olan erkek ve kadının ellerini ve ağzını yıkamadan evvel yimesi ve içmesi mekrûhdur. Hayzlı kadın için mekrûh değildir. Kaynar şey yimemeli, yemeği koklamamalı ve içine üflememelidir. Yolda yürürken yimek ve içmek mekrûhdur. Başı açık yimek câizdir. Açlıkdan ölecek kimsenin leş yimesi câizdir. Leş bulamazsa ve birisi, (Elimi kes yi!) veyâ (Benden bir parça kes yi!) dese kesmesi, yimesi câiz olmaz. Kendi uzvundan et kesip yimesi de câiz olmaz. Bir kimseye birşeyi kaça aldın deseler, beş liraya dese, hâlbuki on liraya almış olsa, yalan söylemiş olmaz. Kokmuş et yimek harâmdır. Kokmuş yağ, süt yimek harâm değildir. Yemek ekşise, koksa necs olmaz. Fekat yimesi harâm olur. Ağac altına düşmüş meyvaları, yerden alıp yimek sâhibinin halâl etdiği bilinirse halâl olur. Nehr üzerinde sürüklenen meyvaları alıp yimek halâl olur. Fakîr, zenginin verdiği sadakadan, zengine hediyye etse, alması câiz olur.
Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Yemekden sonra bu düâyı okuyan kimsenin günâhları afv olunur: “El hamdülillâhillezî et’amenâ hâzet-ta’âme ve rezekanâ min gayr-ı havlin minnâ ve lâ kuvvete”.)
İstiğfarların büyüğü:
Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Bu düâyı okuyan kimse, düâyı sabâhleyin okursa ve akşama kadar ölürse, şehîd derecesine vâsıl olarak ölür. Akşamleyin okursa, yine sabâha kadar ölürse, aynı şeklde aynı dereceye ulaşır. Düâ şudur: Allahümme ente rabbî lâilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûü leke bi-ni’metike aleyye ve ebûü bi zenbî fağfirlî zünûbî feinnehû lâ yağfirüzzünûbe illâ ente. Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn.)
Peygamberimiz aleyhisselâm buyurdu ki, (Yâ Ebâ Hüreyre! Her kim, günde yirmibeş def’a bu düâyı okursa, Hak teâlâ, o şahsı âbidler zümresinden yazar.)

Düâ şudur: “Allahümmagfir lî ve li- vâlideyye ve li-üstâziyye ve lil mü’minîne vel mü’minât vel müslimîne vel müslimât el ahyâ-i minhüm vel emvât bi-rahmetike yâ erhamerrâhimîn.” Bu düâ (Se’âdet-i Ebediyye) 1037.ci sahîfesinde de yazılıdır.

 
Üst Alt