169- Yardım dernekleri, kumar, sigorta

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Sözünün küfre sebeb olacağını bilmemesi özr olmaz.
Veresiye satışda, paranın kıymeti değişse, sözleşilen mikdârda ödenmesi lâzım olur. Ödünç almak da böyledir. (Ukûd-üd-dürriyye)den terceme temâm oldu. İşbu tercemenin arabî aslı, Hakîkat Kitâbevinin basdırdığı (Habl-ül-metin) kitâbının sonuna ilâve olarak basdırılmışdır.
İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”, hazar bahsinin sonunda diyor ki, (Ba’zı yerleri altın ve gümüş ile kaplı eşyâyı, kaplı yerlerine temâs etmeden kullanmak câizdir. Üzerlerine temvîh, tılâ yapılmış, ya’nî yaldızlanmış ise, buna temâs ederek de kullanmak câizdir.
Her kâfirin, müslimândan satın aldığını söyliyerek verdiği eti yimek câizdir. Mecûsîden, mürtedden satın aldığını söylerse, yinilmez. Zîrâ, bu sözleri dünyâlık işleri haber vermekdedir. [Çünki, eskiden kasablar kendileri kesip satarlardı.] Bu eti satın almış ise, bey’ bâtıl olmaz. Semenini kâfire öder. Bu eti müslimân veyâ mürted kesdi derse, inanılmaz. Zîrâ, bu söz din işini haber vermekdedir. Kâfirin, fâsıkın, mu’âmelâtdaki sözü kabûl edilir. Diyânâtdaki sözü kabûl edilmez. Diyânâtda âdil bir müslimânın sözü kabûl edilir. Mülk zâil olması için haber verenin iki kişi olması lâzımdır. Fâsıkın ve hâli bilinmiyenin mu’âmelâtdaki haberinin doğru olup olmadığı (Teharrî) edilir, araşdırılıp, kendi zann-ı gâlibine göre hareket eder. Bir âdil bir suya temiz dese, diğer âdil necs dese, tâhir kabûl edilir. Biri ete tâhir dese, diğeri necs dese, necs kabûl edilir. İki âdilin sözü bir âdile tercîh edilir. Tahtâvî “rahime-hullahü teâlâ”, (Merâk-ıl-felâh) hâşiyesi başında, (Teharrî) faslında diyor ki, ([Dâr-ül-harbdeki veyâ ıssız bir yerdeki] bir ete, bir âdil müslimân, bunu mürted kesdi dese, diğer bir âdil müslimân ise, bunu müslimân kesdi dese, yimesi halâl olmaz. Çünki, bu hayvânın kendiliğinden ölerek veyâ dinsiz keserek, vurarak leş olması asldır, esâsdır. Müslimânın ahkâm-ı islâmiyyeye uygun kesdiği anlaşılınca [veyâ zan edilince, yimesi halâl olur. Dâr-ül harbde müslimân kasab aramalı. Bundan, bu niyyetle satın almalıdır.] halâl olur. Bu misâlde, müslimânın kesdiği anlaşılmamış, esâs olan harâmlık devâm etmişdir. Müslimânların ve dinsizlerin karışık olduğu bir yerde, ele geçen eti, müslimânın kesdiği anlaşılmadıkca, yimesi halâl olmaz. Çünki, harâm olması asldır, esâsdır. Harâmlığın gitmiş olduğu ise, şübhelidir. Müslimânlar çok ise, yimesi halâl olur. Bir suyun necs olması şübheli ise, temiz kabûl edilir. Çünki, suyun aslı temizdir. Malı harâm ile karışık olanın bu malını satın almak, alınan harâm malın kendisi olduğu bilinmedikce, câiz olur. Çünki, malının aslının nasıl olduğu bilinmemekdedir. Bunun için, bundan satın almak mekrûh olur.)
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
[Sığır, koyun, tavuk gibi eti yinen hayvânların etlerini yimek halâl olması için, ahkâm-ı islâmiyyeye uygun kesilmeleri lâzımdır. Ya’nî bir müslimânın veyâ ehl-i kitâbın kesmesi ve keserken Allah ismini söylemesi lâzımdır. Ahkâm-ı islâmiyyeye uygun kesilmiyen hayvân leş olur. Bunun etini yimek ve satmak harâm olur. Hayvân kesenlerin ve satan müslimânların bunu iyi bilmeleri lâzımdır. Et satın alırken, bunun nasıl kesildiğini sormak lâzım değildir. Çünki müslimâna hüsn-i zân olunur.]
Düğün yemeğine da’vet olunanın gitmesi sünnetdir. Başka ziyâfetlere gitmek müstehabdır. Harâm şarkı, [çalgı, kumar, içki, kadın], oyun, bid’at, gîbet bulunan da’vetlere gidilmez. Düğün, bayram gibi günlerde yerlere ipek örtüler sermek ve altın, gümüş zînet eşyâsını raflara koymak, sultânın emrine uymak için olup, kibrlenmek, öğünmek için olmazsa câizdir. Fekat, bunlara temâs etmemek, kullanmamak lâzımdır. Meş’ale, kandil, mumlar, elektrik lambaları yakmak isrâf oldukları için câiz değildir. Böyle şeyleri yapmak, ancak hükûmetin cezâ, ikâb yapmasından korkulunca câiz olur. Harâm şeyler bulunan, kadın erkek karışık olan yere (Fısk Meclisi) denir. Bunlara gitmek de böyledir. Tegannî, düzgün sözü düzgün ses ile okumakdır. Kadın, içki, çalgı, gîbet bulunan sözü veyâ bunların bulunduğu yerde okumak harâm olur. Düğünlerde davul, zilsiz def ve sahur davulu, hamam borusu ve harbde, resmî yerlerde, belli zemânlarda [müzika, mehter ile millî ve askerî] şarkılar çalmak câizdir. Tekkelerde, ibâdethânelerde her nev’ çalgı harâmdır.)
218 - İşbu (Ey Oğul) kitâbında yazılı olan hadîs-i şerîfler ve kelâmlar sahîhdir. [Lâtin harfleri ile basılırken ilâve edilen tenbîhler de, (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblarından alınmışdır. Bu kitâbı kalbine yerleşdir! Müslimânlığı, mezhebsizlerin kitâblarından öğrenmiş kimselerin sözlerine ve yazılarına ve yurd dışındaki vehhâbî kitâblarından yapılan tercemelere aldanıp da, îmânını ve amelini zâyi’ eyleme!]
Bu eseri tasnîf ederken, müellif fakîr Süleymân ibni Cezâ’ın “rahime-hullahü teâlâ” istifâde eylediği kitâblar şunlardır:
İhyâ-i Ulûm, Câmi-ül-Usûl, Resûl-i Enver, Bostânül ârifîn, Mesâbih, Meşârık, İrşâdüssâbirîn, Kûtül kulûb, Câmi-i Tirmüzî, Câmi-ül-Cinân, Behcet-ül Envâr, Mev’izâ-i Mûsâ, Vasıyyet-i Ebû Hüreyre. Bu onüç kitâbdan ihtisâr edip çıkardığım şu eseri, müslimânların çocukları için, hâzırladım.
Son baskısı Birinci tab’ târîhi Kitâbın te’lîf târîhi
H.K. 1428 [m. 2007] H.K. 1302 [m. 1895] Hicrî Kamerî 960 [m. 1553]
Hicrî Şemsî: 1385 Hicrî Şemsî: 1273 Hicrî Şemsî: 931
 
Üst Alt