Kuran'ı Hakimde geçen nebatat isimleri

harekat

Özel Üye
Kuran'ı Hakimde geçen nebatat isimleri

Arapça”da nebat-ât, bitki-ler anlamında bir kelimedir.
İnsan da bir yönüyle nebati bir varlıktır. Zira; hastalığı sebebiyle komaya girmiş bir insana “artık bitkisel hayat yaşıyor” denilmesi bunu tescil etmektedir. Bitkiler, solunum yapan toprağa bağlı sabit bir hayvandır. Her bitkinin kendine mahsus bir özelliği vardır. Kainatın, her an olan açık eczanesine yerleştirilmiş, her bitki mutlaka bir derde devadır. Önemli olan bunu hekimlerin piri Lokman Hekim gibi keşfedebilmektir. Dünya eczacılık otoriteleri, artık tablet ve şerbetten vazgeçip, hangi hastalığa karşı hangi bitki türünün şifa olacağını araştırmaya yönelmiştir. Dünya eczacılık otoriteleri, artık tablet ve şerbetten vazgeçip, hangi hastalığa karşı hangi bitki türünün şifa olacağını araştırmaya yönelmiştir. İbn-i Haldun, Mukaddime”sinde iklim ve bitki örtüsünün insan üzerinde önemli bir etken olduğunu belirtmiştir. Ona göre Cenab-ı Hak, dağına göre kış yaratmıştır. Öyleyse sağlıklı yaşamayı isteyen her insan, bulunduğu coğrafyada, yaşadığı iklimle üretilebilen sebze ve meyvelerle beslenmelidir.Kur’an-ı Kerim’de “Bitkilerin her birinde düşünen bir insan ve toplum için ibretler vardır.” (Şuara / 7-9) denilmektedir.

Zeytin: “Gökten suyu indiren O’dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.” (En”am sûresi / 99)“Andolsun İncire ve zeytine” (Tin sûresi / 1)

Sarımsak: “Hani bir zamanlar, “Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, acurundan, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” dediniz. O da size “O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır.” dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” (Bakara sûresi / 61)

Hurma: “(Allah) su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir. İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır.” (Nahl sûresi / 11) “İz, yeryüzünde nice nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık.” (Yasin sûresi / 34)

Nar: “Gökten suyu indiren O’dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.” (En”am sûresi / 99) “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En”an sûresi / 141)

Taze hurma: “Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün.” (Meryem sûresi / 25)

Muz: “Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları” (Vâkıa sûresi / 29)

Üzüm: “Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.” (İsra sûresi /91) “Üzümler , yoncalar” (Abese Sûresi / 28)

İncir: “Andolsun İncire ve zeytine” (Tin sûresi / 1)

Kiraz ağacı: “Ama onlar (Bizden) yüz çevirip uzaklaştılar ve bu yüzden setlerini/barajlarını yıkıp geçen, sahip oldukları (son derece verimli) iki bahçeyi sadece acı-dikenli çalı, ılgın ve birkaç tane (yabani) kiraz ağacından ibaret (virane) bir bahçeye çeviren bir sel (Arimi) gönderdik.” (Sebe sûresi / 16) “Düzgün kiraz ağacı” (Vâkıa sûresi / 28)


Reyhan: “Yapraklı daneler ve hoş kokulu reyhan vardır” (Rahman sûresi / 12) “Ona rahatlık, güzel kokulu reyhan ve Naîm cenneti vardır” (Vâkıa sûresi / 89)

Soğan: “Hani bir zamanlar, “Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, acurundan, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” dediniz. O da size “O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır.” dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” (Bakara sûresi / 61)

Mercimek “Hani bir zamanlar, “Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, acurundan, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” dediniz. O da size “O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır.” dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” (Bakara sûresi / 61)

Acur: “Hani bir zamanlar, “Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, acurundan, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” dediniz. O da size “O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır.” dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” (Bakara sûresi / 61)

Kabak: “Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.” (Sâffât sûresi / 146)

Hardal: “Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.” (Enbiyâ sûresi / 47) “(Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti ) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” (Lokman sûresi / 16)

Zencefil: “Orada, karışımı zencefil olan bir kâseden içirirler.” (İnsan sûresi / 17)

Başak: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir.” (Bakara sûresi / 161) “Yusuf dedi ki: Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında (stok edip) bırakınız.” (Yusuf sûresi / 47)

Ilgın: “Ama onlar (Bizden) yüz çevirip uzaklaştılar ve bu yüzden setlerini/barajlarını yıkıp geçen, sahip oldukları (son derece verimli) iki bahçeyi sadece acı-dikenli çalı, ılgın ve birkaç tane (yabani) kiraz ağacından ibaret (virane) bir bahçeye çeviren bir sel (Arimi) gönderdik.” (Sebe sûresi / 16)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt