Cuma Namazı nasıl kılınır?

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (CUM'A SURESİ / 9)

Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip-arayın ve Allah'ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz. (CUM'A SURESİ / 10)

Oysa onlar (kendilerini tümüyle Allah'a ve İslam'a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah'ın katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (CUM'A SURESİ / 11 )

Cuma namazı ile ilgili hadisler...

عَنْ أبي هُرَيرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رسولُ الله صلى الله عليه وسلم: خَيْرُ يَوم طَلَعَتْ عَلَيْهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الجُمُعَةِ: فِيهِ خُلِقَ آدَم، وَفيه أُدْخِلَ الجَنَّةَ، وَفِيهِ أُخْرِجَ مِنْهَا.

Ebû Hüreyre (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı. ”

وَعَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: مَنْ تَوَضَّأَ فأَحْسَنَ الوُضُوءَ ثمَّ أَتَى الجُمُعَةَ، فاسْتَمَعَ وَأَنْصَتَ، غُفِرَ لَهُ مَا بَيْنَه وَبَينَ الجُمُعَةِ وَزِيَادة ثَلاثَةِ أَيَّامٍ، وَمَنْ مَسَّ الحَصَى، فَقَدْ لَغاَ.
Yine Ebû Hüreyre (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur. ”



وَعَنْهُ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قالَ: الصَّلَوَاتُ الخَمْسُ وَالجُمُعَةُ إلى الجُمُعَةِ، وَرَمَضَانُ إلى رَمَضَانَ، مُكَفِّرَاتٌ ما بَيْنَهُنَّ إذا اجْتُنِبَتِ الكَبَائِرُ.
Yine Ebû Hüreyre (r.a)den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. ”


وَعَنْهُ وعَنِ ابنِ عُمَرَ، رَضِيَ الله عَنْهُمْ، أَنَّهُما سَمِعَا رسولَ صلى الله عليه وسلم يقولُ عَلى أَعْوَادِ مِنْبَرِهِ: لَيَنْتَهِيَنَّ أَقْوَامٌ عَنْ وَدْعِهِمُ الجُمُعَاتِ، أَوْ لَيَخْتِمَنَّ الله عَلى قُلُوبِهِمْ، ثُمَّ لَيَكُونُنَّ مِنَ الغَافِلِينَ.
Ebû Hüreyre ile İbn Ömer (r.a)den rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlullah (s.a.v)in minber üzerinde şöyle buyurduğunu duymuşlardır: “Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar. ”

َعَنِ ابنِ عُمَرَ رَضِيَ الله عَنْهُمَا، أنَّ رَسولَ الله صلى الله عليه وسلم قالَ: إذا جَاءَ أَحَدُكُمُ الجمعُة، فَلْيَغْتَسِلْ.
İbn Ömer (r.a)dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biriniz cuma namazına gideceği zaman boy abdesti alsın. ”

عن أبي سعيدٍ الخُدْرِيِّ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رسولَ الله صلى الله عليه وسلم قَالَ: غُسْلُ يَوْمِ الجُمُعَةِ وَاجِبٌ عَلى كُلِّ مُحْتَلِمٍ.
Ebû Saîd el–Hudrî (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her bâliğ olan kimseye cuma günü boy abdesti almak gereklidir. ”


َعَنْ سَمُرةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ قالَ: قالَ رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: مَنْ تَوَضَّأَ يَوْمَ الجُمُعَةِ، فَبِها ونِعْمَتْ، وَمَنِ اغْتَسَلَ فَالْغُسْلُ أَفْضَلٌُ.
Semüre (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her kim cuma günü abdest alırsa ne iyi eder; hele boy abdesti alırsa, o daha iyidir. ”

َعَنْ سَلْمَانَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: لا يَغْتَسِلُ رَجُلٌ يَوْمَ الجُمُعَةِ، وَيَتَطَهَّرُ ما اسْتَطَاعَ مِنْ طُهْرٍ، وَيَدَّهِنُ مِنْ دُهْنِهِ، أَو يَمَسُّ مِن طِيبِ بَيْتِهِ، ثمَّ يَخْرُجُ فَلا يُفَرِّقُ بَيْنَ اثنَيْنِ، ثمَّ يُصَلِّي مَا كُتِبَ لَهُ، ثمَّ يُنْصِتُ إذا تكَلَّمَ الإمَامُ، إلاَّ غُفِرَ لَهُ ما بَيْنَهُ وَبَيْنَ الجُمُعَةِ الأخْرَى.
Selmân (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir kimse cuma günü boy abdesti alarak elinden geldiğince temizlenir, saçını sakalını yağlayıp tarar veya evindeki güzel kokudan süründükten sonra câmiye gider, fakat orada yan yana oturan iki kimsenin arasını açmaz, sonra Allah Teâlânın kendisine takdir ettiği kadar namaz kılar, daha sonra sesini çıkarmadan imamı dinlerse, o cumadan öteki cumaya kadar olan günahları bağışlanır. ”

عَنْ أَبِي هُرَيرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رسولَ الله صلى الله عليه وسلم قالَ: مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ الجُمُعَةِ غُسْلَ الجَنَابَةِ، ثُمَّ رَاحَ في السَّاعَةِ الأُولَى، فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ بَدَنَةً، وَمَنْ رَاحَ في السَّاعَةِ الثَّانِيَةِ، فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ بَقَرَةً، وَمَنْ رَاحَ في السّاعَةِ الثّالِثَةِ، فَكَأنَّمَا قَرَّبَ كَبْشاً أَقرَنَ، وَمَنْ رَاحَ في السّاعَةِ الرّابِعَةِ، فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ دَجَاجَةً، وَمَنْ رَاحَ في السَّاعَة الخَامِسَةِ، فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ بَيْضَةً، فَإذا خَرَجَ الإمامُ حَضَرَتِ المَلائِكَةُ يَسْتَمِعُونَ الذِّكر.
Ebû Hüreyre (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir kimse cuma günü cünüplükten temizleniyormuş gibi boy abdesti aldıktan sonra erkenden cuma namazına giderse bir deve kurban etmiş gibi sevap kazanır. İkinci saatte giderse bir inek, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi sevap kazanır. Dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap elde eder. İmam minbere çıkınca melekler hutbeyi dinlemek üzere topluluğun arasına katılır. ”

وَعَنْهُ: أنَّ رَسُولَ الله صلى الله عليه وسلم ذكرَ يَوْمَ الجُمُعَةِ، فَقَالَ: فِيهِ سَاعَةٌ لاَ يُوَافِقها عَبْدٌ مُسْلِمٌ،وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي يَسْأَلُ الله شَيْئاً، إلاَّ أَعْطَاهُ إيَّاه وَأَشارَ بِيَدِهِ يقَلِّلُهَا.
Yine Ebû Hüreyre (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) cuma gününden söz ederek şöyle buyurdu: “Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allahtan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir. ” Resûl–i Ekrem o zamanın pek kısa olduğunu eliyle gösterdi.


َعَنْ أبي بُردَةَ بنِ أبي مُوسَى الأشعَرِيِّ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قَالَ: قَالَ عَبْدُ الله بن عُمَرَ رضيَ الله عَنْهُمَا: أَسَمِعْتَ أَبَاكَ يُحَدِّثُ عَن رَسُولِ الله صلى الله عليه وسلم فى شأن ساعة الجمُعَةِ؟ قَالَ: قلتُ: نعمْ، سَمِعْتُهُ يَقُولُ: سمِعْتُ رَسُولَ الله صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: هِي مَا بَيْنَ أنْ يَجلِسَ الإمامُ إلى أنْ تُقضَ الصّلاةُ.
Ebû Bürde İbni Ebû Mûsâ el–Eşarî (r.a) şöyle dedi: Birgün Abdullah İbni Ömer bana: Cuma günü duaların kabul edildiği zaman hakkında babanın Resûlullah (s.a.v)den bir hadis rivayet ettiğini duydun mu? diye sordu. Ben de: Evet, duydum. Babam, Resûlullah (s.a.v)i şöyle buyururken işittiğini söyledi: “O vakit, imamın minbere oturduğu andan namazın kılındığı zamana kadar olan süre içindedir. ”

َعَنْ أَوسِ بنِ أَوسٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قَالَ: قَال رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: إنَّ مِنْ أَفضلِ أيَامِكُمْ يَوْمَ الجُمُعَةِ، فَأَكْثِرُوا عَليَّ مِنَ الصَّلاةِ فِيهِ، فَإنَّ صَلتكمْ مَعْرُوضَةٌ عَلَيَ.
Evs İbni Evs (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur. ”


Cuma Gününün Fazileti:
Cuma gününü, Rasulullah(sav) "mü'minlerin bayramı" olarak tasnif buyurur Bayram, bir kısım imtiyazları ve hususiyetleri sebebiyle bir günün diğer günlerde olmayan, o güne has bazı umumi merasimlerle kutlamasıdır Her bayramda bir kutlama ve merasim ve bunun da bir sebebi vardır O halde, Cuma gününü kutlamaya sevk eden hususiyetleri nelerdir? Şeriat kitapları, bu günün hususiyetleri üzerine otuzdan fazla keramet ve fazilet zikrederler Bazılarını şölece kaydediyoruz:

* Bayram günüdür, Münferit oruç tutulmaz
* O günün sabahında Secde ve insan surelerini, gündüzde Cuma ve Münafıkun sureleri okunur
* Cuma günü gusledilir, koku sürülür, misvak kullanılır, en güzel elbiseler giyilir
* Mescidler buhurlanır
* Mescide erken gidilir
* Hatip hutbeye çıkıncaya kadar ibadetle meşgul olunur
* Sessiz durulur, hutbe dinlenir
* Kehf suresi okunur
* istiva vaktinde

 

MURATS44

Özel Üye
Her çeşid şehrde, birkaç câmi’de Cum’a nemâzı kılınabilir. Fekat, Hanefî mezhebinin ba’zı âlimleri ve üç mezhebin de çoğunluğu, bir câmi’den fazla Cum’a kılınmaz dedi. Şehr olduğu şübheli olan yerde de, Cum’anın kabûl olması şübheli olacağından, Cum’a nemâzının son sünneti ile vaktin sünneti arasında (Âhır zuhur), ya’nî (Son öğle) nemâzı kılmağa niyyet ederek, ayrıca dört rek’at kılmalıdır. Bu dört rek’ati kılarken, niyyete (Üzerime farz olan) diye eklemelidir. Fekat, (Edâsı, ya’nî kılması farz olan) dememelidir. Çünki, öğle nemâzı, öğle vakti farz olursa da, hemen kılmak farz olmaz. İkindiye, dört rek’at kılacak zemân kalınca edâsı farz olur. Edâsı dahâ önce farz olmaz. Cum’a nemâzı kabûl olmadı ise, bu dört rek’at, (Edâsı farz olan) deyince Cum’a günü öğle farzı olmaz. Bir gün önceki öğle farzı olur. Onu da, perşembe günü kılmış olduğundan, nâfile olur. (Üzerime farz olan âhır zuhur) deyince, Cum’a gününün öğle farzı yerine geçer. Fekat, Cum’a nemâzı kabûl olmuş ise, öğle farzı da kılınmış olacağından, bu dört rek’at nâfile olur. Çünki, farz niyyeti ile sünnet kılınır. Kazâ nemâzı var ise, bunu kılmış olmaz. Cum’a nemâzı kabûl olunca, öğle nemâzı sâkıt olur denirse, perşembe günkü öğleye niyyet edilmiş olur ve yine nâfile nemâz olur. Evvelce kılamadığı öğle nemâzı varsa, bunu kazâ etmiş olmaz. (Üzerime son farz olan kılmadığım öğle nemâzını kılmağa) niyyet edilirse, Cum’a kabûl olmuş ise, bu nemâz, kazâ nemâzı yerine geçer ki, böyle niyyet uygundur. Kazâsı olmıyan, âhır zuhurun dört rek’atinde de zamm-ı sûre okumalıdır. Cum’a nemâzı kabûl olmayıp, öğlenin farzı yerine geçerse, farzda sûre okumak zarar vermez. Kazâya kalmış öğle nemâzı olan kimse, sûre okumaz. Çünki, Cum’a kabûl olmazsa, öğlenin farzı yerine geçer. Kabûl olmuş ise, kazâ yerine geçer.
3. cü şart, öğle nemâzının vaktinde kılmakdır. Öğle ezânı okununca, hemen dört rek’at (Cum’a nemâzının ilk sünneti) kılınır. Sonra, câmi’ içinde, ikinci ezân okunur. Sonra hutbe okunur. Sonra, cemâ’at ile iki rek’at (Cum’a nemâzının farzı) kılınır. Sonra, dört rek’at (son sünneti), bundan sonra, dört rek’at (üzerime farz olan, kılmadığım son öğle nemâzını kılmağa) diye niyyet ederek, âhır zuhur nemâzı kılınır. Bundan sonra, iki rek’at (vaktin sünneti) kılınır. Cum’a sahîh olmadı ise, bu on rek’at, öğle nemâzı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsî ve tesbîhler okunup, düâ edilir. Peygamber efendimiz Cum’anın iki rek’at farzından sonra, altı rek’at sünnet kılardı.
(Eşi’at-ül-leme’ât)da, beşyüzbeşinci sahîfede diyor ki, (Emîr-ül-mü’minîn Alî “radıyallahü anh”, Cum’a nemâzının farzından sonra altı rek’at dahâ kılınız derdi. Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ” Cum’a farzından sonra altı rek’at dahâ kılardı). Allâme-i Şâmî seyyid Muhammed Emîn ibni Âbidîn “rahmetullahi aleyh”, ikinci cildde, İ’tikâfı anlatırken buyuruyor ki, ((Bedâyı)da bildirildiği gibi, Cum’a nemâzının farzından sonra, İmâm-ı a’zama göre dört rek’at, imâmeyne göre altı rek’at sünnet kılınır. Cum’a yalnız bir mescidde kılınır diyenlere göre, dört rek’at dahâ (Âhır zuhur) kılmak lâzımdır. Cum’a her mescidde câiz olur diyenlere göre, bu dört rek’at nâfile olur.

Kaynak : Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye
http://www.rasulehasret.com/tam-ilm...cum-nemazi-ibadet-ne-demekdir.html#post103414
 
Üst Alt