Her Müslümanın zorunlu olarak bilmesi gereken konular

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Zekât Vermek

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Zekât Vermek


Zekât: Nisap miktarına ulaşan maldan Allah’ın farz kıldığı hakkı çıkarıp hak sahibi sekiz kimseden birine vermektir.
Zekât Verecek Kişiler:

1) Müslüman Olmak.
2) Hür Olmak.
3) Nisap miktarı mala sahip olan kişi. Onlar yaşça küçük veya deli de olsa hüküm aynıdır.
4) Nisap miktarına ulaşan malın üzerinden bir senenin geçmesi gerekir. Ancak mahsulün Zekâtı, hasat edildiği gündür. Tirmizi 626, İbni Mace 1792
Zekât Verilmesi Gereken Mallar:

1) Deve, sığır ve davar gibi insanın hizmetine verilmiş otlayan hayvanlar. İbni Mace 1798, 1803, 1805
2) Meyve, hububat ve maden gibi topraktan çıkan nesneler. İbni Mace 1814
3) Değerler: Altın 85 grama ulaştığı vakit, gümüş 400 grama ulaştığı vakit, nakit paralar da altın yahut gümüşün nisap miktarına ulaştığı vakit, bunlarda %2.5 zekât verilir. İbni Mace 1790, 1791
4) Ticaret malları: Kazanç elde edilmek için alış verişe sunulan her şeydir.
Zekât Verilecek Kimseler:

1) Fakirler.
2) Miskinler.
3) Zekât üzerine çalışanlar.
4) Kalpleri İslam’a ısındırılacak kimseler.
5) Azat olmak isteyen köleler. Müslüman köleleri azat etmek için.
6) Borçlular.
7) Allah yolunda. Cihad ve davetçiler.
8) Yolda kalmış kimseler.
Tevbe 60
Zekât Verilmeyecek Kimseler:

1) Mirasçılar. Yani kişinin çocukları ve eşi.
2) Haşim oğulları. Yani Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Ehl-i Beyti.
3) Kafirler.
tır Zekâtı:
Küçük olsun büyük olsun, erkek olsun kadın olsun, hür olsun köle olsun, yanında bir günün yiyeceğinden fazla bulunan her Müslümanın, fıtır sadakası vermesi vaciptir. Fıtır sadakası, belde ahalisinin yiyeceğinden verilir veya arpadan, hurmadan, kuru üzümden, peynirden 2040 grama denk gelecek şekilde verilir.
Fıtır Zekâtını Verme Vakti:
En faziletli vakit: Bayram namazından önceki vakittir.
Caiz olan vakit: Bayramdan bir yahut iki gün önceki vakittir.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Oruç Tutmak

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
Oruç Tutmak


Niyetle birlikte fecrin doğmasından güneşin batmasına kadar orucu bozan şeylerden el çekmektir.
Orucun Farz Olduğu Kimseler:

1) Müslüman.
2) Buluğ çağına ulaşmış.
3) Akıllı.
4) Mukim. Yani: Yolculukta bulunmama halidir.
5) Sıhhatli, sağlığı yerinde.
6) Bir de kadınlar için hayız ve loğusa olmaması gerekir.
Kim bilerek orucunu bozarsa kaza eder, ona tevbeden başka kefaret de gerekmemektedir. İbni Ebi Şeybe 2/515/1
Kim de eşiyle cima sebebiyle orucunu bozarsa, ona köle azat etme; peş peşe iki ay oruç tutma yahut altmış fakiri doyurma şeklinde kefaret gerekir. Buhari 1804,1805
Oruç Tutmayacak Kimseler:

1) Çok yaşlı oruç tutmaktan aciz erkek ve kadın.
2) Şifa bulması umulmayan hasta.
Not: Bu kişiler fidye verir. Fidye ise her güne bedel olarak bir fakiri doyurmaktır. Kaza ederek orucu bozmak hastaya, yolcuya, savaşan kimseye, kendi nefsi ve çocuğu aleyhine korktuğu vakit hamile ve emziren kadına ruhsat verilmiştir.
Orucu Bozan Şeyler:

1) Bilerek yemek içmek yahut iğne yoluyla gıda almak.
Müellifin, iğne yoluyla gıdalanma da orucu bozan sebeplerden bir sebeptir demesi, âlimler arasında ihtilaflı bir konudur. Tedavi esnasında gıda verici de olsa serum vb. ilaçların orucu bozmadığı birçok muhakkik âlimin görüşüdür ve bu görüş doğru olmaya daha yakındır.
2) Bilerek kusmak. Ebu Davud 2380
3) Hayız ve nifas. Buhari 1819
4) Bilerek cima etmek (Cinsel ilişkiye girmek). Buhari 1804
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Hac Yapmak

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Hac Yapmak


Hac: Hususi bir takım ameller için, hususi bir şekil üzere muayyen bir vakitte Allah’ın evi Kâbe’yi ziyaret etmektir.
Haccın Şartları

1) Müslüman olmak.
2) Akıllı olmak.
3) Buluğ çağına ermek.
4) Hür olmak.
5) Güç yetirebilmek. Yani: Mal, binek ve emniyet açısından.
6) Kadın için mahremle beraber olmak.
Haccın Rükünleri

1) İhrama girmek. Buhari 1464
2) Arafat’ta vakfe yapmak. Buhari 4214
3) İfada tavafı yapmak. Müslim 1308/335
4) Safa ile Merve arasını sa’y etmek. Buhari 1568
Haccın rükünlerinden biri düştüğü vakit hac batıl olmuştur.
Haccın Vacipleri

1) Mîkatta ihrama girmek. Buhari 1452
2) Güneş batana kadar Arafat’ta kalmak. Müslim 1218/147
3) Gece yarısına kadar Müzdelife’de gecelemek. Müslim 1218/147
4) Teşrik günlerinde Mina’da gecelemek. Buhari 1560
5) Cemreleri taşlamak. Buhari 1654
6) Başı tıraş etmek yahut kısaltmak. Buhari 4101
7) Mekke’de kalmayan kimseler için veda tavafı, Mekke’de kalan kimseler için veda tavafı yoktur. Müslim1327/375
Bu vaciplerden biri düştüğü vakit, haccı kefaretle düzeltmek mümkündür.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Umre

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Umre


Hususi bir takım ameller için, hususi bir şekil üzere her hangi bir vakitte Allah’ın evi Kâbe’yi ziyaret etmektir.
Umrenin Rükünleri

1) İhram. Buhari 5836
2) Tavaf. Buhari 1540
3) Sa’y. Buhari 1568
Umrenin Vacipleri

1) Mîkatta ihrama girmek. Buhari 1444
2) Saçı tıraş etmek veya kısaltmak. Buhari 4101
Kim haccın veya umrenin rükünlerinden birini terk ederse, haccı ve umresi tam değildir. Kim de vacibi terk ederse fidye gerekir. Fidye, koyun vb. bir hayvanı kurban etmektir.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
İman

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

İman


İmanın Rükünleri:

İmanı genel bir tarifle tarif edecek olursak, iman: Dinin getirdiği şeyleri dil ile ikrar etmek, İslamdan başka uyulması gereken din olmadığına kalp ile iman etmek ve Allah’ın şeriat kıldığı hükümlere göre kalp ve uzuvlarla amel ekmektir. Makbul olması için amelde şu iki şey şart koşulur:
1) Amelin, Kur’an ve pak sünnette Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in, getirdiği hükümlere uygun olması gerekir.
2) Birde, Allah için halis, şirk karışmamış olması gerekir.
Birincisi: Allah’a İman

Allah’a, bilerek ve itaat ederek tevhidin gerçekleşeceği şeylere ve ilmi veya ameli haberlere kesin iman etmektir.
İkincisi: Meleklere İman

İsimlerine, sıfatlarına ve amellerine dair Kitap ve sünnette sahih delillere genel yahut ayrıntılı ifadelerle olarak iman etmektir. Onlar nurdan yaratılmışlardır. Allah onları kendisine ibadet ve itaat etmeleri için yaratmıştır. Onların isimleri vardır: Cebrail, Mikail, İsrafil vb. onların yaratılışı şeytanların zıddına hoş ve güzeldir. Onların beşeri kıyasa sığmaz harika güçleri vardır.
Üçüncüsü: Rasullere İman

Allah’ın, insanları doğru yola iletmek için gönderdiği nebiler ve rasullerdir. Allah’ın salât ve selamı onların üzerine olsun. Onlar diğer bütün insanlardan daha faziletlidirler. Kim buna karşı çıkarsa, o küfre girmiştir. Onlara genel olarak iman etmenin vacip olduğu gibi, kendi hakkında delil sahih olup ismi sabit olanlara da iman etmek vaciptir. Onların ilki Adem (Aleyhisselam) sonuncuları Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’dir. İbrahim, Musa, Davud, Süleyman, Yunus, Lût ve İsa onlardan birkaçıdır. Allah’ın en faziletli salât ve selamı onların üzerine olsun.
Dördüncüsü: Kitaplara İman

a) Kitapların tamamının Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla Allah katından indirilmiş olduğuna iman etmektir.
b) İndirilen kitaplar: Musa (Aleyhisselam)’a indirilen Tevrat, Davut (Aleyhisselam)’a indirilen Zebur, İsa (Aleyhisselam) ya indirilen İncil ve Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e indirilen Kur’an’dır.
c) Tevhit davetini terk eden yahudi ve hristiyanlar tarafından kendilerine indirilmiş kitaplarda tahrif meydana gelmiştir. Sonra Allah’ın tahriften koruduğu kitapların sonuncusu Kur’an gelmiştir.
d) Kur’an, geçmiş semavi kitapları neshedicidir. Kuran’a uymamız bize vaciptir.
e) Kur’an Allah’ın kelamıdır, harfleri ve manaları Allah katından inmedir, mahlûk değildir. Allah’tan başlamıştır, Ona dönecektir. Kur’an, mûcez ve kendisine inenin doğruluğuna delalet eder. Kuran, okuyarak ibadet ettiğimiz bir vahiydir. Allah onu Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla indirmiştir.
Mücez: Ona icaz da denir. Manası: Az ve basit kelimelerle derin, geniş ve özlü manalar içermesidir.
f) Kur’an ziyade ve eksiltme kabul etmeksizin kıyamet gününe kadar korunmuştur.
g) Kur’an, Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den rivayet edilen hadislerle tefsir edildiği gibi selefin ifadeleriyle de tefsir edilebilir. Soyut görüş ile tefsir yapılması caiz değildir. Çünkü bu, bilmeden Allah’a iftira etmektir. Kur’an’ı tevil ve manalarını asıl konumundan çıkartarak tahrif etmek küfürdür.
h) Kur’an, hikayedir, ibarelerdir, mecazdır yahut Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kendi yanından getirdiği hikmetin feyzidir demek caiz değildir, aksine küfürdür.
Beşincisi: Ahiret Gününe İman

Toplanma ve hesap gününe iman etmektir. Ahiret hakkında sahih olan haberlere, takaddüm eden alametlerine, Arş, kürsi, sırat, cennet ve cehennem vb. şartlarına iman etmektir.
Altıncısı: Kadere, Hayrına ve Şerrine İman

a) Allah’ın olacak olan şeyleri olmadan önce bildiğine.
b) Allah mahlukatın kaderlerinin Levh-i Mahfuz’da yazdığına.
c) Allah’ın dilediği şeylerin olacağına, dilemediği şeylerin de olmayacağına.
d) Allah her şeye güç yetiren, her şeyin yaratıcısı, dilediğini yapan olduğuna.
e) Allah’ın dilemesi ve iradesi olduğuna, kulun da dilemesi ve iradesi olduğuna iman etmektir. Ancak kulun dilemesi, Allah’ın dileme ve iradesi altındadır. Örneğin kul: Bizi doğru yola ilet der, dua eder.
Allah, kuluna olan rahmeti sebebiyle, doğru yola nasıl ulaşacağını bilmesi için ona Nebiler gönderip onun için kitap indirmiştir. Kul Nebinin sözüne uyarsa, Allah’ın fazlıyla ve kendi seçmesiyle doğru yola ulaşmış olur. Kul, eğer Nebinin sözünden yüz çevirirse sapıtır ve bu Allah’ın kaderine göre seçim yapmasıdır.
f) Yaratılmazdan önce ecellerin yazılmış olduğuna, rızıkların taksim edilmiş olduğuna, insanların cennetlik mi cehennemlik mi olduğunun yazılmış olduğuna iman etmektir.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
İhsan

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

İhsan


İhsan, İslam derecelerinin en yücesi ve Allah’a en sevimli olanıdır. İhsan, Allah’a görüyormuşçasına ibadet etmektir, sen Onu görmesen de O seni görüyor. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz Allah muttakiler ve ihsan sahibi insanlarla beraberdir.”
Nahl 128
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i Bilmek

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i Bilmek


Nebi: Kureyş’ten Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abdullah oğlu Muhammed’dir. Adem oğlu Şit’in sülalesinden, Nuh oğlu Sam’ın sülasinden İbrahim oğlu İsmail (Aleyhisselam)’ın zürriyetinden olmadır.
Annesi: Âmine binti Vehb, Medine’deki Neccar oğullarındandır.
Mekke’de fil senesinde dünyaya gelmiştir. O doğmadan altı ay önce babası vefat etmiştir. O, altı yaşında iken de annesi vefat etmiştir. Önce dedesi Abdulmuttalib sonra da amcası Onun bakımını üstlenmiştir.
Koyun güderdi, okuması yazması yoktu. Bundan sonra da ticaretle meşgul olmuştu. Doğruluğu ve eminliği ile meşhurdu, bu sebeple El-Emîn diye lakaplanmıştı.
Yirmi beş yaşında iken Hatice (Radiyallahu Anha) ile evlendi ve altı çocuğu dünyaya geldi:
Kasım, Abdullah, Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma.
Kırk yaşında iken kendisine vahiy inmiş, rasullükle görevlendirilmiş ve Allah’ı birlemeye, O’na ibadet etmeye, isim ve sıfatlarını tanımaya davete başlamıştır.
Mekke’de on üç sene kalarak kavmini Allah’a davet etmiştir. Mekke ehli Ona eziyet ettikten sonra Medine’ye hicret etmiştir. Sonra Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) etrafındaki beldelerde de İslam’a davete devam etmiştir. İslam’ın yayılması için birçok elçiler, seriyyeler göndermiş, birçok gazveler yapmıştı.
Bir kere haccetmiş, o hacdan sonra hicri on bir senesinde Medine’de vefat etmiştir. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın kızı olan hanımı Aişe (Radiyallahu Anha)’nın evine defnedilmiştir.
Resul-i Kerim’in Sıfatları:
−Orta boylu idi.
−Saçı kıvırcık ve düz değil dalgalıydı.
−Cildinin rengi hafif kırmızıya çalar beyazdı.
−Gözleri siyahtı.
−Kirpikleri uzundu.
−Omuzları genişti.
−Kemikleri iriydi.
−Elleri ve ayakları tombulca idi.
−Öne eğilerek yürürdü.
−İki omzu arasında güvercin yumurtası büyüklüğünde nübüvvet mührü vardı.
−Cömertti.
−Cesurdu.
−Herkes tarafından güvenilirdi.
−İyi geçimliydi.
−Daima tebessüm ederdi.
−Onu gören, yahut meziyetlerini duyan onu severdi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Ahlâkına Bir Kaç Örnek

Onun ahlakı Kur’an idi. Kur’an’ın kızdığına kızar, razı olduğuna razı olurdu. Kendi nefsi için kızmaz ve intikam almazdı. Ancak Allah’ın haramları çiğnenirse, kızardı. Allah’ın salât ve selamı Ona olsun insanların en doğru sözlüsü, en vefakarı, en yumuşak huylusu, en iyi geçimlisi, çadırındaki bakire kızdan daha çok hayalıydı.
Bakışını kaldırmaz, genelde bakışı tefekkür için olurdu. Kötü sözlü ve lanet edici değildi. Kötülüğe kötülükle karşılık vermezdi. Fakat affeder ve bağışlardı. Kendisinden bir şey istendiği vakit ya verirdi, ya da güzel bir sözle karşılık verirdi. Katı kalpli sert mizaçlı değildi.
Hakkı çiğnemediği müddetçe kimsenin sözünü kesmezdi. Hakkı çiğnediği vakit nehyederek sözünü keserdi. Komşusunu korur, misafire ikram ederdi. Vaktini ya Allah için ya da zorunlu ihtiyaçları için harcardı. İyimserliği sever, kötümserliği çirkin görürdü. İki iş arasında muhayyer bırakıldığı vakit günah olmadığı müddetçe en kolay olanı seçerdi.
Kalbi kırık kimselerin ve mazlumun yardımına koşmayı severdi. Arkadaşlarını sever, onlarla istişare eder, onları gözetirdi. Hastalanan kimseleri ziyaret eder, görünmeyen kimseleri davet eder, vefat eden kimseler için dua eder, kendinden özür dileyen kimselerin özrünü kabul ederdi.
Onun yanında hak hususunda güçlü ve zayıf eşitti. Fasihliği ve ağır konuşması sebebiyle konuştuğunda, saymak isteyen, istese kelimelerini sayardı. Şaka yapardı; ancak sadece hak ve doğru söz söylerdi.
Nebiyi Tasdik Etmek ve Onu Tanımakla Kast Olunan:

1) Allah katından insan ve cin topluluğuna gönderilmiş bir Nebi olduğuna iman etmektir.
2) Cebrail (Aleyhisselam) Kur’an’ı Ona indirmiştir.
3) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dini tam olarak tebliğ etmiş ve risalet emanetini eda etmiştir.
4) Onun şeriatı önceki şeriatların hükmünü kaldırmıştır. Onları terk edip Onun şeriatına uymak farzdır.
5) Nebilerin ve bütün mahlukatın en faziletlisidir. İsra gecesinde Mescid-i Aksa’da Nebilere namaz kıldırmıştır.
6) Ümmidir, Allah Ona hikmeti vermiştir.
7) Nebilerin sonuncusudur ve Ondan sonra ne Nebi ne de vahiy yoktur.
8) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için şeri hükümlerde ismet sıfatı sabittir.
9) O, Allah-u Teâlâ’nın izni ile kıyamet gününde ümmeti için şefaat edecektir.
10) Sünnetinden sahih olan haberlere inanarak kabul etmek ve onlarla amel etmek vaciptir.
11) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirmediği her hangi bir hüküm reddolunmuştur.
12) O, beşerdir, Allah tarafından indirilmiş vahiy olmadan gaybı bilemez.
13) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği her hangi bir şeyi yahut Onun yüce şahsiyetini küçümsemek caiz değildir.
14) Her hangi bir sözü veya hükmü, Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sözünün veya hükmünün önüne geçirmek caiz değildir.
15) Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i ilahlık mertebesine çıkarmak da caiz değildir.
16) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile tevessül etmek caiz değildir.
17) Kabrinin üzerine bina yapmak, kabrini yükseltmek ve mescit edinmek caiz değildir.
18) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den sahih olarak rivayet edilen hadiste geldiği gibi toprak Nebilerin cesedini çürütmez.
19) Allah’ın Kitabında Onun hakkında gelen ve kendinin ifade ettiği hükümlere iman etmek gerekmektedir.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Hidayetinden Birkaçı:

Ey Müslüman kardeşim! Allah-u Teâlâ bize, kendi sevgisinin kazanılacağı en faziletli yolu göstermiş ve şöyle buyurmuştur:
“De ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin, günahlarınızı bağışlasın!” Âl-i İmran 31
“Elbette Allah Rasulünde sizin için güzel örnekler vardır.” Ahzab 21
Bu ayetler, Onun yoluna uymamızın vacip olduğuna delalet ediyor. Allah’ın salât ve selamı Onun üzerine olsun.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Yollarından Birkaçı:

1) Allah-u Teâlâ için niyetimizi halis kılmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Ameller ancak niyetlere göredir. Her kişi için niyet ettiği şey vardır.”
Buhari 143
2) Allah’a tevbe etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah’a yemin olsun ki, ben günde yetmiş kez Allah’a tevbe edip bağışlanma diliyorum.”
Buhari 6245
3) Sabretmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Müminin işi ne acayiptir. Onun işinin tamamı hayırdır; Bu müminden başkası için geçerli değildir eğer ona sevinç isabet etse, şükreder bu onun için hayırdır, eğer ona zarar isabet etse sabreder bu yine onu için hayırdır.”
Müslim 2999/64
4) Doğru sözlü olmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz bir adam doğru söyler, nihayet o kimse Allah katında sıddık diye yazılır.”
Buhari 6070
5) Nefis muhasebesi yapmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah kıskanır. Allah’ın kıskanması ise kişinin Allah’ın haram kıldığı şeyleri işlemesidir.”
Buhari 4302
6) Allah’a karşı takvalı olmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Ey Allah’ım! Ben senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik istiyorum.”
Tirmizi 3717
7) Yakîn ve Allah’a tevekkül emek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül etseniz, kuşların sabah aç çıkıp akşam tok döndüğü gibi sizi rızıklandırırdı.”
İbni Mace 4164
8) Allah’ın dini üzere dosdoğru olmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah’a iman ettim, de. Sonra dosdoğru ol!”
Müslim 62/38
9) Hayır işlemeye acele etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Benim Uhud dağı kadar altınım olsaydı, ondan bir dinar yanımda olduğu halde üç gece geçsin istemezdim!..”
Buhari 7082
10) Salih amel işlemeye gayret etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“İnsanların en hayırlısı ömrü uzun olup ameli iyi olandır.”
Tirmizi 2431
11) Allah’ın hükmüne bağlanmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah’a iman ettim de, Sonra dosdoğru ol!”
Müslim 62/38
12) Bid’atleri yasaklamak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim bu işimizde olmayan bir şey ihdas ederse, O reddolunmuştur!”
Buhari 2492
13) Hayra delalet etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim bir hayra delalet ederse, ona hayrı işleyen gibi ecir vardır.”
Tirmizi 2808
14) İyilik ve takva üzerine yardımlaşmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim Allah yolunda savaşan bir savaşçıyı teçhiz ederse, o savaşmış olur. Kim de savaşçının ailesine hayırlı bir şekilde halef olursa o da savaş etmiş olur.”
Buhari 169
15) Nasihat etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Sizden hiç kimse kendi nefsi için sevdiğini kardeşi için sevene kadar iman etmiş olmaz!”
Buhari 169
16) İyiliği emredip kötülükten yasaklamak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Sizden biri bir münker gördüğü vakit, eliyle değiştirsin, eğer gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Yine gücü yetmezse kalbi ile değiştirsin, bu da imanın en zayıf olanıdır!”
Müslim 49/78
17) Yalan söylememek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Münafığın alameti üçtür; Konuştuğu vakit yalan söyler, vaat ettiği vakit yapmaz ve emanet bırakıldığı vakit ihanet eder.”
Müslim 108/59
18) Zulmetmemek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz Allah zalime mühlet verir, onu tuttuğu vakit de bırakmaz kaçırmaz!”
Tirmizi 3309
19) Müslümanlara merhamet etmek ve yardımlaşmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez!”
Tirmizi 1987
20) Müslümanların ayıplarını örtmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Bir kul bir kulun dünyada açığını örterse, kuşkusuz Allah da onun kıyamet gününde açığını örter.”
Müslim 2590/72
21) Şefaat etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Şefaat edin ecir alırsınız. Allah, Nebisinin dili üzere sevdiği şeyleri hükmedecektir.”
Ebu Davud 5131
22) Kadınlara tavsiyede bulunmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kadınlara tavsiyede bulunun!”
Buhari 3110
23) Komşu hakkı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Cebrail bana komşuyu o kadar tavsiye etti ki, hatta onun mirasçı edileceğini zannettim.”
Buhari 6006, 6007
24) Anne ve babaya iyilik etmek, akraba ziyareti yapmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, akraba ziyareti yapsın. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, hayır söylesin yahut sussun!”
İbni Mace 3672
25) Alimlere ve fazilet ehli insanlara saygı göstermek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Haddi aşmadan, ifrat ve tefrit etmeden yaşlı Müslümana, Kur’an hafızına ve adaletli sultana ikram edip saygı göstermek, Allah’ı yüceltmektendir!”
Ebu Davud 4843
26) Hayır ehli kimseleri ziyaret etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Sadece müminle arkadaşlık et ve yemeğini ancak muttakiler yesin!”
Ebu Davud 4832
27) Salih insanlara eziyet etmekten sakınmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kutsi hadiste şöyle buyuruyor:
“Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor; Kim benim dostuma düşmanlık ederse, kuşkusuz ona harp ilan ederim!”
Buhari 6424, İbni Hibban 347
28) Allah’a karşı hüsnü zan beslemek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Sizden herkes mutlaka Allah’a hüsnü zan besler halde ölsün!”
Ebu Davud 3113
29) Allah korkusundan ağlamak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah korkusundan ağlayan kimse, süt memeye tekrar girmedikçe ateşe girmeyecektir. Allah yolundaki tozla cehennemin dumanı Müslüman kimsenin burnunda bir arada bulunmaz!”
Tirmizi 2413
30) Dünyada züht ve fakirliğin fazileti.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Sizden daha aşağıda olanlara bakın! Sizden yukarıda olanlara bakmayın! Bu Allah’ın nimetini iyi kavramanız için daha layıktır.”
Tirmizi2632
31) Kanaatkâr, iffetli ve iktisatlı olmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Müslüman olmuş ve rızkı kendisine yetecek kadar olup Allah’ın verdiğine kanaat eden kimse kuşkusuz felaha ermiştir.”
Müslim 1054/125
32) Daima ölümü hatırlayıp, uzun emelli olmamak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Dünyada bir garip yahut yolcu gibi ol.”
Tirmizi 2435
33) Allah’tan korkmak ve şüpheleri terk etmek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Seni şüpheye düşüren şeyleri şüpheye düşürmeyen şeylere bedel olarak terk et!”
Tirmizi 2637
34) Kibrin haramlığı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kalbinde zerre ağırlığında kibir olan kimse cennete giremez!”
Müslim 91/147
35) Güzel ahlak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“İyilik güzel ahlaktır. Günah ise, nefsinde hissettiğin ve insanların görmesini çirkin gördüğün şeydir.”
Müslim 2553/14
36) Kâfirlere benzemekten sakınmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim bir topluma benzerse; o, onlardandır!”
Ebu Davud 4031
37) Aldatmayı yasaklamak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Her hangi bir kulu Allah idareci yapar da, o da halkını kandırır halde ölürse, mutlaka Allah ona cenneti haram eder!”
Müslim 142/227
38) Hayanın fazileti.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Haya imandandır.”
İbni Mace 4184
39) Güzel ahlakta örnek olmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yemesinde, içmesinde, giyiminde, yürümesinde, konuşmasında, muamelelerinde, namaz, oruç, zekât, hac ve cihad Allah’ın zikri gibi amellerinde örnekti.
40) Kâfirlere Benzememek.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) itikat, ibadet, giyim, yeme, içme, muamele, konuşma vb. işlerde kâfirlere benzemeyi yasaklamıştır.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Arkadaşları

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Arkadaşları


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in siretinden ve yolundan bir şeyler öğrendiğimiz gibi ondan sonra insanların en faziletlileri olan ashabından da bahsetmemiz iyi olur. Bu dinin âlemin her köşesine yayılması onların faziletinden kaynaklanır.
Sahabe: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile aynı dönemde yaşayıp Müslüman olarak ölen kimselerdir. Onları Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle diyerek övmüştür:
“Arkadaşlarıma sövmeyin! Muhammed’in canını elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, siz Uhud Dağı kadar altın infak etseniz onların yaptığına, hatta yarısına bile ulaşamazsınız!”
Ebu Davud 4618
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“İnsanların en hayırlısı benim asrımdır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan sonra gelenler.”
Hatib Bağdadi 14/241
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah, ashabıma sövene lanet etsin!”
Ebu Davud 4650
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Ebu Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir, Ali cennettedir, Talha cennettedir, Zübeyr cennettedir, Abdurrahman bin Avf cennettedir, Sa’d bin Ebi Vakkas cennettedir, Saîd bin Zeyd cennettedir, Ebu Ubeyde bin Cerrah cennettedir.”
Tirmizi 3992
Kur’an’ı ve Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetini bize nakledenler onlardır. Onlar, şeriatı bizim için korumuşlardır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
“Size gereken benim sünnetime ve raşid halifelerin sünnetine uymaktır. Onlara azı dişlerinizle yapışın.” Tirmizi 2815 buyruğu sebebiyle Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetini anlama ve uygulamada onların ilmine müracaat etmeye ihtiyaç vardır.
Sahabilerin Siretine Birkaç Örnek

1) Ebu Bekir es-Sıddık (Radiyallahu Anh) Raşid Halifelerin İlkidir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in arkadaşı ve halifesi, Fil yılından iki sene sonra dünyaya geldi. Kureyş’in reislerinden idi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in söylediği şeyleri tasdik etmeye acele etmesinden dolayı sıddık diye sıfatlandırıldı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun hakkında şöyle buyurmuştur:
“Kimi İslam’a davet ettiysem, mutlaka onun bir duraklama, tereddüt ve düşünmesi olmuştur. Ancak Ebu Bekir müstesna, ona İslam’dan bahsettiğimde hiç gecikmedi ve tereddüt de etmedi.”
Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anhuma)’ya, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında kim fetva verirdi diye soruldu?
O:
−Ebu Bekir ve Ömer (Radiyallahu Anhuma) diye cevap verdi.
Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefatından sonra mürtetlerin karşısında durmuş, onlarla savaşmış ve:
−“Vallahi, namaz ile zekâtın arasını ayırt edenlerle elbette savaşacağım demişti.” Namazda çokça ağlar, malını Allah yolunda çokça harcardı. Hatta Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun hakkında şöyle buyurmuştur:
“Bana Ebu Bekir’in malının fayda verdiği gibi hiç kimsenin malı fayda vermedi.”
İbni Mace 94
Altmış üç yıl yaşadı ve vefat ettiğinde Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına defnedildi.
2) Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) Adil, Faruk.
Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’dan sonra Müslümanların ikinci halifesi olmuştur. Onun hakkında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Benden sonra Nebi gelecek olsaydı, Ömer olurdu.”
Tirmizi 3931
Ömer (Radiyallahu Anh), İslam’a girdiğinde Allah onunla müşrikler arasındaki zayıf Müslümanları kuvvetlendirdi. Abdullah ibni Mes’ud (Radiyallahu Anh) şöyle demektedir:
−Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) Müslüman olduğu andan itibaren biz güçlendik. Biz o Müslüman olana kadar Kâbe’de namaz kılamıyorduk. Ömer (Radiyallahu Anh) Müslüman olduğu vakit onlarla savaştı, onlar da bizi bıraktılar biz de Kâbe’de namaz kıldık.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu bazı gazve ve seriyyelerin başına emir yapmıştır. Uhud savaşında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında sabit kalanlardandı. Çok takvalı idi, namazda çok ağlardı, mütevazı idi. Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle derdi:
−Allah bana rahmet etmezse vay bana vay anama!
Kisraların tahtlarını yıkan, Rum beldelerine korku salan, onları Şam diyarından süren Ömer (Radiyallahu Anh)’dır. Onun zamanında doğuda ve batıda İslam fetihleri gerçekleşmiştir. İnsanlara imamlık yaparken sabah namazında Mecusi Ebu Lülü Allah lanet etsin Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh)’ı şehit etmiştir.
3) Osman bin Affan (Radiyallahu Anh) Sabreden, Şükreden Halife.
Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in halifelerinin üçüncüsüdür. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu kızları Rukiyye ve Ümmü Gülsüm ile evlendirmiştir. O, çok ibadet eden, Allah’tan çok korkan, çok takvalı, çok temiz, daima Allah’a bağlı biri idi. Cennetle müjdelenen on kişiden birdir.
Tebük savaşında askeri, 590 deve, 50 at ile teçhiz etmişti de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun hakkında şöyle buyurmuştur:
“Artık bu günden sonra Osman’a yaptığı şeyler zarar vermez.”
Tirmizi 3947
Hayâ ahlakının en bâriz örneklerindendi. Onun hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimin haya bakımından en şiddetli olanı Osman bin Affan’dır.”
İbni Mace 154
Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Meleklerin bile haya ettiği insandan ben haya etmeyeyim mi?”
Müslim 2401/26
Osman bin Affan (Radiyallahu Anh) ilk defa ümmeti bir Mushaf üzerine toplayan insandır. Hilafetinin sekizinci senesine yaklaşırken evinde öldürüldü. Onun hakkında Hassan bin Sabit (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
Secdelerin adresini en karışık işte kurban ettiler,
Geceyi tesbih ederek ve Kur’an okuyarak keserdi,
Sabredin, annem ve doğurduğu size feda olsun,
Bazen çirkin şeylere sabretmek de fayda verir.
4) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) Cennetle Müjdelenen On kişiden Biri.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kızı Fatıma ile evlenmiş ve onunla mutlu bir hayat sürdürmüştür. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında fakir olarak yaşamıştır.
Dırar bin Damre el-Kindi O’nun hakkında şöyle demiştir: Vallahi, o kuvvetli, fasih sözlü, adaletle hükmeden, etrafına ilim yayan; hikmetli konuşan, dünya ve süsünden uzak bir kimseydi. Gece ve karanlığında sükun bulur, yemin olsun, her şeyden ibret almaya çalışır, çok tefekkür eder, ellerini sağa sola hareket ettirir, kendi kendine konuşurdu…
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birçok savaşlara katılmıştır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali (Radiyallahu Anh) hakkında şöyle buyurmuştur:
“Senin benim katımdaki yerin, Harun’un Musa katındaki yeri gibidir.”
Buhari 3472
5) Zeyd bin Sabit (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Vahiy Katibi, Allah’ın Kitabının Hafızı.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun hakkında şöyle demişti:
“Feraizi miras ilmi en iyi bileniniz Zeyd’dir.”
İbni Mace 154
Hendek gazvesine ve Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın hilafetinde Tebük gazvesine katılmıştır. Allah ondan razı olsun.
6) Muaz bin Cebel (Radiyallahu Anh) Âlimlerin İmamı.
Onun hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Haramı helali en iyi bileniniz, Muaz’dır.”
İbni Mace 154
Abid, zahit, namaza âşık, gece namazı kılar ve şöyle derdi:
“Ey Allah’ım! Gözler uyudu, yıldızlar battı, Sen dirisin, Kayyumsun. Ey Allah’ım! Benim cennete isteğim azdır, ateşten kaçışım zayıftır. Ey Allah’ım! Benim için yerine getireceğin bir ahit yap. Şüphesiz Sen vadine muhalefet etmezsin.” Şam’da otuz yaşına ulaşmamışken Amvas vebasından vefat etmiştir.
7) Ubade bin Samit (Radiyallahu Anh) Fatih, Mücahid.
Bin adam sayılan bir adam. Ömer (Radiyallahu Anh) onu Mısır’ı fethetmesi için Amr bin As’ın ordusu için yardım olarak göndermişti ve Mısır fethedilmişti.
8) Hamza bin Abdulmuttalib (Radiyallahu Anh) Şehitlerin Efendisi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in amcası, Allah’ın aslanı ve Rasulünün amcası, süvari, Allah ve Rasulünün düşmanlarına helak edici bir kılıç. Uhud’da şehit olmuştur, Medine’ye defnedildi. Allah ondan razı olsun.
9) Bilal bin Rebah (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Müezzini.
Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın vesilesiyle Müslüman olmuştur. Müşrikler ona çok büyük işkence etmişlerdir. İşkence altında onlara: ‘Ahad, ahad’ derdi. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onu satın alıp Allah için azat etmiştir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birçok savaşlara katılmıştır. Şam’da vefat etmiştir. Bilal (Radiyallahu Anh) ölümü anında şöyle diyordu: Aksine ne mutlu bana, yarın sevgililere kavuşacağız. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve arkadaşlarına.
10) Selman el-Farisi (Radiyallahu Anh) Aslı Mecusi İdi, Hristiyan Oldu. Sonra Müslüman Oldu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun hakkında şöyle demişti:
“Selman bizden Ehl-i Beyt’tendir.”
İbni Kesir 4/172 Tarih
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birçok savaşlara katılmıştır. Ömer (Radiyallahu Anh) onu Şam’da Medain şehrinin emiri yapmıştır. Abid, zahit, yünden yapılmış kalın elbise giyer, lüks olmayan yemekler yer, adaletli olarak vasat bir yaşam sürdürürdü.
11) Zübeyr bin Avvam (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Havarisi.
Savaşların tanıdığı süvari ve ilk Müslümanlardan biri. Ömer (Radiyallahu Anh)’ın kendisinden sonraki halifeyi seçmeleri için oluşturduğu altı kişilik şura heyetinden biri. O cennetle müjdelenen insanlardandır. Eşi Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın kızı Esma (Radiyallahu Anha)’dır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber birçok savaşa katılmıştır. Sıffin savaşında şehit olmuştur.
Bu zatların dışında sahabeler çoktur. Allah hepsinden razı olsun ve kendi gölgesinden başka gölge olmadığı günde arşının gölgesinde onların zümresinde bizi haşretsin.
Sahabelerin Arkadaşları Tabiin:

Sahabeden sonra tabiin gelmiştir. Tabiin: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e iman etmiş, sahabeleriyle aynı dönemde yaşamış ama Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i görmemiş ve iman üzere ölmüş kimselerdir.
Onlar: Said bin Müseyyeb, Urve bin Zübeyr, İbrahim en-Nehai, Hasan-ı Basri, Muhammed bin Sirin, Mücahid, Katade, Şa’bi, Zühri, Ömer bin Abdülaziz vb. birçok kimsedir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurarak onları tezkiye etmiştir:
“İnsanların en hayırlısı benim asrımdır, sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan sonra gelenler.”
Buhari 6368
Tebe-i Tabiin:

Onlar Tabiini gören, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in tezkiye ettiği üçüncü asrı geçmeyen ve İslam üzere vefat eden kimselerdir. Şeriat ilimleri ve onlara taalluk eden şeyler bunlardan sonra gelen sika âlimler tarafından nakledilmiştir. Allah onları dininin korunması için seçmiştir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Zikri biz indirdik ve onu biz koruyacağız.” Hicr 9
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de:
“Bu dini her halefin sika olanları taşıyacaktır” buyurmuştur. Kur’an’ı ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetini koruyucu birçok kitaplar onlar tarafından kaleme alınmıştır. Onlar bu ümmetin hayırlı geçmişleridir.
Musannif burada “Mekke’de İbni Cüreyc. Medine’de Malik bin Enes ve İbni İshak. Basra’da Rebi’ bin Sabh, Said bin Arube, Hammad bin Seleme. Kufe’de Süfyan es-Sevri. Şam’da Evzaî. Horasan’da Abdullah bin Mubarek.” gibi bazı imamları zikrederek bu dine hizmet eden bütün salih imamlara işaret etmek istemiştir.
Bu âlimler aynı asrın yetiştirdiği mümtaz kimselerdir. Onlar Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadislerini senetleriyle toplayıp yazan ilk kimselerdir. Çünkü hadisler ve eserler tabiinin büyükleri zamanında, zihinlerinin berraklığı, hafızalarının genişliği sebebiyle henüz yazılmamıştı.
Bir de onlar, hadislerin Kur’an’la karıştırılmaması için hadislerin yazılmasını yasaklamışlardı. Beldelerde âlimler çoğalıp harici ve rafızilerden kaynaklanan bid’atler de çoğalınca, hadisler, sahabe ve tabiinin sözleriyle karışık olarak toplandı. Hadisleri senetleriyle bir araya getirip telif eden ilk insanlardır. Allah onlarından razı olsun.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Dinle Amel Etmek

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Dinle Amel Etmek


Bu Din İle Nasıl Amel Edilir.
Bu Dinin Kemali.
Bozulmanın Sebebi.
Büyük Günahlar.
Yasaklanan Bazı Fiiller, Tevhit ve Kemaline Ters Düşen Meseleler.
Bazı Sapık Fırkalar.
Bu Dinle Amel Etmenin Fazileti

Allah şeriatını indirmede çok büyük hikmet sahibidir. Bu sebeple indirdiği şeriatında kullarına güç yetiremeyeceği şeyleri yüklememiştir. Kullarına şeri hükümleri farz kılarken meşakkat olmasın diye derece derece farz kılmıştı. Kuşkusuz O, kullarına çok merhametlidir.
Namaz, hicretten bir sene önce İsra gecesinde farz kılındı.
Hicretin birinci senesinde, ezan, savaş teşri edildi. Aynı zamanda velime ve mehir gibi bazı nikâh hükümleri de teşri edildi.
Velime: Zifaftan üç gün sonra verilen düğün yemeğidir.
Mehir: Erkeğin hanımını kendisine helal etmek için ödedi bedeldir. Mehri kadın beliler.
Hicretin ikinci senesinde, oruç, bayram namazları, kurban kesmek, Zekât vermek şeriat kılındı. Kıble, Kâbe tarafına çevrildi ve savaşan mücahidler için ganimetler helal kılındı.
Hicretin dördüncü senesinde, seferde ve korku anında namazın kısaltılması şeriat kılındı. Zina cezası indi. Aynı sene içinde Allah, teyemmümün hükmünü, iftira atma cezasını indirdi ve haccı farz etti.
Hicretin altıncı senesinde, sulh ve ihsarın hükümlerini indirdi. Bu sene içinde Allah içki, kumar ve fal oklarını haram kıldı.
İhsar: Sulh barış antlaşması kastedilmektedir. İhsar: Hac veya umre için niyetlenip yala çıkan kimseyi düşman yahut hastalık gibi bir şey engellerse bu engellemeye ihsar denmektedir. İhsar için Bakara: 196. ayete bakmakta yarar vardır.
Hicretin yedinci senesinde, ehli eşekler haram kılındı. Sulama ve ziraat hükümleri şeriat yapıldı.
Hicretin sekizinci senesinde, hırsızlık cezası şeriat kılındı.
Hicretin dokuzuncu senesinde, lanetleşme hükmü bildirildi, kâfirlerin Mekke’ye girişi haram kılındı.
Hicretin onuncu senesinde, faiz haram kılındı.
Âlimlerin sultanı El-İz bin Abdusselam şöyle diyor:
“Şeriatın tamamı maslahattır. O, ya bir fesadı yok eder veya bir maslahat getirir.”
Şeriat gerçekte, kalbin ıslah edilmesine önem verir. Dolayısıyla bu ibadetleri yerine getiren kimseye, ibadetlerin reddedileni kalbi için salah olmaktan çıkar ve onlarla kastedilen fayda da ortadan kalkmış olur.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in buyurduğu gibi:
“Dikkat, bedende öyle bir et parçası vardır ki, o salih olduğu vakit, bütün beden salih olur. O fasit olduğu vakit bütün beden fasit olur. Dikkat o kalptir!”
Buhari 206
Bu Dinle Nasıl Amel Edilir

İlk aslın ilim olduğunu öğrendin, dolayısıyla bu ilimle amel etmen gerekmektedir, çünkü:
1) Kelime-i Şahadeti söylediğin vakit İslam’a girersin.
2) Bu giriş amelî ve itikadî olarak İslam’ın beş rüknünü yerine getirdiğin vakit gerçekleşir.
3) İmanın altı rüknünü yerine getirdiğin vakit de bu din üzere sabitlik kalbine bağdaş kurar.
4) Nefsinle mücadele edip, amelinde sadık olduğun, söz ve amelde Allah için samimi olduğun müddetçe Allah seni muhsinlerin derecesine ulaştırır.
Allah-u Teâlâ’nın buyurduğu gibi:
“Bizim için mücadele edenleri yollarımıza ulaştıracağız. Allah ihsan sahipleri ile beraberdir.”
Ankebut 69
Bu dinin en güzel tatbik şekli, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in tatbik ettiği şekildir. Kuşkusuz Rabbimiz Kitabında:
“Sizin için Allah Rasulünde güzel örnekler vardır!”
Ahzab 21
“Kim rasule itaat ederse, elbette Allah’a itaat etmiş olur.”
Nisa 80
“Her hangi bir mü’min erkeğin veya kadının Allah ve Rasulü bir şeye hükmettikleri vakit onların seçme hakları yoktur!”
Ahzab 36
“Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse, elbette büyük bir kurtuluşa ermiştir.” Ahzab71 buyurarak o tatbik şeklinden razı olduğunu bildirmiştir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Beni nasıl namaz kılıyor olarak gördüyseniz öyle namaz kılınız!”
Buhari 6003
Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Sizi bir şeyden yasakladığım vakit artık ondan vazgeçin! Size bir şeyi emrettiğim vakit gücünüz nispetinde yapın!”
Buhari 7151, Müslim 1337/412
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Yahudi ve Hristiyanların İsa’yı övmede haddi aştıkları gibi siz de beni övmede haddi aşmayın! Ben ancak, Allah’ın Kulu ve Rasulüyüm!”
Buhari 3261
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Amel Etmeden Önce Bilinmesi Gereken Önemli Şeyler

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Amel Etmeden Önce Bilinmesi Gereken Önemli Şeyler


1) Şeriat yaptığı şeylerin dışında Allah’a ibadet etmemek. Sahih delili olmayan hiçbir ibadet kabul edilmeyecektir.
2) Allah katında din İslam’dır. Dinin kaynağı, sadece Kur’an ve sahih sünnettir.
3) Kur’an ve sünnetin doğru anlaşılmasında müracaat kaynağı, selefi salihin ve onların usûlü üzere olan âlimlerin ilmi izahlarıdır.
4) Allah ve Rasulüne teslim olmak, onlara zahiren ve batinen teslim olmaktır. Kur’an ve sahih sünnete, kıyas, mantık, şeyh veya imamın görüşüyle ters düşmemektir.
5) Bozulmamış akılla sahih nakil birbirine ters düşmez. Çelişki zannedildiği vakit nakil öne geçirilir. Çünkü aklın anlayamayacağı gaybi işler vardır.
6) Masumluk, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için sabittir. Ümmet sapıklık üzere icma etmez.
7) İmamların ihtilaflarının müracaat edeceği kaynak, Kitap ve sünnettir. Ümmetin müçtehit imamlarından herhangi biri hata ettiğinde onun mazur olduğu bilinmelidir.
8) Din hakkında çekişmek ve insanın bilmediği şeylerde lafa dalması doğru değildir. Aksine hakkı öğrenmeyi isteyerek büyük âlimlere müracaat etmek gerekir.
9) Yolların en hayırlısı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yoludur. İşlerin en şerlisi sonradan uydurulan şeylerdir.
10) Her sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalalettir, her dalalet ateştedir.
Bunları Bildiğin Vakit Onlarla Amel Etmekte Acele Et, Sana Gereken:

1) Ezberleyerek, okuyarak, tefsir ederek Allah’ın kitabına özen göster.
2) Anlamak, uygulamak ve sahihini zayıfından ayırt etmekle Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetine özen göster.
3) Bu dine kuvvetle sarıl. Kitabın bazısına iman edip bazısını inkar edenlerden olma. Amellerini daima Allah’ın Kitabı ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetine arz et.
4) İnsanları Allah’a davet et. Davete kendi nefsin, ailen, akrabaların ve kendilerine hayrı takdim edebileceğin kimselerden başla. Nefsini Allah’a itaatle meşgul et, yoksa günahlar onu meşgul eder.
5) Sana mutlaka gerekli olan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadislerine uymandır. Körü körüne taklit etmekten ve bid’at çıkarmaktan sakın.
6) İlim talep etmeye özen göster, çünkü bu cennete giden yoldur.
7) Allah yolunda öncelikle malla Cihad etmek, savaş manasına gelen cihadın şartları Tahakkuk ettiğinde de bedenle Cihad etmek vaciptir.
Cihad Dört Şeye Karşı Yapılır:

1) Cahil nefse karşı Cihad:
Bu Cihad, dini hükümleri öğrenip ve gereğince amel etmek, mü’minleri davet etmek, hayır sahibi kimselerle arkadaşlık etmek ve bu hususlara sabır etmekle yapılır.
2) Şeytana karşı Cihad:
Kuşkusuz şeytan, Müslümanın en büyük düşmanıdır. Onunla Cihad, nefiste meydana gelen şüpheleri def etmek için dinde öğrenmeyi çoğaltmak, fitne, fesat mekânlarından uzaklaşmak ve salihlerle arkadaşlık etmekle yapılır.
3) Münafık ve bid’atçilere karşı Cihad:
Onlara karşı Cihad, dini anlamada Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ashabının yolunu açıklamakla yapılır. Bu dini anlamadaki yegâne kaynak, selefi salihinin anlayışına üzere Kur’an ve sünnettir.
4) Kafir, müşrik ve münafıklara karşı Cihad:
Müşrik ve kâfirlerle Cihad, mal ve canla yapılır. Münafıklarla yapılan Cihad, maslahat ve mefsedet kaidesi altında dille hüccet ikame ederek ve beyan ederek yapılır.
Cihad İki Kasımdır:

1) Zararı def etme Cihadı.
2) Fayda sağlama Cihadı.
Bunlardan her biri için şartlar ve izahlar vardır, onları ilim ehline sormanda fayda vardır.
Cihad, İslam’ı insanlara tebliğ etmek, kendini savunmak ve müntesiplerini korumak için şeriat kılınmıştır. Çünkü Allah yeryüzünde İslam’ı, canı, aklı, nesli, ırzı ve malı korumak için din kılmıştır. İslam’ı da üç kaide üzere beşeri maslahatları gerçekleştirmek için getirmiştir, onlar:
Mefsedetleri yok etmek.
Mefsedetler: Güzel, doğru, huzur, güven vb. şeylerin zıddı bozgunculuk, kötü ve çirkin işler, huzur ve güveni ortadan kaldırıp karıştırmak vb. şeylere verilen bir isimdir. Maslahatlar ise, mefsedetlerin tam karşıtı bir kelimedir. Bu iki kelime birbirinin zıddı olara kullanılır.
Maslahatları talep etmek.
Güzel ahlakla süslenmek ve güzel adetleri oluşturmak.
Bu Dinin Kemali

Bu dinin kemalini görebileceğin en kolay tablo Kur’an ve dinin izahı olan sünnet kitaplarına bakmandır. Şöyle ki, Kur’an’ın şunları ihtiva ettiğini görürsün:
1) Allah-u Teâlâ’nın isim ve sıfatlarını, onları bilme usulünü.
2) Allah’ın hükümlerini, emir ve yasaklarını.
3) Muttaki ve facir kullardan oluşan geçmiş ümmetlerin kıssalarını.
Örneğin Bakara suresinde: İsrail oğullarının kıssalarını, Musa (Aleyhisselam) ile beraber haberlerini, inatlarını ve hilekârlıklarını ele aldığını bulursun.
Al-i İmran suresinde: Hristiyanlardan, inançlarından, Meryem oğlu İsa (Aleyhisselam) hakkında inanılması gereken doğru inançtan bahsedildiğini görürsün.
Nisa suresinde: Kadınlarla ilgili hükümler ve talaktan bahsedildiğini görürsün.
Nur suresinde: Müminlerin annesi Aişe (Radiyallahu Anha)’ya yapılan büyük iftiradan kurtulduğu anlatılmaktadır.
Kehf suresi: Mağara arkadaşlarının kıssasından, iki bahçe sahibi kimseden ve büyük mücahid kral Zü’l-Karneyn’den bahsedilmektedir.
Yusuf suresinde: Yusuf’un kıssasından, küçüklüğünden başlayıp melik olana kadar geçirdiği zorluklardan, sabırdaki büyük derslerden bahsedilmektedir.
Enfal suresinde: Büyük Bedir Gazvesinden bahsedilmedir.
Lokman suresinde: Lokman (Aleyhisselam)’ın oğluna yaptığı tavsiyelerden bahsedilmektedir.
Nur suresi: Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) bu surenin içindeki aile terbiyesinden faziletli hükümlerden dolayı sahabelere, kadınlarına ve kızlarına Nur suresini öğretmelerini tavsiye ederdi.
Fetih suresinde: Hudeybiye sulhundan bahsetmektedir.
İhlas suresi, Kur’an’ın üçte birine denk bir suredir.
Felak ve Nas sureleri: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e sihir yapılması münasebetiyle indirilmişlerdir. Allah, Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i sihirden kurtarmıştı. Bunların dışındaki sure ve ayetler, Allah’ın kudreti, sıfatları, mucizeleri, hükümleri, Nebilerin kıssaları ve diğer şeylerden bahsetmektedir. Kur’an’daki surelerin adedi 114’tür.
Hadis ve Fıkıh Kitapları da Aşağıda Gelen Şeyleri İçermektedir:

1) Taharet ve onunla alakalı şeyler.
2) Namaz, şartları, vacipleri, onu bozan şeyler, keyfiyeti ve nevileri.
3) Cenaze ve onun hükümleri.
4) Zekât ve nevileri; kimden alınacağı, kime verileceği.
5) Oruç, hükümleri ve şartları.
6vHac ve umrenin şartları, vacipleri ve keyfiyetiyle alakalı şeyler.
7) Cihad, mücahid, harp, zimmilere karşı muamelenin keyfiyetiyle alakalı hükümler.
8) Alışveriş muameleleri ve şartları; şirket akitlerinin hükümlerinin bilinmesi; malın idaresi; alışverişte faizden sakınmak; borçlanma şartları; havale, vekalet işleri ve bunlardaki anlaşmazlıkların halledilme keyfiyeti.
9) Vakıf, yaşayanlara iyilikleri sebebiyle hayır olarak ölülere avdet eden şeylerle alakalı şeyler.
10) Vasiyetler ve onunla alakalı şartlar.
11) Feraiz ve Allah’ın istediği gibi akrabalara mirasın taksim edilme keyfiyeti.
12) Köle azadı, kölelerin hükümleriyle alakalı şeyler, ne zaman hür olurlar ve hakları nelerdir.
13) Nikâh, Allah’ın istediği nikâhın keyfiyeti, şartları, eşlerden her birinin diğeri üzerindeki hakkı, ikisi arasındaki bağ, zürriyet ve çocukların hakları.
14) Talak ve hükümleri.
15) Îlâ, zihar ve lian gibi eşler arasında ayrılığa taalluk eden hükümler.
16) Emzirme, nafaka, çocuğun baba ve annesi üzerindeki hakları.
17) Cinayet ve kısasla ilgili hükümler, caniye şerî cezaların infaz edilmesi.
18) Diyetler, yaralanan veya öldürülen kimse için ödenmesi gereken haklar.
19) Cezaya çarptırmalar, büyük günah işleyen kimseye cezanın uygulanma keyfiyeti.
20vYiyecekler: Helal ve haram yiyecekler, kurban kesme keyfiyeti.
21) Yeminler: Yeminin hükümleri, sıfatları ve neticeleri.
22) Hakimlik, hakimliğin hükümleri ve hüküm verme keyfiyeti.
23) İkrar ve Müslümanlar arasındaki hakları itiraf etmeyle alakalı hükümler.
Bozulma Sebepleri

Müslüman kardeşim, bil ki bu din kamil olarak gelmiştir. Ne kadar hayır varsa Allah ona bizim için delillik etmiş, ne kadar şer varsa bizi ondan sakındırmıştır. Din: Her Nebiye gelen şeriat değişik olmakla beraber Allah’ı birlemek, sadece Allah’a ibadet etmek ve sadece Allah’a itaat etmektir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Sizden her biriniz için bir şeriat ve yol yaptık.”
Maide 48
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Biz Nebiler topluluğu dinimiz birdir...”
Müslim 2365/145
Allah, nasıl ibadet edeceğini bildirmesi için insanlara nebiler göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Bu Allah’ın adalet, hikmet ve rahmetinin noksansız tam olduğundandır. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.
Ey Müslüman kardeşim, Allah’ın dinini nasıl koruduğunu görmen gerekir, bu Allah’ın üzerine bir ahittir, şöyle buyuruyor:
“Zikri biz indirdik biz ve Onu koruyacakta elbette biziz!” Hicr 9
Kuşkusuz bu koruma, Allah’ın kendi kelamı olan Kitabı ve Nebisinin sünnetine şamildir. Bu koruma, göğüslerde veya kitap satırlarında olmaktadır. Bundan dolayı tefsir kitapları, hadis kitapları, fıkıh kitapları ve onların şerhleri, lugat kitapları, sireti genişçe anlatan tarih kitaplarını karıştırdığında onların Allah’ın şeriatını korumaya önem verdiğini bulursun. Tevarüsle bu dini ilimleri taşıyan hadis ehlinden sika ve salih âlimler yaşadığı müddetçe bu din güçlü ve kaim olmaya devam edecektir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onların hakkında:
“Bu dini her halefin sika olanları taşıyacaktır!” buyurmaktadır.”
Bu sika kimseler Allah’ın şeriatını hakkıyla anlayan ve insanlara tebliğ eden kimselerdir. Dolayısıyla hakkı batıldan ayırt etmek için onlara müracaat etmek gerekir. Çünkü İblis ve onun tabiatında olan kimseler, telbisle insanları Allah’ın vacip kıldığı hükümleri terk etmeye, haram kıldığı ve işleyenleri tehdit ettiği haramlarını irtikap etmeye götüren gevşekliğe ulaştırıp nihayet onların mubah olduğuna inandırabilir.
Bundan dolayı insanların yanında inhirafın ve isyanın kaynağı iki sebepte birleşir:
1) Allah’ın hükmüne müracaat etmeksizin atalar ve geçmişleri körü körüne taklit etmek, Allah-u Teâlâ bu durumu doğru bulmadığı için şöyle buyurmaktadır: “Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı sımsıkı tutunuyorlar? Hayır! Biz babalarımızı bir din üzere bulduk. Biz de onların izleri üzere gitmekteyiz derler.” Zuhruf 23 Bu taklit, insanların çoğunun helak olma sebebidir.
2) Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaatin usulü üzere bina edilmiş geniş ilim olmadan şerî meselelere dalmak. İnsanları, Allah’ın Kitabındaki açık ayetleri reddetmeye yahut kastedilen mananın dışında tevil etmeye düşürmüştür. Müslüman kardeşim, bu iki sebepten sakındığın vakit, doğru yola nasıl gideceğini bilirsin.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 
Üst Alt