Her Müslümanın zorunlu olarak bilmesi gereken konular

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
NOT
www.rasulehasret.com bölüm başlıklarında ayrı ayrı olan konular, daha bütün olması açısından bölümlere ayrılmadan aynı başlık altında eklenecektir.
Sırası ile bölümleri ayırmadan bu başlık altından "her müslümanın bilmesi gereken zorunlu bilgiler" içeriğine ulaşabilirsiniz.

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
أمورلاينبغ للمسلم الْجهل بِها
Kitabın Özgün Adı
Müslümanın Zorunlu Bilmesi Gereken Konular
Ana Hatları İle İslam ve İman

Kitabın Yazarı
Enes bin Abdulhamid el-Gûz

Çeviren
Fatih YİĞİT

Dizgi
Mustafa KURUDİREK

بِسْمِ اللهِ الرَّحمن الرَّحِيم
إِنَّ الْحَمْدَ ِللهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاللهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِناَ وَمِنْ سَيِّئاَتِ أَعْمَالِناَ، مَنْ يَهْدِهِ اللهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هاَدِيَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.
ياَ أَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ حَقَّ تُقاَتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ.
ياَأَيُّهاَ الناَّسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ واَحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهاَ زَوْجَهاَ وَبَثَّ مِنْهُماَ رِجاَلاً كَثِيراً وَنِساَءً وَاتَّقُوا اللهَ الَّذِي تَساَءَلُونَ بِهِ وَالأَرْحاَمَ إِنَّ اللهَ كاَنَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً.
ياَأَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْماَلَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فاَزَ فَوْزاً عَظِيماً.
أَمَّا بَعْدُ: فَإِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَخَيْرَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ صلي الله عليه وسلم وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وَكُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلَّ ضَلاَلَةٍ فِي النَّارِ.
Hutbetu’l-HaceŞüphesiz hamd Allah’a aittir. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülerinden O’na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur, kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur.
Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederim. O tektir ve ortağı yoktur. Yine Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in O’nun kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim.
“Ey iman edenler! Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının ve ancak Müslümanlar olarak ölün!”
Âl-i İmran 102
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden korkun. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde gözetleyicidir.”
Nisa 1
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki, Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın! Kim Allah ve Rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.”
Ahzab 70-71
Bundan sonra;
Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Selem)’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır! Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir, her dalalet ateştedir!
“Hutbetu’l) Hace” Bu duayı, Cuma hutbelerinde ve tüm konuşmalarında okuyan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizzat ashabına da öğretmiştir.
Müslim 867, Nesei 3/188
ÖnsözHamd, Allah’a mahsustur. Kuşkusuz Allah, kullarını tevhit üzere yaratmıştır. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Rabbinden rivayet ettiği kutsi hadiste Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:
“Ben kullarımı hanifler olarak yarattım. Fakat şeytan onları yoldan çıkardı.”
Hanif: Sözlükte meyil etme, sapma manalarına gelen bir kelimedir.
Onun şerî manası: Allah’a ortak ve eş koşmaktan meylederek sapıp Onu birlemek demektir. Hanif aynı zamanda İbrahim (Aleyhisselam)’in dininin ismidir. Bu sebeple İbrahim (Aleyhisselam) aslı İslam olan hanif dinin kurucusudur. Allah Nebimize babası İbrahim’in şirkten uzak tevhit üzere bina edilmiş hanif dinine tabi olmasını emretmiştir.
Diğer bir hadiste ise Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:
“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra babası ve annesi onu Mecusileştirir, Hristiyanlaştırır veya Yahudileştirir.”
Buhari 6491
Allah’ın kendine yaklaşmak ve rızasını kazanmak için yol gösterip bu hasletleri sevdirdiği akıllı Müslüman, kendini ilgilendiren diniyle alakalı büyük küçük her meseleyi sorarak yahut okuyarak öğrenmeye gayret eder. Her Müslüman erkek ve kadının öğrenip amel etmesi gereken en önemli hususlar, diniyle ilgili olanlarıdır.
Onun dünya ve ahirette felaha ermesi ve fitnelerden kurtulması bu hususlara bağlıdır. Allah’ın, dinini muhafaza için seçtiği selef âlimleri, bu hususlarda bir çok eserler telif etmişlerdir. Burada kastım, Kur’an ve onunla alakalı ilimler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den sahih olarak rivayet edilen hadisler ve onlarla alakalı ilimler üzere duran sahih İslam bilgisidir.
Akıl sahibi her Müslümanın, Allah’tan muvaffakiyet istemesinden sonra umulan faydanın tamamlanması için bu kaynaklardan ilim alması, âlimlerin idare ettiği ilim meclislerine katılıp devam etmesi gerekir. Bununla beraber zaman değişti ve insanların çoğu dini öğrenmekten vazgeçip sadece dünya işlerini öğrenmeye yöneldiler. Bundan daha kötüsü çocuklarını da aynı düşünce üzere terbiye etmeye başladılar.
Öncelikli şerî meseleler ve hükümlerin bilinmesi bir yana, itikadî meselelerin çoğunda bilgisizlik çoğalıp yayıldı. Hatta namaz kılmama işi, basit ve önemsiz olup aleni yapılan işlerden oldu ki bu büyük bir tehlikeyi haber vermektedir. Bu duruma insanlar, âlimlerin azlığı ve onlara ulaşmanın zorluğunu sebep göstererek özür beyan edebilirler.
O insanlar ulaşım vasıtaları geliştikten ve kolaylaştıktan sonra bu cehaletin Allah katında özür olmayacağını bilmezler mi? Bu konuyu daha fazla açıklamaya gerek yoktur. Zira mazeretlerini sayıp dökse de herkes kendi aleyhine şahittir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkes cennete girecektir, ancak imtina edenler müstesnadır.”
Sahabeler:
−Ya Rasulullah! İmtina edenler kimdir? diye sorulduğunda, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim de bana asi olursa o da imtina etmiş olur.”
Buhari 7143
Ey Müslüman kardeşim, göklerin ve yerin Rabbinin vahyine, Nebinin emirlerine uymadan nasıl cennete gireriz?! Allah, dünya ve onda yaşayanlara varis olana kadar her zamanda ve değişik vasıtalarla hüccetini ikame etmeye devam edecektir.
Bu sebeple de öğrenme vasıtalarını kolaylaştırmıştır. O vasıtalardan biri de, nesilden nesle insanların istifade edeceği sayfaları arasında uzun müddet değerli ilimleri taşı-yan kitaplardır. Allah’ın dinini öğrenmek en şerefli uğraşılardandır. İnsan, Allah için samimiyetle bu dini öğrendiğinde şereflenir.
İmam Şafii (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“İlimlerin en şereflisi iki nevi ilimdir:
1) Din ilmi.
2) Beden ilmi.
“Allah din ilimlerini öğrenmeyi kolaylaştırmış ve Şerefli Kitabında şöyle buyurmuştur:
“Biz Kur’an’ı anlamanız için kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” Kamer 22 Buna rağmen insanlık düşünmemeye ve şerî emirlere uymamaya devam etmektedir.”
Allah kullarından Kitabını koruyan, Nebisinin sünnetinden ayrılmayan kimseleri, bu ikisine yardım etmeleri için hazırlamıştır. Onlar Kitap ve sünneti ilim ve dirayetle ihata ettiler. Bazıları Kur’an bilgilerinde, tefsir usulü ve onunla ilgili kaidelerde, Arap dili ile ilgili konularda, rical ilmi, güvenilir sika raviler tarihi ve hal tercümesi konularında üstünlük sağladılar.
Diğer bazıları ise, nebevi sünnetin ilimlerinde, delil olan hadislerin diğerlerinden ayırt edilip bilinmesi için hadislerin ıstılahî bilgisinde; diğer bazıları da mükelleflerin fiillerine taalluk eden ferî hükümlerin delillerinin anlaşıldığı fıkıh usulü ilminde üstün oldular. Âlimler şerî maksatları anladıkları fıkıh kaidelerini işte buradan istinbat edip çıkarmışlardır. Şeriatın sırları, maslahatların elde edilmesi ve mefsedetlerin ortadan kaldırılmasıyla ortaya çıkar ve bu kaidelerle bilinir.
Mefsedetler: Güzel, doğru, huzur, güven vb. şeylerin zıddı bozgunculuk, kötü ve çirkin işler, huzur ve güveni ortadan kaldırıp karıştırmak vb. şeylere verilen bir isimdir. Maslahatlar ise, mefsedetlerin tam karşıtı bir kelimedir. Bu iki kelime birbirinin zıddı olara kullanılır.
Bu izahtan sonra, şüphesiz Allah’ın samimi niyetle rızıklandırdığı kimseler için Allah’ın dininin elde edilmesi ve anlaşılması kolaydır diyebiliriz. Ancak, sadece dünya ve ahrette kurtuluşa ermek niyetiyle bu dini öğrenmek isteyen kimse ile önder imamlardan biri olup, cehalet karanlığından başkalarını aydınlatmak için nebilerin yolunda gitmek isteyen kimsenin arasının ayırt edilmesi gerekir.
Biz bu kitapta birinci kısım insanları kast ediyoruz. Onları, ibadet ettiği Allah kimdir? Uyulması farz olan din nedir? İnsanlığa gönderilen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kimdir? Nebinin insanlar üzerindeki hakkı nedir? gibi meseleler ilgilendirmektedir.
Kitaba başlamadan önce burada bir noktaya dikkat çekmemiz gerekiyor. O da, bu soruların cevabını bilmek kulun kurtuluş ve felaha ermesine yetmez. Aksine söz, fiil ve inanç olarak imanın altı şartını yerine getirmek gerekir. Çünkü imanın şartlarında açılan gedikler Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ümmetini yetmiş üç fırkaya böldüğü gibi, İslam’ın beş şartında açılan söz, fiil ve itikadi gedikler de sahibini İslam dairesinden çıkartmaktadır.
Ey Müslüman kardeşim, zekât verip oruç tutan, namaz kılanlardan bazılarını, bilmeden Mutezile, Harici veya Eşari olduklarını öğrendiğin zaman garibine gitmesin. Hatta bazılarının bilmeden İslam dairesinden çıktığını bile görebilirsin.
Bütün bunlar, okumaması, dininin önemli meselelerini sormaması sebebiyledir. Bu durum kişiyi, daha az öneme sahip şeylere çabasını, vaktini ve malını sarf ettirir. Tabi bu kişi, miras olarak elde ettiği Müslümanlıkla Allah’a umut besleyip, çabasını, vaktini ve malını Allah’ın haram kıldığı fuzuli şeylere harcamıyorsa?!
Allah-u Teâlâ’dan bize hakkı hak olarak göstermesini ve ona uymakla bizi rızıklandırmasını, batılı batıl olarak göstermesini ve ondan kaçınmakla bizi rızıklandırmasını istiyoruz. Allah Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, ailesine ve arkadaşlarına salât ve selam etsin…
Her Müslümanın Bilmesi Zorunlu Olduğu Hususlar1) Dini Bilmek.
2) Dinle Amel Etmek.
3) Dine Davet Etmek.
4) Din İçin Eziyetlere Sabretmek.
Dini Bilmeka) Allah’ı Bilmek:1) Allah’ın Rububiyeti.
2) Allah’ın Uluhiyeti.
3) Allah’ın İsim ve Sıfatları.
b) İslam’ı Delillerle Bilmek:1) İslam’ın Rükünleri.
2) İmanın Rükünleri.
3) İhsanın Tarifi.
c) Nebiyi Bilmek:1) Nebinin Nesebi Kimlerdir?
2) Nebi Nasıl Tasdik Edilir?
3) Nebinin Hidayeti.
İlimBil ki, sana Rabbinin Kitabı ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetini düşünüp anlaman, fayda veren ilim ve kurtuluşun aslı olan din bilgilerini öğrenmen için akıl ve kalp verilmiştir.
Din Bilgisi Üç Şeye Şamildir:1) Allah’ın, diğer bir ifadeyle tevhidin bilinmesi. Yani Allah’ı rububiyeti, uluhiyeti, isim ve sıfatlarıyla bilmek ve bunlarla Onu birlemek.
2) İslam dininin delillerle bilinmesi.
3) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bilinmesi.
Erkek olsun kadın olsun hiç kimsenin, bu hususları bilmemesinde mazereti olamaz. Ancak davet ulaşmayan veya bir sebepten dolayı hakkı bilmekten aciz olan kimseler müstesnadır. Bu hususları uzatmadan özet olarak ele alacağız. Çünkü bunlar dünya ve ahirette kurtuluş ve felah sebepleridir.
A) Allah’ı BilmekEy Allah’ın kulu! Rabbinin kim olduğunu, ibadet ve itaatle Onu nasıl birleyeceğini bilmen için Allah’ın tanınması senden önemle istenen görevdir. Allah’ın bilinmesi üç şeyi içerir:
1) Allah’ın Rab olarak bilinmesi: Allah’ın her şeyin Rabbi, meliki, yaratıcısı, rızık vericisi, işlerini idare eden olduğuna, bunlardan herhangi birinde ortağı olmadığına kesin inanmaktır. Yaratma, rızık verme, işleri idare etme, diriltme ve öldürme gibi fiilleri Allah’tan başka hiç kimse yapamaz. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Allah her şeyin yaratıcısıdır.” Zümer 62 “De ki, sizi gökten ve yerden kim rızıklandırır. Kulaklara ve gözlere kim sahip olur. Ölüden diriyi ve diriden ölüyü kim çıkartır. (Her türlü) işi kim idare eder? Diyecekler ki, Allah. De ki; sakınmaz mısınız, Allah sizin Rabbinizdir. Haktan sonra sapıklıkta başka ne var, nasıl döndürülüyorsunuz?” Yunus 31, 32 Diriltme öldürme vb. fiillerde Allah’ın ölü veya yaşayan kimselerden ortağı olduğuna inanan bir kimse, Müslüman âlimlerin icması ile kâfirdir.
2) Allah’ın İlah olarak bilinmesi: Bütün nevileri ile ibadet edilmeye sadece Allah’ın layık olduğuna iman etmektir. Namaz, dua, itaat, sevgi, tevekkül, kurban, adak vb. ibadetlerin birçok nevileri vardır.
İbadet: Gizli veya açık söz ve fiillerden Allah’ın sevip razı olduğu her şey için toplayıcı bir isimdir.
İbadetin hakikati: Sevgi ile birlikte boyun eğmenin kemalidir. Şeyhülislam İbni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) ibadeti, “İbadet: Rasullerin dili üzere Allah’ın emrettiği şeylere uyarak Allah’a itaat etmektir.” diye tarif etmiştir.
Herkim bu ibadetlerden birini Allah’ın gayrına sarf ederse o kimse Allah’a şirk koşmuştur. Bu tür şirke, bazı cahillerin, kabirlerin etrafını dolaşıp oraları tavaf etmeleri, kabirlerde yatanların fayda ve zarar verebileceğine, Allah katında şefaat edebileceğine inanmaları örnek verilebilir. Kuşkusuz bu fiiller, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabiler ve Müslümanların imamlarından hiç kimsenin yapmadığı büyük şirk ve bid’atlerdendir. Bu sarf etmede, Allah’a karşı edepsizlik vardır ve Allah’ın “Kullarım sana beni sorarlarsa, ben onlara yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin duasını kabul ederim.” Bakara 186 Buyruğunun hükmüne göre kulun doğrudan Allah’a dua etmesi farzdır.
3) Allah’ın isim ve sıfatlarıyla bilinmesi: Allah’ın kendi nefsi için ve Rasulullah’ın Allah için ispat ettiği isim ve sıfatları benzetme yapmadan, niceliğini araştırmadan, manasını bozmadan, hükmünü iptal ve tevil etmeden ispat etmektir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitici ve görücüdür.” Şura 11 Allah, kendi zıddı olan her şeye benzemekten münezzehtir:
“Allah onların (müşriklerin) sıfatladıkları şeylerden münezzehtir.” Saffat 159 Allah’ın hiçbir şeyin denk olamayacağı mutlak kemali vardır:
“De ki, O Allah birdir.” İhlâs 1 Allah birdir Onun ortağı yoktur: “Allah sameddir.” İhlâs 2
İbni Abbas (Radiyallahu Anh) “Allah sameddir.” Ayetini tefsir ederken:
“O, efendiliğinde kâmil olan bir Seyyid; azametinde kâmil olan bir Azim; hikmetinde kâmil olan bir Hâkim; hilminde kâmil olan bir Halimdir...” demiştir. Allah’ın bu isim ve sıfatları, Ona herhangi bir şeyin ortak ve benzer olmasını nefyediyor, en güzel isimlerin ve en yüce sıfatların tamamının Allah için sabit olduğunu ispat ediyor.
“O, doğurmamıştır, doğrulmamıştır.” İhlas 3 Ayet, Onun bir şeyden meydana gelmesinden ve O’ndan da bir şeyin meydana gelmesinden münezzeh olduğuna delalet etmektedir.
Bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Rabbimiz, her gece dünya semasına iner…”
Buhari 1145
Bu hadiste, Allah’ın niceliğini bilmediğimiz, celal ve azametine yakışır bir şekilde nüzul sıfatının ispatı vardır. Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah mü’min kulu tevbe ettiği vakit çok sevinir.”
Müslim 2675/1
Bu hadiste ise Allah’ın sevinme sıfatına, onun sabitliğine bir işaret vardır. Sevinme sıfatı, fiili sıfattır ve Allah’ın dilemesine tabidir.
Bir başka hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah şu iki adama güler…”
Buhari 2670
Bu hadiste de Allah’ın celaline ve azametine yakışır bir şekilde yaratılmışların gülmesine benzemeksizin gülme sıfatının ispatı vardır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“En güzel isimler Allah’ındır. O isimlerle Allah’a dua edin. O’nun isimleri hakkında sapıtanları bırakın, onlar yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.” Araf 180 Bu ayette Allah’tan güzel isimleri ile kendine dua edilmesine emir vardır. O isimlerde mutlak kemal ve azamet vardır, örneğin:
Alîm: O’nun her şey de kuşatıcı mutlak ilmi vardır. O’nun ilminden ne yerde ne de gökte zerre miktarı bir şey çıkamaz.
Kadîr: Hiçbir şeyin acizliğe düşüremeyeceği kudreti üzere delalet eder.
Azîz: İzzet, güç yetirmedeki galiplik, kahır ve yüceliği kast etmektedir.
Zu’l) Celal: Celal ve azamet sahibidir ki, O’ndan daha güzel olan ve Ondan daha büyük olan bir varlık yoktur.
Kayyum: O, kendi zatı ile ayakta durandır. Onun dışındaki varlıklar, O’na muhtaçtır ve Onun zatı ile ayakta dururlar.
Bunların dışında Allah’ın onlarla dua edilmesini istediği diğer isimleri de vardır. Bu isimlerin manasını tahrif edenler, onların hakikatini bıraktılar ve aşağıdaki yollara gittiler:
Temsil: Yaratanı yaratılmışa benzettiler.
Tekyif: Sıfatın niceliğini araştırıp bir şeye benzettiler.
Tahrif: Kelimeyi delalet ettiği mananın zıddına tefsir ettiler.
Ta’til: İnkâr edip sıfatı asli olarak inkar ettiler.
İnsanlar bunlara düştükleri vakit derin bir sapıklığa duçar oldular, hiziplere gruplara ayrıldılar.
B) İslam’ı Delillerle BilmekEy Allah’ın kulu, ibadetlerini nasıl eda edeceğini, onların gerekleri, şartları ve noksanlarının neler olduğunu anlayıp öğrenmen için onların delillerini bilmek senden şerî bir taleptir. Allah-u Teâlâ’nın: “Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.” Âl-i İmran 19 buyurduğu için İslam Allah’ın dinidir.
Allah’ın dini: Tevhitle Allah’a teslim olmak, itaatle bağlanmak, şirk ve ehlinden uzaklaşmaktır. Allah’ın dini üç mertebe üzeredir:
(a) İslam,
(b) İman,
(c) İhsan.
Biz bu üç mertebeyi gerekli açıklamalarla ele alacağız.
1.png


سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
İslam

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

İslam


İslam’ın Rükünleri:
Birincisi: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Allah’ın Rasulü olduğuna şahadettir.
Bu, İslam’a girmek isteyen kimsenin ilk söyleyeceği şahadet kelimesidir. Sonra o kimse gusül abdesti alır, üzerindeki cahiliye alametlerini atar ve şahadetin gereği amelleri yerine getirir.
La İlahe İllallah Muhammeder Rasulullah’ın Manası: Ortağı olmayan Allah’tan başka hak mabut olmadığını, Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in O’nun Rasulü olduğunu ikrar ve tasdik ediyorum; Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Nebilerin sonuncusudur; Kur’an ve sünnet ile gönderilmiştir. Aynı zamanda bu söz, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e emrettiği şeylerde itaat etmemi, haber verdiği şeylerde onu tasdik etmemi, yasakladığı şeylerden el çekmemi ve şeriat kıldığı şeylerle Allah’a ibadet etmemi gerektirir demektir.
Müslüman kardeşim, bil ki bu şahadetin manasını gerçekleştirmek için, bazı şartları yerine getirmen gerekir. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik etmenin şartlarını ben şu şiirde bir araya getirdim:
İlim, yakîn, ihlas, sevgi, boyun eğmek ve o kelimeyi söylemekle beraber doğruluğundur.
Ziyade olarak sekizincisi Allah’tan gayrı ilah edinilmiş varlıkları reddetmendir.
Şiirin İzahlı Manası:
1) Cehaleti yok eden ilim.
Bu kelimenin manasını ve hak olduğunu bilmektir. İslam daveti kendilerine ulaşmayan kimselerin hali cehalete örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Bil ki, Allah’tan başka ilah yoktur.”
Muhammed 19
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Kim Allah’tan başka ilah olmadığını bildiği halde ölürse cennete girer.”
Müslim 43/26
2) Şüpheyi gideren yakîn.
Bu kısma İslam daveti kendilerine ulaşmayan kimselerin hali örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Müminler ancak Allah’a iman eden ve sonra dinden dönmeyenlerdir…”
Hucurat 15
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Kim kalbinden yakîni olarak iman edip Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ederse, cennete girer.”
Müslim 52/31
3) Şirke mani ihlas.
Yahudi, hristiyan, putperest ve her çeşidiyle taguta tapanların hali buna örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Onlara ancak dini Allah’a halis kılarak ibadet etmeleri emredilmişti.”
Beyyine 5
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Kim kalbinden ihlâslı olarak La İlahe İllallah derse cennete girer.”
Buhari 225
4) Yalanı yok eden doğruluk.
Her zaman ve mekânda münafıkların hali buna örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“İnsanlardan bir kısmı Allah’a ve ahiret gününe iman ettik derler, fakat onlar iman etmiş değillerdir.”
Bakara 8
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Kim kalbinden sadık olarak La İlahe İllallah derse cennet girer.”
Buhari 281
5) Nefreti yok eden sevgi.
İbni Kayyım (Rahmetullhi Aleyh) şöyle demiştir:
“Sevgi dört nevidir, ayırt edemeyen kimse sapıtır:
a) Allah’ı sevmek. Ancak yalnızca bu, cehennemden kurtuluş için yeterli değildir.
b) Allah’ın sevdiğini sevmek. Bu kişiyi İslam’a girdirip küfürden çıkartır.
c) Allah için ve Allah uğrunda sevmek. Sadece bununla gerçek sevgi ayakta durur.
d) Allah ile beraber başkasını sevmek. Müşriklerin düştüğü hata budur, bundan sakınmak gerek.”
Sapık bid’at ehli ve münafıkların hali buna örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“İnsanlardan bazıları Allah’ın gayrında ortaklar edinirler ve onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler.”
Bakara 165
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Ta ki, Allah ve Rasulü kendisine diğer şeylerden daha sevgili oluncaya kadar iman etmiş olmaz.”
Müslim 67/43
6) Yüz çevirmeyi yok eden boyun bükmek.
Bu kısma da sapık bid’at ehli ve münafıkların hali örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun için de sıkıntılı bir yaşam vardır.”
Ta-Ha 124
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Sizden hiç kimse kendisine Allah ve Rasulü diğer şeylerden daha sevgili oluncaya kadar iman etmiş olmaz.”
Müslim 69/44
7) Reddi yok eden kabul.
Heva ehli kimseler ve sapık bid’atçilerden münafıkların hali buna örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Allah’tan başka ilah yoktur denildiği zaman onlar kibirlenirler.”
Saffat 35
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyuruyor:
“Benimle gönderilen Allah’ın hidayetini kabul etmez…”
Buhari 238
8) Allah’ın gayrı ilahları inkâr etmek.
Tagutu inkar etmek buna örnek verilebilir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Kim de tagutu inkar edip, Allah’a iman ederse o kimse elbette sağlam bir kulpa yapışmıştır.”
Bakara 256
Bu sekiz şartı bilmek ve onlarla amel etmek, kelime-i şahadeti gerçekleştirmek için gerekli olan bir iştir. Bu sekiz şarttan birine halel getirmek, onun aslını veya kemalini bozmaya götürür. Bu, bahsi uzatan bir mevzuudur. Buna rağmen sakınman için kelime-i şahadeti bozan meseleleri öğrenmen gerekir.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Kelime-i Şahadeti Bozan Şeyler

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Kelime-i Şahadeti Bozan Şeyler


1) Küfür.
2) Şirk.
3) Nifak.
4) Fısk.
5) Bid’at.
Müslüman kardeşim, işte bu beş genel meseleden, İslam’ı bozan, itikadi ve ameli diğer meseleler türemektedir ki, o meseleler, şekilleri ve isimleri ne olursa olsun, tevhide zıt düşmekte ve tevhidin kemalini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu meselelerin arasındaki farkı bilmemiz için önemli tarifler ve bazı izahlar yapacağız.
1) Küfür

Küfür büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılır. Büyük küfür, sahibini İslam dininden çıkaran küfürdür ve beş kısımdır:
a) İnkâr ve yalanlama küfrü: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği herhangi bir şeyi inkâr etmek gibi.
b) Şüphe ve zan küfrü: Bir ayet veya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği bir şey hakkında şüphe etmek gibi.
c) Yüz çevirme küfrü: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e uymamak gibi.
d) Büyüklenme ve kibirlenme küfrü: Büyüklenerek ve kibirlenerek ilahi bir emri reddetmek gibi.
e) Nifak küfrü: Ameli veya itikadi nifak gibi.
Küçük Küfür:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in amellerden küfür olarak nitelendirdiği ve İslam’dan çıkaran büyük küfrün derecesine çıkmayan her ameldir.
Örneğin: Müslümanla savaşmak, nesepten beri olmak, nesepleri kötülemek, ölüye yaka paça yırtarak ağlamak, Müslümana kâfir demek vb. fiillerdir.
2) Şirk

Şirk de büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılır.
Büyük Şirk:
Bu şirk sahibini İslam dininden çıkaran şirktir ve üç nevidir:
a) Uluhiyetteki şirk: Allah ile beraber putlara tapmak, kabirlere, nebilere, salihlere dua etmek veya onlarla tevessül etmektir.
b) Rububiyet şirki: Yıldızlar veya kutuplar gibi Allah’ın gayrında kimselerin işleri idare ettiğine, yarattığına ve öldürdüğüne inanmaktır.
c) İsim ve sıfatlarda şirk: Sadece Allah’a uygun bir isim veya sıfatı yaratılmışa vermektir.
Küçük Şirk:
Örneğin: Gizli riya, muska takmak, ancak eğer muskanın Allah’ın gayrında bir fayda veya zarar verebileceğine inanırsa bu büyük şirk olur. Salih kimselerin eşyalarından bereket ummak, Allah’tan başkası adına yemin etmek, krallar kralı şeklinde isim takınmak, yıldızlarla yağmur istemek, kabirleri mescit edinmek, kabir üzerine türbe yapmak, oraları tazim etmek, etrafını tavaf etmek, resimler asıp onları tazim etmek.
3) Nifak

Nifak da büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılır.
Büyük Nifak:
Büyük nifak, küfrü gizlediği halde Müslüman olduğunu söylemek. Büyük nifak sahibi kişi, cehennemde ebedi kalıcıdır.
1) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği dini yalanlamak.
2) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği dinin bazısını yalanlamak.
3) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den nefret etmek.
4) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği dinin bazısından nefret etmek.
5) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ingetirdiği dinin, galip gelmesinden hoşlanmamak.
6) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği dinin zaafa düşüp gerilemesine sevinmek vb. bu nevi nifaka örnek verilebilir.
Küçük Nifak:
Ona ameli nifakta denir.
Kişinin, yalan, ihanet, günahkârlık, vaadi yerine getirmeme, namazları kaçırma, namazlara tembellik etme, Allah’ı az anma, amelde riya yapma, müşriklerle savaşmaktan korkmak, Müslümanları yardımsız bırakıp zaafa uğratmak, müşriklerle dostluk etmek, onlara yaklaşmak ve onlara benzemek gibi sıfatlarla sıfatlanmasıdır.
Büyük günahlardan bir günahı işleyen kimse, ölümünden önce tevbe etmediği vakit büyük bir tehlike altındadır.
4) Fısk

Fısk da büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılır.
Büyük Fısk:
Büyük Küfür, Büyük Şirk veya Büyük Nifaka düşmektir. Bu nevi fısk sahibini İslam dininden çıkartıcıdır.
Küçük Fısk:
Yukarıda zikredilen günahların dışındaki masiyetlere düşmektir.
Masiyetler Genel Olarak İki Nevidir:

1) Büyük günahlar: Şari tarafından, hakkında ceza tehdit vb. hükümler konan günahlardır. Cinayet işlemek, faiz yemek, zina etmek, içki içmek, casusluk yapmak, hile yapmak, gıybet etmek gibi günahlar onlardan birkaç tanesidir.
2) Küçük günahlar: Hakkında ceza, tehdit vb. hükümler konmayan günahlardır. Haramlara bakma, batıl kelam etme, boş söz söyleme gibi günahlar onlardan birkaç tanesidir.
Büyük günahlar tevbesiz silinmez, küçük günahları ise, büyük günahlardan kaçınmak ve salih ameller işlemekle silinir. Küçük ve büyük günahlar, imanı eksiltir ve tevhidin kemalini yaralar. Çünkü günahlar, tevhidin gereği olan itaatin tam zıddıdır.
5) Bid’at

Bid’at: Hakkında şerî delil olmaksızın dinde sonradan uydurulan her şeydir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Sonradan uydurulan her şey bid’attır, her bid’at sapıklıktır!”
Nesei 3/188
Bid’at büyük günahların en büyüğüdür, çünkü o:
1) Allah ve Rasulüne düşmanlıktır.
2) Allah’ın şeriatına benzer, şeriat yapmaktır.
3) Şeriata noksanlıkla itham etmektir.
4) Allah ve Rasulüne iftira etmektir.
5) Küfür ve şirke düşmeye sebeptir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz Allah, bid’atinden dönene kadar her bid’atçinin tevbesini perdelemiştir!”
Tabarani Evsat 4214
Bundan dolayı bid’at, tevhidin kemalini yaralayıcı en büyük amillerden biridir, bazen tevhidin aslını yaralamaya bile ulaşabilir.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Namaz Kılmak

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Namaz Kılmak


Dinen emrolunan şekil üzere namazın şartlarını, rükünlerini, vaciplerini yerine getirmektir.
Namazın Sıhhat Şartları:

1) Müslüman olmak.
2) Akıllı olmak.
3) İyiyi kötüden ayırt edebilmek. Bunun yaş sınırı yedidir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
“Çocuk yedi yaşına erdiğinde namazı emredin! On yaşına geldiğinde namaz kılmazsa dövün!”
Ebu Davud 494
Hadisinin hükmüne göre ifade etmiş olsa gerek. Yoksa yedi yaş buluğ çağı değildir.
4) Abdest veya gusül abdesti alarak hadesi gidermek.
5) Bedenden, elbiseden ve mekândan necaseti gidermek.
6) Avret mahallini örtmek. Erkekler için en az göbekle diz kapağı arasıdır. Kadın için elleri ve yüzü hariç bütün bedenidir.
7) Vaktin girmesi.
8) Kıbleye yönelmek.
9) Niyet etmek.
Namazın Rükünleri:

1) Güç yetirilebildiği vakit ayağa kalkmak. Buhari 1075
2) İftitah tekbiri. Ebu Davud 730
3) Fatiha’yı okumak. Buhari 765
4) Rükû yapmak. Nesei 1053
5) Rükûdan kalkmak ve itidal. Buhari 787
6) Yedi uzuv üzerine secde yapmak. Buhari 805
7) Secdede itidal. Nesei 1052
8) İki secde arasında oturmak. İbni Mace 897
9) Bu rükünlerde mutmain olmak. Nesei 1052
10) Sıraya göre hareket etmek. Nesei 1052
11) Son teşehhüt ve onun için oturmak. İbni Mace 1061
12) Selam vermek. Ebu Davud 618
Kim bu rükünlerden birini unutarak terk ederse, o rüknü yapar. Kim de bilerek terk derse, namazı batıl olmuştur! Nesei 1052
Namazın Vacipleri:

1) İftitah tekbirinin harici bütün tekbirler. İbni Hibban 1803
2) Rükûda üç kere Subhane Rabbiye’l-Azîm demek. Ebu Davud 871
3) Rükûdan kalktığı vakit Semi Allahu Limen Hamideh demek. Buhari 787
4) Rükûdan kalktığı vakit imam ve tek başına kılan kimse için Rabbena Ve Leke’l-Hamd demek. İbni Mace 876
5) İki secde arasında Rabbiğfirli, Rabbiğfirli demek. İbni Mace 897
6) İlk teşehhüt ve onun için oturmak. Ebu Davud 727
Kim vaciplerden bir vacibi kasten terk ederse, namazı batıl olur! Kim de unutarak terk ederse sehiv secdesi yapar. İbni Mace 1209
Sehiv Secdesi:

Namazda selam vermeden önce veya selam verdikten sonra yapılan iki secdedir. Namazda meydana gelen eksiklik, fazlalık veya şüphe için yapılır.
Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Biriniz namazında şek eder, üç mü, dört mü ne kadar kıldığını bilmezse, şüpheyi atsın. İyi bildiği rekât üzerine namazını bina etsin. Sonra da selam vermeden önce iki kere secde yapsın. Eğer beş kıldıysa namazını çift yapar, eğer dördüncüyü tamamlayıcı olarak kıldıysa, onlar şeytanın burnunu yere sürtmek olur.”
Ebu Davud 1024
Sehiv Secdesinin Hükmü: Namazdaki noksan, fazla yahut şüphe için yapılması vacip olan müekket sünnettir.
Namazı Bozan Şeyler:

1) Bir şey yemek veya içmek.
2) Konuşmak.
3) Gülmek.
4) İhtiyacın dışında fazla hareket etmek.
5) Yellenmek.
Namaz Kılmanın Şekli:

1) Kişi namaz kılmak istediği vakit, önüne bir sütre koyarak yahut mümkünse bir duvara doğru kıbleye yönelir. Müslim 499/241
2) Elleri elin içi kıbleye doğru omuz hizasına gelecek şekilde kaldırır ve Allah-u Ekber deyip İftitah tekbiri alır. Müslim 390/22, 23
3) Sağ eli göğsüne gelecek şekilde, sol elin bileği üzerine koyar. Buhari 755
4) İftitah duasını okur. Tirmizi 243
5) Taşlanmış şeytandan Allah’a sığınıp, Fatiha’yı okur ve Âmîn diyerek bitirir. Sonra Kur’an’dan kolayına geleni okur. Ebu Davud 775, Buhari 780
6) Allah-u Ekber der rükuya eğilir, ellerini dizleri üzerine koyar ve Subhane Rabbiye’l-Azîm der. Müslim 487/223, Ebu Davud 745
7) Semi Allah-u Limen Hamideh der rükudan kalkar, sonra ayakta iken Rabbena Ve Leke’l-Hamd der. Buhari 787
8) Allah-u Ekber der secdeye eğilir. Yedi uzvu üzerine secde eder. Bunlar: yüz, burun, alın, iki el, iki diz ve ayak uçları. Topuklarını birleştirir. Parmaklarını birbirine birleştirerek ellerini kıbleye yöneltir. Dirseklerini yanlarından uzaklaştırır ve secdede Subhane Rabbiye’l-Ağla der. Ebu Davud 734
9) Tekbir alarak başını kaldırır. Sonra oturup sol ayağını yayar ve onun üzerine oturur. Sağ ayağını parmakları kıbleye gelecek şekilde diker. Ellerini uyluğuna ve dizinin üzerine koyar ve iki secde arasında iki kere Rabbiğfirli der. Ebu Davud 727
10) Allah-u Ekber der, birincisi secdede olduğu gibi ikinci kez secde yapar.
11) Allah-u Ekber der ikinci secdeden kalkar. Birinci rekatı kıldığı gibi ikinci rekatı kılar. Ancak ikinci rekata başlarken iftitah duasını okumaz.
12) İkinci rekatta ikinci secdeyi bitirdiği vakit, iki secde arasında oturduğu gibi tahiyyat için oturur. Sağ elinin şahadet parmağı hariç bütün parmaklarını yumar, baş parmağı ve orta parmağını halka yapar dua ederken şahadet parmağıyla işaret edip hareket ettirir, şu teşehhüdü okur: Buhari 6208
التَّحِيَّاتُ ِللهِ، وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ، السَّلاَمُ عَلَى النَّبِيِّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ، السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ، أَشْهَدُ أَنَّ لاَ إِلهَ إِلاَّ اللهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.
Sonra şu duaları da ekler:
اللَّهُمَّ صَل عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ، كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيْدٌ مَجِيْدٌ. اللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا باَرَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيْدٌ مَجِيْدٌ.
Eğer üç yahut dört rekâtlı namaz kılıyorsa, teşehhütten üçüncü rekâta kalkar ve anlatıldığı gibi namazını tamamlar. Selamdan önce dua eder, dört şeyden: Kabir azabından, Mesih-i Deccalin fitnesinden, hayat ve ölümün fitnesinden, günah işlemekten ve borçlu olmaktan Allah’a sığınır. Bunun duası şöyledir:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ القَبْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْياَ وَالْمَمَاتِ، اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ
Bundan sonra sağına ve soluna selam verir. Buhari 820
Namaz Vakitleri:

Sabah: Fecr-i sadığın çıkmasından ki bu, ufukta enlemesine kızıllığın çıkmasıdır güneş doğmadan önce aydınlığın tamamen yayılmasına kadar olan vakittir. Ebu Davud 393
Öğle: Zeval vaktinden her şeyin gölgesinin kendi misli olana kadar ki vakittir.
Zeval: Güneşin, göğün tam ortasından batıya doğru meyletme anıdır.
İkindi: Her şeyin gölgesi kendi misli kadar olduğu vakitten, her şeyin gölgesi iki misli olana kadar ki vakittir. Mecbur kalan kimseye ikindiyi kılması için güneş batana kadar vakit uzar.
Akşam: Güneşin batışından ufuktaki kırmızı şafağın kaybolmasına kadar olan vakittir.
Yatsı: Ufuktaki kırmızı şafağın kaybolmasından, gecenin yarısına kadar olan vakittir. Mecbur kalmış kimseye yatsıyı kılması için fecrin çıkmasına kadar vakit uzar.
Abdest: Abdest, namazın sıhhat şartlarından biridir, şekli:
1) Elleri yıkamak.
2) Ağza su alıp çıkarmak, burna su alıp çıkarmak ve yüzü yıkamak.
3) Dirseklere kadar kolları yıkamak.
4) Başın tamamını meshetmek, kulakları meshetmek de bu kısımdandır.
5) Topuklara kadar ayakları yıkamak.
6) Sırayı bozmamak ve birbiri ardına yapmak.
Bedenden istinca yahut yıkayarak necaseti gidermek, niyet etmek ve abdestten önce besmele çekmek. Bunların hepsi vaciptir. Buhari 1800
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Abdesti Bozan Şeyler


1) Büyük veya küçük abdest mahallinden bir şeyin çıkması. Maide 6
2) Aklın gitmesi. Buhari 687
3) Uyumak. Ebu Davud 203
4) Arada bir şey olmadan avret mahalline dokunmak. İbni Mace 481
Bu hususta doğru olan görüş, kişinin fercine şehvetle dokunması veya dokunduğunda vücudunun harekete geçmesi onun abdestini bozar! Dokunmanın şehvetle olmaması yahut dokunmada herhangi bir hareketin meydana gelmemesi onun abdestini bozmaz şeklindeki görüştür.
5) Deve eti yemek. Müslim 360/97
6) İslam dininden çıkmak.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Abdest Alınacak Suyun Özellikleri

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Abdest Alınacak Suyun Özellikleri


1) Tahur: Rengi, tadı veya kokusu değişmeyen sudur, ondan abdest almak caizdir.
2) Tâhir: Kullanımı helal olan bir şekilde rengi veya kokusu veya tadı değişen sudur ki bundan abdest almak caiz değildir.
3) Necis: İçine üç vasfını da değiştirir bir şekilde pislik karışan sudur.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Teyemmümüm Şartları

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Teyemmümüm Şartları


1) Suyun olmaması veya herhangi bir korku yahut acizlik sebebiyle onu kullanılmama özrünün bulunmasıdır. Buhari 3672
2) Toprağın temiz olmasıdır. Maide 6
3) Toprağın kullanımı mubah olan kısımdan olmasıdır.
4) Toprağın ele bulaşan tozunun bulunmasıdır. Buhari 432
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Teyemmümün Yapmamın Şekli

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Teyemmümün Yapmamın Şekli


1) Elleri bir kere toprağa vurmak. Ebu Davud 327
2) Yüzü meshetmek. Buhari 432
3) Bileklere kadar elleri meshetmek. Ebu Davud 319
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Teyemmümü Bozan Şeyler

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Teyemmümü Bozan Şeyler


1) Suyun bulunması. Maide 6
2) Bunun dışında abdesti bozan her şey teyemmümü de bozar.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Namazın Çeşitleri

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Namazın Çeşitleri


Farz Namazlar:

Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı cuma namazı, güneş ve ay tutulması namazı, bayram namazları, istihare namazı, gece namazı, abdest namazı, tavaf namazı, gerdek gecesi namazı, tahiyyatı mescit namazı, vitir namazı, savaştan sonra fetih namazı, tevbe namazı, yağmur duası namazı, korku namazı ve cenaze namazı.
Bunların rekât adedi ve nasıl kılındığını öğrenmek için fıkıh kitaplarına müracaat et veya ilim ehline sor.
Mescitte cemaatle namaz kılmanın vucubiyeti. Aşağıda gelen deliller sebebiyle erkeklerin namazı cemaatle kılması vaciptir:
1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğu vakit Allah’ı zikretmeye koşun, alış verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”
Cuma 9
2) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Herkim küçümseyerek üç Cuma namazını terk derse, Allah onun kalbini mühürler!”
Ebu Davud 1052
3) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“İstedim ki, emredeyim namaz kılınsın sonra ben namaza gelmeyen kavmin evlerine geleyim başlarına yakayım!”
Müslim 652/254
4) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Herkim ezanı işitir de namaza gelmezse, özrü olanın haricinde o kimsenin namazı yoktur!”
İbni Mace 793
5) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kör bir adam geldi:
−Ya Rasulullah! Beni mescide getirecek biri yok dedi ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den kendisine ruhsat vermesini istedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de ona ruhsat verdi.
Adam dönüp giderken, onu çağırdı ve:
−‘Ezanı işitiyor musun?’ buyurdu.
Adam:
−Evet, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘O halde icabet et!’ buyurdu.
Müslim 653/255
6) Abdullah bin Mes’ud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Yarın Allah ile Müslüman olarak karşılaşmak herkimi sevindirirse, ezan okunduğunda bu beş vakit namaza devam etsin! Şüphesiz ki Allah, Nebinize hidayet yollarını gösterdi. Bu beş vakit namaz da hidayet yollarındandır. Bu, cemaatten geri kalan kimsenin yaptığı gibi siz de namazları evde kılsanız elbette Nebinizin yolunu terk etmiş olursunuz.
Eğer Nebinizin yolunun terk ederseniz elbette sapıtırsınız. Ben şahit oldum ki, bizde nifakı bilinen münafıktan başkası cemaatten geri durmazdı. Hatta bir adam iki kişinin arasında onlara dayanarak getirilir ve nihayet safa durdurulurdu.”
Yani: Cemaatle namazı terk etmek, büyük günahlardan bir günahtır. Namazı vaktinde kılmamak veya insanların çoğunun yaptığı gibi uyuyup sabah namazını güneş doğduktan sonraya tehir etmekse büyük bir günahtır. Allah muhafaza bunda ısrar, sahibini küfür sınırına ulaştırabilir.
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 
Üst Alt