Kıyamet'in küçük alametleri

MURATS44

Özel Üye
http://i.radikal.com.tr/480x325/2012/12/20/fft64_mf1250604.Jpeg

ÖNSÖZ

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

أَشْرَاطُ السَّاعَةِ

Kitabın Özgün Adı
Kıyametin Alametleri
Kitabın Yazarı
Abdurrahman Keylanî
Çeviren
Fatih YİĞİT

بِسْمِ اللهِ الرَّحمن الرَّحِيم
إِنَّ الْحَمْدَ ِللهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاللهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِناَ وَمِنْ سَيِّئاَتِ أَعْمَالِناَ، مَنْ يَهْدِهِ اللهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هاَدِيَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
ياَ أَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ حَقَّ تُقاَتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
ياَأَيُّهاَ الناَّسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ واَحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهاَ زَوْجَهاَ وَبَثَّ مِنْهُماَ رِجاَلاً كَثِيراً وَنِساَءً وَاتَّقُوا اللهَ الَّذِي تَساَءَلُونَ بِهِ وَالأَرْحاَمَ إِنَّ اللهَ كاَنَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً
ياَأَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْماَلَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فاَزَ فَوْزاً عَظِيماً
أَمَّا بَعْدُ: فَإِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَخَيْرَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ صلي الله عليه وسلم وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وَكُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلَّ ضَلاَلَةٍ فِي النَّارِ
Hutbetu’l-Hace

Şüphesiz hamd Allah’a aittir. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülerinden O’na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur, kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur!
Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederim. O, tektir ve ortağı yoktur. Yine Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in O’nun Kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim.
“Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin!”
Âl-i İmran 102
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden korkun! Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının! Şüphesiz Allah, üzerinizde gözetleyicidir.”
Nisâ 1
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki, Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın! Kim Allah ve Rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.”

Ahzâb 70, 71
Bundan sonra: Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır! Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir!
Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına çıkarılmasıdır.
“Hutbetu’l-Hace” ismiyle meşhur olan bu duayı, Cuma hutbelerinde ve tüm konuşmalarında okuyan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bizzat ashabına da öğretmiştir.
Müslim 867, Nesei 3/188
Mütercimin Önsözü

Hamd, âlemlerin meliki, Rahman ve Rahim olan Allah’a mahsustur. O’na hamd eder, şükranı boynumuza borç biliriz. En mükemmel salât ve selamlar Nebilerin sonuncusu Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e olsun.
Bu girişten sonra;
Kıyamet, hesap günü, amel defterlerinin verilmesi, cehennem üzerine kurulan herkesin geçmekle imtihan olunduğu sırat köprüsü ve nihayetinde ebedî nimet mekânı cennet ve azap mekânı cehennem…
Tüm bunlar bize Allah-u Teâlâ ve Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından bildirilen gayb âlemi cümlesindendir. Kıyamet, ebedî hayatın başlangıcıdır. Ancak ne zaman kopacağı hakkında bize bilgi verilmemiştir. Meşhur Cibril hadisinde geldiği gibi konu hakkında “sorulan, sorandan bilgili” değildir. O halde kıyametin kopmasının ne zaman olacağına dair işaretler olmalıdır. Yani hangi haller vuku bulduğunda kıyametin yaklaştığını anlayacağız? İşte bu işaretler bize bildirilmiştir. Bu işaretler “büyük ve küçük işaretler” diye kıyamete yakın olması ve hadiselerin boyutuna göre sınıflandırılmıştır.
Allah (Azze ve Celle) bu kitabın yazarı Abdurrahman Keylanî’ye rahmeti ile muamele etsin. Yazar 1996’da kaleme aldığı kitabında kıyametin alametlerini sahih hadislerden yola çıkarak toplamaya çalışmıştır. Biz de âcizane dilimize çevirmeye gayret gösterdik.
Günümüz Müslümanları, Rabbim hidayet versin Nebimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in iki parmağını birleştirip:
“Ben kıyametle bu şekilde gönderildim” buyurarak kıyametin ne kadar yakın olduğunu bildirmesine rağmen hâlâ dünya için ömür heba etmeye devam ediyorlar. Bir de ‘hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış’ diye hadis uydurmuşlar ve dünyayı imar etmeye çalışıyorlar. Oysa bu dünya yok olacak, yalan olacak. En azından dünya için çalıştığımız kadar hakikî ve ebedî hayat için de çalışmamız gerekir. Hele de kıyametin gölgesi üzerimize düşmüş ve alametlerinin birçoğu zuhur etmişken…
Nitekim Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Sen bu dünyada ya bir garip ya da bir yolcu gibi ol!”
Tirmizi
İnşallah bir nebze de olsa kıyameti ve ahireti hatırlatması temennisi ile…
Rahman Rabbimden hakkı hak bilip ona tabi olmakla, batılı batıl bilip ondan kaçınmakla bizleri rızıklandırmasını diliyoruz.
Bu amelimi kendi rızası için halis kılmasını ve bunun ecrini kıyamet gününde babama ve anneme yazmasını diliyorum.
Fatih YİĞİT 26/04/2008
1.png

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ




 
Son düzenleme:

MURATS44

Özel Üye
1) Rasulullah’ın Gönderilmesi

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ1) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Gönderilmesi Sehl bin Saad es-Saidi (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ben kıyametle şu ikisi gibi gönderildim’ buyurmuş, işaret ve orta parmağını birleştirmiştir.”
Buhari 5406, Müslim 2950
Kurtubi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dimiştir:
“Kıyametin alametlerinin ilki, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in gönderilmesidir. Çünkü O, ahir zaman Nebisidir. Kendisi ile kıyamet arasında başka bir Nebi olmadığı halde gönderilmiştir.”
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
2) Rasulullah’ın Vefat Etmesi

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ2) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Vefat Etmesi Avf bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Tebük gazvesinde deriden yapılmış bir çadır içerisindeyken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına geldim, şöyle buyurdu:
“Kıyametin kopmasından önce altı şeyi say! Benim ölümüm! Sonra Beytu’l-Makdis’in fethedilmesi! Koyunların kırıldığı gibi sizi yakalayıp helak edecek veba salgını! Sonra malın çoğalması ki bir kimseye yüz dinar verilir, buna karşın o kişi kızmaya devam eder! Sonra Arap evlerinden girmedik hiçbir ev bırakmayan bir fitne! Sonra sizinle sarı ırk arasında bir barışın olması! Bu barışın akabinde onlar antlaşmayı bozarlar ve her bayrağın altında on iki bin kişi olduğu halde seksen bayrak altında size saldırırlar!”
Buhari 2967
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
3) Beytu’l–Makdis’in Fethi

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ3) Beytu’l-Makdis’in Fethi Avf bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Tebük gazvesinde deriden yapılmış bir çadır içerisindeyken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına geldim, şöyle buyurdu:
“Kıyametin kopmasından önce altı şeyi say! Benim ölümüm! Sonra Beytu’l-Makdis’in fethedilmesi! Koyunların kırıldığı gibi sizi yakalayıp helak edecek veba salgını! Sonra malın çoğalması ki bir kimseye yüz dinar verilir, buna karşın o kişi kızmaya devam eder! Sonra Arap evlerinden girmedik hiçbir ev bırakmayan bir fitne! Sonra sizinle sarı ırk arasında bir barışın olması! Bu barışın akabinde onlar antlaşmayı bozarlar ve her bayrağın altında on iki bin kişi olduğu halde seksen bayrak altında size saldırırlar!”
Buhari 2967
Beytu’l-Makdis’in fethi, Raşit Halife Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh)’ın zamanında hicretten on beş sene sonra gerçekleşmiştir.
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
4) Amvas Vebası

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ 4) Amvas Vebası Avf bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Tebük gazvesinde deriden yapılmış bir çadır içerisindeyken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına geldim, şöyle buyurdu:
“Kıyametin kopmasından önce altı şeyi say! Benim ölümüm! Sonra Beytu’l-Makdis’in fethedilmesi! Koyunların kırıldığı gibi sizi yakalayıp helak edecek veba salgını! Sonra malın çoğalması ki bir kimseye yüz dinar verilir, buna karşın o kişi kızmaya devam eder! Sonra Arap evlerinden girmedik hiçbir ev bırakmayan bir fitne! Sonra sizinle sarı ırk arasında bir barışın olması! Bu barışın akabinde onlar antlaşmayı bozarlar ve her bayrağın altında on iki bin kişi olduğu halde seksen bayrak altında size saldırırlar!”
Buhari 2967
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in koyun kırımı (veba salgını) buyruğu hayvanların yakalandığı bir hastalıktır. Hayvanların burunlarında bir akıntı olur, akabinde hemen ölürler. Kıyametin bu alameti, Ömer (Radiyallahu Anh)’ın hilafetinde, Kudüs şehrinin fethinden sonra, Amvas vebasında ortaya çıkmıştır.”
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
5) Fitnelerin Ortaya Çıkması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ 5) Fitnelerin Ortaya Çıkması Ebu Musa el-Eşari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kıyametin hemen önünde karanlık gecenin parçaları gibi fitneler olacak! Orada kişi mü’min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak! Yine mü’min olarak akşamlayacak, kâfir olarak sabahlayacaktır! O fitneler zamanında, oturan kişi ayakta olandan, yürüyen kişi koşandan hayırlıdır. Okunuzu kırınız, kirişinizi kesiniz, kılıçlarınızı taşa vurunuz! Sizin yanınıza biri zorla girerse ev sahibi kimse, Âdem’in iki oğlundan en hayırlısı gibi olsun!’ buyurdu.”
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), burada, Âdem (Aleyhisselam)’ın iki oğlundan öldüren Kâbil gibi değil de mazlum olarak öldürülen Hâbil gibi olsun demek istiyor.
Ebu Davud 4259, İbni Mace 3961
Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in münadisi: ‘Namaz toplayıcıdır!’ diye nida etti. Biz, hemen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in etrafına toplandık.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Benden önceki her Nebiye, ümmeti lehine bildiği iyiliği onlara emretmesi ve onlar aleyhine bildiği şerri de yasaklaması hak olmuştur. Bu sizin ümmetinizin afiyeti, ilk dönemlerde kılındı. Sonunculara ise belalar ve hoşlanmayacağı işler isabet edecektir. Fitneler arka arkaya gelir de sonra ki fitne öncekinden daha büyük olur ve öncekini hafif bırakır. Fitne gelir de mü’min bir kimse:
−‘Beni helak edecek fitne budur’ der. Sonra o fitne gider ve yine fitne gelir de mü’min kul:
−‘İşte beni helak edici fitne budur, işte budur’ der. Herkim ateşten uzaklaştırılıp cennete girdirilmeyi isterse; Allah’a ve ahiret gününe iman eder halde ölüm kendisine gelsin ve insanlara kendisine yapılmasını istediği şeyi yapsın!’ buyurdu.”
Müslim 1844
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce amellerde birbirinizle yarışın! O fitnelerde, kişi mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak akşama erer. Yahut kişi mü’min olarak akşamlar, kâfir olarak sabaha erer ve dini dünyalık bir meta karşılığında satar’ buyurdu.”
Müslim 118
İmam Nevevi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu hadisin içeriği, insanın çaresiz veya mehtapsız zifirî karanlık gecenin karanlığı gibi üst üste yığılmış ve insanı meşgul eden fitneler vuku bulmadan önce salih amellerde yarışmasına teşviktir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bu fitnelerden çetin bir fitne saydı ki o da, kişinin mü’min olarak akşamlayıp sabaha kâfir çıkmasıdır! Yahut tam tersi olmasıdır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bu vasıflandırması o fitnenin büyüklüğü sebebiyledir. İnsan, bir günde bu şekilde imandan çıkıp küfre, küfürden çıkıp imana dönebiliyor. Allah en iyisini bilendir.
Fitnelerin çıkış yeri doğu tarafıdır. Buna işaret eden deliller.
Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğu tarafına yönelmiş olarak şöyle buyurduğunu nakleder:
‘Dikkat! Fitne buradandır! Dikkat! Fitne buradandır! Dikkat! Fitne buradandır! Şeytanın boynuzunun doğduğu yerdendir!’
Müslim 2905
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Fitnelerin ilk kaynak noktası doğu tarafı olmuştur. Orası Müslümanlar arasında bölünmeye sebep olmuştur. Bu, şeytanın istediği ve onu sevindiren şeylerdendir. Bid’atler de ilk orada türemiştir. Orada meydana gelen fitnelerden birkaçı; Raşit Halife Osman (Radiyallahu Anh)’ın öldürülmesi, Cemel vakası, Sıffîn vakası, Haricilerin ortaya çıkması, Harre vakası, Kur’an’ı Kerim’in mahlûk olduğunu söyleyenlerin ortaya çıkmasıdır.”
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İki büyük grup birbiriyle harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır! Her ikisinin davası aynı olduğu halde aralarında büyük bir savaş olacaktır!’ buyurdu.”
Buhari 6974
Bu savaş hicretin otuz altıncı yılında, iki grup arasında, Sıffîn Vakası diye bilinen savaşta gerçekleşmiştir. Bu iki grupta yetmişten fazla ordu vardı. İki gruptan yaklaşık yetmiş bin kişi öldürülmüştür.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh), ‘Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in fitne hakkındaki sözlerini kim aklında tutuyor?’ diye sordu.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh):
−Ben onu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in söylediği gibi ezberimde tutuyorum, dedim.
Ömer (Radiyallahu Anh):
−Onu getir anlat, sen çok cüretkârsın, dedi.
Ben:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanın ehli, malı ve komşusu yüzünden uğradığı fitneye, namaz kılması, sadaka vermesi, iyiliği emretmesi, kötülükten alıkoyması kefaret olur’ buyurdu, dedim.
Ömer (Radiyallahu Anh):
−Hayır, sorduğum bu değil! Denizin dalgalanması gibi dalgalanacak fitneyi soruyorum, dedi.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh):
−Ey mü’minlerin emîri, o fitneden sana bir zarar yok! Çünkü seninle onun arasında kapalı bir kapı vardır, dedi.
Ömer (Radiyallahu Anh):
−O kapı açılır mı, yoksa kırılır mı? dedi.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh):
−Kırılır, dedi.
Ömer (Radiyallahu Anh):
−Bu, bir daha kapanmamaya daha elverişlidir, dedi.
Biz, Huzeyfe (Radiyallahu Anh)’a:
−Ömer (Radiyallahu Anh) o kapıyı bildi mi? dedik.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh):
−Evet, yarının önünde bu gecenin geleceğini bildiği gibi bildi.
Ben, Ömer (Radiyallahu Anh)’a yanlışları olmayan bir hadis söyledim, dedi.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh)’a o kapının kim olduğunu sormaya cesaret edemedik.
Mesruk (Radiyallahu Anh)’a:
−O kapı kimdir? diye sor, dedik.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh):
−O kapı, Ömer’dir, dedi.”
Buhari 3366
Usame bin Zeyd (Radiyallahu Anh) şöyle anlatıyor:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine’nin yüksek evlerinden bir evden baktı ve:
−‘Benim gördüğüm şeyleri siz de görebiliyor musunuz?’ buyurdu.
Sahabeler:
−Hayır, dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Şüphesiz ben evlerinizin aralarında meydana gelen fitneleri, oralarda yağmurun meydana geldiği gibi görmekteyim’ buyurdu.”
Buhari 6930
İmam Nevevi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Fitneler çok ve genel olması açısından yağmura benzetilmiştir. Yani fitneler çok olacak ve tüm insanları kapsayacak. Tek bir grupta meydana gelmeyecek! Bu insanlar arasında cereyan eden harplere işarettir. Cemel vakası, Sıffîn vakası, Harre vakası, Osman (Radiyallahu Anh)’ın öldürülmesi, Hüseyin (Radiyallahu Anh)’ın öldürülmesi vb. gibi… Bunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in açık bir mucizesi vardır.”
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu, ancak Medine’ye hastır. Çünkü Osman (Radiyallahu Anh) orada iken öldürülmüştür. Sonra fitneler diğer beldelere yayılmıştır. Cemel ve Sıffîn savaşı, Osman (Radiyallahu Anh)’ın öldürülmesi sebebiyle olmuştur. Nehrevan savaşı Sıffîn’deki hakem olayı sebebiyle çıkmıştır.
Bu asırda meydana gelen her savaş, ancak bir sebepten çıkmış, kendisi de başka bir olaya sebep olmuştur. Sonra Osman (Radiyallahu Anh)’ın öldürülmesi ve ona yöneltilen eleştirilerin en büyük sebebi, tayin ettiği valiler ve onları tayin etmesi üzere idi. Bunun ilk çıkış yeri Irak’tır ve orası doğu cihetindedir.”
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
6) İlmin Kaldırılması ve Cehaletin Ortaya Çıkması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ 6) İlmin Kaldırılması ve Cehaletin Ortaya Çıkması Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Size bir hadis söyleyeyim, onu benden sonra kimse tahdis edemez!
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İlmin azalması ve cehaletin ortaya çıkması kıyametin alametlerindendir!’ buyurdu.”
Buhari 239, 240
Şakik (Rahmetullahi Aleyh) şöyle anlatıyor:
“Abdullah ibni Mesud ve Ebu Musa (Radiyallahu Anhum) ile beraberdim. O ikisi şöyle naklettiler:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kıyametten hemen önce cehalet indirilir ve ilim kaldırılır!’ buyurdu.”
Buhari 6931, Müslim 2672
İbni Battal (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bunların tamamı, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kıyamet saatine dair verdiği haberlerdir. Biz bu alametleri gözlerimizle gördük ve idrak ettik. İlim azaldı ve cehalet ortaya çıktı.”
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh)’de bunun akabinde şunları eklemektedir:
“Bize göre İbni Battal ilmin bulunması ile beraber cehaletin çoğunluğunu göze alarak şahit getirmiştir. Hadiste kastedilen ise cehaletin yeryüzüne yerleşmesidir. Hatta ilmin çok ender bulunmasıdır. ‘İlim kabzedilir ve cehalet kalır’ ifadesiyle buna işaret edilmiştir. Bu da ilim ehlinden bir grubun kalmasını engellemez. Çünkü ilim ehli, o gün insanlar içinde önemsiz ve garip kalacaktır!
İlmin kaldırılması, âlimlerin ruhunun kabzedilmesi ile olur.
Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Şüphesiz Allah, ilmi insanlardan söküp almaz! Fakat âlimlerin ruhunu kabzederek ilmi kaldırır. Nihayet hiçbir âlim kalmayınca halk, cahil insanları reis edinirler! Onlara birtakım sorular sorulur da (onlar da bilgisizce cevap vererek) hem kendileri sapıklığa düşerler hem de insanları düşürürler!’ buyurdu.”
Buhari 256
İmam Nevevi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu hadis, geçen hadisteki ilmin kabzedilmesini açıklamaktadır. İlmin kabzedilmesi, hafızların kalplerinden silinmesi değildir! Bunun manası, ilmi taşıyanların vefat etmesidir.
Bundan sonra insanlar cahilleri baş edinirler, onlar da cahilce hükmederler. Hem kendileri dalalete düşerler hem de halkı dalalete düşürürler. Burada ilimle kastedilen Allah’ın Kitabı ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetinin bilinmesidir. Bu, Nebilerden miras alınan ilimdir. Çünkü âlimler, Nebilerin varisleridir. Hadiste kastedilen, dünyalık bilgiler değildir! Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Onlara soru sorulur, onlarda ilimsiz fetva verirler. Hem kendileri dalalete düşerler hem de insanları düşürürler!’ buyurmuştur.” Çünkü dalalet, ancak dinî bilgisizlikten olur.
Şeyh Hamud şöyle demiştir:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den, sahabelerden ve onlardan sonraki ilim ve hidayet âlimlerinden miras kalan ilmi, insanlardan çoğu terk ettiler. Bu ilme merak salan, ilgilenen azaldı. Birçok insanın dikkati gazete ve dergilere yöneldi. Ya da bunlar gibi sırf cehalet içeren bir takım şeylere yöneldi.
Bu tür cehalet bizim zamanımızda çıktı ve yerleşti. Yeryüzünün doğusunda, batısında son derece yaygınlaştı. Özelde, genelde had safhada yayıldı. Birçok insan bunlara tutuldu ve bunları bilim, kültür ve çağdaşlık olarak nitelendirdi.
Bunlarla ilgilenen de onlara göre kültürlü çağdaş insan oldu. Ne gariptir ki, bazı sefihler, ahmaklık ve sapıklıkta ileri giderek dinî ilimlerle uğraşan insanı irticacı diye isimlendirdiler. Faydalı ilim kitaplarını da nefretlerinden ve küçümsemelerinden ‘Safra Kitaplar’ diye adlandırdılar!”
İslam’ın şartları bilinmez hale gelene kadar ilim azalmaya ve cehalet artmaya devam edecektir!
Huzeyfe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Elbise nakşının eskiyip gittiği gibi İslam da eskiyip gider. Hatta oruç nedir, namaz nedir, kurban nedir, sadaka nedir bilinmez hale gelir. Allah’ın Kitabı bir gecede göğe yükseltilir. Hatta yeryüzünde ondan bir ayet bile kalmaz. Çok yaşlı erkek ve çok yaşlı kadınlardan oluşan bir takım insanlar kalacak ve:
−‘Biz babalarımızı ‘La ilahe illallah’ kelimesi üzerine bulduk da biz de bu kelimeyi söylüyoruz derler’ buyurdu.”
Huzeyfe (Radiyallahu Anh) bu hadisi nakledince orada bulunan Sıla isimli şahıs:
−“Namaz nedir, oruç nedir, kurban nedir, sadaka nedir bilmezken, ‘La İlahe İllallah’ onlara ne yarar sağlayacak?” diye sorar.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh) onun sorusuna cevap vermez. Sıla da bu soruyu üç kere tekrarlar.
Bunun üzerine Huzeyfe (Radiyallahu Anh):
−“Ey Sıla! Bu onları ateşten kurtarır!” der ve bunu üç kere tekrarlar.”
İbni Mace 4049
Bundan daha büyüğü ise Allah-u Teâlâ’nın isminin yeryüzünde anılmaz hale gelmesidir.
Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Yeryüzünde “Allah” denildiği müddetçe kıyamet kopmaz!’ buyurdu.”
Müslim 148
İbni Kesir (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor:
“Bu hadisin manası hakkında iki görüş vardır:
Birinci Görüş:
“Hadisin manası: ‘İşlenen hiçbir kötülük yasaklanmaz, kötülük yapan hiç kimse kötülüğü görüldüğü halde neden böyle yapıyorsun diye kınanmaz! Nihayet bu hal, Allah’ın adı anılmayana kadar böyle devam eder’ şeklinde tabir olunmuştur. Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) hadisinde geçtiği gibi yeryüzünde şerli insanlar kalır ki onlar hiçbir iyiliği emretmez ve hiçbir kötülüğü de yasaklamazlar!”
Ahmed 2/134
İkinci Görüş:
“Yeryüzünde Allah’ın anılmaması ve isminin bilinmemesidir. Bu da zamanın bozulduğu, insan neslinin helak olduğu, küfrün, günahların ve isyanın çoğaldığı vakittir!”
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
7) Mescitlerin Süslenmesi ve İnsanların Mescitlerle Övünmeleri

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ 7) Mescitlerin Süslenmesi ve İnsanların Mescitlerle Övünmeleri Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanların cami inşa ederek övünmeleri, kıyamet alametlerindendir!’ buyurdu.”

Ebu Davud 449, İbni Mace 739
Enes (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Cami yapmakla birbirlerine övünürler, sonra da azı müstesna oraları ibadet ve ilimle mamur etmezler!”
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle demiştir:
“Sizler, Yahudi ve Hristiyanların mabetlerini süsledikleri gibi camileri süsleyeceksiniz!”
Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in mescidinin tavanı hurma dallarından idi!”
Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), mescidini genişletirken ustaya:
‘İnsanları yağmurdan koru! Sakın sarılı kırmızılı boyayıp insanları fitneye düşürme!’ buyurdu.”
Buhari 540
Bugün insanlar mescitleri sarıya kırmızıya boyamakla kalmadılar, elbise nakışı gibi nakışla süslemeye kadar gittiler. Melikler, halifeler mescit inşa ettirmede, süslemede birbirlerine övünmeye başladılar. Hatta bu işte acayip dereceye geldiler.
Münavi şöyle demiştir:
“Mescitleri süslemek, Mushafları yaldızlamak yasaklanmış bir harekettir. Çünkü böyle yapmak kalbi meşgul eder. Huşudan, tefekkür ve Allah’ın karşısında boyun bükmekten kalbi oyalar. Şafii âlimlerine göre, Kâbe bile olsa mescitleri altınla, gümüşle süslemek haram, başka bir şeyle süslemekse mekruhtur!”
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
8) Emanetin Kaybolması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ 8) Emanetin Kaybolması Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bir mecliste konuşurken bir bedevi geldi ve:
−Kıyamet ne zaman? diye sordu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşmasına devam etti.
Oradakilerden bazısı:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bedevinin dediğini duydu ama hoşlanmadı, dediler.
Bazısı da:
−Hayır, işitmedi, dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sözünü bitirince:
−‘O, kıyameti soran nerede?’ diye sordu.
Bedevi:
−Ben buradayım, Ey Allah’ın Rasulü! dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Emanet kaybolduğu zaman, kıyameti bekle!’ buyurdu.
Bedevi:
−Emanetin kaybolması nasıldır? diye sordu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İş ehli olmayana havale edilirse kıyameti bekle!’ buyurdu.”
Buhari 214
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) hadisle ilgili olarak şöyle demişti:
“…İşlerin ehli olmayana havale edilmesi, cehaletin galip gelip ilmin kaldırılmasından kaynaklanmaktadır. Bu da kıyamet alametleri cümlesindendir. Bunun muktezası, ilim var olmaya devam ettiği sürece kıyamette genişlik vardır.”
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hadiste emanetin kalplerden nasıl kaldırılacağını açıklamıştır.
Huzeyfe (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizlere iki olay anlattı ki ben onlardan birini gördüm. Diğerini de beklemekteyim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı:
“Emanet, salih kimselerin gönüllerinin derinliğine indi. Sonra onlar Kur’an’ı ve sünneti öğrendiler.”
Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize ilmin kaldırılmasını anlattı:
“Bilgili kişi uykuya dalar. O uyurken emanet kalbinden silinir. Emanetin izi, nokta halinde, yanık yeri gibi kalır. Sonra o kişi bir uyku daha uyurken emanetin geri kalanı da alınır. Bunun izi de balta sallayan bir işçinin avucundaki kabarcık gibi kalır. Şu halde emanet, senin ayağına düşürdüğün bir ateş parçasının düştüğü yeri şişirip senin onu bir kabarcık şeklinde görmen gibidir. Hâlbuki o kabarcıkta bir şey yoktur. İnsanlar sabaha erip alış verişe başlarlar. Hiç kimse emaneti eda etmek imkânını bulamaz! ‘Falan oğulları içinde emin bir adam vardır, emaneti ona verelim’ denilir. Bir kimse için ‘Ne akıllı, ne zarif, ne de güçlü!’ denilir. Hâlbuki onun kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur!”
Huzeyfe (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Bana öyle bir zaman geldi ki o zamanda ben ‘kiminle alış veriş edeceğim?’ diye tasalanmazdım! Eğer alışveriş yaptığım Müslüman ise onu, beni aldatmaktan İslam alıkoyardı. Yok, Hristiyan ise onu da vali alıkoyardı. Bugün ise ben falan ve falandan başka kimseyle alışveriş yapamıyorum.”
Buhari 6419
Kim günümüzdeki insanların hallerini düşünse Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ne kadar doğru söylediğini anlar.
1.png
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
 

MURATS44

Özel Üye
9) Geçmiş Ümmetlerin Yollarına Uyulması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
9) Geçmiş Ümmetlerin Yollarına UyulmasıEbu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ümmetim, geçmiş ümmetlerin yoluna karış karış, kulaç kulaç uymadıkça kıyamet kopmaz!’ buyurdu.
Sahabeler:
−Ey Allah’ın Rasulü! Fars ve Rumların yoluna mı? dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İnsanlardan sadece onları kastediyorum!’ buyurdu.”
Buhari 7201
İmam Nevevi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Karış ve kulaç ile onlara uymanın çok olacağı örneklendirilmek istenmektedir. Burada kastedilen, küfürde onlara uymak değil, günah ve bir takım hükümlere muhalefette onlara uymaktır. Bu da, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in açık bir mucizesi olup onun haber verdiği gibi vuku bulmuştur.”
Muhlib şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ümmetinin, geçmiş ümmetler gibi sonradan uydurulan bid’atlara ve hevalarına uyacaklarını bildirmiştir. Birçok hadiste, kıyamete yakın kimselerin şerli kimseler olduğunu ve kıyametin de sadece en şerli insanlar üzerine kopacağını söylemiştir. Dinin kıvamı ve ayakta duruşu ise dinî ilimlerde yetişmiş değerli kimselerin yanında, onlarla birlikte olacağını haber vermiştir.”
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sakındırıp uyardığı birçok hâdise vuku bulmuştur. Kalanları da vuku bulacaktır.”
1.png


سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ


 
Üst Alt