Hangi evliya nerede yatıyor ?

TaHKaR

Aktif Üyemiz
34503.jpg
 

TaHKaR

Aktif Üyemiz
56091.jpg



91228.jpg



79634.jpg



66568.jpg



83519.jpg



34713.jpg



36456.jpg



88371.jpg



74091.jpg



51722.jpg



77678.jpg



40028.jpg



24195.jpg



86949.jpg



Evliya Şehri: Şam - Laskiye'deki İbrahim Ethem'in kabri...

Laskiye%2527deki+%25C4%25B0brahim+Ethem%2527in+kabri.jpg



Dünya nimetlerine aldanmayıp, gerektiğinde her şeyi terkedebilmenin idrakini veren Laskiye'deki İbrahim Ethem'in kabri...


Şam, dualarınıza iştirak edecek zatların türbesini ziyaretle bitiremeyeceğiniz bir yer. Efendimiz'in torunu, Hz. Ali'nin (ra) ve Hz. Fatıma'nın (ra) kızı Sitti Zeynep (ra), Nureddin Mahmud Zengi, Mevlana Halid-i Bağdadi, Ebudderda (ra) ve Ebu Hureyre (ra) misafir olacağınız manevi noktalardan sadece birkaçı. Ama vakit yok, bekleyen var, yola çıkmak lazım... Halep'e doğru dönüşe geçmeden Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin'in mahzun türbesini ve yanındaki Sinan yapımı Süleymaniye Külliyesi de mutlaka ziyaret edilmeli...

Yönünüzü Türkiye'ye doğru döndüğünüzde ise Laskiye'ye İbrahim bin Ethem hazretlerinin kabrine uğrayıp dünyayı terk edişin ne olduğunu bir kere daha idrak etmek icap eder. Ardından Humus'ta Peygamberimiz'in "Hâlid Allah'ın kılıcıdır" buyurduğu ve hiç savaş kaybetmeyen Halid Bin Velid'in (ra) türbesi... Halep yolunda dokuz dönümlük bir Türk toprağına rastlayacaksınız. Kapısında Mehmetçiklerimizin nöbet tuttuğu Fırat Nehri'nin kenarındaki bu yerde Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah'ın türbesi bulunmakta. Vatan toprağındaki bu kısa moladan sonra Halep'te istediğiniz gibi gezebilirsiniz. Halep Emevi Camii'nin içindeki Hz. Yahya'nın (as) babası Hz. Zekeriyya'nın (as) türbesini, Kerimiye Camii'ndeki Efendimiz'in mübarek ayak izini ziyaret edebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa Rakka şehrine de uğramalısınız. Çünkü burada Efendimiz'in gözbebeği olan ve "Ya Ammar, cennet senin kokunu özlemekte." dediği Ammar bin Yasir'in türbesi bulunuyor. Gözyaşlarınız sel olurken caminin diğer ucundan, adını çocukluğumuzdan beri ilahilerle ezberlediğimiz Veysel Karani Hazretleri çağırır sizi. Umarız ki Allah, kendileri gibi olamadığımız ama izlerini sürdüğümüz sahabelerin, büyük zatların hatırına kalbi taşlaşan bizlerin kalbini o insanların nuru ve bereketiyle taçlandırır.

Bilal-i+Habe%25C5%259Fi%2527nin+%2528ra%2529+%25C5%259Eam%2527daki+t%25C3%25BCrbesi.jpg




Efendimiz'in 'Seni sevmekle emrolundum.' buyurduğu, ilk ezanı okuyan sahabe Bilal-i Habeşi'nin (ra) Şam'daki türbesi...
Muhyiddin+%25C4%25B0bn-i+Arabi%2527nin+%25C5%259Eam%2527da+Salahiyye+b%25C3%25B6lgesinde+bulunan.jpg



Hz. Bayezid-i Bistami (K.S.) - Türbesi 1
05-bayezid-i-bistami.jpg



Hz. Ebu´l-Hasan Harakani (K.S.) - Kabr-i Serifi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 2816x2112.
003_hasanharakani.jpg



Hz. Abdulhalik Gücdüvani (K.S.) - Türbesi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 1024x768.
09-abdulhalik-goncduvani-hz.jpg




Hz. Arif Rivegeri (K.S.) - Türbesi ve Kitabesi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 1024x768.
10-arif-i-rivegeri-hz.jpg




Hz. Mahmud Incir Fagnevi (K.S.) - Türbesi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 1024x768.
11-mahmud-i-incirfagnevi-hz2.jpg



Hz. Ali Ramiteni (K.S.) - Türbesi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 1024x768.
12-ali-ramiteni-hz.jpg




Hz. Muhammed Baba Semmasi (K.S.) - Türbesi
009_msemmasihz.jpg




Hz. Seyyid Emir Külal (K.S.) - Türbesi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 1024x768.
14-seyyid-emir-gilal-hz2.jpg





Hz. Şah-ı Nakşibendi (Muhammed Bahaeddin (K.S.) - Kabr-i Serifi
wol_error.gif
Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 1024x768.
15-behaeddin-buhari-hz.jpg


.
.
 

TaHKaR

Aktif Üyemiz
Adana
Abdülgafûr Dede (Seyyid)
Abdürrezzâk Dede
Arpacı Dede
Cabbâr Dede (Misis)

Adıyaman
Abdülhakim Hüseynî

Afyon
Abapûş-i Velî
Abdurrahman Sultan
Ahmed Dede
Çelebi Ârif Küçük
Destine Hâtun
Fürûrî Mehmed Dede
Hacım Sultan
Karahisârî Abdürrahîm Efendi
Sultan Dîvânî
Şâhidî İbrâhim Dede

Ağrı
Abdürrahîm Arvâsî
Hânî Baba
İbrâhim Arvâsî
Mehmed Emîn Efendi
Seyyid Abdülazîz

Aksaray
Pîr Ali Aksarâyî
Somuncu Baba (Hamîd-i Aksarâyî Hamiduddin-i Aksarayi)
Yûsuf Hakîkî Baba

Amasya
Abdürrahîm-i Merzifonî
Ali Hâfız
Amasyalı Seydi Halîfe
Bahşî Halîfe
Gani Baba
Garib Hâfız
Habîb Ömer Karamânî
Halkalı Evliyâ
İğneci Baba
İsmâil Sirâceddîn Şirvânî
Kılıç Dede
Kırklar Dede
Kurtboğan Evliyâsı
Mustafa Âkif Efendi
Pîr Cemâleddîn Abdurrahmân-ı Sânî
Pîr İlyas
Pîrî Baba
Sadreddîn Muhammed Horasânî
Sarı Ahmedzâde El-Hac Mehmed Efendi
Şeyh Sâdî
Topçu Dede

Ankara
Abdülhakîm Arvâsî
Ahmed Mekkî Efendi
Ali Rızâ Acara
Ali Semerkandî
Hacı Bayrâm-ı Velî
Zeynelâbidîn
Zivingî

Antalya
Ahmed bin Osman Şernûbî

Aydın
Ahî Bayram
Ali Gâlib Vasfi Efendi
Alihan Baba
Baltalı Dede
Dedebağ Dede
İmâm Baba
Karacaahmed Sultan
Muhammed Zühdi
Süleymân Rüşdî Efendi
Şeyh Kemâl Efendi
Şihâbüddîn Ahmed Sivâsî
Yâren Dede

Balıkesir
Hasan Baba
Pîr Ali Efendi
Veli Şemseddîn

Bilecik
Dursun Fakîh
Ebdâl Kumral
Edebâlî
Şeyh Muhlis Baba

Bingöl - Kiğı
Yûsuf Harpûtî

Bitlis
Abdurrahmân Tâgî
Ammâr-ı Yâser
Fethullah-ı Verkânisî
Sıbgatullah Arvâsî
Ziyâeddîn Nurşînî

Bolu
Akşemseddîn
Geredeli Abdullah Efendi
Sâfî Âmidî Bolevî

Bursa
Abdurrahmân bin Yûsuf Rûmî
Abdürrahîm Tırsî
Abdülganî Efendi
Abdülkerîm Kâdirî
Abdüllatîf Kudsî
Açıkbaş Mahmûd Efendi
Akbıyık Sultan
Alâeddîn Ali Fenârî
Bahri Dede
Çandarlı Kara Halîl Hayreddîn Paşa
Dâvûd-i Halvetî
Dâvûd-i Kayserî
Dede Halîfe
Ebdâl Murâd
Emîr Sultan
Eskici Mehmed Dede
Eşrefoğlu Rûmî
Geyikli Baba
Hasan Can
Hocazâde
İsmâil Hakkı Bursevî
Lâmiî Çelebi
Lütfullah Efendi
Kara Hoca
Kutbüddîn İznikî
Miskâlî Efendi
Molla Arab
Molla Ayas
Molla Fenârî
Molla Hayâlî
Molla Hüsrev
Molla Yegân
Muslihuddîn Tavîl
Pîr Emîr Sultan
Rüstem Halîfe Bursevî
Süleymân Çelebi
Şeyh Ahmed Efendi
Tâcüddîn İbrâhim Karamânî
Tezveren Dede
Tokatlı Hayreddîn Efendi
Üç Kuzular
Üftâde
Üftâdezâde Kutup İbrâhim Efendi
Vânî Mehmed Efendi
Veli Şemseddîn

Çanakkale - Gelibolu
Ahmed Bîcân
Ahmed Câhidî Efendi
Yazıcızâde Muhammed Efendi

Çankırı
Murâd-ı Velî (Eldivan)

Çorum
Adülbâkî Efendi
Abdülcebbâr Dede
Ahmed Feyzi Efendi
Çerkez Şeyhi
Elvan Çelebi
Muhyiddîn-i İskilibî
Yûsuf Bahri Efendi

Denizli
Abdil Dede
Ahî Sinan
Ahmed Hulûsî Efendi
Ahmed İzzet Efendi
Arab Dede
Avdan Baba
Bedirhan Bey
Deynekli Baba
Hacı Osman Nuri Kepenek
Hacı Şam Dede
Hasan Feyzi Efendi
Hüseyin Hulûsî Efendi (Üzüm Dedesi)
Karacaahmed Sultan
Koyun Baba
Mecnun Dede
Sultan Sarı Baba
Şa'bân Dede
Şeyh Elvan
Şeyh Mehmed Şirvânî
Uzunca Hayreddîn

Diyarbakır
Ahmed Kârazî Diyârıbekrî
Ahmed Mürşidî Efendi
Sâdık Ali Efendi
Şeyh Yûsuf Hemedânî

Edirne
Abdülkerîm Efendi
Abdüllatîf Efendi (Pamuk Kâdı)
Ali bin Emrullah
Aşçı Yahyâ Baba
Âşık Efendi
Behâeddîn bin Lütfullah
Cerrahzâde
Dizdarzâde Ahmed Efendi
Evliyâ Kâsım Paşa
Fahreddîn-i Acemî
Hasan Sezâî
Hıdır Baba
Huysuz (Hırçın) Baba
Kabûlî Mustafa Efendi
Kıyak Baba
Koyun Baba
Külhânî Ali Baba
Nûreddîn Baba
Ömer Baba
Ramazan Halîfe
Receb Enîs Dede
Şekmeti Mehmet Efendi
Şücâeddîn-i Karamânî
Süleyman Zâtî Efendi
Tütünsüz Baba
Veli Dede

Elazığ
Ali Septî
Ankuzu Baba
Arab Baba
Beşik Başa
Beyzâde Efendi
Beyzâde Hacı Mehmed Nûrî Efendi
Fâtih Ahmed Baba
Hacı Ali Efendi
Hacı Muharrem Hilmi
Hacı Tevfik Rıfkı Efendi
İmâm Efendi
Mahmûd Sâminî
Murâd Baba
Ömer Hüdâî Baba
Ömer Nâimî Efendi
Seyyid Ahmed Çapakçûrî

Erzincan
Hacı Muhammed Sâmi Efendi (Piri Sami)
Pîr Ahmed Erzincânî
Pîr Fethullah
Pîr Muhammed Erzincânî
Sâlih Baba
Terzi Baba
Tesbîh Baba

Erzurum
Abbas Mehdî
Abdurrahmân Gâzi
Abdürrezzâk Ali Efendi
Alvarlı Muhammed Lütfi (Alvar)
Câfer Efendi
Habîb Baba
Osman Efendi
Taşkesenli Ahmed Efendi

Eskişehir
Ebû Muhammed Bayram Efendi
Yûnus Emre

Gâziantep
Aydî Baba
Baytazzâde Hacı Abdullah (Kilis)
Derviş Hacı
Fethullah Efendi
Gözükızıl Mehmed Baba
Kâsım Aynî
Mehmed Hasib Dürri
Memik Dede
Muhammed Sâmi (Sam)
Şâh Velî Ayıntâbî
Şeyh Saçaklı
Şuaybzâde Ali Âkif Efendi Giresun
Seyyid Mahmûd Çağırgan

Hakkari
Abdullah-ı Şemdînî
Ebü'l-Berekât Emevî Hakkârî
Seyyid Sâlih
Tâhâ-i Hakkârî Hatay
Abdullah bin Hubeyk
Ahmed bin Âsım Antâkî
Ahmed Kuseyrî
Yûsuf bin Esbât

Isparta
Berdeî Sultan
Beşîr-i Ebşîr
Burhâneddîn bin Muhammed Eğridirî
Gökveli Sultan
Hıdırlık Dede
Kesikbaş Dede
Kocabıyık Erendede
Muhammed Çelebi Sultan
Osman Efendi
Pîrî Halîfe Hamîdî
Pîrî Halîfe Sultan
Zekeriyyâ Sultan

İçel
Muhammed Nûreddîn Efendi
Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî İzmir
Ahmed Eğribozî
Bekr Sıdkı Visâlî
Bergamalı Hacı İbrâhim Efendi
Birgivî
Es'ad Efendi
Es'ad İleri Hoca
İzmirli Osman Nûri Efendi

İstanbul
Ahmed Şîrânî
Kâsım Çelebi (Baba-Nakkaş)
Kevserî
Muhammed Efendi
Mustafa Efendi
Vişnezâde

Bakırköy
Abdurrahmân Nesîb Efendi

Beşiktaş
Abdülhay Efendi
Neccârzâde
Neccârzâde Muhammed Sıddık
Nûri Efendi
Yahyâ Efendi

Beyoğlu
Esrâr Dede
Gavsî Ahmed Dede
Hasan Hüsâmeddîn Uşâkî
Hâşimî Emîr Osman
Hüseyin Dede
Îsâ Dede
Kavukçu Ali Dede
Muhammed Kumul Efendi
Şeyh Gâlib Dede
Şeyh İsmâil Rûmî
Şeyh Mehmed Rûhî Dede

Eminönü
Ahmed Ziyâüddîn Efendi
Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî
Hakîm Çelebi
Hasan Hilmi Efendi
Hızır Çelebi
Mahrûk Efendi
Mehmed Zâhid Kotku
Muhammed Ziyâd
Muhammed Kâmil Efendi
Mustafa Fevzi Efendi
Ömer Ziyâeddîn Dağıstânî
Safranbolulu İsmâil Necâti
Ünsî Hasan Efendi
Vefâ Konev

Eyüb
Abdullah Kaşgarî
Abdülehad Nûri
Alâeddîn Arabî Efendi
Hasırîzâde
Hoca Sa'deddîn Efendi
Hüsâmeddîn Nakşi
İbrâhim Efendi
Îsâ Geylânî
Muhammed Fethi Ali Efendi
Murâd-ı Münzâvî
Murtazâ Efendi
Mustafa İzzî Efendi
Müeyyedzâde Abdurrahîm Çelebi
Süleymân Sıdkı Efendi
Şerifzâde Mehmed Efendi
Sertarîkzâde Mehmed Emin Efendi
Şimşir Baba
Sivâsî Abdülmecîd Efendi
Yûsuf Sinâneddîn-i Sîneçak

Fâtih
Abdullah Hasîb Yardımcı
Abdurrahmân Sâmi Niyâzî
Abdülazîz Bekkine
Ahıskalı Ali Haydar Efendi
Ahmed Amiş Efendi
Ahmed İbni Kemâl
Evranos Dede
Feyzullah Efendi
Harputlu İshâk Efendi
Hasan Adlî Efendi
Hattat Hâfız Osman Efendi
Mahmûd Çelebi
Mehmed Emin Tokâdî
Molla Gürânî
Muhammed Murâd Efendi
Muhammed Nûreddîn Efendi
Mustafa Hâkî Efendi
Müstekimzâde Süleyman Sa'deddîn
Nalıncı Baba
Necîb Efendi
Nûreddîn Cerrâh /halvetiye -cerrahi kolunu kurucusu/
Nûreddîn Efendi
Nûreddînzâde Muslihuddîn
Nûrullah Efendi
Oflu Muhammed Emin Efendi
Ramazan Mahfî Efendi
Saçlı İbrâhim Efendi
Sa'düddîn İsmâil Efendi
Sâlih Efendi
Sandıklı Şeyhi Hasan Hamdi Efendi
Sarı Nasûh
Selâhaddîn Uşâkî
Seyyid Ahmed Şevki Nakşibendî
Seyyid Nizâm Efendi
Seyyid Seyfullah Kâsım Efendi
Seyyid Velâyet
Sinânüddîn Yûsuf Amâsî
Süleymân Halvetî
Sünbül Sinân Efendi
Şeyh Abdülhalim Efendi
Şâh Muhammed Çelebi
Vânî Ahmed Efendi
Ya'kûb Germiyânî
Yanyalı Mustafa İsmet
Zenbilli Ali Efendi

Sarıyer
Zarîfî Hasan Efendi

Üsküdar
Aziz Mahmud Hüdayi (H.z)
Abdullah Efendi (Himmetzâde)
Abdülfettâh-ı Bağdâdî Akrî
Abdurrahmân-ı Harpûtî
Abdülhay Celvetî
Ahıskalı Abdullah Efendi
Ahmed Raûfî
Ali Behçet Efendi
Himmet Efendi
İbrâhim Hayrânî
Muhammed Tevfik Bosnevî
Mustafa Mânevî Efendi
Nâbî
Nasûhî Üsküdârî
Nûri Efendi
Rûşen Efendi
Selâmi Ali Efendi
Seyyid Yahyâ Efendi
Sinan Erdebîlî
Süleymân Hilmi Tunahan
Zâkirzâde Abdullah Efendi

Şişli
İdrîs-i Muhtefî

Zeytinburnu
Merkez Efendi
Sarı Abdullah Efendi
Seyyid Muslihuddîn Efendi
Şeyh Ali Behçet Efendi

Kahramanmaraş
Çomak Dede
Dârendeli Muhammed Hilmi Efendi
Derdimend Dede
Kanadıkırıkzâde Ali Efendi
Kanadıkırıkzâde Mustafa Efendi

Karaman
Alâeddîn Halvetî
Şeyh Alâeddîn Rûşenî
Yûnus Emre

Kars
Muhammed Karsî

Kastamonu
Abdurrahmân Efendi (Zileli)
Abdülfettâh Velî
Ahî Şorba
Ahmed Siyâhî
Âşıklı Sultan
Bayraklı Sultan
Benli Sultan
Deveci Sultan
Ebdal Hasan
Hacı Dede
Hacı Ramazan
Hayreddîn Halil bin Kâsım
Îsâ Dede
Karabaş Sultan
Ömer Füâdî
Seyyid Ahmed Hicâbî
Seyyid Ahmed Sünnetî
Şa'bân-ı Velî

Kayseri
Behâeddînzâde (Muhyiddîn Muhammed)
Bostancı Baba
Burhâneddîn Muhakkık Tirmizî
Göncüzâde Kâsım Efendi
Hacı Torun Efendi
Hâfız Osman Efendi
Harputlu Hacı Ömer Efendi
Helvacı Dede
İbrâhim Tennûrî
Kılıçlı Ali Efendi
Necmeddîn İmâd
Sâdık Efendi
Tâcüddîn İbrâhim Halvetî
Veliyyüddîn Oğlu Hacı Bulam
Zeynelâbidîn Kayserânî

Kırklareli
Mehmed Eşref Efendi
Şühûdî Efendi

Kırşehir
Ahî Evran
Âşık Paşa
Mîrim Halvetî

Kocaeli
Ahmed Hilmi Efendi
Sultan Baba

Kütahya
Ahmed Dede
Kalburcu Şeyhi
Muhyiddîn Muhammed
Sâkıb Dede
Şeyhî

Konya
Abdullah-ı Bosnevî
Ahmed Eflâkî
Ali Gav Sultan
Ateşbâz Velî
Baba Nîmetullah Nahcuvânî
Behâeddîn Veled
Bergamalı Hacı İbrâhim Efendi
Bosnalı Abdullah Efendi
Bostan Çelebi
Celâleddîn-i Rûmî
Cemel Ali Dede
Çelebi Bustan
Çelebi Cemâleddîn
Çelebi Ferruh
Çelebi Hüsâmeddîn
Çelebi Hüsrev
Dede Molla
Dediği Sultan
Evhadüddîn Kirmânî
Fahri Efendi
Hacı Abdullah Efendi
Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi
Hâdimî
Hârûn-i Velî
Kâsım Halîfe
Ladikli Hacı Ahmed Ağa
Mahmûd Hayrânî
Mahmûd ve İynel Sultanlar
Mehmed Behâeddîn Nakşibendî
Muhammed Kudsî Bozkırî
Pîr Esad Sultan
Pirebi Sultan
Sadır Sultan
Sadreddîn Konevî
Sarı Ya'kûb
Selâhaddîn Zerkûb
Seyyid Hârûn Velî
Sultân-ül-Ulemâ Behâeddîn Veled
Sultan Veled
Şems-i Tebrîzî
Şeyh Ulemâ
Ulu Ârif Çelebi

Malatya
Abdullah Fahri Baba
Abdurrahman Efendi
Arabgirli Ömer Baba
Boranlı Mustafa Baba
Fethullah Mûsulî
Hacı Ahmed Efendi
Hamîd-i Aksarâyî
Keşşâf Hoca
Somuncu Baba
Tâcüddîn Velî Manisa
Ahmed Şemseddîn Marmaravî
Balzat Hacı Baba Velî
Mecdüddîn Îsâ
Sefer Efendi
Şeyh Sinân
Taşkesenli İbrahim Efendi
Terzizâde Ahmed Efendi

Mardin
Mûsâ bin Mâhîn Mardînî
Şehmuz Sultan
Yûnus bin Yûsuf eş-Şeybânî

Muğla
Şâhidî İbrâhim Dede

Muş
Müştak Baba

Nevşehir
Hacı Bektâş-ı Velî
Hadimü'l Fukara Abdullah Baba
Demir Hoca
Hasan Dede Niğde
Abdullah Efendi
Ahmed Kuddûsî
Hacı Mahmûd Efendi
Kemâl Ümmî
Mîsâlî Baba (Gül Baba)

Rize
Hasan Dede

Samsun
Îsâ Baba
Kılıç Dede
Seyyid Ahmed-i Kebîr-i er-Rufâî
Şeyh Kutbeddîn

Siirt
Fakîrullah
Gavs-ül-Memdûh
İbrâhim Hakkı Erzurûmî
Molla Halil Si'ridî
Molla Osman Efendi
Muhammed Hazîn
Mûsâ Hâlidî
Şeyh Abdurrahmân eş-Şâvirî
Şeyh Hüseyin Basretî
Şeyh Muhammed Aynî
Şeyh-ün-Neccâr
Şeyh Mûsâ
Şeyh Sabri
Şeyh Süleymân
Şeyh Türkî
Veysel Karânî
Zemzem-il Hâssa

Sinop
Mahmûd Kefevî
Pîr Tevekkül
Seyyid Bilâl

Sivas
Abdülvehhâb Gâzi
Kara Şems
Şeyh Merzübân-ı Velî

Şanlıurfa
Hayât bin Kays el-Harrânî (Harran)
Sumâdî (Havran)
Şeyh Mesut Horasânî Şırnak - Basret
Ahmed Cüzeyrî
Meymûn bin Mihrân
Muhammed Kadri Hazin
Muhammed Saîd
Sâlih Sıbkî
Şeyh Hâlid Cezerî
Şeyh Hâlid Zibârî
Şeyh Muhammed Biserî (Kesikbaş)
Şeyh Seydâ

Tekirdağ
Ahmed Sârbân
Behiştî
Pîr Ali Efendi

Tokat
Abdülmecîd Şirvânî
Acebşir Efendi
Ali Osman Efendi
Behrullah Efendi
Behzât-ı Velî
Edhem Çelebi
Muharrem Efend
Mûsâ Fakîh
Mustafa Kuddûsî
Said Şemîd
Seyyid Ömer Efendi
Sümbül Baba
Şeyh Mahmûd
Şeyh Şihâbüddîn Sühreverdî
Tokatlı İshak Zencânî
Turhal Şeyhi Mustafa Efendi

Trabzon
Hacı Dursun Efendi

Uşak
Alâeddîn Uşâkî

Van
Abdurrahmân Arvâsî
Abdurrahmân Baba
Abdülmecîd Efendi
Fehîm-i Arvâsî
Halîfe Mustafa Efendi
Muhammed Kutub Efendi
Muhammed Masûm
Muhammed Reşîd
Muhammed Sıddık Arvâsî
Resûl Zeki Efendi
Seyyid Abdülhakîm
Sofu Baba
Şeyh Mehmed Emîn

Yozgat
Emîr-i Çin Şeyh Osman Efendi
Zâhid Yozgadî Şeyh Hacı Ahmed Efendi

Yeri Bilinmeyenler
Saîd Nursî h.z
Sarı Saltûk
 

xxmolinaxx

Premier Сasual Dating - Live Women
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri

]Asıl adı Mahmûd’dur. Babasının adı Fazlullah, dedesinin adı Mahmûd’dur. Doğum yeri Vakıat adlı eserinden anlaşıldığına göre Koçhisar’dır. Bugünkü ismiyle Şereflikoçhisar olarak bilinmektedir.]
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin önceleri başına beyaz sarık sararken bir mükaşefe esnasında Allah Resûlü’nün kendisine seyyid olduğu hususunda işarette bulunduğu, bu sebeble “seyyidlik” alameti olan yeşil sarık taktığı birçok kaynakta zikredilmektedir.
]Azîz Mahmud Hüdâyî Hazretleri genç yaşta İstanbul’a gelmiş, Küçük Ayasofya Medresesi’nde tahsile başlamıştır. Devrinin önemli şahsiyetlerinden İslami ilimleri tahsil etmiştir. Hazret bir dönem Mısır’da da bulunmuş ve oranın önemli âlimlerinden dersler almıştır. Özellikle o dönem Kahire’de bulunan Şeyh Kerimüddin Halvetî’den almış olduğu “usûl-i esmâ” dersleri hayatının dönüm noktasını teşkil etmiştir. Vakıat adlı eserinde de bu husus açıkça belirtilmiştir.
Hazret Bursa’ya döndüğünde önceleri zaman zaman sohbetlerine katıldığı Eskici Mehmed Dede’ye bağlanmak, intisap etmek istedi. Eskici Mehmed Dede ona “Senin nasibin bizde değil, Üftade hazretlerindedir, ona müracaat ediniz.” nasihatinde bulundu.
0601.jpg

Üftade Hazretleri’ne talebe olmak arzusuyla yanına gidince şu cevabı aldı: “Yazıklar olsun ey Kâdı Efendi! Herhâlde yanlış yere geldiniz. Burası yokluk kapısıdır ve biz bu kapının kuluyuz. Hâlbuki sen varlık sâhibisin. Bu hâlde ikimizin bir araya gelmesi mümkün mü? Senin ilmin, malın, mülkün, şânın ve mâmûr bir dünyân var. Bizim gibi kulların Allahü Teâlâ’dan başka kimsesi yoktur. Atın bile gelmek istemeyip ayakları kayalara saplanmadı mı?” buyurdu. Bu sözler ve yaptığı hatâ Azîz Mahmûd Hüdâyî’ye çok tesir etti.
Gözlerinden iki sıra yaş döküldüğü hâlde; “Efendim! Her şeyimi mübârek kapınızın eşiğinde terk eyledim. Dileğim talebeniz olabilmek ve hizmetinizi görmekle şereflenmektir. Her ne emrederseniz yapmaya hazırım.” dedi. Bu samîmî ifâde üzerine Üftâde tâne tâne buyurdu ki: “Ey Bursa kâdısı! Kâdılığı bırakacak, bu sırmalı kaftanınla Bursa sokaklarında ciğer satacaksın. Her gün de dergâha üç ciğer getireceksin!” Her şeyi bırakacağına, her emri yerine getireceğine söz veren Mahmûd Hüdâyî derhal kâdılığı bırakıp ciğer satmaya başladı. Sırtında sırmalı kaftanı olduğu halde, ciğerleri Bursa sokaklarında satıyordu.
Hüdâyî her sabah erkenden kalkarak hocasının abdest suyunu ısıtıp hazır ederdi. O sabah ise uykuya dalmış ve ancak son vakitte uyanabilmişti. Derhâl ibriği aldı. Fakat ısıtmaya vakit yoktu. Çünkü hocasının ayak seslerini işitiyordu. İbriği göğsüne bastırmış bir halde kalakaldı. Üftâde eğilerek; “Haydi evlâdım suyu dök.” dedi. Hüdâyî ise ibriği göğsüne bastırmış hâlde duruyor ve buz gibi olan suyu hocasının eline dökmeye kıyamıyordu. Üftâde tekrar; “Haydi evlâdım! Ne duruyorsun? Geç kalacağız.” deyince, çekine çekine ve korkarak suyu dökmeye başladı. Ancak hocasının sözü onu bir kat daha şaşırttı: “Evlâdım Mahmûd bu su ne kadar ısınmış böyle. Bunu normal ateş ile ısıtmayıp, gönül ateşi ile ısıtmışsın. Bu hâl artık senin hizmetinin tamam olduğunu gösteriyor.” Böylece Muhammed Üftâde, Hüdâyî’ye icâzet, diploma verdi ve onu çocukluğunu geçirdiği Sivrihisar’a, İslâmiyet’i yaymak, emir ve yasaklarını bildirmek üzere gönderdi.
Azîz Mahmûd Hüdâyî, âilesiyle birlikte Sivrihisar’a giderek hizmete başladı. Ancak burada sâdece altı ay kadar kalabildi. Hocasının ayrılığına dayanamayarak tekrar Bursa’ya geldi. Bursa’ya geldiği günlerde, doksan yaşından ziyâde olan hocasının hizmetini görmeye başladı. Bu hizmetlerinden çok memnun olan Muhammed Üftâde; “Oğlum! Pâdişâhlar ardınca yürüsün.” diye duâ etti. O sene Üftâde vefât etti.
Azîz Mahmûd Hüdâyî mânevî bir işâretle Trakya’ya gitti. Bir müddet sonra da Şeyhülislâm Hoca Sadettin Efendi vâsıtasıyla İstanbul’a geldi. Küçük Ayasofya Câmii tekkesinde hocalık yapmaya başladı. Bu arada Fâtih Câmii’nde, talebelere, tefsîr, hadîs ve fıkıh dersleri verdi. Burada kaldığı müddet içinde, ilim ve devlet adamlarına kadar uzanan geniş bir muhit edindi. Bu arada, Üsküdar’da kendi dergâhının bulunduğu yeri satın aldı. Buraya dergâhını inşâ eyledi. Dergâhında yüzlerce talebenin yetişmesi için çok uğraştı. Kısa zamanda nâmı her tarafta duyuldu. Akın akın talebeler dergâhına koştular. Hasta kalblerine şifâ olan sohbetlerine kavuştular. Onun feyz ve bereketleri ile mârifetullaha ulaştılar.
Dergâh, en fakirinden en zenginine ve en üst kademedeki devlet ricâline kadar her tabakadan insanlar ile dolup taşıyordu. Devrin pâdişâhları da ona hürmette kusur etmiyorlardı. III. Murad Han, III. Mehmed Han, I. Ahmed Han, II. Osman Han ve IV. Murad Han’a nasîhatlerde bulundu. IV. Murâd Han’a, saltanat kılıcını kuşattı. 1595 yılında İranlılarla yapılan Tebrîz seferine Ferhat Paşa ile berâber katıldı.
Zaman zaman pâdişâhların dâvetlisi olarak saraya gidip, onlarla sohbetlerde bulundu. Azîz Mahmûd Hüdâyî’nin, çeşitli câmilerde vâz vermesi için sevenleri devamlı taleplerde bulundular. O, Üsküdar İskelesi’ndeki Mihrimah Sultan Câmii ile Sultanahmed Câmii’nde belli günlerde vâz vererek, insanlara feyz ve mârifet sundu. Azîz Mahmûd Hüdâyî’nin talebesi olmakla şereflenmek için, herkes birbiriyle yarışıyordu. Bunların başında; Sadrâzam Halîl Paşa, Dilâver Paşa, Şeyhülislâm Hoca Sâdeddîn Efendi, Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi, Okçuzâde Mehmed Efendi, İbrâhim Efendi, Nevizâde Atâyî Efendi geliyordu. O zamanda Hüdâyî Dergâhı, İstanbul’un en mühim bir kültür merkezi hâline geldi. Pek çok âlim yetişti.
Azîz Mahmûd Hüdâyî, 1628 (H. 1038) senesinde vefat etti. Vefâtından önce talebeleriyle ve tanıdıklarıyla helâlleşti, vasiyetini yaptı. Son nefeste de kelime-i şehâdet getirerek rûhunu teslim etti. Türbesi Üsküdar’daki dergâhındadır. Âşıkları, onu ziyâret etmekte, feyz ve bereketlerinden istifâde etmektedirler.
Hüdâyî Hazretleri’nin, kendisini ziyarete gelenlere yapmış olduğu dua halen devam eden bir keramete sahiptir. Bu dua kendisinden sonraki zamanı ve kişileri de muhatap almaktadır. Kendisini ve türbesini ziyaret edenler için yapmış olduğu dua şöyledir: “Denizde boğulmasınlar; ahir ömürlerinde fakirlik görmesinler; imanlarını kurtarmadıkça (ahirete) gitmesinler!”
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Karaman, Erenler ve Evliyalar Yatağıdır
Karaman, Erenler ve Evliyalar Yatağıdır18. yüzyıla kadarki çağların edebiyat ve tarih kitapları yazarları, kitaplarındaki konularla ilgili olarak, ya övgü, ya taşlama olarak, bir dörtlük veya bir beyit, pasalları arasına sıkıştırıverirlerdi. O çağların yazma kitaplarından Karaman ile ilgili olanları da vardı. Bir büyük yazarın böyle bir dörtlüğünde,
Mülkü Karaman olmasa elbette nazargahı Huda
Evliya gelüp, anda bulmazidi neşvünema
Şehsüvarım sakın ol yerleri hali sanma
Çiğneme küns’ü, ayağını alır Ejderha.
denilmiştir.
Bu dörtlüğün anlamı şudur: «Karaman, Allah’ın gözdesi bir yöre oluşu nedeniyle, dışarılardan buraya gelen büyükler burada daha büyük mertebelere eriştiği ve burasının her köşe ve bucağı bir veli’nin son yatağı oluşu nedeniyle, buralardan geçerken çekimser geçilmesi lazımdır.»
Evet, Sultanül ulema Mehmed Baha Velet, Harzem ülkesinden ayrılıp, batı ülkelerine geçişinde, bazı yörelerde zaman zaman kaldıktan sonra, en son Karaman’a gelip yerleşmiştir. Ve buradan hiç ayrılmak istememesine rağmen, Selçuk Sultanı Alâeddin Keykubat’ın devamlı ve ısrarlı olarak Konya’ya daveti üzerine en son, «Eğer içki ve eğlence âlemlerinden vazgeçeceğine söz verirse Konya’ya varırım.» haberi üzerine aldığı olumlu cevaptan sonra Konya’ya göç etmiştir.
Sultanül ulemanın oğlu Mehmet ki, yarınların Mevlana Celaleddin Rumi’si olacak olan Mehmet Celal ise; hayatının en alımcıl çağı olan gençlik çağlarını Karaman’da yaşamış, ilahi aşk nüvelerini Karaman’ın ilahi havasından emdikten sonra, Konya’da verimciliğe geçmişti. Mehmet Çelebi, feyz aldığı Karaman’a pek bağlı idi. Bu hususlar biyografyasında açıklanmıştır.
Her köşesinde vardır asarr’ı ekabir
İzhar ediyor aleme bir türlü mefahır
Olmuşidi mahallatı hayra muzahir
Hep şahid’i adil, buna asar’ı Karaman
Hazreti Peygamber’in ruhani evladıdır diyebileceğimiz Şeyh Ali-yüs- Semerkendi de Peygamberin ruhani önerisi üzerine Karaman’a gelerek, burada şöhret bulmuş, burada pek çok büyük adamlar yetiştirmiş ve «Bahrul ulum» adlı meşhur tefsirini de burada yazmıştır.
Gelmiş buraya nice meczüb’i ilahi. nice müştak
Çıkmış buradan dehre nice alim’i uşşak
Güya, buradan olmuşidi alem misak
Bir feyz’i himem Zaviye dir dar’ı Karaman
Evet, birçok şehir ve kasabalarda bazı kişiler, yüksek feyz almak için buraya gelmişlerdir. Bunlardan birisi de çağının büyük Âlimi olan Cemaleddin Aksarayi hazretlerinin Oğlu Mehmet Efendi de Aksaray’ı bırakıp Karaman’a göç etmiş, kendi feyzini yükseltmekle beraber, oğlu Ali Cemal (Şeyhulislam Zenbilli Ali Efendi) de Şeyh Ali-yüs Semerkendi’nin özel yakını olan Molla Hamza’dan ders alarak ilerlemiştir.
Bir büyük zat Karaman’a geliyormuş, şehrin varoluşuna gelince orada durakalmış, yürüyeceği her yerde birçok ulu kişilerin manevi varlıkları hayalen göz önüne gelmiş, adım atacak yer bulamamış. 20. yüzyılın ilk yarısı içinde yaşamış olan, Konya bilginlerinden, meşhur Hacı Veyis Zade Hoca, zaman zaman sohbetlerinde yeri geldikçe «Karaman’daki büyük adamlar Konya’dakilerden daha çok olduğunu» anlatır dediğini Avukat Abdullah Karaman’da yeri geldikçe hikâye ediyor.
Yine 20. yüzyıl ortaları, büyük mütesavvıflarından olup mezarı Medine’de olan Hacı Sami Ramazanoğlu da uçakla bir Hicaz yolculuğunda uçakları Karaman üzerinden geçerken hemen ayağa kalkarak; yoldaşlarına «Şimdi Karaman üzerinden geçiyoruz. Burası Türkiye’nin Medine’sidir, burada pek çok evliyalar yatar, haydin birer fatiha gönderelim» önerisinde bulunduğu da çok yerde anlatılır.
Her köşe’i feyzinde, birer fazıl’ı Dana
Her güy’i kemalinde, birer Aşık’ı şeyda
Her zerre’i hakinde, peyker feyz’i hüveyda
Mastur’u kütüptür, nice asar’ı Karaman.
Kaynak: D.ALİ GÜLCAN
 

MURATS44

Özel Üye
Süüüüüüüüüüüüüüüper ve çoooooooook güzel konuu. Elleriniz dert görmesin inşaallah.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
ALLAH Razı olsun çok değerli konu,emeklerinize sağlık...tek tek hepinize teşekkür ediyorum....:)
 
Üst Alt