İşitme, Konuşma Beraberliği

MURATS44

Özel Üye
SES, maddi bir vasatta boyuna dalgalar halinde yayılan bir titreşim enerjisidir. Ses enerjisi, katı, sıvı ve gaz ortamlardan geçtiği halde boşluktan geçemez. Dalganın enerjisi, sesin şiddetini, titreşim sayısı da frekansını tayin eder. İnsan kulağı 16 – 20.000 frekans arasını duyabilir.

İşitme organı olan kulakta, üç vazife birden yerine getirilmektedir. Birincisi, havadaki ses titreşimlerinin, kulak sıvılarına naklidir ki bunu orta kulak yapar. İkincisi, frekansların, muhiti analizidir ki bunu iç kulaktaki bir zar yapar. Üçüncüsü de, mekanik enerjinin elektrik enerjisine dönüştürülmesidir ki iç kulaktaki tüylü hücreler yapar.

Kulak hakikaten bir mühendislik harikasıdır. Vücudun bütün organları arasında, kulak kadar az yer kaplayanı ve sağlam bir yapı içinde korunanı yoktur. Bir elektrikçi, bu işi yapabilecek bir sistem geliştirmek istese, içinde rezistans eşleştiricisi, geniş kanallı mekanik bir analizatör, hareketli bir amplifikatör - yükseltici ünitesi, mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirecek çok kanallı bir çevirici, uygun hidrolik dengeyi sağlayacak bir sistem ve içinde iki yollu bir haberleşme sisteminin bulunduğu 2,5 cm küplük bir ses sistemi oluşturması iktiza edecektir. Bu harika sistem yapılabilse bile kulak ile aynı başarıyı sağlayamaz. Çünkü kulak bir taraftan kurbağanın nefes alışını duyarken, diğer taraftan bir jet gürültüsünü de kavrayacak kadar geniş bir işitme gücü gösterir. Kalabalık bir salonun gürültüsü içinde tanıdık bir sesi ayırt edebilir. İnsan ağır bir trafik gürültüsünde ve fazla açılmış bir teyp veya radyo sesinde bile uyuyabilir ve sonra saatin zili ile uyanabilir. Zira kulak fonksiyonları uykuda bile geçerlidir. Dış âlemden kulak yolu ile gelen sesler kulak zarına çarparlar. Zatın durumu, yapısı, gerginliği o şekilde ayarlanmıştır ki gelen sesin özelliklerinin değişmesi yanında daha iyi duyulma böylece sağlanır. Ses şiddeti azsa, bir kas yardımıyla zar daha çok gerdirilir, aksine şiddetliyse iç kulağı korumak için gerginlik azaltılır ve ayrıca orta kulaktaki bir başka kas yine kemikçiklerle olan bu nakli azaltmaya çalışır. Böylece orta kulak kemikçiklerine ulaştırılan ses, kemikçiklerindeki kaldıraç kanunuyla iç kulaktaki pencereye 3 kat daha arttırılmış olarak ulaştırılır. Kemikçiklerin yapıları aralarındaki ilişkiler son derece hikmetlerle dolu olup bunların bu yazıda anlatılmasına ne yer ne de zaman müsaittir. Kulak zarı ile pencere zarı arasında da gayeye matuf tenasüp vardır.

Pencere zarı daha küçük olduğu için, kuvvet daha büyük alandan daha küçük alana iletilir, artış da daima doğru orantılı olur. Kemikçiklerin piston hareketleri de orantılı olarak daha fazla basıncın iç kulağa iletimini Sağlarlar. Daha az yer kaplaması bakımından salyangoz şeklinde üst üste kıvrımdan yapılı iç kulak, sıvı ile dolu olup buradaki pencereye gelen titreşimler, hidrolik basınç dalgalarına dönüştürülür. Bu dalgalar da çeşitli kanallar içinden geçip işitmenin en önemli organı olan tüylü hücrelerin bulunduğu zarın dalgalanmasına sebep olurlar. Zarın aksi yönden gelen dalgayla tekrar hareket etmemesi için bir başka pencere zarıyla bu telafi edilir. Ayrıca zarı titreştiren sıvı da titreşimleri getiren diğer sıvılardan başka zarlarla ayrılmıştır. Bunlar değişik «kimyasal» ve «elektriksel» yapılara sahip olup, birbirlerine karışmalarına sebep olan herhangi bir kaçak işitmeyi bozar. Titreşen bu tüylü zarın esas vazifesi, ses frekanslarını ayırıp bunların beyine ulaşmasını sağlamaktır. Ve sanki elektronik beyindeki kodlayıcı gibi çalışmaktadır. Ayrıca, kıvrımın pencerelerden uzaklığına göre tüylü zatın titreşimi de değişir ve böylece değişik şiddetteki sesler değişik seviyelerde alınır. Bu tüylü zar, 7500 parçalı ve 4 cm uzunluğunda bir dokudur. Tüylü hücreler mekanik enerjiden «elektriksel» uyaranları doğurarak işitme siniri ile beyini uyarırlar. İki kulakla beyin arasındaki bağlantı çift kanallı bir sinir sistemi ile yapılır. Bu gidişte lifler çok karışık bir yol takip ederler. Bazı istasyonlarda bazı lifler karşı tarafa geçerler. Bu iki kanallı iletim sisteminin bazı noktalarında beyin, bazen direkt olarak, o anda önemi olmayan bazı sinyalleri eleyebilir. Bu tip istasyonlar sebebiyle, anne bazen çocuğunun çağırmalarını duymaz fakat bir ağlama sesi duyduğunda hemen irkilir.

Seslerin zayıf veya şiddetli gelmesine göre de yine beyinden direkt olarak orta kulak kaslarına sinyaller gelir.

Beyinde tek bir ses birçok cevap uyandırabilir. Hafıza merkezi bunu hatırlar ve görüntü sistemi de uygun olan hayali ortaya çıkarır. Bir telefon çaldığında birçok merkez birden harekete geçer, motor kontrol ile kol uzanıp ahizeyi elle tutar ve konuşma, konuşma merkezinin kontrolü ile «buyurun» sesi ortaya çıkar. Şüphesiz buraya kadar anlatılanlar sathi ve basit bir ifade tarzıdır. Yoksa her bir mekanizmanın daha izaha muhtaç o kadar yönü vardır ki bir sanat elinin kudretini, değil anlamak tasavvur bile imkânsızdır. Konuşma bile bir bakıma hayati fonksiyonu olmayan bir durum sayılabilir. Fakat diğer yaratıklar içinde insanı üstün kılan bir özelliktir. Burada da azami tasarruf ve azami istifade etme düsturu her yerde olduğu gibi kendini gösterir. Solunum sisteminin asıl gayesi, vücuda oksijen alıp, vücuttan karbon dioksit ve su buharı çıkarmaktır. Bu hava, çıkarken de bir başka vazifeyi yerine getirecektir. Bu da sesin meydana gelmesi ve yayılmasıdır. Ses oluşabilmesi için gırtlaktaki ses telleri bu havayı titreştirecekler ve dalgalı bir ses oluşacak, ağız, dil, diş, damak burunla da buna şekil verilecek ve konuşma meydana gelmiş olacaktır. Ses telleri de sadece titreşim yapmakla kalmayacak, bir bakıma akciğerlerin kapağı vazifesini görüp burada havayı hapsederek ağır yük kaldırırken kol gücünün arttırılması, yutma, öksürme, balgam çıkarma gibi diğer vazifeleri de yapacaklardır.

Böylece, dış âleme göre herşeyi uygun olarak yaratılmış yeni doğan bir bebek, bulunduğu çevredeki sesleri önce duyacak, onların belli kalıplarını hafıza merkezine yerleştirecek - daha doğrusu yerleştirilecek, - bunlara uygun ses çıkarma belli bir safhadan sonra oluşturulacak, diğer organlarla ahenk de sağlanarak bu geçici âlemdeki imtihana başlamış olacaktır.
 
Üst Alt